Jeolojinin alt disiplinlere ayrılması 16. ve 17. yuzyıllarda başlamıştı.Gene de metafizik duşunce etkisini surduruyordu.Herşeyden once simyacılar iş başındaydılar.Orneğin demirli cokellerin Yer’in merkezinden yayılan ısı sonucu oluştuğunu,ama bu surece belirli burcların yol actığına inanıyorlardı.Buna rağmen Alman bilim adamı G.Agricola mineralleri fiziksel ozelliklerine gore sınıflandırdı.Bircok minerali ayrıntılı şekilde tanımladı.Paleontoloji alanında, Danimarka’lı jeolog N.Steno fosillerin organik kokenli olduğunu vurguladı.
*
18.yuzyılın en onemli iki jeoloji kuramı Neptunculuk ve Plutonculuktu. Neptunculer, Yer’in bir zamanlar bulanık ve camurlu bir okyanusla kaplı olduğunu varsayıyorlardı.Bu sudan duzensiz okyanus tabanına cokelen ilk tortulların graniti ve oteki kristalin kayacları oluşturduğunu ileri suruyorlardı.Boylece okyanus alcaldıkca,yeni tortullar katmanlar halinde ust uste biniyordu. James Hutton onderliğindeki Plutoncular ise, Yer’i ısı makinesi gibi işleyen dinamik bir cisim olarak tasarlıyorlardı.Akarsular karaları aşındırarak taşıdıkları molozları deniz dibine cokeltir. Yer’in ic kesimlerindeki ısı,belirli bolumlerin genleşmesine ve pekişmiş olan deniz cokellerinin yukselerek yeni karalar oluşturmasına yol acar.
Gozlemcilerin elde ettikleri somut bulguların yorumu da tartışma konusuydu.Orneğin ilk cağlardan kaldıkları kanıtlanan midye kabukları ve diğer deniz fosilleri nasıl oluyordu da dağların tepelerinde bulunuyordu?O kadar yuksek yerlere nasıl cıkmışlardı?
Neptunculer,yuksek yerlerde bulunan deniz kabukları ve yeryuzundeki her şeyi yukselip alcalan deniz seviyeleri ile acıklıyorlardı.Dağların,tepele rin ve diğer yuzey şekillerinin Yerkure’nin kendisi kadar yaşlı olduğuna ve ancak kuresel sellerin oluştuğu donemlerde,sular altında kalınca değişime uğradığına inanıyorlardı.Plutonculara gore ise,yanardağ ve depremler yeryuzunu durmadan değiştirmişti.Ama denizlerin bu değişime hicbir katkısı yoktu. Plutoncular’ın rakiplerine sorduğu en onemli soru,sellerin oluşmadığı donemlerde onca suyun nereye gittiği ile ilgiliydi.Eğer bir zamanlar Alp Dağları’nı kaplayacak kadar su olduysa,bu su şimdi neredeydi?Ama gene de midye kabuklarının dağ tepelerine nasıl cıktığını ikna edici şekilde acıklayamıyorlardı.
18.yuzyılda jeoloji, James Hutton’ın geliştirdiği birorneklilik ilkesi uzerinde yukselen bilim dalı durumuna geldi. Birorneklilik ilkesine gore,yer yuzeyi bicimleri,jeolojik cağlarda gercekleşen uzun fiziksel,kimyasal ve biyolojik sureclerin sonucunda oluşur.Başka bir ifade ile,jeolojik cağlar boyunca doğal sureclerin Yer uzerindeki etkileri,ceşitli kayacların oluşmasına yol acan başlıca etkendir.
*
19.yuzyılda,kristalografi ile minerallerin ve kayacların sınıflandırılması icin onemli gelişmeler kaydedildi.İsvec’li J.Berzelius,mineralleri kimyasal bileşimlerine gore sınıflandırdı ve silikat minerallerini tanımladı.İngiliz W.Smith,yerkabuğu katmanlarının her birinin tanıtıcı fosil toplulukları icerdiğini buldu.Boylece ceşitli bolgelerdeki katmanların arasındaki bağıntının fosil iceriklerine gore belirlenebileceğini one surdu.
Bu yuzyılın onemli kuramlarından birisi,Fransız bilgini Baron G.Cuvier’in doğal afetler (katastrof) veya tumyıkımcılık kuramıdır.Bu kurama gore,jeolojik cağlarda oluşan doğal afetler yeryuzundeki canlıları yok etmişti ve bu organizmalar fosil halinde kayacların icine girmişti. Charles Lyell bu kurama karşı birorneklilik ilkesini geliştirdi.Jeolojik değişimlere yol acan nedenlerin gunumuzde de gecerli olduğunu ve bu nedenlerin her zaman aynı ortalama enerji duzeylerinde etkide bulunduğunu savundu.
*
Yuzyılın ortalarına doğru Avrupa’daki fosil iceren katmanlar jeolojik bir kronoloji uyarınca sıralandı.Kayac sistemleri donem olarak adlandırılan cağ dilimleri icinde toplandı.Donemler ise zaman olarak adlandırılan cağ dilimleri icinde gruplara ayrıldı.
Yanardağ etkinliklerini ve yerkabuğundaki yukselme,batma,bukulme ve kıvrılma olaylarını A.B.D.’li E.Dutton inceledi ve dengelenme ilkesini ortaya attı.Bu ilkeye gore,yerkabuğunun duzeyi,yoğunluğu tarafından belirlenir.Gorece hafif kutleler yukselerek kıtaları,dağları ve platoları meydana getirir.Daha ağır olanlar ise batarak havzaları ve okyanusları oluşturur.
KAYNAK
AnaBritannica
__________________