Kanser teşhisi yıkıcı olabilir. Ve bu korkunun mantıklı bir sebebi var. Kanser Birleşik Devletlerde kalp hastalıklarından sonraki 2. olum sebebidir ve her yıl yarım milyondan fazla can alır.İyi haber ise coğu kanser turlerinden sakınılabilir ve erken teşhis ile bircoğu tedavi edilebilir. Bu makalede, hastalığı ve tedaviyi anlamanız ve sizde ortaya cıkmasını sınırlandırmak icin atılması gereken adımları oğrenmek adına kanseri bircok yandan ele alacağız.

Kanser olarak duşunduğumuz şey aslında yuzden fazla farklı hastalık grubudur. Bu hastalıkların ayırt edici ozelliği hucrelerin anormal ve duzensiz buyumeleridir. Bu buyume hucreyi cevreleyen dokuları mahveder ve metastaz olarak bilinen bir surec ile vucudun diğer bolumlerine yayılabilir. Muhtemelen kanserin tum bu farklı turlerin duymuşsunuzdur:

- Deri Kanseri (en yaygını pullu hucre kanseri ve bazal hucre kanseridir.)
- Akciğer Kanseri
- Beyin Kanseri
- Goğus Kanseri
- Prostat Kanseri
- Kolon Kanseri
- Yumurtalık Kanseri
- Kan Kanseri (Losemi)
- Lenf Kanseri

Daha bircok tur de mevcuttur.

Kanser vucudun herhangi bir yerinde herhangi yaşta gelişebilir. AIDS, grip ya da tuberkuloz(verem) gibi bulaşıcı hastalıklardan farklı olarak kanser bulaşıcı değildir. Kanser genelde tekil bir hucrenin icinde meydana gelen genetik bir hasardan dolayı oluşur. Kanserden etkilenen hucreler kotu huylu hucreler olarak tanımlanır. Kotu huylu hucreler coğu durumda bolunmesi gerekenden cok hızlı bir şekilde bolunmesiyle diğer normal vucut hucrelerinden ayrılırlar. Bunun bilinmesi onemlidir cunku kanserle savaşmak icin kullanılan coğu ilaclar(anti kanser ilacları) kotu huylu hucrelere hucre bolunmesinin aktif fazı esnasından hucum eder.

Kanser olan ve tedavi sırasında sacları dokulen birisini tanıyor olabilirsiniz. Bu anti kanser ilaclarının kotu huylu cok hızlı bolunen hucrelerde olduğu gibi aşırı hızda bolunen normal sac folikul hucrelerini etkilemesinden dolayı olur.



Tumor Nedir?

Hucreler hızlandırılmış bir oranda bolunduğunde, genelde tumor adı verilen bir doku kutlesi oluşturmaya başlarlar. Tumor komşu kan damarlarından yayılan besinlerle beslenir ve aynı zamanda tumor angiyogenez(damar gelişimi) faktoru denilen bir madde oluşturarak da buyuyebilir. Bu faktor tumore bağımsız kan tedarikinin artmasını sağlar.

Tumorler 3 yaygın yolla yıkıcı olabilirler:

1. Tumorler komşu dokulara veya organlara basınc uygularlar..
2. Tumorler dokulara veya organlara direk olarak akın ederken bu surecte onlara zarar verir ve bazı fonksiyonlardan mahrum bırakabilirler.
3. Tumorler bu akın edilmiş doku veya organları enfeksiyondan kolay etkilenir hale getirir.

Tumorler aynı zamanda kendilerine yakın olan dokuları mahvetmek icin maddeler salgılar.

