Turk havacılık tarihinde Ataturk’un ucağa binip, binmediği tartışılırken, Stuart Kline isimli Amerikalı araştırmacı yazar, Ataturk’un tarihte ilk ve tek olarak, Rumeli Kavaklı “Deli Tahir” olarak da bilinen Mustafa Tahir Maner’in pilotluğunu yaptığı ucağa bindiğini iddia etti… Bu resim Turk basınında ilk kez yayınlanıyor…

Kline’ın havacılık aşkı, onu Turk sivil havacılığının tarihini kaleme almaya kadar goturdu. İşte tam bu noktada yolu Sarıyer’e duştu. 560 sayfalık kitapta 400'den fazla fotoğraf iceren eseri ile Turk havacılık tarihine genel bir bakışı yakalayarak bugune kadar gercekleştirilmemiş bir derleme ortaya cıkardı. Ve bu derleme icinden, Sarıyer’den cıkmış, tarihe damgasını vurmuş, “Deli Tahir” olarak da bilinen Rumeli Kavaklı Mustafa Tahir Maner hakkındaki bilgilerini Sarıyer Haber okurları icin anlattı.

Efsane Turk Havacıları Listesinde 4. sırada yer alan Tahir Maner’in torunu Necla; “sanırım dedem Ataturk’u Bukreş’e goturdu, yani Ataturk’un pilotu olmuş” derken, Kline bunu reddetse de başka bir zaman Deli Tahir’in Gazi’yi Boğaz uzerinden Adalar’a kadar uzanan bir yolculuğa cıkarttığını ileri suruyor.

İşte 150 kiloluk Gnome motorunu kaldırıp Fransız işcilere “Bravo Turk” dedirten, Fransız nişanlısına “Seni cok seviyorum Lucienne fakat yurdumu senden cok severim” diyip gozyaşları icinde vatanına hizmete koşan Rumeli Kavak’lı efsane pilot Deli Tahir ve onu gun yuzune cıkaran bir araştırmaya imza atan Stuart Kline'ın hikayesi:

Stuart Kline’ın Turkiye macerası, askerliğini yapmak icin 1983’te Sinop’ta bulunan Amerikan ussune gelmesiyle başlıyor. Bir yıllık askerlik sonrasında doğduğu kent Los Angeles’a donen Kline kendi tabiriyle "hasretlik cekip" 1989’da turist olarak Turkiye’ye geliyor, bir daha da donmuyor.
İstanbul’da bir sure İngilizce oğretmenliği yapan Kline, yedi yıl once Turk eşi Serpil ile tanışıyor. Turkce’yi oğrendiğinde ise ozel bir yayınevine girip Turkce’den İngilizce’ye kitap cevirmeye başlıyor.



'Sarıyer Haber' sitesi Turk tarihine ışık tutuyor. Site, Amerikalı yazar Stuart Kline aracılığıyla temin ettiği bu resmi Turk Basın tarihinde ilk kez gun yuzune cıkarttı.
Kline’ın havacılık aşkı, onu Turk sivil havacılığının tarihini kaleme almaya kadar goturdu. İşte tam bu noktada yolu Sarıyer’e duştu. 560 sayfalık kitapta 400'den fazla fotoğraf iceren eseri ile Turk havacılık tarihine genel bir bakışı yakalayarak bugune kadar gercekleştirilmemiş bir derleme ortaya cıkardı. Ve bu derleme icinden, Sarıyer’den cıkmış, tarihe damgasını vurmuş, “Deli Tahir” olarak da bilinen Rumeli Kavaklı Mustafa Tahir Maner hakkındaki bilgilere geniş yer verdi:

