Kalın bezden veya kece, deri yahut kıl dokumadan yapılan, bir veya daha fazla direklerle catılıp kurulan barınma yeridir. Osmanlı savaş gemilerinde kıc tarafta bulunan tenteye de cadır denirdi. Kaptanpaşa gemisinde ilk zamanlar bu tenteler seraser denilen kumaştandı. Sonraları yeşil ve nihayet kırmızı kadifeden yapıldı.
Bir barınma yeri olarak kullanılan cadırın ceşitli bicimleri vardır. Cadırlar, en eski zamanlarda, hatta tarih oncesi devirlerinde bile, insanların mağaralarla aynı zamanda kullandıkları bir barınaktı. Mimarlık bircok unsurlarını cadırdan almıştır. Bu bakımdan, sanat ve mimarlık tarihinde cadırın cok onemli bir yeri vardır. Yuzyıllar boyunca gocerek yaşamak zorunda olan Turklerin kullandıkları, kurulup sokulen ve kolayca taşınan ceşitli şekillerdeki bu meskenlere, cadırdan başka şu adlar da verilmiştir: Oba, otak, kereku, gereke, ev, iv, iy, cerge, cergi, catır ve cetir. Osmanlılarda oteden beri kullanılan cadırlar hep bezden yapılırdı, Cadır yapılan bez, bu iş icin kalın kendir ipliğinden dokunan ve cadır bezi denilen bir cins bezdir. Gayet sık dokunduğu icin suyu gecirmez. Bu bezi dikmek ve cadır yapmak Turkiye’de ayrıca bir sanattı.
Osmanlı cadırlarının en basit şekli, iki tarafa akıntılı iki tavanı ve yanlarında ucgen bicimi ortuleri olan bez cadırlardır Bunlar karşılıklı olarak yere dikilen, bir bucuk adam boyunda, iki direk arasına gerilir. Bu basit cadırların bir ceşidi de etekleri daire gibi acılan, ortadaki bir direk ustune tutturularak kanatları iplerle gerilen konik (mahruti) cadırlardır. Bunların dikdortgen şeklinde olanları da vardır. Cadırların tavanını teşkil eden konik şekildeki kulaha cadır tepeliği denir. Cadır bezlerinde, cadır direklerinin kaymasını onlemek icin yerleştirilmiş oyuk ağac kısımlar vardır. Bunlara cadır Canağı denir. Tepeleri konik, kenar duvarları duşey olan cadırlarda, etrafı orten ve yere inen bir kısım vardır ki buna cadır eteği denir. Cadırların alt tarafından toz ve toprağın girmemesi icin konulan bir karış genişliğindeki parcaya cadır tozluğu denir.
1- Kızılderili cadırı 2- Yuvarlak Orta Asya Cadırı 3,4- Kamp cadırı 5- Mahruti (konik) cadırlar
Cadır Ceşitleri
Osmanlı İmparatorluğu devrinde kullanılan cadırlar, kullanıldıkları ceşitli yerlere gore şoyle adlandırılırdı:
Hunkar Cadırı (Otağ-ı Humayun). — Padişahlara mahsus cadırlardır. Gayet geniş bir salon şeklinde cok direkli cadırlardı, ici bolmelerle iki kısma ayrılırdı. İc ice iki cadır şeklinde olan bu cadırlarda padişahın oturduğu kısım etrafında gene perde ile ayrılmış bir gezinti yeri bulunurdu. Burada muhafızlar ve muharipler beklerdi. Padişahlar sefere gittikleri vakit bu cadırlarda otururlar, yanlarında da vezirlerin ve paşaların cadırları bulunurdu. HunkÂr cadırlarının duvar ve tavanları iki katlı olur, gene bez ve ipten yapılmış pencereleri, parmaklıkları ve bunları orten perdeler bulunurdu. İci atlas, kurk ve halılarla doşenirdi.
Paşa Cadırları. — Geniş ve birkac direkli olurdu. İci, dışı nakışlı sayvanlarla susluydu. Duvar ve tavanları iki katlıydı, pencere ve perdeleri bulunurdu.
DivÂn Cadırı (Otağ-ı Asafi). — Burada serdar-ı ekremler (başkomutanlar) ve sadrazamlar resm-i kabullerde bulunurdu, savaş plÂnları goruşulur, yemek yenirdi.
Halvet Cadırı. — Sadrazamlara mahsustu. Padişah cadırlarında olduğu gibi bu cadırların da soğuk havalara mahsus tok bezden yapılmış bir cinsi daha vardı. İcerisi gorulmesin diye dış etekliği onunde bir de kapısı bulunurdu.
Kurba Cadır. — Ortasında cadır direği bulunmıyan bu cadırlar hamam olarak kullanılırdı.
Hastane Cadırı. — Gayet buyuk olan bu cadırlara sıra sıra karyolalar yerleştirilir, hasta olan kimselere, yaralılara burada bakılırdı.
Cile Cadırı (Ceza Cadırı). — Bir direkli ve kenarları acık cadırdır. Burada suc işleyenler cezalandırılır, etrafı acık olduğu icin de, sucluya verilen ceza her taraftan gorulurdu.
Cadır, bugun daha ziyade kırda calışan işciler, yazlık kamp kuran kimseler ve bazı bolgelerdeki gocebeler tarafından barınma yeri olarak kullanılmaktadır.
__________________
Cadırın Tarihcesi
Tarih0 Mesaj
●51 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Kültür
- Tarih
- Cadırın Tarihcesi