Kanser hakkındaki korkutucu şeylerden biri metastaz ihtimalidir. Bu, tumorden serbest bırakılan milyonlarca kotu huylu hucrenin kan akışına karıştığı bir surectir. Neyse ki bu hucrelerin coğu kan damarlarının duvarları arasında dolaşırken uretilen travma tarafından veya Doğal Oldurucu(NK) hucreleri ve T lenfositleri gibi bağışıklık sisteminin dolaşan hucreleri tarafından oldurulur. Kotu huylu hucrelerle savaşan diğer bağışıklık hucreleri makrofajlar, antijen hucreleri ve lenfokin adı verilen bağışıklık hucreleri tarafından uretilen maddelerdir. Interlokin-2 (IL-2) veya interferon yaygın bir lenfokindir (Bağışıklık sisteminin farklı bileşenlerinin detaylar hakkında Bağışıklık Sistemi Nasıl Calışır bolumune goz atabilirsiniz).

Bazı durumlarda, dolaşımdaki kotu huylu hucreler hayatta kalır ve kan damarlarının ceperlerinin kaslarına yapışırlar. Burada tumor oluşumu vucudun farklı bir alanında başlar ve daha cok yıkıma sebebiyet verir.

Tum tumorlerin kansere yol acmadığını belirtmek onemlidir. Tumorler kotu huylu ya da iyi huylu olabilirler. Kotu huylu tumor kanserdir, iyi huylu değil. İyi huylu tumor ile kotu huylu tumor arasındaki ana fark iyi huylu tumor vucudun diğer bolumlerine yayılmaz ve genelde alındığında tekrar buyumez. İyi huylu tumor ya cerrahi bir mudahale ile alınır ya da ne yapacağının gozlenmesi icin olduğu yerde bırakılır. Alınma veya gozlem kararı tumorun tipine, boyutuna ve yerine bağlıdır.

Kanserin Nedenleri

Kanserin bazısını kontrol edebildiğimiz bazısını edemediğimiz bircok sebebi vardır. Kontrol edemediğimiz sebeplerden bir tanesi genetik mutasyonların varlığıdır. Normal hucre buyumesinde rol alan bir tip gen –onkojen- kontrolsuz tumor buyumesi amacıyla değiştirilebilir. Onkojenler hucrelerin enerji kullanım ve coğalma yollarını etkilerler. Orneğin bazı kanserlerde onkojen mutasyona uğrar ve hucrenin yeteri kadar buyumeden bolunmesini tetikleyen bir protein uretir. C-myc ve C-erb B–2 gibi diğer proteinler yukseltildiklerinde kucuk hucre sırasıyla akciğer ve goğus kanserlerine bulaşabilirler.

Tumor bastırıcı genlerdeki mutasyonlar kanserin bir diğer yaygın sebebidir. Tahmin edebileceğiniz gibi, bir tumor bastırıcı gen tumorleri engellemekle yukumludur. Fakat bu genler zarar gorduğunde, korumak yerine kanserin gelişmesine izin verirler. Bu genlerden biri olan p53 anormal DNA’sı olan hucrelerin hayatta kalmasını engeller. P53 hatalı olduğunda bu anormal DNA’lı hucreler hayatta kalır ve coğalır boylece kanser gelişmesi ihtimalini arttırmış olur.

Belli başlı bazı kanserler kromozom anormallikleriyle ilişkilendirilir. Kromozomlar hucrelerimizin cekirdeklerinin icerisinde bulunur ve genlerimizi icerir. Genler olmadığında, kopyalandığında veya yeniden duzenlendiğinde, bir tumorun gelişme yatkınlığı artar. Bazı kan kanserlerinde, sarkomlarda, lenf kanserlerinde ve diğerlerinde tumorler kromozom anormallikleriyle ilişkilendirilir.

Viruslerle ilişkilendirilen kanserler de mevcuttur. Genital bolgede siğillere yol acan Human Papilloma virusu (HPV) rahim ağzı kanseri ile ilişkilendirilir. Bulaşıcı mononukleoza yol acan Epstein-Barr virusu ise Burkitt’in lenfomasıyla ilişkilidir. Bağışıklık sistemini etkileyen hastalıklar ve ilaclar da bazı kanserlerin gorulme riskini arttırabilir. Mesela AIDS hastalığı Kaposi’nin sarkomu ve lenf kanseri gibi iki tip yuksek riskli kanserle ilişkilidir.

İyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak bazı kanserler icin risk faktoru oluşturabilir. Akne ve bezler gibi bozuklukları tedavi etmek icin kullanılan X ışınları kan ve lenf kanseri gibi kanser risklerini arttırabilir.

Neyse ki, aynı zamanda bizim kontrolumuz altında olan kansere yakalanma riskini arttıran yani sakınılması gereken faktorler de vardır. Kanser olma riskini arttıran kanserojen (kanser oluşturan ajanlar) adı verilen maddeler vardır. Bazı yaygın kanserojenler arasında:

- Akciğer kanserine ve diğer kanserlere sebep olan arsenik, amyant ve nikel
- Kan kanserine sebep olan benzen
- Nazal ve nazofaringeal kansere sebebiyet veren formaldehit
- ve diğerleri…
bulunur.

İnsanların yaşam tarzıyla ilişkilendirilen kanserojenler arasında ağız kanseri, yemek borusu kanseri ve orofaringeal kanser riskini arttıran alkol, akciğer, mesane, baş, boyun ve yemek borusu kanserine sebep olan tutun bulunur. Dumansız veya ciğneme tutunu de ağız kanseri riskini yukseltir.

Şimdi doktorların kanserden konuşurken kullandıkları bazı terminolojileri tanımlayacağız.

Kanser Terminolojisi

Doktorunuz bir hastalığı tanımlarken buyuk kelimeler kullandığında ne hakkında konuştuğunu hic merak ettiniz mi? Bu kelimelerin coğunun Latin ya da Yunan kokleri vardır. Kokleri bildiğinizde, kelimeleri daha kolayca anlayabilirsiniz. Doktorunuz farklı tumorlerden bahsederken ne dediğini anlamanıza yardımcı olması icin size bir on ekler, son ekler ve sonlanma listesi vereceğim.

İşte en yaygın onekler ve anlamları:

- arthro (eklem)
- brachi (kol)
- broncho (soluk borusu)
- cardio (kalp)
- cephalo (baş)
- chole (safra kesesi)
- chondro (kıkırdak)
- cranio (kafatası)
- derm veya dermato (deri)
- entero (bağırsak)
- gastro (mide)
- gyno (kadın)
- hemo, hemato, hemia (kan)
- hepato (karaciğer)
- leuko (beyaz)
- myo (kas)
- neuro (sinir)
- osteo (kemik)
- stoma (ağız)

Fibroma ve liboma’da olduğu gibi -oma soneki iyi huylu bir tumoru belirtir.

-carcinoma sonlanışı (pullu hucre kanserinde olduğu gibi) ve –sarcoma soneki (rabdomyosarcoma’da olduğu gibi) genelde kotu huylu tumor gostergesidir. Burkitt’in lenfomasında olduğu gibi –lymphoma ve kronik miyelositik kan kanserinde olduğu gibi –losemi de genelde kotu huylu bir sureci gosterir. Yani artık osteosarcoma gibi bir kelime duyduğunuzda bunun kemiğin kotu huylu bir kanseri olduğunu anlamak eskisi gibi zor olmayacak.

Şimdi kanserin nasıl teşhis edildiğini oğreneceğiz.

Kanser Nasıl Teşhis Edilir?

Doktorunuz fiziksel muayene, laboratuar testleri, rontgenler ve detaylı gecmişiniz vasıtasıyla kanser olup olmadığınıza karar verebilir. Doktorunuz size genel sıhhatiniz, aldığınız ilaclar, ailenizin gecmişi ve iş gecmişiniz ( kanserojen maddelere cevresel maruz kalma vs) hakkında sorular soracaktır. Yorgunluk, acıklanamayan kilo kaybı, gece terlemeleri, oksurme, kanlı kusma, idrar ve dışkı değişiklikleri ve kalıcı acı gibi kanser teşhisine yol acan belirtilerden birine sahip olup olmadığınız sorulabilir. Eğer ağzınızda ağrısız ulser veya derinizde gecmeyen ulser varsa doktorunuzu bilgilendiriniz.

