HİPERTANSİYONUN TANIMI VE SINIFLANDIRMASI
Gelişmiş ulkelerin en onemli halk sağlığı problemlerinden biri olan "hipertansiyon" 1920'li yıllarda sertleşen damar cidarlarına gore doku perfuzyonu icin vucudun bir destekleme değişikliği veya zararsız bir yaşlılık belirtisi olarak duşunulmekteydi. O tarihlerde başlayıp gunumuzde de devamını surduren kalp-damar sistemi hastalıklarının tanı ve tedavileriyle ilgili yoğun araştırmalar bu konudaki onemli yeniliklere neden olmuşlardır. Hipertansiyon tek başına bir hastalık olmaktan cok,bir risk faktoru olarak kabul edilen arteryel kan basıncı yuksekliğinin devamlılık halidir. Arteryel hipertansiyon, arter kan basıncının yukselmesidir. Kan basıncının normal sınırları sempatik aktivite, pozisyon farkı, vucut sıvı volumu, iskelet kas tonusu gibi fizyolojik şartlarda cok değişkendir.
Klinikte ya da muayenehanede yapılan, devamlı kan basıncı olcumlerinin standard kontrollu calışmalarının sonuclarına gore pratik bir hipertansiyon sınıflandırması aşağıda gosterilmiştir:
En az 18 yaşında olan erişkinlerde kan basıncı sınıflandırması
Kan basıncı mmHg
Kategori Sistolik Diastolik
Optimal < 120 ve < 80
Normal < 130 ve < 85
Normal-Yuksek 130-139 veya 85-89
Hipertansiyon
Evre 1 140-159 veya 90-99
Evre 2 160-179 veya 100-109
Evre 3 >= 180 veya >= 110
JNC VI. Raporuna gore hipertansiyon sınıflandırılması
Hipertansiyon aynı zamanda hedef organ hasarının varlığı ve derecesi ile de sınıflandırılabilir:
EVRE I: Organ değişikliklerinin objektif belirtilerinin olmaması
EVRE II: Organ tutulumunu gosteren aşağıdaki belirtilerin en azından bir tanesinin varlığı:
LVH (grafi, elektrokardiyografi, ekokardiyografi)
Retinal arterlerin fokal ya da genel olarak daralması
Proteinuri ve/veya plazma kreatinin konsantrasyonunun hafif yukselmesi (1.2'den 2.0
mg/dl'ye)
Aterosklerotik plakların ultrasonografik ya da radyolojik olarak ortaya konması
(karotis arterleri, aorta, ilyak ve femoral arterler)
EVRE III: Organ hasarına bağlı olarak belirti ve semptomlar ortaya cıkmıştır. Bu durum şunları icerir:
Kalp: angina pectoris, MI, kalp yetmezliği
Beyin: gecici iskemik atak, inme, hipertansif ensefalopati
Optik fundus: papilla odemi ile beraber olan ya da olmayan retinal kanamalar ve eksudalar
Bobrek: 2.0 mg/dl uzerinde plazma kreatinin konsantrasyonu, bobrek yetmezliği
Damarlar: dissekan anevrizma, semptomatik tıkayıcı arter hastalığı
Nedenler ve Belirtiler
Hipertansiyon ve soy cekimi arasında onemli bir ilişki vardır. Uzun sureli stres veya cok tuzlu diyet kan basıncını yukselten
nedenlerdir. Obezitenin de onemli rolu vardır. Tropikal iklimlerde yuksek kan basıncına daha az rastlanmaktadır. Bu da
muhtemelen iklim şartlarından cok, daha rahat yaşam bicimlerinin olmasıyla ilgili gorulmuştur. Stres, hareketsizlik, alkol ve sigara kullanımının ve bazı ilacların yuksek tansiyonu hazırladığı bildirilmektedir.
Hipertansiyonda belirtiler genelde yoktur veya bircok normal tansiyonlunun yuksek tansiyona ait belirtileri farklı nedenlerle
hissedebilmeleri nedeniyle hipertansiyondaki belirtiler gozden kacabilmektedir.Bunların en sık gorulenleri burun kanaması,
kulaklarda cınlama, baş donmesi, bayılma hissi, sabah baş ağrıları, depresyon, gorme bozuklukları, gece idrarı, gerginlik,
yuzun kızarması ve sıcaklık hissidir. Bu yakınmalar sıklıkla yuksek tansiyonun erken donemlerinde vardır; gec donemlerde
hipertansiyonun komplikasyonlarına gore daha ağır belirtiler gorulur
Risk faktorleri
Artmış kan basıncı coğunlukla semptom vermez. Kan basıncı artışı kademeli ya da hızlı olabilir. Ancak, hipertansiyon ilk
olarak ağır bir komplikasyonla da ortaya cıkabilir. Hipertansiyona predispozan başlıca faktorler aşağıdaki tabloda ozetlenmiştir:
Ailede hipertansiyon/inme hikayesi
Olası ırksal duyarlılık
Bazı ilacların kullanılması
Onceden mevcut renal hastalık
Yuksek vucut kitle indeksi
Yuksek alkol tuketimi
Sigara alışkanlığı
Yuksek sodyum alımı
Egzersiz yapılmaması
Komplikasyonlar
Hipertansiyon, tum yaşlarda beyin,kalp, periferik damarlar ve bobrekleri etkileyen predispozan bir risk faktorudur. Her iki cinsiyet benzer etkilenir, ancak genel olarak kardiyovaskuler riskleri daha fazla olduğundan, aynı derecedeki kan basıncı yuksekliği erkeklerde daha fazla komplikasyona neden olur. Hipertansiyon erişkin populasyonun % 15-25 kadarında gorulur. Ancak bunlardan sadece % 50'si hipertansiyonlu olarak tanımlanabilir ve hipertansif olduğu bilinen bu populasyonun sadece % 50'si antihipertansif tedavi gorurler ve bunlarında ancak % 50'sinin kan basıncı kontrol edilebilir.
