
Ayakkabı, genelde "taban" adı verilen alt parca ile "saya" denen ust parcadan oluşur. Ayakkabı giyildikce yıprandığı icin taban kalın bir parcadan yapılır. Ayağı saran saya ise daha ince bir malzemedir.
Ayakkabı cağlar boyunca cok ceşitlilik gostermiştir. Bunun başlıca nedeni ayakkabıların tropikal iklimden soğuk iklime kadar değişen ceşitli coğrafyaya ve modaya uygun yapılmasıdır.
Ayakkabının tarihi
Eskicağlarda coğu insan, tabanı deriden ya da tahtadan sandallar giyerdi. Bu tur sandallara Eski Mısırlıların mezarlarında rastlanmıştır. Eski Yunanlıların avlanırken uzun cizme giydikleri gorulmuştur,bunun yanında banyoya bile ayakkabı ile girdikleri bilinmektedir. Girit'teki Minos uygarlığı ve Roma donemlerinde bu tur ayakkabı ve cizmeler kullanılmıştır.
Ortacağda, ayağı sarması icin yumuşak deri ya da kumaştan yapılan ayakkabıların burunları sivriydi. Yolculuk sırasında ise potinler ya da baldırlara kadar cıkan cizmeler giyilirdi. 14. yuzyıl sonlarına doğru oylesine uzun burunlu ayakkabılar uretildi ki, bunlarla yuruyebilmek icin ayakkabının burnunu bir zincirle diz kemerine bağlamak gerekiyordu.
Daha sonraki tarihlerde ayakkabılara yuksek mantar topuklar eklendi. Ayakkabıyı korumak amacıyla giyilen mantar topuklu şosonlar 1575'te moda oldu. Ama kotu havalarda ya da cok yağışlı bolgelerde tahta tabanlı ayakkabılar da giyiliyordu. Bu tur tahta ayakkabıları (sabo), Hollandalı ciftciler gunumuzde degiymazler
Sabo

17. yuzyılın başlarında ayakkabıların yerini alan yuksek topuklu uzun cizmeler, evde bile giyiliyordu. Sonraları, dantelli corapların gorunmesi icin cizmelerin ust kenarları dışa doğru kıvrıldı. 1660'tan sonra siyah, uzeri bağcıklı ya da tokalı, kalkık kare burunlu ayakkabılar cizmenin yerini aldı. Kadın ayakkabıları erkek ayakkabılarının modasını izledi. 17. yuzyıldan başlayarak, sivri burun ve yuksek topuklarıyla ozgun bir bicim aldı.
1720'lere kadar kare burunlu ayakkabılar yaygındı. Bu tarihten sonra bunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar aldı. 1770'lerde ustte geniş kıvrımları bulunmayan uzun cizmeler moda oldu. 18. yuzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılıyor ve toka, kurdele ya da fiyonklarla susleniyordu. Yuksek topuklu ayakkabılar 1790'da tumuyle ortadan kalktı. Sokaklar ve yollar oylesine kotu ve camurluydu ki, insanlar evden dışarıya cıkarken şosonlarını giymek zorunda kalıyorlardı.
19. yuzyılda kadın ayakkabıları saten ya da kadifedendi ve topuksuzdu. Erkekler ise genellikle duğmeli, bağcıklı ya da yanları esnek cizmeler giyiyorlardı. 1860'ların bağcıksız ve yanları esnek yarım cizmeleri coğu zaman beyaz ipekten yapılıyordu. On yıl sonra yuksek topuklar yeniden moda oldu, cizmeler de yanları duğmeli olarak yapılmaya başlandı. Ayakkabılarda ve cizmelerde hÂl bez kullanılıyordu, ama ayakkabıların burunları bazen deriden yapılıyordu. 19. yuzyılda kadınlar fabrikalarda ve burolarda calışmaya, ayrıca yuruyuş ve bisiklete binmek gibi sporlar yapmaya başlayınca daha sağlam ayakkabılar kacınılmaz hale geldi. Bağcıklı rahat yuruyuş ayakkabısı Birinci Dunya Savaşı (1914-18) sırasında ortaya cıktı. Gunumuzde de ayakkabı yapımında moda onemli rol oynamaktadır.
Turklerde ayakkabı
Orta Asya'da Turkler deriden ve yunden giyim eşyaları yapmakta ustaydılar. Cizme ve carık en yaygın ayakkabı turuydu. Deri cizmenin yanı sıra, yaygın olarak yunden kece cizme de yapılıyordu. Hukumdarlar kırmızı renkli cizmeler giyiyorlardı. Cizme ata binenler icin cok elverişliydi.
