BURSA’NIN TARİHİ
Uygarlıklar beşiği Anadolu’nun cennet koşelerinden Bursa ve cevresi, cok eski cağlardan beri yerleşimlere sahne olmuştur. Bolgede eski yerleşim alanlarının yarattığı uygarlıkların gunumuzden 7 bin yıl oncesine gittiği, Ilıpınar Hoyuğu kazılarında ortaya cıkmıştır. Hoyukte yapılan kazılar sonucunda, MO. 5200 yıl oncesine dek inen bir yerleşim alanı bulunmuştur.

Bursa’nın 7 km. kuzeyinde Demirtaş nahiyesinin 2,5 km. guneyinde, 90 m. cevresi 5 m. yuksekliği olan “Demirtaş Hoyuğu” yer almaktadır. Bu hoyukte genellikle elde, az miktarda da carkta yapılmış kÂse, kup ve testilere ait seramik parcaları bulunmaktadır. Bunlar erken bronz cağdan kalmış olup MO. 2500’lu yıllara tarihlenir.

Kentin 14 km batısında, Cayırkoyu’nun 1 km guneybatısındaki “Cayırkoy Hoyuğu’nun” boyutları da Demirtaş Hoyuğu ile aynıdır. Burada bulunan seramik parcalarında gri, kırmızı, kahverengi ve siyah renkler hakimdir. Bulunan seramik parcalarının onemli kısmı elde, cok azı ise carkta yapılmıştır. Hoyuğun en eski buluntusu MO. 2700 yılına aittir.

MO. 3. yuzyılda Bithynialılar ve Prusiaslılar tarafından kurulan kentin ilk adı “Prusa” idi. Yazılı kaynaklarda “Bitinya” olarak da gecen Bursa ve cevresinin en eski yerleşimleri İznik Golu cevresindedir. Sadece İznik Golu cevresinde, taş devirlerinde kurulduğu anlaşılan yedi onemli hoyuk bulunmaktadır. Bunlardan Orhangazi yakınlarındaki Ilıpınar ve onun 750 m. kadar doğusundaki Hacılartepe Hoyuğu, Orhangazi-İznik yolunun Yenikoy altı mevkiinde Tepecik Hoyuğu, İznik Golu’nun doğusunda ise Korustan, Uyucek Tepe, Hoyucek ve Karadin hoyukleri bulunmaktadır.

İnegol kent merkezinde, Cumatepe hoyuğu ile 3 km doğusunda bulunan Doğutepe Akhisar hoyukleriyle Yenişehir Babasultan Hoyuğu tarih oncesi devirlere ait yerleşimleri işaret etmektedir. Demirtaş Koyu Hoyuğu ile M. Kemalpaşa’nın Dorak Koyu ile Tahtalı Koyu’ndeki kalıntılar, Bursa bolgesinin en az beş bin yıllık onemli bir uygarlık alanı olduğuna işaret etmektedir.

Prousa (Bursa)’nın kuruluşu
Bursa bolgesi, MO. 4. yuzyılda Bithynia devleti kurulana dek ceşitli kolonilerin ve ulkelerin egemenliğinde yaşamıştı. Unlu Herodot Tarihi’ne gore, o tarihte Bursa ve civarında var olan tek kent Cius/Gemlik’tir. Cius kentinin kuruluşu MO. 12. yuzyıla kadar uzanır. Apamea/Mudanya kentinin ise, MO. 10. yuzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Uluabat Golu’nun uzerinde bir adada bulunan Apollonia/Golyazı’nın ise, MO. 6. yuzyıldan daha once kurulduğu sanılmaktadır.

Krezus/Kroisos (MO. 561-546) doneminde Lidyalıların egemenliğine giren Bursa bolgesi daha sonra, Pers/İran egemenliğiyle tanışmıştı. Bursa bolgesi, bu savaşlar sırasında cok tahrip oldu. Dedalses, İranlara karşı savaşarak Bursa bolgesinde bağımsız bir Bithynia Devleti kurdu. Dedalses’in oğlu Botiras ve onun oğlu Bas/Byas (MO. 378-328) Bithynia krallığının ilk kralı sayılmaktadır.

