
Antik cağlarda şimdiki askeri kışlaların uzerinde bulunan Caltıkıran Tepe’de kurulmuş bir yerleşim merkezidir. Bu yerleşim merkezi Malazgirt savaşından sonra Danişment Turklerinin Anadolu’nun batısına yerleşmeleri sırasında cıkan muharebede tahrip edilmiştir. Turkler eskiden kurulmuş olan yerin yanında Danişment adı ile yeni bir yerleşim merkezi kurmuşlardır.
Mahalli rivayetlere gore Danişment Turklerinin Beyi olan Abdurrahman Bey, şimdiki Ezine’nin bulunduğu yerin guney kenarında Ulu Camii inşa ettirmiştir. Caminin yapılışının amacı cuma namazının kılınması ve bu vesile ile civar koylerin halklarının haftada bir kez merkeze inerek kaynaşmanın sağlanmasıdır. Zaten aynı rivayete gore ‘‘Ezine’’ kelimesi de Farsca ‘da “CUMA” anlamına gelen “Azine’den turemiştir. Ezine isminin bir sure “İĞNE” şeklinde telaffuz edildiğine dair rivayetler de vardır.
Ezine’nin Danişment Turklerinin eline gecişi sırasında Ahi Yunusların, Seferşah Hazretlerinin buyuk cabaları olduğu ceşitli kaynaklardan oğrenilmiştir.
Ezine bir sure Selcuklu egemenliği altında kalmıştır. Anadolu Selcuklu Devleti`nin yıkılmasından sonra Karesi Beyliği yonetimine girmiştir. Karesi Bey’in olumunden sonra oğulları Demirhan Bey ve Yahşi Bey bu toprakları yonetmiştir. Osmanlı Devleti’nin kurulmasından sonra Orhan Gazi doneminde Ermiş Dursun Bey’in, Karesi Beyliği’nin idaresine son vermesinden sonra Ezine ve cevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yine o tarihlerde Ezine ovası sularla kaplı bir bataklık olduğundan Arabistan’dan getirilen esir toplulukları ile şimdiki Araplar Boğazı`nı yararak Menderes Cayı`nı denize akıtmışlardır. Boylece ova bataklıktan kurtarılmıştır. Gunumuzde panayır yeri mevkii denilen yerde ev yapımı icin temel kazımları sırasında su urunleri kalıntıları ile kucuk balıkcı iskeleleri kalıntıları cıkmıştır. Panayır yeri ve Golcuk mevkii denilen kısımda, yağışlar cok olduğu kış ve ilkbahar ayları boyunca onemli miktarda su birikmektedir. ‘‘Son yıllarda bu iki yer kademeli olarak suni dolgu ile doldurulmaktadır.’’ Butun bunlar asırlar once Ezine Ovası’nın Balıklı Koyu altlarına kadar sularla kaplı olduğunu gostermektedir. Ayrıca Karesi egemenliği sırasında Yahşi Bey ve Ahi Yunus tarafından Oksuz Camii ve hamam inşa edilmiş, Caltıkıran Tepe’de oturan halk cami ve hamamın etrafına toplanarak Ezine’nin ilk oluşumunu sağlamışlardır.
I.DUNYA SAVAŞI VE KURTULUŞ SAVAŞINDA EZİNE VE CEVRESİNİN DURUMU
1 Eylul 1920 tarihinde Ayvacık İlcesine gelen Yunan Ordusuna mensup bir tabur 14 Eylul 1920 Pazar gunu Ezine Kasabasını da işgal etmiştir. Bu işgal hareketine de yerli azınlık işbirlikciler Yunanlılara yardımcı oldular. İşgalciler ve yerli Rumlar yore halkına buyuk işkenceler yapıyorlardı. Once ilcemizin Mudafa-i Hukuk Cemiyeti İdare Heyeti azınlıkları olan Hafız Ahmet Efendi, Hafız Tevfik Efendi ve Şukru Bey tevkif olundular. Bunları halktan kişiler de takip etti. Butun şiddetiyle suren merasime yerli Rumlar kılavuzluk ettiler. 15 Eylul 1920 tarihinde Yunan işgal kumandanı Yuzbaşı Morava’nın emri ile yerli Rumlar silahlandırılmış ve Musluman halkımıza saldırtılmıştır. Bunlardan Ezineli Konstantin ile beş Yunan askeri Pınarbaşı Koyune gelip silah aramak bahanesiyle evleri basıp gunahsız ahaliyi dovmuşler ve koyden Osman oğlu Raşit Cavuş, Arap Omer ve Tatar Ali’nin ailesini bağladıktan sonra kırbac ve sopa altında oldurmuşlerdir. 