Turkiye’nin Efsane Tayyarecisi “Deli Tahir” in hangi semtte oturduğunu daha gecen hafta oğrendim. Oysa kim olduğunu tam yedi sene once oğrenmiştim. Torunu Najla “sanırım dedem Ataturk’u Bukreş’e goturdu, yani Ataturk’un pilotu olmuş” diye anlatmıştı bana 1999 yılında. Aradan yedi sekiz yıl gecti ve Tahir kim olduğunu iyice oğrenmiş oldum. Tabii ki onun sayısız meslektaşların sayesinde! THY Başpilot Şakir Akkartal (d.1914 - ), THY Başpilot Talip Demirkol (d.1918 -), THY Ticaret Mudur Cemal Ozcivelek (d.1923 - ), DHY Baş Teknisyen Suat Yelkin (d.1921 -), THY Pervane Tamircibaşı Suleyman Şirikci (d. 1923), THY Başpilot Orhan Suyolcu, THY Genel Muduru Atilla Celebi, THY Başpilot İsmail Kalıpcı ve daha niceler. Daha iki hafta once Kalıpcı anlatmıştır bana, “Tahir, Rumeli Kavağı’nda oturuyordu. No. 18, fırının ustunde.”


Amerikalı yazar, Sarıyer’e yabancı değil
Eşim Serpil ve oğlumuz Jonathon Meric’le birlikte oralara en son yedi sene once geldik. Garipce’li Şener Şengul ve sevgili eşi Birsen ile birlikte Bizans kulenin harapların etrafında saklambac ve yakalamaca oynadık, Jonathon daha iki yaşındaydı. Şener, Karadeniz’e hamsi akınına katılacaktık fakat o gunden beri “Şengul 3” adlı takasına binip denizlere acamadık gitti.
Gecen hafta, Şener ve Birsen’in ikinci cocuğu dunyaya geldi, guzel, gri gozlu bir kız cocuğu. Ayşe Sena adını vermiş nur yuzlu bebeğe. “Analı babalı buyusun, inşallah.”

Neye niyet Neye kısmet
Ataturk’un manevi kızı Ulku, Kasım ayının sonu 1932 tarihinde doğdu. Kendilerinin 75. doğum gunu. Sultan Su Yalısı’na eşi Oke ve oğlu Ahmet’le kutlamak amacıyla saat 21.30’da buluşacaktık. Fakat kısmet olmadı. Yalıya gitmeden iki uc saat boş vaktim vardı benim. Zamanı değerlendirmek icin Sarıyer’den gecip “Deli Tahir” in izlerinin peşine duştum…

4. Efsane Turk Havacısı
Aklıma gelen “Efsane Turk Havacı” listesi oluşturursak şoyle olur diye duşunuyorum. 1. Vecihi Hurkuş, 2. “Ayı” Enver Akoğlu, 3. Tarık “Kaptan Marvel” Gokeri, 4. “Deli” Tahir. 5. Sabiha Gokcen, 6. Talip Demirkol. Bu listeyi herhangi Turk pilotuna gosterirseniz eminim ki herkes mutabık olacak.
“Tahir kimdi?” diye soran varsa, izinizle bildiklerimi izah edeyim; 1900 yılların başında doğan Tahir, Turkiye’nin ilk sivil pilotlardandır. O konuma gelmeden once Fransa’da yaşadıkları aktaralım size;

İKİ AŞK ARASINDA

Fikret Arit 1966 “Turk Havacılık Hikayeleri”

Fransa’daki Caudron ucak fabrikasının tamir atolyesinde hummalı bir calışma vardı. Tamirleri tamamlanan Gnome-Rhone ucak motorları vinclerle yerden kaldırılarak 1,80 yuksekliğindeki tecrube tezgahlarının ustune konuyor; bir yandan onların tecrubeleri yapılırken bir yandan da obur motorların tamirlerine devam ediliyordu.

Bravo Turk!!!

İşciler yine bir motoru tecrube tezgahına kaldırmak icin vinci hazırlıyorlardı. Uzun boylu, geniş omuzlu, siyah sac ve siyah gozlu bir genc, ustaya Fransızca olarak:
“Kac kilodur bu motorların ağırlığı?” diye sordu.
Usta: “Yuz elli kilo” dedi.
Uzun boylu genc, vinci hazırlayan işcileri araladı. Eğildi. Motorun iki yanından tuttu. Teraziledi. Usta onu onlemek istedi:
“Ne yapıyorsun Tahir? Delirdin mi sen?
Tahir (Maner) onu dinlemedi. Motoru goğsune doğru kaldırarak tecrube tezgahının ustune koydu. Aynı anda da butun atolyede:
“Bravo Turk” diye bir feryat koptu.

