
Kahvenin tarihcesi, İS 850 yılına dayanır. Herşey Kaldi adında, Etiyopyalı bir sığırtmacın, kecilerinin bir meyveyi yedikten sonra canlanmalarını fark etmesiyle başlar. Kendisi de bu meyveyi denemeye karar verir ve yedikten sonra duyduğu guc ve mutluluk hoşuna gider. Kahve tohumunun unu, kısa sure icinde bolgede yayılır. İS 1000 yıllarında kahve Yemen’de uretilmeye başlanır.
Osmanlı İmparatorluğu Yemen’e doğru genişledikce, Osmanlılar kahveyle tanıştılar ve onu, ilk kez ateşte kavrulduğu yer olan Turkiye’ye goturduler. 1550 yılında, ilk kahvehane İstanbul’da acıldı. Ve kısa surede kahvehaneler, insanların biraraya gelerek kahve ictikleri, tartıştıkları, fikir alışverişinde bulundukları ve iş konuştukları mekÂnlar durumuna geldiler
Kahvenin yolculuğunda bir sonraki adım, Venedikli tacirlerin 1615 yılında, ilk kahve tohumlarını İstanbul’dan Venedik’e goturmeleriyle gercekleşti. Boylelikle İtalyanlar’ın asla vazgecemedikleri kahve tutkuları başlamış oldu. Bugun İtalya’da gunde otuzsekiz milyon fincan kahve tuketildiği soylenmektedir. 1683’teki Viyana kuşatması sırasında, Osmanlılar arkalarında cuvallar dolusu yeşil kahve tohumu bırakmışlar. Viyanalılar ilk başlarda bunun deve yemi olduğunu duşunmuşler ama kuşatma boyunca Turkler’i izleyen gizli ajanlar, bu tohumların gercek oykusunu bildikleri icin, kısa surede “Turk ickisi” icilmeye başlanmış. Viyana’da gorevli olan Fransız devlet bakanı Talleyrand kahve icin şunları soylemişti:
“Şeytan kadar kara, cehennem kadar sıcak, melek kadar saf, aşk kadar da tatlı.”
1750 yılına dek, Batı Avrupa’nın buyuk bir bolumu kahvehanelerle dolup taşmaya başladı. Yazarların, bestecilerin ve aydın kesimin toplanma yeri olan kahvehanelerin mudavimleri arasında Voltaire, Balzac, Beethoven ve Mozart sayılabilirdi.
Peki ama benim anavatanımın, kahve sevgisine ne demeli? Eğer atalarım, İngiliz cay vergilerini protesto etmek icin, Boston Limanı’na tonlarca cay atmış olmasalar, Amerikalılar asla kahveyle tanışmayacaklardı. Zamanla kahve, Amerikan Kongresi’nde ulusal icecek ilan edildi. Amerikan devrimi sona erdiğinde ise, kahve standart bir tuketim maddesi haline geldi. Ağzının tadını bilenlere hitap edecek bir icecek olmayacağı belliydi, cunku Amerikalılar, en sert kahveyi kullanıyorlar ve onu kapkara bir su oluncaya dek kaynatıyorlardı.
Kahvenin modernleşme evrimi, 1971’e dayanır, o yıl “Starbucks”, Seattle’da ilk kahve dukkanını actı. O donemde, Starbucks’ın ulke genelinde 3.600 dukkanı olacağını soyleseler, kimse inanmazdı. Starbucks, zamanımızın en başarılı pazarlama şirketi olarak nitelendirilir. Şirket, Kuzey Avrupa’da ve Asya’da sağlam temellere dayanan bir dukkanlar zincirine sahip.
Starbucks’ın onculuğunde, dunyanın dort bir yanında, bu tur dukkanlar acılmaya başladı. Ve işin ilginc yanı, bugun kahve dunya ticaret piyasasında petrolden sonra ikinci sırada yer almakta. Yalnızca Amerika’da, kahve tuketimine harcanan para, her yıl milyarlarca dolar artmaktadır.
__________________