Kopernik'in goruşleri, tipik Ronesans adamı, ozan-duşunur Bruno'nun (1548-1600) engizisyon alevlerinde diri diri yakılmasına, bir başka İtalyan Tommaso Campenalla'nın (1568-1639) zindanlarda curutulmesine, Galileo Galilei'nin (1564-1642) ise yargılamalarla olup olup dirilmesine yolacmıştı.

Galileo, serbest duşen cisimlerin (eğik atışlar dahil) ve eğik duzlem uzerindeki bir cismin hareketini inceleyen, bağıl hareket kavramını ortaya atan ve salınan bir sarkacın, zaman aralıklarını olcmek icin kullanılabildiğini kaydeden İtalyan fizikcisi ve astronomicisidir.

Teleskobu keşfedişinden sonra "ben şimdi zaten aklımdan gecen bildiğim şeyin gorunen ispatına sahibim" demiştir. Galilei, astronomide bircok onemli keşif yaptı; Jupiter'in dort uydusunu ve bircok yeni yıldızı keşfetti, Ay'ın yuzeyini inceledi, Guneş lekelerini ve Venus’un evrelerini buldu; Samanyolu'nun, cok sayıda yıldızdan ibaret olduğunu kanıtladı.

Butun cisimlerin, serbest bırakıldıkları zaman yere hemen hemen sabit ivme ile duşeceği iyi bilinir. Galileo'nun, eğik Piza Kulesi'nden aynı anda serbest bırakılan farklı iki ağırlığın, yere yaklaşık olarak aynı zamanda carptığını gozleyerek, bu gerceği ilk kez keşfettiği rivayet edilir.

Bir demir para ile buruşturulmuş bir kağıt parcasını aynı anda bir yukseklikten bırakalım. Hava direnci yokken, her ikisi de aynı hareketi yapacaklar ve yere aynı zamanda carpacaklardır. Hava direncinin ihmal edilliği, idealleştirilmiş haldeki boyle bir hareket, serbest duşme olarak tanımlanmaktadır.

2 Ağustos 1971'de boyle bir deney, astronot Davit Scott tarafından Ay uzerinde yapıldı. Astronot, bir cekic ve bir şahin tuyunu aynı anda serbest bıraktı ve Ay'ın yuzeyine aynı anda duştuklerini gozledi. Bu gosteri deneyi Galileo'yu kesinlikle onaylamıştır. Galileo'nun mekanik bilimindeki başarıları, Newton'un Hareket Yasalarının gelişmesinde onemli paya sahiptir.

Fırlatılan bir okun hareketi nasıl oluşur? Aristo'nun bulduğu acıklama şoyleydi: Bir ok ya da benzeri cisim havaya atıldığı zaman, onunde bulunan havanın yerini alır; hava, surekli olarak okun arkasına gecer ve onu iterek yol almasını sağlar. Doğal olarak bir sure sonra, okun onunden arkasına gecen hava gucunu yitirir ve giderek ok yere duşer.

Aristoteles, bu acıklamayı aslında vakumun olanaksız olduğunu savunmak icin yapmıştı. Oyle ya, hareket ancak havanın varlığında gercekleşebilirdi. Ona gore eğer vakum diye bir şey olsaydı, herhangi bir cismin hareketini değişmez bir hızda ve doğrusal olarak surdurmesi gerekirdi. Boyle birşey de olanaksız olduğundan vakum da olamazdı.

Bu acıklama, oku ileri doğru meleklerin ittiği duşuncesinden cok ileri olmasına karşın yanlıştı. Ama 2.000 yıl kadar insanlara doğal geldi. İlk bakışta Yeryuzu'ndeki hareketi ile gokyuzundeki cisimlerin hareketi bir diğeriyle ilişkisiz olarak gorunur. Gokcisimleri Evren'in merkezi sayılan Dunya etrafında dolanır durur.

Yeryuzu'ndeki cisimler ise doğal olarak hareketsizdir, bir dış kuvvet etkisinde harekete başlatıldıklarında bir doğru uzerinde bir sure yol aldıkktan sonra durdukları gozlenirdi. Bu iki hareket turu karşılaştırıldığında, gokteki cisimlerin surekli hareketi icin bir dış etken, yani bir hareket ettirici aranır ve bu da felsefi tartışmalara konu edilirdi.

Galileo, şu soruyu soruyordu: Bir cisim, kendine etkiyen hicbir kuvvet yoksa nasıl hareket eder? Bu soru, alışılmışın dışında bir soruydu. 16. yuzyıldan once yaşamış bilim adamları, maddenin durgun halini onun doğal hali olarak duşunduler. İlk kez Galileo, maddenin doğal hal ve hareketine farklı bir yorumla yaklaşmıştır.