MO. 2. yuzyılda M.Kemalpaşa yakınlarındaki Melde Tepesi’nde antik Miletopolis, 356 yılında Orhangazi’de Basilinopolis, Soloz koyunde Pythopolis, Yenişehir’de Otroia, Orhaneli’de Adriani, Karacabey’de Kremastis, Eşkel’de Daskylium, Cekirge’de Plai, Kurşunlu’da Brillos, İznik’te Nicaea antik kentleri kurulmuştu.

Bursa’nın kent statusune yukselip cevresinin surlarla cevrilmesi, Bithynia kralı I. Prusias (MO. 232-192) doneminde gercekleşmişti. Kartaca kralı Hannibal, Roma imparatoru ile yaptığı savaşı kaybedince, askerleriyle birlikte I. Prusias’a sığınmış. Hannibal, I. Prusias tarafından buyuk itibar gormesi uzerine, onun onuruna Bursa kentini kurmuş. Kente bu nedenle Prusa adı verilmiştir. Şehir merkezine yakın ilk yerleşimin kesin bulguları M.O. 2500 – 2700 yıllarını gostermektedir.

Antik kaynaklarca bugunku Bursa’nın kurucusu olarak bilinen I. Prusias’ın imparatorluğu zamanında Uludağ Bursa’sı (Prusa ad Olympium) adını alan şehirden o doneme ait mermerden bir kadın heykeli ve ostotek bulunmuştur.

İmparator Justinianus (527-565) zamanında Pythia’da (Cekirge’de) yeni hamamlar yaptırılmıştır. 1935 yılında Hisar icinde tonozlu odalar bulunmuştur. Hisar icinde, Yer Kapı’da bulunmuş erken Bizans devrine ait taban mozaiği, onemli arkeolojik kalıntılardandır. Tophane’de Bizans doneminden bir şapel ve manastıra ait mozaikler bulunmaktadır.

Prusa (Bursa) 1204-1261 yılları arasında Nikaia’ya (İznik)’e bağlı sonuk bir tekfurluk olarak yaşamını surdurdu.

MO. 74 yılında Roma’ya bağlanan Bithynia krallığı, uzun yıllar Roma egemenliğinde kaldı. Once Romalıların, sonra da Bizanslıların bir ili olarak varlığını surduren Bursa ve civarı Osmanlı Beyliği doneminde dahi yabancı kaynaklarca Bithynia Beyliği veya Krallığı olarak anılmıştır.

Bugun ulkemizin en zengin Bizans devri mezar stelleri ve ceşitli mimari eser parcaları, seramikler, sikkeler Bursa Arkeoloji Muzesi’nde sergilenmektedir.

Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk 200 yıllık doneminde diğer kentlere gore buyuk gelişmeler gostermiş, bircok mimari yapı ile suslenmiş; devrinin tanınmış medreseleri ile bilim aleminin merkezi olmuştur. I. Murad zamanından başlayan Hudavendigar Kulliyesi, I. Beyazid’ın yaptırdığı Yıldırım Kulliyesi, I. Mehmed (Celebi) doneminde başlayıp II. Murad zamanında tamamlanan Yeşil Kulliye Bursa’nın mekÂnsal gelişimini etkileyen ve bugun de ayakta duran buyuk komplekslerdir.

Bursa kimin şehri?
Bursa ve civarına onceleri Bithynia denilmekteydi. Uludağ’ın guneyi ile batısı ise Mysia adıyla anılmaktaydı. Bursa bolgesinde yaşayan Bithynialılar, Thrak kokenliydi. Asya ile Avrupa’nın geciş yeri uzerinde bulunduğundan, cok farklı halklar da bolgeye yerleşmişti.

Bithyn’lerden once bolgede Bebryk’ler oturmuştu. Sonra da Mysi’ler gelmişti. Bithyn’ler, Thrak orf ve adetlerine bağlı oldukları icin coğu kez Asya Thrak’ları olarak anılmıştır. Kullandıkları dilin ise Thrakca olduğu belgelerden anlaşılıyor. Ancak, Yunan kolonilerinin etkisi ile Bithynia halkı da yavaş yavaş Yunanlaşmıştı. Bithyn’lerden once, bolgede Bebryk, doğuda ise Mygdon dili konuşuluyordu. Batıda ise Mysia dili konuşulmaktaydı.

