
Modern dunyanın hızlandırdığı rekabet her alana yansımışken kuresel guc olmayı başaran ya da bu iddiasını surduren devletlerin ceşitli keşif ve icatlarıyla, bilim ve sanat alanında ilerlemeyi onemseyerek neler yaptıkları ortada.
Ataturk’un de bircok kez vurguladığı uzere bu coğrafya, bu ulus nice değerler cıkaracak potansiyele sahip olmasına karşın işin aslı pek de oyle olmuyor cunku tarihini bilmeyenin bugunu doğru okuması mumkun olmayacağından yarını şekillendirme gibi bir iddiada da bulunması abesle iştigaldir. Bu durumu alışkanlık haline getirmiş uluslar da sadece seyreder… Sessizce beklediği istasyondan gecip giden trenleri saymakla tatmin yaşamak bir gelenek halini alır boylece.
Coğrafyamızda yetişmiş değerlerden biri olan ancak muhteşem isimlerimizle aynı akıbeti yaşayan Emrullah Ali Yıldız…
Bursa Orhangazi’de doğup dunyayı değiştirecek icatların mucidi oldu

Hatta değiştirecek demek biraz yanlış olur cunku değiştiren icatların mucididir Emrullah Ali Yıldız. Bursa’nın Orhangazi ilcesinde 1909 yılında doğduğu bilinen Yıldız’ı birkac yıl once Sunay Akın sayesinde oğrenmiştik. Hoş, hala bihaber olanlarla kıyaslandığında Yıldız’ı oğrenenlerin, bilenlerin sayısı devede kulak benzetmesini haklı cıkarıyor.
Cocukluğu Osmanlı Devleti’nin, harabelerin altında yıkık bir goruntu cizdiği doneme denk gelir.
Henuz 17 yaşındayken Turk Tayyare Cemiyeti tarafından acılan Yeşilkoy Tayyare Makinist Mektebine girer. Bu kurum, Hava Kuvvetlerine astsubay yetiştirmek uzere eğitimler veren bir okul niteliğindedir. Reşit olduğunda mezuniyetini de kutlar Yıldız; okulunu birincilikle bitirmiş birinci sınıf bir muhendistir artık. Donemin şartlarında okuldan mezun olan oğrencilerin 4 yıllık zorunlu gorev yapması gerekliydi. Bu zorunluluk gereği Eskişehir Askeri Hava Okulu Hazırlama Boluğunde Tayyare Makinisti olarak gorev yapar.
İsyanı bastıran birlikte gorevlidir

Cumhuriyet’e yonelen isyanlardan biri olan 1930 Ağrı isyanı, Yıldız’ın gorev yaptığı doneme denk gelir. İsyanı bastırmak icin gorevlendirilen ordu birliklerinde onun da ismi bulunmaktadır.
Dort yıllık zorunlu gorevini tamamlamasının ardından direkt istifa eder ve Bursa’ya donup kardeşiyle birlikte bir fotoğraf studyosu acar. Fakat icindeki gokyuzu aşkı dinmek bir yana onu daha da ateşler.
Bilinen ilk icadını yaratıyor

Bu ateşle studyodaki işlerini askıya alıp Yelken Kanat adını verdiği bir ucak uretir, daha sonra bu ucak, “Bursa Yelken Kanadı” olarak tarihteki yerini alır.
Bursa Yelkenlisinin yapımı ile yakınındaki Ziraat Mektebinin arazisinde ucuşlar yapmaya başlar. Ulusal gazetelere haberleri cıkmaya başlamıştır, bu donemde 1934 yılında soz konusu cabalarından ilham alarak Bursa Halkevleri de Bursa Havacılık Kulubunu kurarak halk ile calışır.
Turkkuşu macerası bu donemde başlıyor
Kanat acıklığı 12, govde uzunluğu 6 metre olan Bursa Yelkenlisi ile ilgili haberleri okuyan THK Başkanı Fuat Bulca, 22 Mayıs 1935 gunu kurulan Turkkuşu’na cağırır, boylece kuruluşundan tam 19 gun sonra Emrullah Ali Yıldız da oradadır.
Ataturk’un kızı Sabiha Gokcen’le eğitim icin Sovyetler Birliği’ne gider

10 Temmuz 1935 gunu, Sovyetler Birliği’ne Sabiha Gokcen’in de dahil olduğu 7 arkadaşıyla eğitim almaya gonderilirler. Yurda donuşlerinde artık Turkkuşunda oğretmen olarak gorev yapmaya hazırlardır. Planorluk, model ucak eğitimi, paraşutculuk gibi konularda oğrenciler yetiştiren bu ekiple cok değerli deneyimler elde ettiğini belirten Yıldız, 1936-1949 yılları arasındaki oğretmenliği ile once Turkkuşunda Başoğretmen, daha sonra İnonu Yuksek Planor Kampı Mudurluğu, Ucak Fabrikası Tecrube Pilotluğu gorevlerini icra eder.
Dunya rekorunu kırdı

Emrullah Ali Yıldız, Ernest Jochmann ve arkadaşı Flessdorf’un elinde bulunan 13 saat 59 dakikalık havada kalma rekorunu, oğrencisi Sezai Aksu ile Turkkuşu 14 saat 20 dakika havada kalarak kırar.
Bu rekor, yardımcı pilot ile havada kalma rekorudur ancak daha oncesinde, 29 Ağustos 1936 tarihinde 18 saat 35 dakika tek başına havada kalarak bir başka dunya rekoru kırdığı daha az bilinen bir rekordur.
Emrullah Ali’nin yıldızının parlaması dikkat ceker