Doktorunuz aynı zamanda lenf bezlerinize (boyunda ve kol altlarında) derinize, akciğerlerinize, goğuslerinize, cinsel organlarınıza ve prostatınıza (erkeklerde) itina ile fiziksel muayene de yapacaktır. Tumor potansiyeli olabilen şupheli buyumeler genelde alınır (kazma biyopsisi veya oyma biyopsisi kullanarak) ya da numuneleşir ( iğne biyopsisi kullanarak) ve tanımlanmak icin laboratuvara gonderilir. Bir biyopsi aynı zamanda kucuk bir kameranın şupheli lezyonu goruntulemesi anlamına gelen endoskopi denilen bir prosedur yardımıyla da yapılabilir. Kan testleri bazı kanserlerin boyutunu ve hangi aşamada olduklarını ve diğer farklı tip kanserlerle alakalı olabilen diğer anormal bulguları tespit etmede yardımcı olabilir. Rontgen, MR, kemik taramaları ve ultrason gibi goruntuleme calışmaları genelde tumorun yerini ve ozelliklerini tespit etmede yardımcı olur.

Amerikan Kanser Topluluğu belli başlı bazı kanserler icin duzenli muayene tavsiye eder. 18 yaşın ustundeki her kadın her ay goğuslerini goğus kanseri icin kendisi test etmelidir. Goğuslerinizin doktor tarafından muayenesi 18 ve 40 yaşlarındaki kadınlar icin her 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise her yıl tamamlanmalıdır. Mamografi 35 ile 40 yaş arasında taban olarak sonra 40 ile 49 yaş arasında 1 ila 2 yılda bir, 50 yaş sonrasında ise her yıl cekilmelidir. Kadınlar aynı zamanda 18 ile 65 yaş arası her yıl rahim ağzı kanseri icin Papanicolaou smear testi de yaptırmalıdırlar. Rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanseri tetkiki icin pelvis değerlendirmesi 18 ila 40 yaş arasında her 1–3 yılda bir, daha sonrasında ise her yıl yaptırılmalıdır.

Erkekler icin, rektal muayene ve prostat ozel antijeni kan testini de iceren prostat kanseri takibi 50 yaş ( yuksek riskteki bireyler icin 45 sonrası) sonrasında her yıl tamamlanmalıdır. Rektal ve kolon kanseri takibi rektal muayeneyle 40 yaşından sonra her yıl, dışkı muayenesiyle 50 yaşından sonra her yıl ve sigmoidoskopi ile 50 yaşından sonra 3 ila 5 yılda bir yaptırılmalıdır.

Bir sonraki bolumde, kanser tedavisine bakacağız.

Kanser Tedavisi

Kanser tumorun boyutuna, yerine, kanser tipine ve diğer faktorlere bağlı olarak bir cok değişik yontemle tedavi edilebilir. Kanseri tedavi etmenin 3 yaygın yolu vardır:

1. Ameliyat
2. Radyasyon
3. Kemoterapi (ilac tedavisi)

Coğu durumda, en verimli sonucu almak adına bu tedaviler birlikte uygulanır. Hadi her birine daha detaylı bir bicimde goz atalım.

Ameliyat

Ameliyat kanseri tedavi etmenin en eski yontemidir. Eğer tumor gorece yerelleşmişse, cerrahi mudahaleyle alınabilir. Genelde, tumoru cevreleyen sağlıklı dokunun sınırları da kotu huylu hucrelerin tumunun alındığından emin olmak icin alınır. Ameliyat yaygın olarak kolon, goğus, testis, bobrek, boyun, baş, ağız ve vucudun diğer bolumlerinin kanserlerinin tedavisinde kullanılır. Ameliyat aynı zamanda tedavisiz bırakıldığında (kanser oncesi) kansere donebilecek dokuların temizlenmesinde ve kanserin yol actığı belirtilerin hafifletmek amacıyla da kullanılır. Ameliyat sık sık kemoterapi ve/veya radyasyon tedavisiyle sonucları daha iyi hale getirmek amacıyla birleştirilir.