Bizanslıların 12. yuzyılda Bursa ve civarına cok sayıda Sırp ve Bulgar’ı iskÂn ettiği bilinmektedir. Osmanlılar bu bolgeye geldiklerinde, Bursa ve cevresinde cok değişik etnik gruplardan olmak uzere, Ortodoks Hıristiyanları bulmuştu.

Ayrıca şu gerceği de ifade etmek gerekir ki, Osmanlılar Bursa’yı aldıklarında kent sadece hisar icinden ibaretti. Orhan Gazi şehri hisarın dışına cıkararak, surlar dışında bugunku Bursa’nın cekirdeğini oluşturan yeni bir şehir kurmuştur. Okul, hastane, kopru, aşevleri, kervansaraylar, hamamlar gibi kamu yapıları inşa edilmiş ve bunların cevrelerinde konut alanları yaratılarak bir yerleşme geleneği başlatılmak suretiyle bugunku “Yeşil Bursa”nın temelleri atılmıştır.

Turklerin Bursa bolgesine gelişi
Muslumanlar ilk kez, Abbasiler (Harun Reşid) doneminde Bursa’ya kadar gelmişti. 955 yılında ise Halep’teki Hamedanlılar, Bursa’yı ele gecirip 23 yıl boyunca Bursa’ya egemen olmuşlardır. Turklerin Bursa bolgesine ilk kez 1081 yılından sonra geldikleri goruluyor. İznik, 1081-1097 yıllarında Anadolu Selcuklu Devleti’nin başkentliğini yapmıştı. 1097 yılında ise bolge, Haclı Savaşları’na sahne oldu. İznik Haclıların eline gecti. Alexias Kommenos’un doneminde (1097) duzenlenen bir seferle Turkler, ilk kez Bursa’yı ele gecirmişti. Bu savaşlar sırasında İstanbul’da Latin Hukumeti kurulunca, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti İznik oldu. 1204 yılında Theodor Laskaris’in kurduğu İznik Bizans İmparatorluğu, 1261 yılına kadar varlığını surdurdu.

Latinler İstanbul’u işgal ettikleri zaman Bizans prensleri bu yeni duşmanın elinden kurtulmak icin Musluman yoneticilerle işbirliği yaparak Bursa’yı ele gecirdiler. 1214 yılına kadar Rumların elinde kalan Bursa, Muslumanlara karşı direnişte halkın gosterdiği isteksizlik nedeniyle imparator II. Andronikos’un gazabına uğradı. Halkın buyuk bolumunun malları yağma edilerek iclerinden bazılarına surgun ve idam cezası verildi. II. Andronikos, Latinleri yenerek imparatorluğu tanımalarını sağlayıncaya kadar Bursa’yı bu şiddet yontemi ile elde tutabildi.

Beylik’ten Devlet’e (Osman Gazi Devri 1299-1324)
Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk sultanı Osman Bey, Ertuğrul Gazi’nin oğludur. Osmanlı’nın diğer beyliklere gore Hıristiyan araziye komşu olması cok onemli bir avantaj sağlamış, onları kısa surede buyuk imparatorluk durumuna getirmiştir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda dervişlerin buyuk katkısını goren Osman Bey, bu nedenle Bursa ve cevresindeki bircok araziyi dervişlere verdi. Kendisi de, bolgenin en onemli dervişi olan Şeyh Edebali’nin kızını aldı. Bizans topraklarında yaptıkları savaşlarla zenginleşen Osman Bey; Karacahisar, Yarhisar, İnegol’u aldı. 1302 yılında Yenişehir’i devletin merkezi yaptı. İznik ve Bursa’yı kuşattı ancak alamadan yaşamını yitirdi. Vasiyeti gereği Tophane’deki Gumuşlu Kubbe’ye (Saint Elia Manastırı) gomuldu. Olumunde ozel mulku olarak cok az malı cıkmıştı.

