Merak Ettiğiniz Konuyu CTRL + F İle Bulabilirsiniz...

CİNSEL TEMASLA BULAŞAN HASTALIKLAR

Cinsel temasla bulaşan hastalıklar ( CTBH ), vucut sıvılarının alışverişi yoluyla bulaşan 50’ den fazla hastalık ve sendromu niteleyen bir terimdir. Bir kişiden diğerine vajina, ağız ve makat yoluyla cinsel ilişki sırasında bulaşabilirler. CTBH, cinsel organlardaki basit bir iltihaptan kısırlığa ve diğer bircok ciddi hastalığa kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Tedavi edilmedikleri takdirde, ciddi sağlık problemlerine neden olabilirler.
Bircok ulkede sanayileşme ve kentleşme, gocmen işciler, cinsel serbestlikle birlikte korunma yontemlerinin yeterince uygulanmaması sonucu korunmanın sağlanamaması ve mikroorganizmaların ilaclara direnc kazanması, cinsel temasla bulaşan enfeksiyonların toplumda sık rastlanır hale gelmesini sağlamıştır. 20. yuzyılın 2. yarısında koruyucu hekimliğin etkinliği ile diğer bulaşıcı hastalıklarla mucadelede başarılı adımlar atılmış olmasına rağmen, CTBH’ nin oranı, urkutucu boyutlara ulaşmıştır.
Dunyada her yıl 350 milyon insan, tedavi edilebilir nitelikteki CTBH’ lere yakalanmaktadır.
CTBH’ nin Zararları
Boyle bir hastalığın tedavi edilmemesinin getirdiği en buyuk zarar, hastalığı seksuel partnerinize bulaştırmaktır. Diğer zararları ise şunlardır :
● Hastalık belirtilerinin rahatsız edici boyutlarda devam etmesi
● Kansere zemin hazırlayıcı faktorlerin oluşumu ( ozellikle genital organ kanseri )
● Ureme organlarının ciddi şekilde zarar gormesi
● İnfertilite – kısırlık
● Dış gebelik
● Hamile olan bir bayanın hastalığını bebeğine gecirme riski
● Duşuk yapma
● Yenidoğanlarda gorulen bazı enfeksiyonlar
● Kalp ve beyin hastalıkları
● Korluk
● Olum

• Bazı CTBH’ ler hicbir belirti vermezler. Bu da demektir ki, her birimiz bu hastalık etkenlerini vucudumuzda barındırıp, bilmeden başkalarına bulaştırıyor olabiliriz.
• Sifiliz, gonore, klamidya gibi hastalıklar, erken evrede saptandığında yoğun antibiyotik tedavisi ile başarıyla tedavi edilebilse de geri kalan hastalıkların coğunun % 100 tedavisi yoktur.
• CTBH’ nin tanısı genellikle, ureme organlarının salgılarından elde edilen kultur ve kan testleriyle konur.
Ortak Belirtiler
Cinsel temasla bulaşan hastalıklarda bazen belirti yoktur ya da kişiyi rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Belirtiler, hastalığın bulaşmasından 2 gun ila aylar sonra gorulebilir.
Bayanlar icin;
● Cinsel organdan gelen akıntı veya kotu koku
● Cinsel organın cevresinde yanma hissi ve ağrı
● Cinsel ilişki sonrası ve adet kanaması dışındaki kanamalar
● Sık sık, az miktarda idrara cıkma ve idrar yaparken kanama
● Bel bolgesinde ağrı
Erkekler icin;
● Cinsel organdan gelen akıntı
Hem erkek, hem de bayanlar icin;
● Genital organların cevresinde yara veya lezyonlar ( kabarcık, yara, siğil, kızartı )
● İdrar yapma esnasında yanma, sancı ve ağrı hissi
● İdrarda iltihap ve renginde değişiklik


● Kasıkta odemler, kasık ve lenf bezlerinde şişlik
● Boğazda uc haftadan daha uzun sure gozlenen odem ve kızarıklık
● Karın ağrısı
● Deride yara, bere, kabarcık, siğil ve catlak bulunması
● Cinsel ilişki sırasında sancı duyulması
● Oral yolla temas kuranlarda boğazda, anal yolla temas kuranlarda anus etrafında ağrı
● Gozlerde ve ciltte sararma
● Ateş ve vucutta ağrılar
● Cinsel organlarda ve vucutta yaygın kaşıntı
● Sıradışı enfeksiyonlar

HASTALIKLAR
En sık rastlanılan hastalıklar şoyledir :
● Aids
● Bakteriyel Vajinozis
● Epididimit - Orşit
● Genital Kondilemler - Ureme organı siğilleri ve deri kabarıklıkları
● Genital Ulser Hastalıkları
○ Genital Herpes – Ucuk
○ Granuloma Inguinale – Donovanozis
○ LGV – Lenfogranuloma venerium
○ Sifiliz – Frengi
○ Şankroid – Yumuşak cıban
● Gonore - Belsoğukluğu
● Hepatit B
● HPV – Human Papulloma Virusu
● Kandidiazis - Mantar
● Klamidya - Klamidyoz
● PID – Kasık ici iltihaplanması – Pelvik Inflamatuar
● Trikomoniyazis

