Tarih Oncesi: Kentin kuruluşu tarih oncesi;devirlere dayanmaktadır. Karaağac mıntıkasında Telli koy adını taşıyan hoyukte Mc. Evan`ın bulduğu bazı canak comlek parcaları buranın antik cağ oncesi yerleşime acıldığını gostermektedir. Milattan Once: MO. 2000`li yıllarda burada Hititler`e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir. ( Kadu, Hitit`ce de korfez anlamına gelmektedir.) MO. 1200`lu yıllardan once Fenikeli`ler burada "Myriaydus" adıyla bir koloni kurdular. Burası M.0. 1200`den sonra merkezi Reyhanlı (Kuruluo) olan gec devir Hattini krallığına bağlandı. MO. 7. yuzyılda Turk asıllı bir millet olan Hurriler`in eline gecen İskenderun ve cevresi MO. 6. yuzyılda Perslerin eline gecmiştir. İskenderun gercek anlamıyla MO. 333 yılında, Asya seferine cıkmış olan Buyuk İskender tarafından kurulmuştur. O zamanlar asıl adı "Alexandreia" idi.

Roma ve Sonrası: Roma hakimiyeti başladıktan sonra, İranlıların istilasına uğrayan kalesi tahrip edilip, yeniden inşa edilen şehrin adı Peutinger tabularında bu bolgede cuzzam hastalığı yayılmış olduğu soylentileriyle Alexandreia Scabiasa olarak gosterilmektedir. Nihayet yine duzeltme amacıyla 4. yuzyıldan itibaren "Kucuk İskenderiye" de denilmiştir. Kalesi muhtemelen Abbasi halifesi tarafından yeniden inşa ettirildi. İslam kaynaklarında ismi İskenderiye, İskenderun`a olarak gecen şehir Doğu Roma İslam rekabeti sırasında defalarca el değiştirmiş Buyuk Selcuklu Devletine sonra Eyyubiler`e gecmiş, Birinci Haclı seferi sırasında Tancrede tarafından zapt edilmiştir (1097). Antakya Dukalığının Mısır Memluk Devleti tarafından ortadan kaldırılması uzerine 14 ve 15. yuzyılda bu bolge Memlukler`in Halep valileri ve bazen de Dulkadirliler emirliliğinin nufuz sahasında kalmıştır.

Osmanlı Donemi: Osmanlı yonetiminde seckin bir hayat surduren İskenderun ve cevresi 1607 yılında Sadrazam Kuyucu Murat Paşa ile Celali Canbolatoğlu arasında Oruc ovasında meydana gelen savaş dolayısıyla hareketli olaylara şahit olmuştur. 17. yuzyılın başlarında ise Halep valisi Nasuh Paşa, bu gunku varyant yolu guzun deresi kanalının kesiştiği noktada hala bazı duvar kalıntılarının gorulduğu kalenin inşaatını başlatmıştır. Aynı zamanda, İskenderun, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ticari ve stratejik ozelliğini giderek arttıran bir yoğunlukla surdurdu. Ozellikle Doğu Akdeniz ticaretinde onemli bir liman vazifesi goren şehir, Orta Doğu ile olan ithalat ve ihracatta yerini almıştır. Bu liman ozellikle 19. yuzyıldan itibaren Avrupalı somurgeci devletlerin ilgi odağı haline gelmiş, Orta Doğuda yerleşme planlarında onemli bir yer tutarak rekabet unsuru haline gelmiştir. 1832 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşanın kumandasındaki Mısır ordusu, Ağa Huseyin Paşa komutasında ki Osmanlı ordusunu Belen gecidinde ağır bir yenilgiye uğratınca İskenderun kısa bir sure icin Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın yonetimine girmiştir. 1839`da Tanzimat ile birlikte yapılan idari duzenlemeyle İskenderun, Payas ve Belen ile birlikte Adana eyaletine bağlanmıştır. 1872 depremi İskenderun`da cok hasara neden oldu. 1881 yılında Maliye Mufettişi Mesut Bey İskenderun hakkında detaylı bir bayındırlık raporu hazırlayarak maliye nezaretine sunmuştur. Bu rapor uzerine demir yolunun İskenderun`a bağlanması kararlaştırılmış, liman genişletilmiş ve İskenderun Halep şosesinin yapımı hazırlanmıştır.19. Yuzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında ilk petrol İskenderun'un Cengen koyunde bulunmuş,bolgede sondajlarda bazı sonuclar alınmışsa da acılan kuyulardan verim sağlanamamış calışmalar durdurulmuştur. 1912 yılında Bağdat demiryolunun tali bir hattı olarak Toprakkale-İskenderun demiryolu işletmeye acılmış ve şehrin Anadolu ile olan ulaşımı yoğunluk kazanmıştır.Bu tarihlerde İskenderun 4 mahalleden oluşan , 1 nahiyesi 24 koyu olan birinci sınıf kazadır.