Kardiyovaskuler ve renal komplikasyonlar, kan basıncı artışı ile katlanarak yukselirler, bu artış "normal" sınırlar icinde iken bile başlayabilir. Klinik calışmalar, yuksek kan basıncının kontrol edilmesinin buna bağlı komplikasyonları ileri derecede azalttığını gostermiştir.
A. Metabolik parametreler
Glikoz intoleransı:
Antihipertansif tedavi guclu antihipertansif etki oluşturmalı ve glikoz/ insulin metabolizması uzerinde notral etkiye sahip olmalıdır.
Tedavi edilmemiş hipertansiyonu olan hastalar sıklıkla glikoz intoleransı (insulin direnci) ve kompansatuar hiperinsulinemi gosterirler. Hipertansiyon, insulin direnci ve hiperinsulinemi sıklıkla birlikte bulunarak hastayı ateroskleroza bağlı koroner
kalp hastalığı, periferik arter hastalığı ve inme gibi kardiyovaskuler hastalıklara yatkın hale getirirler. Tanı yaşı koyma ne olursa olsun, diabetik hastaların yaşam surelerinin ucte birinin azalmış olduğu akılda tutulmalıdır.
Hipertansif hastalarda glikoz intoleransı oluşmasının başlıca nedeni, insuline cevap olarak başta iskelet kası olmak uzere dokuların yeteri kadar glikoz alamamasıdır. Glikoz intoleransı insulin sekresyonuna neden olarak hipertansif hastalarda sık olarak gorulen hiperinsulinemiye yol acar.
Hipertansiyonun glikoz intoleransına sebep olması ya da glikoz intoleransının hipertansiyona sebep olması bu faktorlerin arasında bir neden sonuc ilişkisi olduğunu gostermektedir.
Tedavi prensipleri
Tedavi prensipleri aşağıdakileri icerir:
Hipertansiyon varlığı acısından tarama : Tum erişkinler en azından uc yılda bir kez olmak uzere kan basıncı olcumu yaptırmalıdırlar.
Hipertansiyon seviyelerinin ve buna bağlı risk faktorlerinin dikkatlice değerlendirilmesi
Gerekli hayat tarzı değişiklikleri icin hastaların cesaretlendirilmesi
Yuksek kan basıncı seviyelerinin ısrarla devam ettiği hastalarda ilac tedavisine başlanmalı
Sınırda ya da tanısı konmuş hipertansiyonu olan hastaların uzun sureli takibi yaşamsal oneme sahiptir.
Antihipertansif tedavi gunumuzde buyuk değişikliklere uğramaktadır. Kan basıncının kontrol altına alınması sadece hemodinamik bir kontrol olarak duşunulmemelidir, hipertansiyon artık kardiyovaskuler risk profilinin onemli bir parcası olarak gorulmektedir. Hipertansif hastaların % 80-90 kadarı birden fazla risk profiline sahiptir, bu nedenle antihipertansif tedaviyi başlatmadan once hastanın risk profilinin ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Antihipertansiflerin beş onemli sınıfı mevcuttur;
• Diuretikler
• Alfa blokerler
• Beta blokerler
• ACE inhibitorleri
• Kalsiyum antagonistleri
Son zamanlarda yeni bir antihipertansif sınıfı olan anjiyotensin II inhibitorleri ortaya cıkarılmıştır. Genel olarak, bu beş ayrı antihipertansif sınıfının benzer antihipertansif etkileri mevcuttur, ancak primer koroner risk faktorleri uzerine değişik etkileri olanlar mevcuttur. Boylesine bir sınıf ici fark, koroner risk faktorleri uzerine değişik etkileri belirgin olan kalsiyum antagonistleri icin soz konusudur ve bu nedenle homojen bir grup oluşturmak zordur. Kalsiyum antagonistleri, dihidropiridin ya da non-dihidropiridin olmalarına gore birbirlerinden ayrılırlar.
__________________
Tıp / Biyoloji / Farmakoloji Hİpertansİyonun Tanimi Ve Siniflandirmasi
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●52 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Tıp / Biyoloji / Farmakoloji Hİpertansİyonun Tanimi Ve Siniflandirmasi