150 kiloluk Gnome motorunu kaldıran Turk

Aradan birkac gun gecmişti ki, fabrikanın sahibi Mosyu Caudron’un geldiği haberi yayıldı. Patron neredeyse fabrikaya hic uğramadığı icin bu geliş herkesin merak uyandırdı. Yanında orta yaşlı, balık etinde, 1,65 boyunda, kibar tavırlı bir kadın ve zayıf, uzun boylu, siyah sac ve siyah gozlu, 18-19 yaşlarında guzel bir kız olduğu halde tıknaz, ucları aşağı sarkık pos bıyıklı, yuvarlak yuzlu, sağlam yapılı bir Fransız olan Mosyo Caudron ve fabrika ileri gelenleri tamir atolyesine girdiler.
O sırada Tahir’in yanında olan Muhendis Mosyo Vergeille:
“Oooo…” dedi. “Madam Caudron ile kızları Lucienne de geldi.”
Gelenler Tahir ile Muhendis Mosyo Vergeille’in olduğu tezgaha doğru yuruduler. Mosyo Caudron muhendisi ve genc işciyi selamladı. Ellerini sıktı. Sonra dikkatle Tahir’e bakarak:
“Demek 150 kiloluk Gnome motorunu bir hamlede kaldırıp tecrube tezgahının ustune koyan stajyer Turk sizsiniz?” diye sordu.
Tahir mahcup olarak başını eğdi. Cevap vermedi. Mosyo Caudron devam etti.:
“Ben de, Madam Caudron ve kızım da bugun buraya sizi merak ederek geldik… Nasıl kaldırdınız bu ağırlığı, ne sporları yaparsınız siz?”
Tahir cevap verdi:
“Turkiye’de iken Kumkapı Kulubu’nde boks yapar ve Greko-Romende ağır siklette gureşirdim.”
“Niye kaldırdınız motoru peki?”
“Vinc takmak uzun suruyor, zaman alıyor. Vakit kazanmak icin.”
“Kac yaşındasınız?”
“Yirmi iki Mosyo.”
“Bekarsınız, değil mi?”
“Evet, bekarım.”

Haydi hayırlısı

Bu konuşmalar sırasında ana-kız Caudronlar gozlerini Tahir’den ayırmıyorlardı. Nihayet Mosyo Caudron:
“Sizi tanıdığıma memnun oldum Mosyo Tahir” dedi. “Bir akşam bize gelin de beraber cay icelim. Bize kendinizden, Turkiye’den bahsedersiniz.”
“Memnuniyetle Mosyo”.
Caudron ailesi guleryuzle genc Turk stajyeri selamlayarak fabrikadan cıktılar. Tahir derin bir soluk koyuverdi:
“Caudron ailesi ile konuşmak, motoru kaldırmaktan zor geldi bana.”
Muhendis Mosyo Vergeille onun omzunu okşadı:
“Matmazel Lucienne’in bakışlarına dikkat ettin mi?”
“Hayır. Yuzune bile bakamadım.”
Gozlerini bir an senden ayırmadı. Bu kızın bakışlarını beğenmedim ben.”
Sonra gulumseyerek manalı bir şekilde ekledi:
“Haydi hayırlısı…”
Cayı akşam yemeği, akşam yemeğini, Tahir’in pilotluk oğrenmek icin girdiği Caudron Havacılık Okulu’nun bulunduğu Sommer’de gezintiler takip etti. Caudron ailesinin, Paris’e uc yuz kilometre uzaktaki Sommer’de koşkleri olduğu icin bu arkadaşlık butun yaz devam etti.
Tahir altı ayda okulu bitirerek 1 Haziran 1925 gunu brove aldı. 2700 frank aylıkla fabrikanın tecrube pilotu Mosyo Beshler’in yardımcılığına başladı. İki genc birbirlerini deliler gibi seviyorlardı. Tahir duruma İstanbul’da, İstanbul Belediyesi Bedestanı Mucevherat Kısmı Baş Munadisi olan babasına bildirdi. Evlenmek icin izin istedi. Baba izin verince de, tamir atolyesindeki tanışmadan on dort ay sonra Matmazel Lucienne ile nişanladı.

