Ataturk bilim ve eğitim dili hakkında ne demişti...


Bağımsızlık ruhunun temelinde kimlik bilinci, kişilik, onur/haysiyet duygusu, ve ozguven yatar.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Ataturk onun icin halkımızın kimlik, kişilik, onur, ve ozguveni uzerinde durdu. Kafalar, gonuller bağımsız olmadan, ulkenin ne iktisÂdı, ne savunması, ne de dış siyaseti bağımsız olabilirdi.

Ataturk “Turk Kimliğini” Turkce ile tanımlamıştır. Onun icin de Ataturk’un Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki temel dÂvÂsı Turkce’yi, dolayısıyla Turk kultur ve kimliğini yabancı boyunduruklardan korumak, bunun icin de eğitimi her duzeyde Turkce ile yapmak, halkın yabancı dille, (yÂni yabancı misyoner turu) eğitime ozenmesini onleyecek tedbirler almak olmuştur. Bakınız Ataturk bu konularda neler diyor:

l “Turk demek Turkce demektir; ne mutlu Turkum diyene.” (meğer meşhur sozun birinci kısmı da varmış ! ).
l “Millî his ile dil arasındaki bağ cok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca muessirdir. Turk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin. -Ulkelerini, yuksek istiklÂlini korumasını bilen Turk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” [ve tabii korumalı]
l “Kat’î olarak bilinmelidir ki Turk milletinin millî dili ve millî benliği butun hayatında hÂkim ve esas olacaktır.” [Elbette “butun hayat”tan kasıt siyaset, hukuk, teknik, bilim, eğitim, sanat, tıp, kultur ve edebiyattır; hayatın her yuzu.]
l “Batı dillerinden hicbirinden aşağı olmamak uzere, onlardaki kavramları anlatacak keskinliği, acıklığı haiz Turk bilim dili terimleri tesbit edilecektir.” (Ataturk bizzat kendisi bu dÂv uğruna calıştı. Bugun askerlikte olsun, matematikte olsun kullandığımız bircok terimleri Turkcenin derinliklerinden cıkarıp bize armağan etmiştir. Altmış beş yıldır bu konuda cok ilerleme kaydedilmiş, her yeni bilimsel kavram tam Turkcesiyle ifÂde edilebilir konuma gelinmişken ne hikmetse şimdi bazı odaklar bu gelişmeyi ve Turkceyi hızla yoketmekle uğraşıyor.)
l Daha 1924’te: “Millî eğitimin ne demek olduğunu bilmekte hicbir tereddut kalmamalıdır. Bir de millî eğitim esas olduktan sonra onun lisanını, usulunu, vasıtalarını da millî yapmak zarureti munakaşa edilemez.”
l 1938’de, vefatından az once: “Turlu bilimlere ait Turkce terimler tesbit edilmiş, bu suretle dilimiz yabancı dillerin tesirinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. Bu yıl okullarımızda tedrisatın Turkce terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olmasını kultur hayatımız icin muhim bir hÂdise olarak kaydetmek isterim.”
Ve nihayet Turk bilimci ve eğitimcisine şu vasiyeti: “Bakınız arkadaşlar, ben belki cok yaşamam. Fakat siz, olene dek Turk gencliğini yetiştirecek ve Turkce’nin bir kultur dili olarak gelişmeye devamı yolunda calışacaksınız. Cunku Turkiye ve Turkluk, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.” ( Ataturk’un sozlerinin kaynağı ve ilÂve bilgiler icin: Bkz. O. Sinanoğlu, “Ataturk ve Turk Bilim Dili”, Bilim ve Teknik , sayı 59, sff. 8-11, Ekim 1972).
Goruluyor ki, Ataturkculukle, yabancı dilden eğitim, hiristiyan misyoner okulu modeli demek olan “kolej” (veya benzeri “Anadolu lisesi”) yanlısı olmak kesinlikle bağdaşmaz. O halde Ataturkculere bugun, her zamankinden cok, buyuk bir gorev duşuyor: Turkce bir iki nesil sonra yokolmadan yabancı dille eğitime son verilmeli, onun yerini yabancı dil takviyeli Turkce Fen liseleri veya Ulken (“super”) liseler duzeni almalı. Turkce bilim ve teknik yayınları (telif ve tercume, dergi ve kitaplar) Devlet ve ceşitli kuruluşlarca teşvik edilmeli. Unutulmamalı ki, Turk Devleti’nin birinci gorevi Turk adının, kimliğinin, onun icin de Turkce’nin ilelebet yaşamasını sağlamaktır.

sinanoglu.net ten alınmıştır....
__________________