Bursa’nın fethi
Osman Bey 1308 yılında Bizans tekfurlarının birleşmiş ordularını Dimboz/Erdoğan koyu yakınlarında perişan edince, Bursa onlerine gelmişti. Bu tarihten sonra Bursa’yı kuşatarak gozlemek amacıyla biri Kukurtlu Hamamı karşısında, Ak Timur’u komutasında, diğeri eski Mollaarap Okulu yerinde, Balaban Bey komutasında iki kule yaptırmıştı. Bursa’nın arkasını guvenlik altına almak icin 1325 yılında Orhaneli Kalesi fethedilince tekfur caresiz kaldı. 6 Nisan

1326 tarihinde Bursa’yı Orhan Bey’e teslim etti. Boylece Bursa, bir bakıma kılıcla değil, “vire” olarak anılan bicimde teslim yoluyla Turklerin eline gecmiş oldu.

O donemlerde top ve tufek olmadığından kaleleri duşurmek icin kullanılan en onemli savaş taktiği kaleleri kuleler vasıtasıyla gozetim altına tutarak giriş ve cıkışı engellemekti. Boylece kale halkını ac bırakarak, suyunu keserek kentler kan dokmeden ele geciriliyordu. Bursa’nın ele gecirilmesinde de “vire” denilen bu metot uygulanmış, ac ve susuz kalan halk tekfura karşı ayaklanmış ve şehir kan dokulmeden Osmanlılara teslim edilmişti.

Bursa’da bir imparatorluk doğuyor (Orhan Gazi Devri 1324-1360)
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in oğlu ve devletin ikinci sultanı Orhan Bey, 1320 yılında babasının vekili oldu. 1321 yılında Mudanya’yı, 6 Nisan 1326 tarihinde ise Bursa’yı fethederek 1324 yılında tahta gecti. Bizans ordularını 1329 yılında İstanbul yakınlarında Pelekanon’da yendi. 1331 yılında İznik’i teslim alan Orhan Gazi Osmanlıların başkentini 5 yıl sure ile İznik’e taşıdı.

1353’te Bizans’taki ic karışıklıklardan faydalanan Orhan Gazi, Gelibolu’da Cimpe kalesini aldı. Gelibolu’ya gecip tum Marmara kıyıları ile Tekirdağ’ı ele gecirdi. Devletin temellerini oluşturan ilk yasal duzenlemeleri yaptı. Orduyu duzenledi. Vergi yasaları getirdi. İlk kez kendi adına para bastırdı. Bilecik tekfurunun kızı Nilufer Hatun ile Asporca ve Bizans İmparatoricesi Thedora’yı eş olarak alan Orhan Gazi, kentte hızlı bir imar calışması başlatarak sur dışına taşan kentin cekirdeğini oluşturan cami, hamam, kopru, ceşme, darphane, medrese gibi bircok anıtsal eseri yaptırdı.

Orhan Gazi 1360 yılında yaşamını yitirdi. O da Tophane’ye, babasının yanına gomuldu.

İlk şehit sultan: Murat HudavendigÂr (1360-1389)
Orhan Bey’in oğlu olan I. Murat, Lala Şahin Paşa’nın yanında yonetim ve savaş dersleri aldı. 1340 yılında Bursa Sancakbeyi; ağabeyi Suleyman Paşa’nın 1359 yılında vefatıyla da Rumeli ordusunun kumandanı oldu. 1360 yılında tahta gecti. 1362 yılında Edirne’yi fethederek devlet merkezini buraya taşıdı. 1364 yılında, Balkanlar’daki Haclı ordusuyla yaptığı Sırp Sındığı Savaşı’nı kazanarak buyuk un saldı. Osmanlı akıncıları Adriyatik denizine dayandı. 1389 yılında, I. Kosova Savaşı sonrasında şehit edilerek yaşamını yitirdi. Bu nedenle Gazi HudavendigÂr lakabıyla anılmıştır. Mezarı Cekirge’de, adını taşıyan turbesindedir.

Bu donemde tımar teşkilatı geliştirildi. Yaya, musellem ve yenicerilere ilaveten kapıkulu askerinden maaşlı suvari ocağı kuruldu. Cekirge’deki kulliyesinde medreseli ilginc bir cami ile hamam ve turbesi vardır. Ayrıca Hisar icindeki Şahadet Camii ile bugun Hisar’daki garnizonun bulunduğu yerdeki sarayı da, Sultan I. Murat yaptırmıştır.