Turkiye’nin havacıya cok ihtiyacı var

O sırada ucak satın almak icin Avrupa’da geziye cıkmış olan Albay Muzaffer (Erguder) başkanlığındaki bir Turk heyeti Caudron fabrikasına da geldi. Tahir İzmir’de, Darağacı’ndaki motor tamirhanesinde calışırken Fransa’ya gitmeye karar verdiği zaman Muzaffer Bey kendisine bir tavsiye mektubu vermişti. Fabrikaya gelince Tahir’i aradı. Pilot brovesi aldığını, tecrube pilotu yardımcılığı yaptığını oğrenince:
“Buna cok sevindin Tahir” dedi. “Turkiye’nin havacıya cok ihtiyacı var. Artık burada durma, yurda don.”
“Peki efendim.”
“Soz mu?”
“Soz efendim.”

“Seni cok seviyorum Lucienne” dedi. “Fakat yurdumu senden cok severim.”
Madem ucuyordu vatan goklerinde ucacak; yurduna, milletine faydalı olacaktı. Gitme kararını Caudron ailesine actı. Onu artık iyice benimsemiş olan aile buyuk bir uzuntuye kapıldı. Bir tek kızlarını hic tanımadıkları bir memlekete nasıl gonderirlerdi? Tahir orada ne para alır, nasıl gecinirlerdi? Mosyo Caudron ağlamaklı bir sesle:

Gitme Tahir” dedi. “Kızım seni cok seviyor. Bizim de ondan başka kimsemiz yok. Sen bizim hem damadımız olacaksın, hem de benim vekilim. Ben ihtiyarladıktan ve olduktan sonra butun bu işlerin başına sen gececeksin. Senin icin burada hazır bir istikbal var.”

Caudron Ucak Fabrikası’nda 1000 işci calışıyordu. Motor ve govde dahil iki kişilik okul ve on beş kişilik dort motorlu ucakları yapıyorlardı. Doğu memleketlerine gonderilen ucakların buyuk coğunluğu bu fabrikada yapılanlardı. Fakat varlıklı bir aile cevresinde yetişmiş olan genc Tahir’e bu bir şey ifade etmiyordu. Onun icin tek ve en onemli konu, nişanlısına olan buyuk aşk idi. Lucienne’in kendisi ile beraber Turkiye’ye gitmesine musaade etmedikleri takdirde, bu vatan cağrısında o da ikinci planda kalmaya mahkumdu. Mustakbel kayınpederine:
“Soz verdim, donmem lazım” dedi.
Ağlayarak boyuna sarılan ve gitmemsini yalvaran nişanlısına da:
“Seni cok seviyorum Lucienne” dedi. “Fakat yurdumu senden cok severim.”
Tahir, iradesinin son gucunu kullanarak kendini nişanlısından kopardı
Hareket edeceği akşam karı koca Caudron’lar ile Lucienne Caudron, Tecrube Pilotu Mosyo Beshler, Motor Muhendisi Mosyo Bergeille istasyona onu uğurlamaya geldiler. Veda sırası Lucienne’e gelince, iki genc bir anda birbirlerine sarılarak ağlamaya başladılar.
Gozlerinden yaşlar boşanan bu iri-yarı gencle hıckıra hıckıra ağlayan ve:
“Gitme Tahir” diye yalvaran genc kızın halını gorunce obur yolcular da gozyaşlarını tutamadılar.
Trenin hareket kampanası caldı. Tahir, iradesinin son gucunu kullanarak kendini nişanlısından kopardı. Tekerlekleri donmeye başlamış olan vagona atladı…

