
Yazılanlar, doktor uyarısı ya da onerisi değildir. Piyelonefrit Sınıflandırma ve dış kaynaklar ICD-10 kodu N[1]-N[2], N[3] ICD-9 kodu 590, 592.9 MedlinePlus 000522 eMedicine ped/1959
MeSH D011704 Piyelonefrit bobreğin (Eski Yunanca nefros) piyelumuna (pelvisine) ulaşmış bir yukselen idrar yolu enfeksiyonudur. Eğer enfeksiyon ciddi ise "urosepsis" terimi ile eşanlamlı olarak kullanılır (sepsis, enfeksiyon nedeniyle meydana gelen bir sistemik enflamasyon tepki sendromudur). Tedavisi icin antibiyotik, ayrıca hastalığın temel nedeninin giderilmesi gerekir. Nefritin bir turudur. Piyelit olarak da adlandırılabilir.[1]
Konu başlıkları
1 Belirti ve işaretler 2 Tanı 3 Nedenleri 4 Patoloji 5 Tedavi 6 Epidemiyoloji 7 Ayrıca bakınız 8 Kaynakca 9 Dış bağlantılar
Belirti ve işaretler
Piyelonefrit olduğu zaman gorulen diğer şikayetler, başlıca işeme sırasında acı (dizuri), abdominal ağrı (enfeksiyonlu taraftan yayılır) ve mesane ve etkilenmiş bobrek tarafında duyarlılıktır ("renal taraf duyarlılıgı" terimi de kullanılır). Coğu vakada ayrıca sistemik semptomlar da bulunur, ateş, havale, başağrısı ve kusma gibi. Ciddi vakalarda, sayıklama da olabilir.[1]
Tanı
Tipik semptomlara sahip hastaların idrarında nitrit ve lokositlerin bulunması piyelonefrit tanısı icin yeterlidir ve tedavi icin de yol gostericidir. Kesin tanı, idrar kulturu ile yapılır; eğer enfeksiyonun nereden kaynaklandığı konusunda şuphe varsa kan kulturu de gerekebilir.[1]
Eğer bobrek taşı olabileceğinden şuphe ediliyorsa (orneğin kolik ağrıdan dolayı, veya idrarda aşırı miktarda kan bulunursa), bobrek, ureter ve mesanenin rontgenle incelenmesi, X-ışını gecirmeyen taşların varlığını tespit etmek icin kullanılabilir.[1]
Yukselen idrar yolu enfeksiyonlarının tekrarlanması halinde anatomik bir anormallik (vezikoureter reflu (mesanedeki idrarın uretere geri akması) veya polikistik bobrek hastalığı) olasılığının dışlanması gerekebilir. Bu durumda yapılan incelemelere ultrason veya işeme sistouretrografisidir.[1]
Nedenleri
"Toplum kokenli" piyelonefrit vakalarının coğu, idrar yoluna giren bağırsak organizmalarından kaynaklanır. Yaygın gorulen organizmalar E. coli (70-80%) and Enterococcus faecalis'tir. Hastaneden edinilen enfeksiyonlar koliform ve enterkoklardan dolayı olabileceği gibi toplulukta alışılagelmemiş başka organizmalardan (Klebsiella turleri, Pseudomonas aeruginosa) da dolayı olabilir. Coğu piyelonefrit vakası aşağı idrar yolu enfeksiyonu olarak başlarlar, başlıca kistit ve prostatit olmak uzere.[1]
Aşağıdaki durumlarda risk artar:[1][2]
Mekanik: bobrekler ve idrar yolunda yapısal anormallikler, ozellikle kucuk cocuklarda vesikouretral reflu (VUR), bobrek taşları, idrar yolu sondası, idrar yolunda stent veya drenaj uygulamaları (orneğin nefrostomi), gebelik, noropatik mesane (orneğin omurilik zararı, spina bifida veya coklu skleroz) ve prostat hastalıkları (orneğin erkeklerde selim prostatik hiperplazi). Bunyesel: diyabet mellitus, immun yetmezlik durumları. Davranışsal: son bir yıl icinde yeni bir cinsel eş edinmiş olmak, spermisit kullanımı. Aile hikÂyesi (sık idrar yolu enfeksiyonu olan başka aile fertleri olması). Patoloji
Akut piyelonefrit renal pelvisin (bobrek toplama sisteminin) ve bobreğin eksudatif purulent lokalize enflamasyonudur. Renal parenkimde interstitium abseler gorulur (cerahatli (supuratif) nekroz), bunlar icinde irin (notrfiller, fibrin, hucre debrisi ve hematoksilinofiller) vardır. Tubuller eksudadan zarar gormuş olur ve iclerinde notrofil grupları gorunebilir. Erken aşamalarda glomerler ve damarlar normaldir.[3] Patolojik muayenede coğu zaman renal pelvis ve renal korteksten yayılan kanama ve supurasyon (cerahat akması) gorulur. Kronik enfeksiyon sonucunda fibroz ve yara izi (skarlaşma) meydana gelir.