Yıldırım gibi bir sultan: I. Bayezid (1360-1403)
Sultan I. Murat ile Gulcicek Hatun’un oğlu olan Yıldırım Bayezid 1389 yılında sultan oldu. Anadolu’daki bircok beyliğin Osmanlı’nın eline gecmesini sağladı. Rumeli’de Haclılar ile 1396 yılında Niğbolu Savaşı’nı yaptı ve kazandı. Arkalarına Timur’u alan Anadolu beylikleri sultana kafa tutunca Bayezid, Anadolu beyliklerini kışkırtan Timur ile 28 Temmuz 1402 tarihinde Ankara yakınlarında yapılan savaşı kaybetti. Bu savaşta Timur’a tutsak olan Bayezid’in kendini zehirleyerek intihar ettiği iddia edilir. (1403)

“Yıldırım” lakabını alan Bayezid, Bursa’da cok sayıda guzel yapı yaptırarak Bursa’nın, devrinin en gorkemli kenti konumuna gelmesini sağladı. Bursa’da Ulucami ile, Yıldırım semtindeki kulliyesi icinde cami, hastane ve hamam ile medrese yaptırmıştır. Ancak onun Bursa’daki en onemli yapıtı Daruşşifa adını taşıyan Osmanlı Devleti’nin ilk hastanesidir. Bugunku Bursa Carşısı’nın temelini oluşturan Bedesten’i de Yıldırım Bayezid yaptırmıştır. Turbesi, Yıldırım Kulliyesi’ndedir.

Karanlığın yuzu: Fetret Donemi (1402-1413)
Bursa, Osmanlı doneminde mÂmur bir başkent olarak gelişirken, Anadolu beyliklerinin desteğini alan Timur karşısında Osmanlı’nın yenilgiye uğraması sonucu yağma edilmiş ve Timur’un askerleri tarafından kent Ulucami ile birlikte yakılmıştır. Bundan sonra Bursa, bir zaman, Yıldırım Bayezid’in oğulları arasında el değiştirip durmuştur.

Ankara Savaşı’nın ardından Yıldırım’ın oğullarından İsa Celebi’nin bazı paşalarla Bursa’ya gelip tahta oturmasıyla şehzadeler arasında başlayan kanlı catışmalar, Celebi Mehmet’in 1413 yılında tahtı ele gecirmesiyle son bulmuştur.

Devleti ikinci kez kuran sultan: Celebi Mehmet (1413-1421)
Sultan I. Bayezid ile Devlet Hatun’un oğlu olan Celebi Mehmet, Osmanlı padişahlarının beşincisi ve Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusudur. Celebi Mehmet, Ankara savaşından (1402) sonra parcalanan Osmanlı topraklarını yeniden bir idare altında birleştirmek icin kardeşleri Suleyman, İsa ve Musa Celebi ile mucadele etti. Boylece Osmanlı Devleti’ni karşılaştığı bu buyuk bunalımdan kurtararak devletin birliğini sağlayan Celebi Sultan Mehmet, her şeyden once elden cıkan toprakları geri almaya calıştı.

Şeyh Bedreddin isyanını bastıran Celebi Mehmet, 26 Mayıs 1421 tarihinde Bursa’da yaşamını yitirdi. Yeşil semtinde bulunan eşsiz guzellikteki Yeşil Turbe’ye defnedildi. Celebi Mehmet sağlığında, turbenin bulunduğu mekana icinde medrese, cami ve imaret bulunan “Kulliye”yi inşa etmişti. Aynı zamanda divan şairi olan Celebi Mehmet Edirne’de bir cami ve bedesten, Amasya’da da oğlu Kasım icin bir turbe yaptırmıştır.

Dervişane bir sultan: II. Murat (1421-1451)
Celebi Mehmet ile Emine Hatun’un oğludur. 1415 yılında Amasya Sancakbeyi oldu. 1420 yılında Borkluce Mustafa ile Anadolu beyliklerinden Germiyanoğulları, Ramazanoğulları ve Menteşoğulları’nın isyanlarını bastırdı.

1430 yılına Venedikliler’den Selanik kalesini aldı. 1444’te Varna, 1448’de II. Kosova Savaşı’nda kazandığı başarılarla Balkanlar’da devletin sınırlarını genişletti.