Fransız İşgali: Osmanlı Devleti doneminde belirli bir idari butunluk veya coğrafi bolge olarak tanımlanmayan, Fransız işgali doneminde İskenderun sancağı (kısaca Sancak) olarak adlandırılan ve 1936 yılında Ataturk tarafından Hatay adı verilen bolgenin Anavatana ilhakı, Turkiyenin diplomasi tarihi acısından ustun bir başarı ve ornek bir olay teşkil etmektedir.

İskenderun Sancağı I. Dunya Savaşından sonra Fransanın Ortadoğudaki nufuz bolgesine dahil edilmiş, Milli Mucadele sırasında Turkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara İtilafnamesi ile Turkiyenin guney sınırları tespit edilirken, bu bolge Turk toprakları dışında bırakılmıştı. Sancak bolgesi Misakı Milli sınırları icinde olmasına rağmen, Milli Mucadelenin henuz kesin bir sonuca ulaşmadığı bir sırada, Fransa ile savaşı sona erdiren bir anlaşma yapılırken; bolgenin Anavatandan ayrı kalmasını kabul etmek mecburiyeti hasıl olmuştu. Ancak Ataturkun liderliğinde yurutulen askeri ve siyasi mucadele sonunda bağımsızlığına kavuşan Turkiye, II. Dunya Savaşı oncesi uluslararası siyasal konjonkturu ustaca değerlendirerek bu milli meseleyi tekrar gundeme getirmiştir.

Genelde Turkiyenin olduğu gibi, Hataya yonelik politika da bizzat Ataturk tarafından, fakat; diğer ilgili kişi ve kuruluşlarla birlikte tespit edilip, once, Hataya bağımsızlık verilerek Suriyeden koparılması, daha sonra da Anavatana ilhak edilmesi şeklinde cereyan eden iki aşamalı bir strateji izlenmiştir. Bu temel strateji cercevesinde Hatay meselesini kan dokmeden, en son aşamasına ulaştıran Ataturk aramızdan ayrılmış. Başta İsmet İnonu olmak uzere, Turk devlet adamları da belirlenen strateji gereği mutlu sonucu elde etmişlerdir.

İngiltere ve Fransa I. Dunya Savaşı icinde gizli olarak imzaladıkları Sykes-Picot Anlaşması ile Ortadoğu bolgesini paylaşmışlardı. Bu anlaşmaya gore Suriye, Lubnan ve Cukurova dolayısı ile Sancak bolgesi Fransanın nufus bolgesine dahil edilmiştir. I.Dunya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mutarekesi imzalandığı sırada, Sancak bolgesi Turk kuvetlerinin kontrolunde bulunuyordu. Ancak Mutarekenin 7. ve 16. maddelerini ileri suren itilaf devletleri bolgede Yıldırım Orduları Komutanı olarak bulunan Mustafa Kemal Paşanın direnmesine rağmen 4 - 9 Kasım 1918den itibaren başta İskenderun Limanı olmak uzere Hatay, Urfa, Antep, Maraş ve Cukurova bolgesini işgal etmişlerdir. İşgallere paralel olarak gizli anlaşma gereği bolge Fransaya bırakılmış, Fransa da bolgedeki hakimiyetini sağlamlaştırmak amacıyla 27 Kasım 1918de merkezi Beyrutta bulunan Fransız Yuksek Komiseri General Gouraud tarafından yayınlanan bir kararname ile İskenderun Sancağını kurmuştur.

