Su bilimi ya da hidroloji, suların yerkure uzerindeki dağılımını ve mekanik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik ozelliklerini inceleyen disiplinler arası bir bilimdir.

Yeryuzunde canlıların yaşamını devam ettirmek icin suyu kullanmak ve kontrol altına almak istemesi gerektiğinden insanlar tarihin başlangıcından beri su ile ilgilenmişler, suyun her turlu ozelliklerini tanımaya, hareketini yoneten kuramları belirlemeye, oluşturabileceği tehlikeleri belirlemeye, onlemeye ve sudan en iyi şekilde yararlanmaya calışmışlardır. Suyun hareketini inceleyen bilime hidromekanik, bu bilimin teknikteki uygulamasına hidrolik dendiğini biliyoruz. Hidroloji veya su bilimi ise suyun dunyadaki dağılımını ve ozelliklerini inceler.


Hidrolojinin en geniş tanımı, 1962 sensinde A.B.D. Bilim ve Teknoloji Federal Konseyi Bilimsel Hidroloji Komisyonu tarafından onerilmiştir ve onerdikleri tanım ise: "Hidroloji, yerkuresinde (yani yeryuzunde, yeraltında ve atmosferde) suyun cevrimini, dağılımını, fiziksel ve kimyasal ozelliklerini, cevreyle ve canlılarla karşılıklı ilişkilerini inceleyen temel ve uygulamalı bir bilimdir".

Bu tanımıyla hidroloji diğer bircok bilimlerin alanlarına da girmektedir. Disiplinler arası bir niteliği olan Hidroloji bilimi matematik, fizik ve kimya gibi bilimlerle cok yakın bir ilişki icindedir. Hidrolojiyle diğer bilimler arasındaki sınırları kesin olarak belirginleştirmek cok guctur. Ancak atmosferdeki su ile daha cok meteorolojinin, denizlerdeki su ile oşinografinin, yerin derinliklerindeki su ile de hidrojeolojinin uğraştıkları soylenebilir.

Metodları

1. Olcmeler
Butun hidrolojik calışmalarda ilk adım gerekli doğal verilerin toplanması icin olcumler yapılmasıdır. Hidrolojik olayları laboratuarda benzeştirmek bugun icin mumkun olmadığından olcumlerin doğrudan doğruya doğada yapılması gerekmektedir. Bunun icin yeteri sıklıkta bir olcme ağının kurulması, bu ağdaki istasyonların yeterli hassasiyeti olan araclarla donatılması ve bu olceklerin itinalı bir şekilde okunması gerekir. Hidrolojik veriler gerek zamanla gerekse yerden yere cok değiştikleri icin olcmelerin sık noktalarda ve surekli olarak yapılması gereklidir. Son yıllarda hidrolojik olcumlerde hassasiyeti arttıran araclar kullanılmaktadır, bu arada nukleer tekniklerin kullanılması gittikce yaygınlaşmaktadır.

2. Verilerin işlenmesi
Olcmeler sonunda elde edilen bilgiler cok sayıda ve dağınıktır. Bu verilerin insan eliyle kaydedilmesi yerine otomatik olarak kartlara, şeritlere gecirilmesi ve veri tabanları halinde saklanması uygundur. Bu kayıtları en iyi şekilde yararlanılabilecek hale getirmek gerekir. Bu iş icin gunumuzde ileri bilgi işlem metotları kullanılmakta, işlemler bilgisayarlarla yapılmaktadır.

3. Matematik modeller kurulması
Butun hidrolojik verileri olcerek elde etmek ekonomik olmayacağı gibi bircok hallerde mumkun de olmadığından olcumlerin bulunmadığı ya da yetersiz olduğu hallerde hidrolojik olayları yoneten kanunların belirlenmesi icin bu olayların matematik modellerinin kurulması ve bunların doğruluğunun olcme sonuclarıyla karşılaştırılarak kontrol edilmesi gerekir. Fizik kanunları esas alınarak kurulan bu modeller doğadaki hidrolojik sistemlerin soyutlanmış benzerleri olarak duşunulebilir. Bu modellerin kurulmasında sistem analizi metotları onem kazanmaktadır. Hidrolojik modeller insanların doğada yapacakları değişikliklerin sonunda hidrolojik buyukluklerde oluşacak değişmelerin tahmininde de kullanılır.

4. Olasılık hesabı ve istatistik metotlarının kullanılması
Hidrolojik olaylar değerleri zaman icinde değişen cok sayıda değişkenin etkisi altında meydana geldikleri icin onceden kesinlikle belirlenemeyen bir nitelik taşırlar. Orneğin elde bulunan 30 yıllık olcme sonuclarını kullanarak bir akarsuda gelecek 100 yıl icinde gorulecek en buyuk taşkını kesin olarak belirlemek mumkun değildir. Bu bakımdan olasılık teorisi ve istatistiğin hidrolojide kullanılması buyuk onem taşır. Ancak bu bilimler yardımıyla 100 yıllık taşkın debisi icin tahminler yapmak mumkun olabilir. Bu bilimlerin hidrolojideki onemleri son yıllarda daha iyi anlaşılmış ve hidroloji oğretiminde bu gibi metotlara buyuk bir yer verilmeye başlanmıştır. Ancak unutulmaması gereken bir nokta bu metotları gozu kapalı olarak uygulamamak, daima once hidrolojik olayın fiziksel yonlerini incelemek zorunluluğudur.

Hidrolojik olayların incelemesinde değişkenlerin cokluğu ve aralarındaki ilişkilerin karmaşıklığı yuzunden teorik bir analiz coğu zaman mumkun olmadığından yaklaşık yontemler kullanmak gerekir. Bu sebeple bircok problemlerin cozumu icin birden fazla yontem kullanılabileceği gorulur. Bunların arasında uygun bir secim yapmak bilgi ve deneyimi gerektirir. Kullanılacak metod incelenen olayın zaman olceğiyle de ilişkilidir.
__________________