FİZİK TARİHİ

Bilimler icinde hemen de en ek:-):-):-)siz olan dal fiziktir. Fizik, bir yandan, cisimlerin duşmesi, Âşığın yayılması, titreşimler, surtunmeler gibi, her gun tanığı olduğumuz cok sayıda doğal olayla ilgilenir; ote yandan, uygulama alanının ceşitliliği nedeniyle, gunluk hayatımızın her zaman icindedir. Sozgelimi, fiziğin en onemli konularından biri olan elektrik olmasaydı, yaşama duzenimizin nasıl olacağını duşunebiliyor musunuz?



Fizik bilimi, insanların doğada gecen olayları acıklama isteğinden doğdu ve İlkcağ Yunan filozoflarının bu konudaki calışmalarıyla kuruldu. Bu filozoflar oncelikle, Dunya'nın oluşum ilkesini bulmağa calışmışlardı. Aristoteles, su, hava, toprak ve ateşi değişik bileşimleri ve donuşumleriyle, Evren'deki butun bilinen maddeleri oluşturan dort temel oğe olarak kabul ediyordu. Leukippos ve Demokritos, "maddenin bolunmesi ve yok edilmesi mumkun olmayan sayısız kucuk taneden, atomlardan meydana geldiğini sezinlemişlerdi.

Pithagoras ve oğrencileri akustik ile uğraşmışlar, yani ses olayının incelemelerini yapmışlar; Eukleides ise optik konusunda bir araştırma kitabı yazmıştı. Ayrıca, yansıma ve kırılma olaylarını fizik acısından inceleyen bircok filozof, ışığın nitelikleri hakkında ortaya sorular atmıştı. O cağda Yunanlılar mekanikte de hayli ileriydiler, nitekim Arkhimedes'in bu alandaki buluşları buyuk yankılar yapmıştı.

Bu yuz ağartıcı başlangıctan sonra, Ronesans'ın sonuna kadar fizikte hic bir ilerleme gorulmedi. Romalılar fizik bilimine hic bir yenilik getirmediler ve Yunan bilimini aktarmakta onemli bir aracılık gorevi yapmış olan Araplar hemen de sadece optik konusunda gelişmeler sağladılar. Avrupa'da, bilimsel gelişme, XIII. yy .a kadar tamamen durdu; Ronesans suresince de fizik, oteki bilim dallarının tersine, cok az ilerleme gosterdi. Bu donemde anılmağa değer tek bilgin, bircok buluşu olan Leonardo da Vinci oldu.

Galilerden Newton'a

Fizik ancak XVII. yy .da gelişti. Galilei dinamik ve astronomi konularını inceledi ve deneyler yapmayı, deneylerden cıkan sonucları saptamayı ve bunları kesin matematik yasalara bağlamayı ongoren deneysel yontemi kurdu. Hollandalı Huygens sarkacı inceledi ve sarkaclı saatleri geliştirdi, İtalya'da Torricelli'nin ve Fransa'da Pascal'ın calışmaları atmosfer basıncını meydana cıkardı. Gassendi ile Mersenne, ses hızım olcmeyi denediler. Işık olayları da bol bol incelendi:

Hollanda'da Snellius ve Fransa'da Descartes birbirinden habersiz kırılma yasalarını acıkladılar; Newton beyaz ışığın bileşimini keşfetti; Romer ilk defa ışığın hızını saptadı. Bununla birlikte, ışık ışınlarının niteliği gene de anlaşılamadı: ışık Descartes ile Newton'un dediği gibi kucuk tanelerden mi, yoksa Huygens'in dediği gibi dalgalardan mı oluşuyordu? Bu sorunun karşılığı daha sonra gelecekti. O sıralar ancak, optik araclar (mikroskop, gok durbunu, teleskop) bulunup geliştiriliyordu, tıpkı barometreler ve boşaltma tulumbaları gibi. Bu cağın en onemli olayı ise, Newton tarafından evrensel cekim gucunun (yercekimi) bulunması olmuştur.

Deneysel Fizik

Fizik XVIII. yy.da gelişti ve son derece yaygınlık kazandı. Bilginler, «fizik odaları»nda, halk onunde basit, ama gosterişli deneyler yaptılar. Bu, elektrikte ilk onemli buluşların gercekleştiği donem oldu: yalıtkan ve iletken cisimler arasındaki ayırım, pozitif ve negatif elektriğin ortaya cıkartılması, Amerikalı Franklin'in paratoneri icadı bu doneme rastlar. Optikte, Fransız Bouguer ışık yoğunluğunu olcmek icin fotometreyi icat etti. Nihayet, hassas termometreler de bu sıralarda yapıldı.