Tedavi
Hemen tum piyelonefrit vakaları bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklandığından, tedavinin merkezinde antibiyotik yer alır. Hafif vakalar ağızdan antibiyotikler tedavi edilebilir ama genelde tedavinin ilk safhalarında intravenoz (damardan) antibiyotik alınması gerekir. Kullanılan antibiyotik yerel uygulamalara gore değişir ve fluorkinonlar (orneğin Siprofloksasin), beta-laktam antibiyotikler (amoksisilin veya bir sefalosporin turevi), trimetoprim (veya kotrimazol) veya nitrofurantoin icerebilir. Aminoglukozitlerden toksik olmalarından dolayı kacınılır ama kısa sureli olarak diğer antibiyotiklere eklenebilir.[1]
Yuksek ateşli ve lokositozlu tum akut vakalar hastaneye alınmalı ve derhal damardan sıvı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Damardan Siproflaksin (400 mg/12 saat) genelde tercih edilen ilk tedavidir. Buna alternatif olarak damardan ampisilin (her 6 saatte 2 g) artı gentamisin (her 8 saatte 1 mg/kg) de cok etkilidir. Eğer hasta gebeyse siproflaksin kontraendikedir, dolayısıyla ampsilin/gentamisin birleşimi tercih edilir. Antibiyotik tedavisi sırasında akyuvar ve ateş yakından izlenir. Hastanın ateşi 24 ila 48 saat boyunca duşmuş olana kadar damardan antibiyotikler devam eder, ardından eşdeğer antibiyotikler ağızdan alınır, toplam 2 haftalık bir tedavi suresi icin.[4]
Tekrarlayan enfenksiyonlarda ek incelemlerle altta yatan anormalliklere rastlanabilir. Ender olarak cerrahi mudahale ile tekrarlama olasılığını azaltır. Eğer bir anormallik gorulemezse, korunma amaclı olarak uzun sureli antibiyotik tedavisinin (ya her gun ya da sadece cinsel ilişki ardından) yararlı olduğuna dair bulgular vardır[5] Mutekerir idrar yolu enfeksiyonu riski olan cocuklarda, uzun sureli antibiyotik tedavisinin olumlu bir etkisi olduğuna dair yeterli calışmalar yapılmamış olduğu gosterilmiştir, tibbi literaturun bir meta analizi sonucunda.[6] Yaban mersini (Cranberry) suyu icmenin koruyucu etkisi olduğu araştırılmıştır. Yapılan ceşitli araştırmaların sonuclarının hepsi değilse de coğu yararlı oldğunu bulmuştur.[7]
Bazı araştırmacılar, başka besinsel yaklaşımlarla idrar yolu iltihaplarının tekerruru engelleyebilir. Daha cok sivi almak, yaban mersini suyu, likapa (blueberry) suyu ve icinde probiyotik bakteriler bulunan fermante olmuş sut urunleri almanın bakterilerin idrar yolu epiteline bağlanmasına engel olduğu gosgterilmiştir.[8]
Epidemiyoloji
Piyelonefrit oldukca yaygındır, 10.000 nufusta kadınlarda 12-13 vaka erkeklerde de 3-4 vaka ile karşılaşılır. Genc kadınlarda ensidans daha yuksektir, bu yaş grubunun cinsel olarak daha aktif olmasından dolayı. Bebekler ve yaşlılarda da risk daha yuksektir, hormon durumu ve anatomik bozulmalardan dolayı.[9]
__________________