Bu başlık tarafımdan her gun bir hatırayla yenilenecektir. Bu başlıkta Buyuk Turkcu Mustafa Kemal Ataturk'un milletimize unutturulan ozelliklerine ve bunların yansıması olan anılarına yer verilecektir. Konu zenginleştiğinde sabitlenmesi ve daha cok insanımıza ulaşması en buyuk temennimdir.



"NE MUTLU TURK'UM DİYENE"

Mustafa Kemal 5. Ordu'da Arap ırkından olan askerlere ozel muamele yapıldığını ve Turk cocuklarından ustun tutulduklarını gordukce uzuluyordu.

- Osmanlılığın telkin ettiği bu aşağılık duygusundan ne zaman kurtulacağız? diyordu.

Yafa'da Mustafa Kemal'in boluğunde alaydan yetişmiş, Makedonya Turklerinden yaşlı bir yuzbaşı vardı. Bu yuzbaşı Turk cavuşlara kotu davranıyor, yeni Arap erlere karşı ise gereğinden fazla tolerans gosteriyordu. Onların azarlanmasına, hırpalanmasına gonlu razı olmuyordu.

Mustafa Kemal başından gecen bir olayı şoyle anlattı:

- Bir gun Makedonyalı yuzbaşı, kıt'a cavuşlarından birini boluk komutanı odasına cağırdı. Mufit'le ben de orada idik. Cavuş sağlam yapılı ve yakışıklı bir Turk genci idi. Yuzbaşı, gencin onurunu kıracak şekilde azarlamaya başladı. Delikanlıdan cok mensup olduğu ırka hucum ediyordu:

- Sen, diyordu, nasıl olur da yuce Arap ırkına mensup peygamber efendimizin mubarek soyundan gelen bu cocuklara sert davranır, ağır sozler soylersin? Kendini iyi bil, sen onların ayağına su bile dokemezsin...

Gibi gittikce manasızlaşan sozlerle hakaret ediyordu. Sesi yukseldikce yukseliyordu. Cavuşun yuzundeki ifadeye baktım. Once bir babaya duyulan saygının samimiyeti okunan cizgiler sertleşmeye, icten gelen bir isyanın ateşleri gozlerinden okunmaya başladı, fakat gercek itaatin sembolu olan Turk askeri gibi ic duygularını gemlemeye calıştı. Goz pınarlarından tanelenen yaşlar yanaklarından dokuldu.

Dayanamadım.

- Yuzbaşı efendi susunuz! diye bağırdım.

Birden şaşırdı, sozlerinin bizden onay gormesini beklediği anlaşılıyordu.

- Yoksa fena bir şey mi soyledim? dedi. Ben de:

- Evet, cok fena hakaret ettiniz, buna hakkınız yok. Bu erlerin bağlı bulunduğu Arap kavmi size gore yuce olabilir, fakat biz Turklerin en buyuk ve en asil millet olduğu, asla inkar edilemez bir gercektir.

Yuzbaşı başını onune eğdi, utanmıştı.

Yıllar sonra, bir gun Ankara'da anlattığı bu gercek olay karşısında goruşu şu idi:

"Bu ve buna benzer olaylar, Turk aydınlarının kendi kendisini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple ustunluk olduğunu sanarak, kendini onlardan aşağı gormesinden doğmaktadır. Bu yanlış goruşe son vermek icin Turkluğumuzu butun asaleti ve tarihi ile tanımak ve tanıtmak şarttır."

Mustafa Kemal'in, Turk Tarih Kurumu'nu kurmasının en buyuk nedeni bu asil duşuncede aranmalıdır. Ataturk, Turk Milleti'nin asaletine, buyukluğune butun Turklerin inanmasını ve bunu iftiharla savunmasını hayatı boyunca amac edinmiştir, milletine:

"Ne mutlu Turk'um diyene"

hitabıyla seslendiği zaman, buna tum varlığı ve ictenliği ile inanmıştı
.
__________________