20 Eylul 1920 tarihinde bir Yunan mufrezesi ile bunlara kılavuzluk etmekte olan Ezineli saatci oğlu Yani, Pınarbaşı Koyu Muhtarı Ali Oğlu Sadık ve diğer koylu Cerkez Hamit’in kollarını bağlayıp dipcik ve kırbac altında yapılan mezalim insanlık adına yuz kızartıcı sahnelerle doludur. Ezine hapishanesinde uygulanan işkencelerin bir sahnesini orada bir hafta kaldıktan sonra butun parasını Yunan askerlerine vererek kurtulabilmiş olan Dumrek Koyunden Selim oğlu Mahmut’un tahkikat heyetine verdiği ifadesinden dinleyelim. ‘‘15 Kasım 1920 tarihinde gece sabaha karşı15 Yunan askeri evimi bastılar ve her tarafını aradılar. Beni yakalayıp mufrezelerin merkezi olan Sarıcaali Koyune sevk ettiler. Oradan Ezine hapishanesine goturduler. Ezine hapishanesi dunyada gorulmedik zulumlerin yapıldığı bir yerdir. Hapishaneye getirilen her şahsı once yere yatırıp ayaklarını bağladıktan sonra dovuyorlar, bitap hale gelince, ayaklarından surukleyerek diğer mazlum insanların yanına atıyorlardı. Bana da aynı yaptılar. Hapishanede zulum ve işkence en ziyade geceleri yapılmaktaydı. Mahpuslar dipcik darbeleri ile birer işkence yerine getiriliyorlar. Kimisi ayaklarından asılarak, kimisi bağlanarak, kimisi boyunları sandalyelerin arasına sokularak eziyet cektiriliyor. Bu vaziyette kırbac, sopa ve demirle bayıltılıncaya kadar dovulmek suretiyle sıradan geciriliyorlar. İşkencenin şiddetinden imdat isteyen sesler yukseldikce kırbac sesleri bu feryatları bastırıyordu. Orada, tevkif edilmiş butun ahali aclık ve susuzluktan sapsarı olmuştur. Direnerek ayakta kalanlar dovulmekten olenleri gore gore hayatlarından umit keserek her dakika olumu beklemektedirler. Ben bir hafta bu işkenceler icinde kaldım. Nihayet akrabamın tedarik ettiği 40 lirayı vermek suretiyle kurtuldum. Anladım ki Muslumanları buraya hapsetmelerindeki maksat onları dove dove oldurmek ve parasını almaktır.’’
İşte bu şartlar altındaki kahredici esaret tam 2 yıl surdu. 4 Eylul 1922 Pazartesi Behcet Bey komutasındaki jandarma mufrezesi 22 Eylul 1922 Cuma gunu de Miralay Zeki Bey komutasındaki şanlı ordumuzun 2. Suvari Fırkasının Ezinemiz’e ayak basmasıyla kara gunlerimiz sona ermiştir. İşgal kuvvetleri ve onların icimizdeki uzantıları olan yerli Rumlar kacarak kasabamızı terk etmişlerdir. Ezineliler, 2 senedir hasretini cektikleri kahraman ordularına ve şanlı bayraklarına kavuşmanın coşkusu ile gunlerce bayram yaptılar.
YORENİN CUMHURİYET DONEMİNDEKİ DURUMU
Cumhuriyetin ilanından sonra butun Turkiye’de olduğu gibi yoremizde de Ataturk’un liderliğinde başlayan değişim ve yenileşme hareketleri butun gucuyle kendisini gostermiştir. Halk ve ordu elele vererek yaralar sarılmıştır. Yol, okul, su gibi temel ihtiyaclar giderilmeye calışılmıştır. Ezine Cumhuriyet oncesinden beri ilce merkezi durumundadır. Cumhuriyetin ilanından bu yana merkez ilceye idari bakımdan Geyikli ve Mahmudiye Beldeleri ve beraber 51 koy bağlıdır. Geyikli ve Mahmudiye Beldeleri secimlerle belediye yonetimine kavuşmuşlardır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Akcin Cayı’nın ikiye ayrıldığı kasaba iki mahalle hÂlindedir. Halkın bir bolumu Ulu Camii’nin cevresindeki mahallede, bir bolumu de Zeytinli Camii ve cevresi ile onun ust kısımlarında otururdu. Daha sonraları duzenli şehirleşme uygulamaları ile kasaba gunumuzde modern bir gorunum kazanmıştır.
ATATURK’UN EZİNE’YE GELİŞİ
Cumhuriyet Doneminin en onemli olaylarından biri 14 Nisan 1934 tarihinde Ulu Onder Mustafa Kemal ATATURK’un Ezine’ye gelişidir. Ulu Onder Mustafa Kemal ATATURK, gunumuzde Bayramic Caddesi olarak anılan yoldan, Abdullah Yazıcıoğlu’na ait un değirmeninin onunden kasabamıza girmiştir.
Bu olay Turk Tarih Kurumunun belgesiyle sabittir.
Kaynak
__________________