Mondros Antlaşması ile bu topraklarda gorevi bitmiş olan Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa, tekrar geldiği Adana'da bu işgal hareketini muttefik orduları kumandanı Mareşal Allanby nezdinde protesto ederken, ilerde Hatay Meselesi haline gelecek olan bu konuya, o tarihten itibaren ilgi duymaya başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa Cukurovada yapmış olduğu calışmalarla bolge insanını ileride meydana gelebilecek işgallere karşı once fikirsel olarak hazırlamış ve sonra da halkın orgutlenmesini istemişti. Mustafa Kemal Paşanın yonlendirmesini dikkate alan bolge halkı kurtuluş fikri ile hareket ederek, duşman istilasına karşı milli mukavemeti oluşturmak amacıyla orgutlenmişti. Orgutlenen bolge halkı Kuva-yi Milliye adıyla kucuk mufrezeler meydana getirerek işgallere karşı direnişe gecmişti. Boylece Mustafa Kemal Paşanın direktifleriyle hareket eden bolge insanı, milli direnişin ilk kıvılcımını 19 Aralık 1919 da duşmana karşı sıkılan ilk kurşun ile Dortyolda başlatmıştır. Dortyol yoresinde başlayan ilk Milli Mukavemetler, gittikce butun kutsal vatan topraklarına yayılmış, ayrıca cığ gibi buyuyerek, Milli Mucadele şeklini almış ve duzenli ordu şekline de donuşerek, 9 Eylul 1922 gunu duşmanın denize dokulmesiyle buyuk bir başarıya ulaşmıştır.

Yerli halkın ileri gelenlerinden bir grubun Fransız yonetimine karşı mucadele kararı alması ile sancakta ilk direniş hareketinin cekirdeği kurulmuş oldu. Bu grubun liderliğinde hareket eden mucahitler, zaman zaman Fransız işgalcileri ile silahlı catışmaya da girdiler. 13 Temmuz 1919'da İskenderun Sancağı'na gelerek halka Fransız yonetiminden memnun olup olmadıklarını soran Amerikan heyetine buyuk coğunluğun Turk idaresini istedikleri şeklindeki beyanı, Fransız yonetimine karşı başlatılan direniş hareketinin haklılığını gostermekte idi.

Sivas Kongresi'nde ilk esasları meydana cıkmış olan Misak-ı Milli kavramı ile ilgili olarak bu direniş hareketinin onde gelen isimlerinden Tayfur Ata Bey (Sokmen) ile Ankara arasında yapılan yazışmalarda, İskenderun Sancağı ve havalisinin de (Hatay) bu hudutlar icerisinde olduğunun Mustafa Kemal tarafından belirtilmiş olması, bir suredir Misak-ı Milli hududu dışında kaldıkları kuşkusu icinde olan bolge halkının maneviyatını yukseltti.

Guneydoğu Anadolu ve İskenderun Sancağı'nda iki yıldır suregelen ve Fransız hukumetini huzursuz eden direniş hareketinin ve catışmaların sona erdirilmesi amacıyla, Ankara Hukumeti ile 9 Haziran 1921 tarihinde başlanan goruşmelerin, 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile bir uzlaşma ortamına girmesi uzerine, Antakya'da Fransız yonetimine karşı surdurulen direniş faaliyetine bir sure ara verildi. Ancak, antlaşmanın imzalanmasından kısa bir sure once, 26 Ağustos 1921 tarihinde, Fransızlar butun Suriye'yi işgal ederek, daha once kurmuş oldukları Faysal başkanlığındaki Suriye Hukumeti'ne son vermiş ve ulkede manda yonetimini uygulamaya başlamışlardı.

Ankara Antlaşması hukumleri icinde sancak dahilindeki okullarda Turkce'nin okutulması, Arapca'nın yanında Turkce'nin de resmi mahiyette bir dil olması, Turk Kulturunun yayılması, sancak bayrağının Turk Bayrağı'na benzer bir bayrak olması gibi maddeler bulunmasına rağmen, Fransızlar bu maddeleri hicbir zaman uygulamadılar. Ozellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinde, Hristiyan nufusu, Turk nufusa yeğ tutan bir davranış icine girdiler. Bu tutum, sancakta yaşayan farklı etnik grupların, farklı dili konuşanların ve farklı siyasi akımlara mensup olanların catıştığı karışık bir ortam yarattı.