Galileo, surtunmesiz yuzeylerde hareket eden cisimlerle ilgili bir duşunce deneyi geliştirerek, hareket halindeki cismin durmasının onun doğal hali olmadığını, hic durmadan yoluna devem etmesi gerektiğini soylemiştir. Ayrıca cisimler hareket halinde iken, durmaya ve hızlanmaya direnme (eylemsizlik) tabiatına sahip olduğu sonucuna da varmıştır.

Her gun cevremizde gorduğumuz hareketi, başka bir ortamda sınama sorusu, gunluk deneyin sınırlandırmalarına meydan okuyan bir soru. Cunku Yeryuzu'nde, ağırlığın etkilemediği, hava ya da suyun direnciyle karşılaşmayan hicbir hareket yoktur.

Galileo, sınırları zorluyordu. Tarihte ilk kez sistemli deneylerle doğayı sorguluyordu; gorunguleri soyutlayıp ayırarak basitleştirmeler yapmayı başardı. Buradan "Eylemsizlik İlkesi" ni tanımladı. Bu ilke şoyle der: "Kendisini hicbir hareket nedeninin (sonra buna kuvvet denecektir) etkilemediği bir cisim, duzgun doğrusal bir hareket yapar."

Bilimin, belki de en onemli sorunu, cağlar boyu hareket sorunu oldu. Aristoteles bize duzgun hareketin, ancak onu surdurecek bir kuvvet olduğu zaman olanaklı olduğunu soylemişti. Bu "gercek" temelde gozlemlerle uyum icindeydi. Sonra, duşen nesnelerle ilgili gozlemlerinde daha kesin sonuclar alan Galileo, tam tersini soyledi. Ancak Aristo’nun bilimsel "gerceği" yuzyıllar boyu gecerli olmuştur.

Modern bilimin oykusu, bir İtalyan dahisiyle yani Galileo ile başladı. Hareket bilmecesine ilk el atan O'dur. Duşme yasalarını, sarkacı ve teleskopu bulan Galileo, aynı zamanda Kopernik Sistemi'ni savunuyordu.

Galile, Jupiter'in uydularının, Gezegen cevresinde dolaştıklarını gorunce, bunun Guneş merkezli sistemin bir minyaturu olduğu duşuncesine ulaşmakta gecikmedi. Kopernik zamanında, hatta yuzyıllar sonra bile Kopernik Kuramı'nı doğrulayan kanıtlar pek ortada yoktu.

Galile, Jupiter'le ilgili gozleminin ışığında, benzeyişe dayanarak, Kopernik Kuramı'nın doğruluğunu ileri surebilirdi. Bu yuzden suclanmış ve 1616'da Engizisyon Mahkemesi'ne verilmişti. Engizisyon, Evren'in merkezinin Guneş olduğu fikrini budalaca ve sacma bulmuştu.

Papa 5. Paul'un tavsiyesi ile Galileo, bu goruşunden vazgecmeye cağrılmıştı. O da Kopernik Sistemi'ni bundan sonra savunmayacağına soz vermiş, ant icmişti. Ama bir sure sonra "Dunya'daki İki Buyuk Sistem Hakkında Konuşmalar" yayımlanınca (1632), yeniden Engizisyon Mahkemesine sevkedildi.

Pişmanlık duyduğunu soylemesine karşın suclu sayıldı; Papalığın uc yıl gozetiminde bulunmasına ve her hafta bir kere pişmanlık ilahilerini yuksek sesle okumasına karar verildi. Mahkeme'nin kararından sonra "Bununla birlikte, donuyor" dedi. Bu buyuk adam 1637'de kor oldu; 1642'de koşesine cekildi ve o yıl oldu.

Kilise mensupları onun Hıristiyan Mezarlığı'na gomulmesine bile izin vermemişlerdi. Fakat 19. yuzyılda yalnız İtalya'da değil, bircok ulkede adına anıtlar dikilmiştir."

Galileo, teleskoptan yararlanarak, gokteki Samanyolu'nun aslında cıplak gozle birbirinden ayırtedemediğimiz cok sayıda yıldızdan oluşan bir kume olduğunu ortaya koydu. Guneş'teki lekeleri gozledi. Boylece eskiden beri inanılan, goksel cisimlerin puruzsuz, kusursuz (yetkin) nesneler olduğu goruşunun yanlış olduğu ortaya cıkıyordu.

Ay yuzeyindeki dağları saptadı; golgelerini olcerek, kabaca bu dağların yuksekliklerini hesapladı. Bunlar yalnızca bir başlangıctı, yuzyılın kalan bolumunde teleskop, astronomide gercek bir devrim etkisi yapacaktı.

__________________