
Yazarımız Can Pulak, biten 2017 yaz sezonunun ardından sektorun icinde bulunduğu sorunları kaleme aldı. Avrupalı turist olmaksızın, Turkiye'nin Arap turizmiyle bir yere gidemeyeceğini kaydeden Pulak, mevcut oteller dahi doldurulamazken yeni teşvikler ve tahsisler verilmesini de eleştirdi.
TurizmGuncel
İyisiyle kotusuyle bir turizm sezonunu daha geride bırakıyoruz. Eğer turizmimiz can cekişmekten bir miktar kurtulduysa,bunu yerli turistlerimize ve ic dinamiklerimize borcluyuz. Son 10 gunluk uzatılmış bayram tatilimizi de dikkate alırsak,2017 yılında turizm gelirimizin yarısını kurtarmış sayılırız.
Ben ulkemizdeki hele turizm sektorundeki istatistiklere pek guvenmem. Devamlı rakamlarla oynanıyor gibi geliyor bana. Hele siyasetcilerin kotu gidiş ve bilancoları olmamış gibi gormeleri ve gostermeleri, sağlıklı bir gozlem ve karara varmamızı hep engeller. Şurası bir gercek ki, Turkiye'ye bu yıl alışık olduğu Avrupa'lı turist gelmedi. Bunun sebeplerini hepimiz biliyoruz. Yerine eskisi kadar olmasa bile Ruslar ve bol miktarda Araplar geldi. Boylece yaşanması muhtemel buyuk doviz kaybı faciası da balataları aşındıracak olcude fren gordu. Ama bu frenin yaşadığımız uzucu ve gelecek acısından cok duşundurucu goruntuyu değiştirmediğini de soylemeliyiz.
Turizme son yıllarda uvey evlat muamelesi yapıldığını artık acıkca ifade etmeliyiz. Tribunlere hoş gorunmek, oy verenlerin desteğini arttırmak icin ne mumkunse yapıyoruz. Ulkemizin dunyadaki imajına cok buyuk zararlar verdik. Haklıyız veya değiliz tartışmasına girmek istemiyorum. Her şey gozlerimizin onunde oluyor cunku. Ama modern, cağdaş, huzurlu ve guvenli ulke gorunumumuz dunyada kayboldu. Herkesle kavgalı, herkesi aşağılayan bir dil ve uslup, tum dunyanın kullandığı dikkatli ve diplomatik bir dilin yerini almaya başlayınca, turizmimizin kanseri tedavi gorme cizgisinden hızla uzaklaştı.
Şunu acık yureklilikle soylemek, hatta itiraf etmek zorundayız; Zararın neresinden donulse kardır anlayışına donmez ve turizmin sorunlarını ameliyat masasına yatırıp, gerekli operasyonu hemen yapmazsak, cok acı sonuclara katlanmak mecburiyetinde kalırız. Bunun icin bilgili, donanımlı ve tecrubeli insanlara ihtiyacımız var. Yapılan yanlışları duzeltecek bir profesyonel gucun ortaya cıkması lazım. Başarıyı siyasetcilerle yakalayamayız. Akıllı siyasetcilerle ancak profesyonel operasyonun onunu acabiliriz.
Eğer turizmden iyi para kazanan ulke konumumuza geri donmek istiyorsak, bunun ilk şartı, ulkeyi yoneten kadronun diline ve dış politikasına dikkat etmesidir. Sonra ic guvenliğini guclendirmesi ve teror korkusunu ortadan kaldırmasıdır. Hicbir ulkenin turisti, devamlı terorle yaşayan bir ulkede tatilini gecirmek istemez. Coluğuyla cocuğuyla kendisini maceranın icine atmaz. Turizm dunyanın en hassas sektorudur. Huzursuzluğun, korkunun, tatsızlığın olduğu yerde turizm olmaz. Bunun bilinciyle hareket eder ve bunu on şart sayarsak, yanlışları temizleme ve Turk turizminin onunu acma operasyonuna doğru başlayabiliriz.