Karacabey’de topladığı devlet yoneticilerinin huzurunda saltanattan vazgectiğini ilan etti. Bir sure Karacabey’de inzivaya cekildi. Daha sonra Candarlı Halil’in baskısı ile tekrar tahta gecmek zorunda kaldı. 47 yaşında iken 3 Şubat 1451 gunu yaşamını yitirince, Muradiye’deki turbesine gomuldu. Vasiyeti uzerine turbesinin ustu acık, sandukası uzerinde de toprak vardır.

Sultan II. Murat’ın Muradiye semtinde yaptırdığı kulliyesinde; cami, hamam, medrese ve imaret bulunup tumu gunumuze gelebilmiştir. Sultan Murat, duygusal ve şair yonu olan bir kişi olup ayna zamanda divan şairi, muzisyen ve hattattır.

Manevi Başkent Bursa
Fatih (1451-1481), İstanbul’u aldıktan sonra Bursa ikinci plana itilmiştir. Bu nedenle de Bursa, hep ikinci ya da manevi başkent oldu. Orneğin Fatih vefat edip II. Bayezid padişah olunca (1481-1512), kardeşi Cem de 1481 yılında Bursa’ya gelip padişahlığını ilan etmişti. Bahtsız Şehzade Cem, Bursa’da 18 gun suren padişahlık yaptı, burada kendi adına para bastırdı. Sonradan bu durum, Bursalıların Sultan tarafından cezalandırılmasına neden oldu. II. Bayezid, 1512’de Bursa’ya girince, Yeniceriler şehri yağma etmek istediler, yağma son anda onlendi.

Yavuz Selim padişah olunca da, bu kez kardeşi Korkut aynı şeyi yaparak Bursa’da padişah olmak istedi. Ancak Şehzade Korkut’un Bursa’daki saray-ı Âmire’den tufekleri almak istemesine Bursalılar engel oldu. Daha sonra Şehzade Ahmet de, Bursa’yı alarak hukmetmek istemiş, ama başaramamıştı.

Zor yıllar: İşgalden kurtuluşa Bursa
Birinci Dunya Savaşı sonrasında Turkiye İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmişti. 1920 yılında Yunanlılar once İzmir ve cevresini ardından 2 Temmuz 1920 tarihinde Mustafakemalpaşa ve Karacabey’i işgal ettiler. 6 Temmuz’da ise Gemlik İngilizler tarafından işgal edildi.

Bursa’da, Osmanlı doneminden sonra en buyuk acı Yunan işgali ile yaşandı. Ankara’daki TBMM kursusu uzerine, Bursa duşman işgalinden kurtuluncaya kadar kalmak uzere siyah bir ortu ortuldu.

O zor yıllarda Bursa’da yaşayanların neredeyse ucte biri gayrimuslim olduğu icin bazı Bursalılar silahını alıp dağlara cıkmıştı. Kentte kalanlar ise, Kuvvay-ı Milliye icin istihbarat calışmaları yapmıştı. Yunanlıların Osman Gazi turbesine hakarette bulunmaları Bursalıların işgalcilere karşı daha da kinlenmesine sebep oldu. Bursa, 2 yıl, 2 ay 2 gunluk işgalden sonra 11 Eylul 1922 gunu kurtarıldı. Yunan askerlerinin şehirden cekilmesinde, Turk ordusunun olduğu kadar, silahlı milislerin de katkısı buyuk olmuştur.