Selcuklu ve Osmanlı donemlerinde ordunun, yonetici sınıfların ve kentli halkın gereksinimlerini karşılamak uzere zamanla ayakkabı ceşitleri coğaldı ve ayakkabıcılık cok gelişti. Diğer zanaatcıların olduğu gibi ayakkabıcıların da bir orgutu vardı. Uretilen ayakkabıların niteliğini lonca denetlerdi. Ayakkabı satıcıları icin kullanılan kavaf sozcuğu, giderek yapımcıları da kapsadı. Kavaflar da cizmeci, yemenici, nalıncı, terlikci ve pabuccu gibi adlar alırlardı.
Osmanlı toplumunda ayakkabı, giyenlerin toplumsal konumuna ve mesleğine gore ceşitlilik gosterirdi. Ev icinde yuzleri atlas ve kadife gibi kumaşlardan yapılmış, uzerleri sırmayla işlenmiş hafif ayakkabı ve terlikler giyilirdi. Dışarıda giyilen deri ayakkabı ve cizmelere de suslenirdi. Topkapı Sarayı Muzesi'nde, ince bir zevkle ve hunerle işlenmiş deri ayakkabı ve cizmeler sergilenmektedir.
Osmanlı donemindeki ayakkabılar, yapıldıkları malzemeye, bicimlerine ve kullanıldıkları yere gore adlar alırdı. Başmak, cimcime, capula, cizme, yarım cizme, cedik, cedik pabuc, edik, fotin, galoş, mest, kalcın, kundura, merkub, nalın, sandal, terlik, tomak, yemeni başlıca ayakkabı ceşitleriydi. Genellikle alcak okceli ya da okcesiz, yumuşak deriden yapılan rahat ayakkabılar tercih edilirdi. Dışarıda giyilen ayakkabılardan bazıları mest-ayakkabı gibi iki parcadan oluşurdu. Ayağa giyilen mestin uzerine onu yağmur ve camurdan korumak amacıyla, onceleri ayakkabı, sonraları da lastik giyildi. Şoson ya da galoş denen lastik ayakkabının icine gecirilerek giyilen mestler, ozellikle namazlarını camilerde kılanlarca kullanılırdı.
16.-18. yuzyıllarda İstanbul, Edirne ve Bursa'da ayakkabıcılık cok gelişmişti. 19. yuzyıl sonlarına kadar Turkiye'de ayakkabı yapımı tumuyle el işciliğine dayanıyordu. Beykoz'daki deri fabrikasına 1884'te ayakkabı yapım bolumu eklendi. 1933'te Sumerbank'a devredilen Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası makineli uretimin yapıldığı onemli bir yerdi. Gunumuzde ayakkabı uretimi daha cok ozel sektor tarafından gercekleştirilmektedir.
Gunumuzde cizme [
Neredeyse tamamen makinelerle yapılmaktadır. Bir işci makineyle gunde 40-50 cift uretebilir. Elle calışan bir ayakkabıcı ise gunde yaklaşık bir cift ayakkabı yapabilir.
Ayakkabı yapmak icin, once sol ve sağ ayak modelleri, sonra da bunların tahta kalıpları yapılır. Ayakkabı yapımı genellikle sekiz aşamada gercekleşir. Hayvan derisi, kumaş ya da yapay deriden, ayakkabının sayası ve astarı uygun bicimde kesilir. Sayayı oluşturan parcalar ile astar birbirine dikilir. Ayrıca ayakkabının burnuna sertlik veren parca ile topuğa konulan yumuşak parca da dikilir. Bağcık delikleri bu aşamada acılır ve ayakkabının ic yuzeyine numara ve model kabartmaları yapılır. İc ve dış taban parcaları ile topuklar hazırlanır. Bunlar genellikle kosele, kaucuk, bunların bileşimi ya da oteki yapay malzemelerden yapılır. Topuklar tahta da olabilir. Parcaların eklenmesiyle oluşan saya, kalıbın uzerine gerilir; ic tabana dikilir ya da civilerle tutturularak kalıplanır. Saya ve ic taban, kalıcı bicimini alıncaya kadar kalıpta tutulur. Tabanlama aşamasında dış taban sayayla birleştirilir. Bu işlem dikerek, yapıştırarak, civileyerek ya da bunlardan birkacı birden uygulanarak yapılabilir.
1953'te geliştirilen bir işlemle kaucuk, polivinil klorur (PVC) ve poliuretan tabanlar kalıp-baskı yontemiyle bicimlendirilir ve ayakkabının ust bolumune tek bir işlemde yapıştırılır. Topuklama aşamasında topuk ayakkabının tabanıyla birleştirilir ve son bicimini alır. Bitirme, cilalama, ayakkabıyı kalıptan cıkarma, topuk ve taban yastıklarının yerleştirilmesi işlemlerini icerir. En son bicimini verme sırasında bağcıklar, fiyonklar ve tokalar takılır.
Vikipedi
__________________