
14 Şubat 1917 tarihinde, Kolordu ve 2. Ordu Komutanlıkları arasında Mustafa Kemal Paşa’yı Hicaz’ı savunmak uzere ordu komutanlığı yetkisiyle oraya gidecek birliklerin başına yollamışlardı. Durumu gozden gecirmek uzere Şam’a gitti. Filistin cephesinde cok sıkışık haldeydik. Coller icinde uzayıp giden dar demiryolunun ta sonunda Medine’yi ve oraya doğru butun yolları savunmaya kalkışmak ona gore yanlıştı. Yapılması gereken şey, Hicaz kuvvetlerini de geriye cekerek Filistin cephesini kurtarmaya calışmaktı.
Once Mustafa Kemal Paşa’nın uyarılarını Ordu Komutanı ve Başkomutan kabul ettiler. Fakat Peygamberin kabri Medine’de olduğu icin orayı bırakmak duşuncesi İstanbul’u alt ust etti.
Mısır’dan colu aşarak Kudus’e doğru yuruyen İngiliz’ler, Irak’a da asker cıkararak Bağdat’ı almışlardı. Osmanlı Başkomutanlığı Bağdat’ı geri almak hayaline kapıldı. Alman ordularına başkomutanlık eden bir generali Osmanlı Mareşali rutbesiyle Yıldırım Orduları komutanlığına tayin etti. Mustafa Kemal Paşa bu hareketin asla başarılı olamayacağı kanısındaydı. Bu gurup icinde de Halep taraflarında kurulmak istenen 7. Ordu komutanlığını kendisine teklif ettikleri zaman yaveri başkomutanlığın telgrafını sevinerek goturdu. Henuz uykudaydı. Yatağından doğrularak sordu:
-“Bu telgraf seni cok mu sevindirdi?”
-“Ne yalan soyleyeyim, cok sevindirdi?”
-“Nah sana, dedi, bu komutanlığı senin duşunduğun nedenle kabul etmeyeceğim. Alman komutanının Bağdat’a karşı girişeceği kanlı bir hucuma engel olmak icin kabul edeceğim. Cunku bu komutanın boyle bir saldırıdan amacının ne olduğunu biliyorum.”
Gercekten Avrupa cephesinde İngilizler Almanlara karşı ağır basıyorlardı. Almanlar boyle bir sefer acarlarsa İngilizlerin Avrupa’da kendilerine karşı koyacakları kuvvetten hic olmazsa buyuk bir kısmını buraya ayıracakları umidindeydi.
Bir sure sonra Alman Komutanı Bağdat’ı almanın olanaksız olduğunu gorunce, kuvvetlerini İngilizleri Filistin’den cıkarmak icin kullandı. Mustafa Kemal Paşa Turk kuvvetlerinin artık hicbir taarruz icin harcanmaması fikrindeydi. Hareket başarılı olamayacak, fakat on binlerce Turkun boş yere kanı dokulecekti. Bu, Alman generalinin umurunda değildi. O, Avrupa cephelerinden buralara ne kadar duşman kuvveti cekebilirse, vatanına hizmet etmiş olacaktı. Daha az Alman kanı dokulecekti.1
1 YUCEBAŞ, Hilmi, Ataturk’ten Nukteler, Fıkralar ve Hatıraları, 2. Baskı, Kultur Kitabevi, İstanbul 1973, s. 50-52.
Kaynak: Ataturk’ten Gencliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gurel, Mayıs 2009
__________________