Cağdaş Bursa’nın karşılaştığı sorunlar
İşgal doneminde Bursa halkı cok zor yıllar yaşadı. Ozellikle koylerde cok sayıda insan olmuş, bircok koy de yakılmıştı. İşgal yıllarında Bursa’da da bircok mahalle yakılmış, yıkılmıştı. Cumhuriyet sonrasında; Bursa nufusunun yaklaşık ucte birini oluşturan gayrimuslimlerin kenti terk etmesiyle yeni, farklı bir bunalım yaşandı. Giden gayrimuslimlerin yerine gelen “Mubadele gocmenleri” her şeye yeniden başlamak zorundaydı. Zaten Bursa, 1880’li yıllardan beri yoğun bir gocmen akınına uğramıştı. Daha bu gocmenleri bunyesinde hazmedemeden, once Balkanlar’dan gelen gocmenler, daha sonra mubadele ile Yunanistan’dan gelen gocmenler Bursa’yı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında buyuk bir sosyal ve ekonomik sorunlar yumağı haline getirdi. Cunku Bursa’yı terk eden gayrimuslimlerin coğu esnaf ve tuccar iken, yerlerine gelen gocmenlerin hemen tamamının ciftci olması sorunları daha da artırmıştı. Gelen gocmenlerin buyuk bolumunun Turkce dahi bilmeyip, faklı geleneksel ve kulturel ozellikler taşıması, Cumhuriyet Bursa’sı icin farklı ve ciddi sorunların ortaya cıkmasına sebep oldu. Ancak Cumhuriyet yonetimi, kısa surede Bursa’daki bu toplumsal ve kulturel sorunları aşmayı bildi.

Genc Cumhuriyet, yakılmış, yıkılmış bir Bursa’dan kısa surede modern bir kent yaratmayı başardı. Yeniden ipek fabrikaları kuruldu, gerek kent merkezi, gerekse ilce ve koylerinde

buyuk bir imar atılımı başladı. Cumhuriyet devrimlerine de sahip cıkan Bursa, cok kısa sure icinde buyuk bir gelişme gostererek ulkenin dorduncu buyuk kenti haline geldi.

Ataturk ve Bursa
Ataturk, milli mucadelenin merkezi olan Ankara’yı başkent yaptı ama Bursa’yı da cok sever ve ilgi gosterirdi. Nitekim Ataturk’un en cok ziyaret ettiği illerin başında Bursa gelir. Ataturk, 1922 yılından olumune kadar Bursa’ya 18 kez gelmiştir.

Ataturk, Kurtuluş Savaşı’nın hemen ertesinde, 17 Ekim 1922 tarihinde Bursa’ya ilk ziyaretini yapmıştı. Bu gezisi sırasında yaptığı konuşmasında Ataturk: “Artık ordularımızın yaptığı savaş bitti. Şimdi eğitim ve ekonomik alanda bir savaşa hazırlanıyoruz” demişti.

31 Ağustos – 11 Eylul 1924 tarihlerindeki ucuncu gelişinde ise Ataturk artık cumhurbaşkanıdır. Bursa’nın kurtuluş torenlerinde yaptığı konuşmada şunları soylemiştir: “Devrimlerimiz, Turkiye’nin yuzyıllar icin mutluluğunu yuklenmiştir. Bize duşen, onu anlatmak ve değerlendirerek calışmaktır”.

Ataturk, yapacağı her devrim oncesinde mutlaka Anadolu’yu gezer, nabız yoklardı. Bu gezilerine de Bursa’dan başlardı. Yine Harf Devrimi oncesinde, 27 Ağustos 1928 tarihinde Bursa’ya gelmişti.

26 Mart 1937 tarihindeki gelişinde ise Bursa genclerine bir soylev vermişti: “Yorulmadan beni izleyeceğinizi soyluyorsunuz. Fakat arkadaşlar, benim sizden istediğim, yorulduğunuz zaman dahi, durmadan yurumek, dinlenmeden beni takip etmektir. Sizler, yani yeni Turkiye’nin genc evlatları, yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz. Dinlenmemek uzere yurumeye karar verenler asla yorulmazlar.”

Ataturk, en renkli gezisini de aramızdan ayrıldığı yıl, 1 Şubat 1938 tarihinde Bursa’ya yapmıştı. Uzun suredir hasta olan Ataturk, Bursa’da dans etti, eğlendi. Adeta son baharını yaşadı Bursa’da… Ataturk kendisi icin Bursa Belediye salonunda verilen baloda oylesine neşelendi ki, orkestrayı durdurup zeybek caldırdı. Salonun ortasına gecip zeybek oynadı. Bursa, Ataturk Turkiye’si ile aydınlandı. Butun Turkiye gibi Bursa ve Bursalılar da ona cok şey borclu. Butun Turkiye gibi Bursalılar da onu asla unutmayacak…
__________________