Radyasyon

Aynı zamanda radyoterapi, ışın tedavisi kobalt terapisi ve ışınlama olarak da bilinen radyasyon tedavisi kanserle savaşmada yararlıdır cunku kanser hucrelerini normal hucrelerden daha kolayca parcalar. Radyoterapi genellikle dışarıdan tumore yonlendirilen X ışınları, gama ışınları, alfa veya beta parcacıkları demetiyle sağlanır. Radyoaktif misketler ve kablolar da eğer kucuk bir konteynır icine konulur ve vucutta tumorun yakınına yerleştirilirse dahili olarak kullanılabilir. Bazı durumlarda hem dahili ve harici radyoterapi yontemleri kullanılabilir.

Radyasyon terapisi Hodgkin’in lenfomasında, akciğer kanserinin bazı vakalarında, prostat, mesane ve diğer tumorlerde kullanılır. Radyasyon tedavisi yaygın olarak ameliyat ve kemoterapi gibi diğer tedavilerle birlikte kullanılır. Orneğin, radyasyon tedavisi ameliyatı kolaylaştırmak icin tumoru kucultebilir veya ameliyat sonrasında tumorun yeniden oluşmasını engellemek icin ek olarak kullanılabilir. Bazı vakalarda radyoterapi tek başına kullanılabilir, ozellikle tumor radyasyona dayanıksızsa, o alandaki ameliyat cok riskliyse. Radyasyon tedavi olası olmasa bile tumor buyumesi gibi belirtilerden yardım alarak tumorun kucultulmesinde kullanılabilir.

Kemoterapi

Kemoterapi ya da ilac tedavisi normal hucrelere verilen zararı azaltmayı denerken bir yandan da kanser hucrelerini oldurmek icin kullanılır. Kemoterapi vucudun diğer bolgelerine de sıcramış olan, kolay olarak tespit edilemeyen ve ameliyat veya radyoterapi ile tedavi edilemeyen kanserler ile savaşmada yararlıdır. Yaklaşık 50 anti kanser ilacından bazıları tek başına kullanılabilir veya diğer ilaclarla birlikte alınabilir. Kemoterapi şiddetli losemi, Hodgkin’in ve kotu huylu lenfoma, kucuk hucre akciğer kanseri, mesane ve testis kanseri ve diğer kanser ceşitlerinin tedavisinde başarılı olmuştur. Kemoterapi bazı durumlarda kanseri tedavi edebilir, yayılmasını onleyebilir ve bazı kanser tiplerinde belirtilerin hafiflemesini sağlayabilir. Kemoterapi radyasyon tedavisi ve/veya ameliyat ile birlikte gelişmiş sonuclar almak icin kullanılabilir.

Yan Etkiler


Kanser tedavisinin yan etkileri kişiden kişiye değişmekte ve hangi tedavi yonteminin kullanıldığına bağlıdır. Kemoterapinin yaygın yan etkileri arasında: mide bulantısı, kusma, sac dokulmesi, yorgunluk, kanama, enfeksiyon veya anemi olma olasılığının artması bulunur. Radyasyon tedavisinin potansiyel yan etkileri arasında iştah kaybı, deri değişikliği ve yorgunluk mevcuttur. Kanser ameliyatının yan etkileri diğer ameliyatların yan etkileriyle benzerdir ve iyileşme esnasında acı, anestezi esnasında kullanılan ilaclarından dolayı yaşanan gecici mide bulantısı ve ameliyat sonrasında potansiyel kanama ve enfeksiyonu icerir. Doktorunuz ve sağlık bakım ekibiniz size hangi yan etkileri bekleyebileceğiniz ve onları en iyi nasıl yonetebileceğiniz hakkında tavsiye verebilecek en iyi insanlardır. Kanser tedavisinin yan etkilerinin etkisini azaltmak icin ilaclar, beslenme ipucları ve diğer yollar mevcuttur.

__________________