Ataturk ile aynı fotoğraf karesinde bulunan tek pilot

Turkiye’ye dondukten sonra Eskişehir Hava Okulu’nun 7. Boluğu’ne Baş Makinist olmuştur. Tahir, askerliğini havacı olarak yapmıştır ve Ağrı Harekatı’na katılmıştır. Sonra Almanya’ya gitmiş ve Brunswick Yuksek Hava Ticaret Okulu’nda ikmal ederek uluslar arası hava kaptanı diplomasını kazanmıştır. Bir muddet Lufthansa havayolları şirketinde pilot olarak calışmış, daha sonra tekrar ulkesine donup Eşkişehir Hava Okulu’nda oğretim gorevlisi olarak calıştı. 1932 yılında kurulan Turk Hava Postaları’nın ucakları (tek motorlu Junkers F-13, cift motorlu Curtiss Kingbird, cift motorlu Tupolev ANT-9), 1933 yılında kurulan Devlet Hava Yolları’nın (cift motorlu de Havilland DH.89A Dragon Rapide, dort motorlu de Havilland DH.86B Dragon Express ve uc motorlu Junker Ju52m/3 tipi ucaklar kullanmıştır. 1937 yılında DHY’nın ilk yurtdışı sefer yapan Maner, İstanbul’dan Bukreş’e ucmuştur. Yolcusu Ataturk değil, Bukreş’te 10 gun suren uluslararası antropoloji konferansı katılmak icin giden Ataturk’un manevi kızı Prof. Afet İnan idi. Ataturk ulkeye donuşunde ucağı karşılamak icin Yeşilkoy’e gitmiştir. Zaten Tahir kendisi Ataturk’le beraber aynı fotoğraf karede bulunan tek sivil pilotu idi.

Ataturk uctu mu? Ucmadı mı?

Ataturk uctu mu? Ucmadı mı? Bence aşağıdaki metni gore ucmuştur:
Gazi Hazretleri tayyareyle gezintiye cıktılar:
“Gazi Hazretleri, dun Devlet Hava Yoları’nın yeni getirtmiş olduğu “de Havilland” tipi yolcu tayyarelerinden biriyle yanındaki zevatla birlikte İstanbul uzerinde kısa bir gezintiye cıkmışlardır. Boğaz uzerinden Adalar’a kadar uzanan bu tayyarelerle, matbuatımızın tanınmış muharrir ve muhabirleri de gezdirilmiştir. Tayyarelerin servise konulmasıyla havadan seyahat edenlerin sayısında buyuk artış olacağına muhakkak nazarıyla bakılmaktadır.”
(Temmuz 1979 Yıllar Boyu Tarih Dergisi, “Gecmiş Zaman Olur ki”… sayfası)
Maalesef bu ucuş ile ilişkin kesin bir kanıt henuz cıkmamıştır. Kim bilir? Belki de Yeşilkoy – Adalar arasında yapılan ucuş pilotu “Deli Tahir idi.

Harley Davidson’unu Sarıyer’e getirmezmiş

Bir de Efsane Harley Davidson markalı motorsiklet varmış. Rumeli Kavağı Kahvesi’nde tanıştığım yeni dostlarımdan (Ali, İrfan, Gunay, Tosun Paşa, vs.) aldığım malumata gore Tahir motosikleti, Sarıyer bolgesine kadar pek getirmediği. Yeşilkoy ucak hangarlara uğradığında teknisyen ve makinistlere likorlu cikolatalar ikram edermiş. Tahir, bazen resmi kıyafetle değil, deri ceket ve fularla ucardı.
“Deli” lakabı en az 1943 yılından beri kesin olarak bilinmektedir. Vefalıydı. Turkiye’nin en buyuk havacısı, Vecihi Hurkuş’un cenazesine katıldığı da bilinmektedir. 1970’li yıllarda Elmadağ’da THY’nın burosunda gonullu olarak calışmış. DHY’nın C-47 Dakota tipi ucaklara gecişi tam olarak başaramadığını da biliniyor. Alet ucuş sistemi değil, gorerek ucmaya alışamamıştır Tahir’imiz.
Deli Tahir hakkında başka ne deyim? Keşke anılarını yazmış olsaydı. Harika olurdu.

ABD’li Yazar/Araştırmacı Stuart Kline



__________________