Uzmanlık Dalları

XIX. yy.da fizikte, mekanik ve ısı olayları arasındaki ilişkileri inceleyen termodinamik; elektrik akımlarının magnetik ozelliklerini ve uygulama alanlarını inceleyen elektromagnetizma gibi yeni dallar ortaya cıktı. Aynı zamanda, «evrensel» duşunurler de artık yerlerini uzmanlara bıraktılar. Optikte, girişim (iki noktasal kaynaktan cıkan ışık ışınlarının ust uste cakışmasıyla ortaya cıkan ardışık ve almaşık parlak ve karanlık şeritler) ve polarma (bazı maddelerin yansıttığı veya kırdığı ışığın ozguluklerindeki değişim) olaylarının keşfedilmesi, Fresnel'in savunduğu dalga kuramı'nın zaferini gecici olarak sağladı. Bu arada spektroskop! ve fotoğrafcılık gibi yeni teknikler ortaya cıktı; ve gorunmeyen iki ışın bulundu: kızılaltı ve morotesi.

Elektrikte, Volta'nın pili icat etmesi (1800), elektrik akımının incelenmesine yol actı. Elektriğin ozguluklerini acıklamak icin Ohm, Pouillet, Faraday, Ampere, Orsted birtakım yasalar buldular, daha sonra Maxwell bunların sentezini gercekleştirdi. Bu kuramsal sonuclara, telgraf, telefon, akumulatorler, elektrik lambası, dinamo gibi bircok pratik uygulama eklendi.

1880'e doğru, bazıları, fiziğin artık hemen hemen tamamlandığını soylerken, radyoelektrik dalgalar, elektron, X ışınları ve radyoaktiflik gibi bir dizi yeni buluş, yuzyılın sonunu belirledi.

Sonsuz Kucuk

Fizikciler, gozlenen olayları daha iyi anlamak icin, XX. yy. başlarında, geleneksel duşunceleri altust eden kuramlar one surduler. Alman Max Planck 1900'de kuvanta (enerji «tanecikleri&#187 kuramı'nı ortaya attı; bu kurama gore, enerji ancak aralıklı, ke:-):-):-) ke:-):-):-) yayınlanabilirdi. 1905 yılında başka bir Alman, Albert Einstein, bağıllık (izafiyet) kuramını yayımladı.

Bu yeni kuramlar, maddenin yapısının incelenmesinde geniş olcude ilerleme olanağı sağladı. 1913'te Danimarkalı Niels Bohr, kuvanta kuramını atoma uygulamayı onerdi ve Alman Sommerfeld 1916'da bu kuramı, bağıllık aracılığıyla tamamladı. 1924'te, ışık icin onceden varılmış bir sonucu genelleştiren Louis de Broglie, her madde taneciğinin bir dalga ile birlikte bulunduğu duşuncesine dayanan dalga mekaniği iddiasını one surdu. Alman Heisenberg, 1925'ten başlayarak, bir taneciğin hızının ve konumunun aynı anda kesin olarak bilinmesi olanaksızlığını gosteren kendi kuvanta mekaniği'ni geliştirdi.

Butun bu calışmaların sentezi, 1930 yılında İngiliz Dirac tarafından gercekleştirildi: onun bağıllık, kuvanta ve dalga mekaniği konusundaki goruşleri, cok gecmeden pozitif elektronların bulunmasıyla doğrulanmış oldu.

O tarihten sonra, atom cekirdeğinin parcalanması başarıldı ve yapay radyoaktifliğin bulunması, atom bombasının ve atom pilinin yapımına yol actı. Gunumuzde, nukleer fizik ile ortaya cıkan taneciklerin ceşitliliği, atomun ne kadar zengin olduğunu gosterdi. Ote yandan, astrofizik dalı, yıldızları yoneten mekanizmayı oğrendikten sonra, bağıllık yasalarını uygulayarak Evren'in tarihini yazmağa girişti. Boylece, fizik bilimi, kendine yeni temeller bulduktan sonra, araştırmalarını, sonsuz kucukten sonsuz buyuğe doğru genişletme yoluna girdi.

Elektrik Opucuğu

XVIII. yy.da surekli kıvılcım cıkartan elektrostatik makinelerin icadıyla elektrik, bazı salonlarda moda oldu. Bu salonlarda, hayvanlara elektrik vermekle veya kıvılcım yardımıyla eşyayı tutuşturmakla eğleniliyor veya yalıtkan bir tabureye cıkmış iki deneycinin, dudakları arasından şimşek caktırmaları seyrediliyordu: buna «elektrik opucuğu» deniyordu.
__________________