
Kurmay Binbaşı Ethem Altın anlatıyor:
-“Buyuk taarruz sabahı... Yuzyılların ender yetiştirdiği buyuk Komutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kocatepe’dedir. Tan yeri ağarıyor.
Sabahın sessizliğini, gokleri yırtarak ucan bir top mermisi bozdu. Arkasından butun Turk topları ateş puskurmeye başladı. Duşmanın ele gecirilmez denen mevzileri altust oluyordu. Bir an icinde her taraf ateş ve duman icinde kalmıştı. Ateş gittikce şiddetleniyor; Turk milletinin talihi ile birlikte guneş de nazlı nazlı yukseliyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa pelerinini altına topladı ve kayaların ustune oturdu. Dalgınlığı kalmamıştı; tebessum ediyordu. Sabah ışıklarının okşayarak parlattığı altın saclarında Turk milletinin geleceği parlıyordu. Cok keyiflenmişti.
-‘Şimdi kahvaltıyı getirin’ diye seslendi.
Bir tepsinin icinde iki dilim er ekmeği, birkac zeytin, bir parca beyaz peynir geldi. İşte hepsi o kadar. Bunları buyuk bir iştah ile yedi. Evet, yedi buyuk devletin buyukluğune meydan okuyan, masum bir millete yeniden hayat veren yuce komutan, koca dÂhi Gazi kahvaltı ediyordu. İsteseydi altın tepsiler icinde parlak ve yaldızlı salonlarda her bakımdan nelere sahip olmazdı. Hayır, o boylesini seviyor, boyle istiyordu. Sade Turk milletine değil, tarihlere, dunyalara ornek veriyordu.”1
1 BANOĞLU, Niyazi Ahmet, Nukte ve Fıkralarla Ataturk, Garanti Matbaası, İstanbul 1967, s. 216-217.
Kaynak: Ataturk’ten Gencliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gurel, Mayıs 2009
__________________