Bugun sektor caresiz bir noktaya doğru hızla itilmektedir. Tesislerin coğunun yenilenme donemi gelmiştir. Bunun icin buyuk paralara, uzun vadeli kredilere ihtiyac vardır. Yetişmiş turizm personeli iyice dağılmıştır. Coğu kendilerine başka işler aramak ve bulmak zorunda kalmışlardır. Oysa bunların yetişmesi icin Turkiye ne buyuk fedakarlıklar yaptı, ne muthiş cabalar harcadı. Şimdi bu yetişmiş personelin coğu, sektor dışında arıyor ekmek parasını.Yazık cok yazık.
Son yılların turizm bakanlarına bakıyorum da, Ertuğrul Gunay haric hepsi konuya ilgisiz kaldı. Hatta bazıları oturacağı makamı kucumseyerek, doğru durust bakanlığa gelmedi bile. İyi kotu yetişmiş burokratların coğu da, yerlerini ilgisiz, bilgisiz, capsız ve siyasilere yakınlıktan başka ozelliği olmayanlara bırakmak zorunda kaldılar. Oyle ki, bazı ulkelere lisan bilmeyen turizm ateşeleri gondermek zorunda bile kaldık. Bugunlere boyle bir yonetim kadrolarıyla geldiğimizi de unutmazsak eğer, yanlışları kabullenme ve duzeltme donemine rahatca ilk adımları atabiliriz.
Nerden başlasak, nasıl anlatsak diye fazla duşunmeden iyileştirme operasyonuna turizmde tırmanış yıllarının eski bakan, musteşar ve başarılı genel mudurlerini biraraya getirmeli ve onların onerilerine kulak vermeliyiz. Sonra sektorun sivil toplum temsilcilerini toplamalı, onları dikkatlice dinlemeliyiz. Ucuncu etapta da başarılı turizm yatırımcılarının, profesyonel tesis yoneticilerinin, universite ve meslek yuksek okullarının temsilcilerinin goruşlerini almalıyız. Bunları tamamladıktan sonra da, uyeleri akıllıca ve hicbir tesir altında kalmadan tespit edilecek bir turizm konseyini toplantıya cağırarak, nihai kararları almalı ve bunu bir deklarasyonla kamuoyuna acıklamalıyız.
Tabii bu calışmaların en onemlisi, Turkiye'nin olmayan turizm politikasının suratle tespitidir. Ne yapmamız gerekiyor, ne tedbirler getirmemiz gerekiyor, bunu sektorun rontgenini iyi değerlendirerek kararlaştırmalıyız. Mevcutlarını doğru durust dolduramazken, hala yeni oteller yapıyoruz, hala yeni tahsisler veriyoruz. Bunun akılla bir ilgisi olamaz. Yeni tesis yapmak yerine, mevcutları nasıl doldururuz, nasıl daha iyi değerlendiririz, turizmi tabana yaymakta nasıl daha fazla yararlanırız. Bunları duşunmemiz lazım. Yeni turizm politikamızı iyi ve akıllıca tespit edip devreye sokamazsak, mevcut otelleri ne yapacağız, iflaslarına ve kapanışlarına nasıl mani olacağız? Bunları da duşunmek lazım.
Turkiye Arap turizmiyle bir yere gidemez. Suratle Avrupalı turisti geri getirecek careler uzerinde durmalıyız. Elbette Arap turisti de gelsin ama Avrupa Amerika ve Uzakdoğu turistine de meydanı, eskiden olduğu gibi sonuna kadar acık tutalım. Yeni sayılacak turizm bakanı Numan Kurtulmuş, siyasi etkilerin altında ezilmez ve akıllıca davranırsa, Turk turizminin kurtuluş umudu olamaz ama sıkıntıların coğunun aşılmasında faydalı olabilir. Dileriz oyle olsun...
__________________