Fransızların, İskenderun Sancağı'ndan cekilmemeleri ve sancak icindeki Turk nufusa karşı davranışlarındaki eşitsizlik uzerine tekrar faaliyete gecen direniş orgutu, merkezi Adana'da olan, Tayfur Ata Bey (Sokmen) başkanlığında, İskenderun ve Havalisi Mudafaa-ı Hukuk Cemiyeti'ni kurarak, Ankara ile ilişkilerini devam ettirdiler ve bir heyet halinde Ankara'ya giderek, Mustafa Kemal'den bolge ile ilgilenmesini istediler.

1922'de Fransızlar tarafından Suriye Devletleri Federasyonu kuruldu ve İskenderun Sancağı, Federasyona bağlı olan Halep Devleti icinde yer aldı. Ulkenin bağımsızlığını ve butunluğunu garanti altına alan ve yeni Turkiye Devleti'nin sınırlarını cizen Lozan Antlaşması'nda esaslı bir şekilde ele alınmayan ve bu nedenle yore halkının umutsuzluğa sevk eden Hatay Meselesi, Ataturk'un 15 Mart 1923 gunu Adana'da yaptığı konuşmada, Kırk asırlık Turk yurdu duşman elinde esir kalamaz. Gunu gelecek siz de kurtulacaksınız diyerek Hatay konusuna bakış acısını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Gelişen olaylar karşısında bolgede yaşayan diğer etnik gruplara karşı da orgutlenme ihtiyacı duyan Turk nufus, Turkiye ile birleşme temasını işleyen Altın-Ozu isimli bir gazete ile faaliyeti cok kısa suren Antakya Halk Fıkrası adlı bir de parti kurdular.

Bolgedeki huzursuzlukların Milletler Cemiyeti'nde yaptığı etkiler sonucu 1926 yılında Fransızlar, İskenderun'da bir hukumet kurulması teklifini gundeme getirdiler. Teklife gore, Beyrut'taki yuksek komiserliğe bağlı olarak calışacak bu hukumetin kendi anayasası, kendi meclisi ve secilmiş bir başkanı bulunacaktı. Hukumet merkezi olarak İskenderun ongorulmekteydi. Bu hukumetin teşkili amacıyla yapılan secimler sonucunda, Arapların coğunlukta olduğu bir meclis oluştu. Başkanlığına da Ahmet Turkmen'in adaylığına karşılık, İskenderun Sancağı'nda Fransız olağanustu komiserinin delegeliğini yapan H. Duriex'in getirildiği Bağımsız İskenderun hukumeti, gorduğu tepkiler karşısında kısa bir sure sonra ismini, Kuzey Suriye Hukumeti olarak değiştirme kararı aldı.

Anayasaları gereği sancağın bağımsızlığı icin yemin etmiş olan Kuzey Suriye Meclisi milletvekilleri bu karardan dort gun sonra, Şam'daki Merkezi Suriye Hukumeti'ne bağlanma kararı aldı. Ortaya cıkan bu yeni durum uzerine Fransa'nın Suriye uzerindeki manda yonetiminin sona ereceği 1935 yılından sonra, İskenderun Sancağı'nın geleceğini, Turk nufusun cıkarlarına uygun bir neticeye ulaştırmak amacında olan Turkler, Fransızların engelleme gayretlerine rağmen hedeflerine ulaşmak icin yoğun bir propaganda faaliyetine girmişlerdir.

Hatay Devleti: Fransa`nın Suriye`ye bağımsızlık tanıması icin yapılan calışmalar uzerine Turk Hukumetinin mudahalesi ile bağımsız Hatay devleti kurulmuş aynı gun Hatay meclisi yasama calışmalarına başlamıştır. Anavatana İlhak: Nihayet bir yıl sonra bu meclis Hatay`ın Anavatana katılması kararını alınca İskenderun, Turkiye sınırlarına dahil olmuştur. 5 Temmuz 1938 Gunu Turk Ordusu İskenderun`a girmiştir.
__________________