Bu yaşananlar tum dunyada dikkat ceker haliyle ve , Emrullah Ali Yıldız da dunyanın dikkat ettiği bir isim haline gelmiştir. Kendisi dikey havalanan ucak adını verdiği helikopteri de ureten isimdir. Bu icadının patentini de alır.
Gerisinin anlatılmasına kendisine bırakalım:
“Evet bircok icadımın yanında, model ucak motoru imalatım da vardı. Bunlara cok emek verdim ama kıymet bilen olmadı. Helikopter patentini de 1956’da aldım. ancak ona da ilgi duyan olmadı. Dikey kalkış yapan Harrier’e benzer bir patent calışmam daha olmuştu. İlgisizlik nedeniyle bunu da değerlendiremedim. Sonraki yıllarda Harrier ucağını gorunce icim sızladı.”
Havacılık duayeni
Bir diğer icadı ise Otomatik Paraşut Acma Cihazıdır; nam-ı diğer KAP-3. Takvimler Haziran 1943’u gosterdiğinde Havacılık ve Spor Dergisi’ne bu buluşunu şu şekilde anlatır: “Bugun, tayyarenin surati, paraşut gaye suratinden daha fazla olduğundan motoru duran, kopan ya da kırılan kanadı yanan bir tayyarenin pilotu, paraşutunu tayyareyi terk ettikten sonra geciktirmek zorundadır. Bunun icin pilotun cok uzun surede elde edilen paraşutculuk deneyimi olmalıdır yoksa lazım olan o gecikmeyi gercekleştiremez. Bir de pilotun bu saniyeli atlayışlarda yaralı olabileceği duşunulurse paraşutten istifade bir tesaduften ibaret kalmaktadır. Her pilotun paraşutune takılabilecek bu alet, gec ya da erken acılma gibi sorunları ortadan kaldıracaktır.”
Beklendiği uzere bu buluşuyla da ilgilenen olmaz. Kendisi 15 kez denediği bu buluşunun akıbetini ve elden cıkmasını anlatır:
“İşte bu sıralarda karşıma yabancı bir muhendis cıktı. Keşfimle cok yakından ilgilendi. Tetkik ettirmek uzere benden hesap ve projeler istedi. Hepsini aldı gitti. Aradan tam bir sene gectikten sonra cevap geldi. Geldi ama, artık bizim keşif, keşif olmaktan , icat olmaktan, ihtira (turetme anlamını taşıyan bu sozcuğun bu kısımda kullanılma amacı icadın uretimini anlatmaya yoneliktir) olmaktan cıkmıştı. Tabii tıpkısı değil, fakat benimkine benzer bir alet şimdi Amerika Havacılığından Muvaffakiyetle tatbik ediliyor.” Kendisi sahip olduğu fotoğrafcılık deneyimini ve aile mesleğini de surdurmuştur. İstanbul Galatasaray’da Cicek Pasajı ustundeki cstudyosunda Fikret Kaftanoğlu’ndan aldığı bir sistemi geliştirmiştir. Bir boy aynasında kendinizi gorerek istediğiniz şekilde poz verebilir ve kolayca elinizde bir duğmeye basarak kendi fotoğrafınızı alabilirdiniz. Emrullah Ali Yıldız buna da “Gorcek” adını vermişti.

Ulkesi destek olmayınca buluşunu satmak zorunda kalan mucid
Ucakların pervane yapımıyla ilgili icadın sahibi de Emrullah Ali Yıldız… 1952 yılında bu icadının patentini alan Yıldız, buluşunu kabul ettiremez ve Amerika’ya 1000 dolara satmak zorunda kalır. O donemde ABD’liler icin bir belge imzalar ve belge şu cumlelerle başlar: “Bendeniz, Emrullah Ali Yıldız, İstanbul’da yaşayan bir Turk vatandaşı olarak Variable Propeller Mechanism For Winged Aircraft icin bir icat yaptım ve 1 Ağustos 1952’de Birleşik Devletler Patent Ofisi’nde 302.046 numaralı başvuru formunu doldurdum.” İşte bir ulkenin kaderini değiştirebilecek bir icat ve bir mucit hafızalarımıza yer ettirilmeden hayatımızdan gecip gitmek uzeredir. Nitekim tum bu olup bitenler Emrullah Ali Yıldız’ı da bezdirmiştir. Havacılığı bırakır. İstanbul’a gelir ve kardeşiyle birlikte Galatasaray’da bir fotoğraf studyosu acarak gokyuzune veda eder. Artık ayağı yere basıyordur ve ayakları yere basan icatlar yapmaya devam eder.
Selfie var ya hani heh işte onu da icat eden kendisi

En azından yontemsel anlamda…
Emrullah Ali Yıldız bir başka icada imza atar; sistemi, Fikret Kaplanoğlu’ndan alıp geliştirerek, fotoğraf cektirmek isteyen muşterilerinin bir kabine girmesini ve karşısındaki aynaya bakarak isteği pozu kendisinin vermesini ister. Muşteri istediği pozu yakaladığı zaman kordonun ucundaki duğmeye basması yeterli olacaktır. Boylece muşteri kendi fotoğrafının cekecektir. Bunun da mucidi Emrullah Ali Yıldız’dır. Yıldız bu icadına “Gorcek” adını vermiştir.
LİSTELİST
__________________