AIDS - AKKİZ İMMUN YETMEZLİK SENDROMU
Aids, Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Turkce’ ye cevrilmiştir. İlk olarak 1981 yılında ABD’ de keşfedilmiştir. 1981 yılında ABD’ de 316 kişinin aidse yakalandığı bilinmektedir. Gunumuze kadar aidsten 225.000 kişinin olduğu kaydedilmiştir. WHO’ nun acıklamalarına gore 15 milyon kişi HIV virusu taşımaktadır. Halen kesin olarak bilinen bir tedavi yontemi bulunmamaktadır. Korunmak, bu tehlikeli ve olumcul virusun yayılmasını onlemek icin uygulanılabilecek tek yoldur. Aidse neden olan virus, ilk defa 1983 yılında Dr. Luc Montagnier tarafından kaydedilmiştir.
HIV ( vucut bağışıklık sistemi virusu ), insan vucudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir. Bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, onun virusten etkilenmeden once kolayca başedebildiği hastalık mikroplarıyla artık carpışamayacak duruma gelmesi demektir. Bu da basit bir enfeksiyonun bile olumcul hale gelmesine sebep olabilir. İnsan vucudu, bir defa HIV ile enfekte olmuşsa artık bu virusun yokedilmesi ya da vucuttan atılması mumkun değildir. Fakat virusun etkilerine engel olmak icin birtakım ilaclar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki ve en cok bilineni, AZT (Zidovudine) adı verilen ilactır. Bu ilac, virusun coğalmasını, virusun belirtilerinin gorulmesini engellemekte ve hastanın yaşamının az da olsa uzamasına neden olmaktadır.
Virus, doğrudan beyin hucrelerine etki ederek zihinsel ve fiziksel denge sorunlarına neden olabilir. Hastalık bulaştıktan sonra ortalama 3 - 6 ay sonra HIV' a karşı antikorlar oluşur. Ancak, bu antikorlar HIV' ı olduremezler. HIV vucuda girdikten 5-10 yıl sonra ortaya cıkabilir.



Aids hastaları, şakınlık, hafıza kaybı, denge kaybı, kekeleme, felc gibi problemeler oluşturabilen bazı enfeksiyonlardan kolayca etkilenebilirler. Bu problemler beynin direk olarak HIV ile etkilenmesinden yada texaplasmosis adı verilen bir hastalıktan kaynaklanmaktadır. Gorulen diğer hastalıkların HIV enfeksiyonu taşımayan kişilerde gorulmesi cok nadirdir.
Belirtiler : Aidsin belirtileri, zayıflamış bağışıklık sistemine ozgu belirtilerdir. Bu yuzden bunlar, aidsin spesifik belirtileri değildir.
► Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi acıklanamayan aşırı bir yorgunluk ve halsizlik
► Diet gibi herhangi bir aktivite sozkonusu olmadan iki aydan kısa bir surede 7 – 10 kilo kaybı
► Birkac haftanın sonunda ateşin oldukca yukselmesi
► Geceleri aşırı derecede terleme
► Vucuttaki salgı bezlerinin kabarması – lenfadenopati ve buna bağlı olarak boğaz ağrısı
► Dilin uzerinde ve ağız icinde beyaz noktalar ya da lekelerin oluşması
► Israrla devam eden ishal
► Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen uzun suren kuru oksuruk ve nefes darlığı
► Deri ustunde ya da altında oluşan leke ve şişliklerin meydana gelmesi
► İştah azalması
► Eklem yerleri ve kasıklarda ağrı
► Tuberkuloz, zana ve akciğer hastalıkları
► Ağız ve boğazda iyileşmeyen ya da sık sık tekrarlayan aftlar
► Cinsel organlarda uzun sure iyileşmeyen yaralar
► Tekrarlayan enfeksiyonlar
Bulaşma Yolları
1) Bulaşma riski yuksek olan aktiviteler :
■ Prezervatifsiz anal ya da vajinal ilişki. Birey, aids hastası olmayan partneri ile olan karşılıklı monogami ilişkisi dışındaki ilişkilerden kacınarak korunabilir. Cinsel ilişki sırasında, erkeğin penisinin veya kadının salgısının diğer eşin ağzı, vaginası veya anusuyle teması, bulaşmaya neden olabilir.
■ Oral veya anal seks. Oral seksin, seksuel birleşmeden daha az riskli olmasına rağmen ağızdaki bir kesikle meni veya vajinal boşalma sırasında oluşan sıvılardan virus bulaşması mumkundur.
■ Uyuşturucu kullanaların şırıngalarını paylaşmaları, virus bulaşma riskini yukseltir.
■ Aids hastası bir kadının hamile kalması. Bu durumda hastalık doğmamış bebeğe bulaşacaktır. Virus, anne sutuyle de gecebilmektedir.
■ Kan nakli. Virus taşıyan kişiden alınan kan, organ, doku vb. ile virus bulaşabilir.
■ Virus taşıyan kişinin spermiyle suni dollenme.
2) Bulaşma riski orta derecede olan aktiviteler :
■ Derin opucuk. Normalde, opucukle virusun bulaşmadığı bilinmektedir. Ancak opuşme esnasında veya onceden oluşmuş bir acık yaradan virusun kan dolaşımına girmesi mumkun olabilir.
■ Prezervatifle yapılan vajinal birleşme. Latex prezervatiflerin labaratuar ortamında % 100 etkili olduğunun saptanmasına rağmen, normal yaşamda bu etkinin daha az olduğu duşunulebilir. Bu nedenle prezervatif dahi kullanılsa % 2’ lik bir virus bulaşma riski olasıdır.
■ Prezervatifle yapılan anal birleşme. İlişkiler sırasında duzenli prezervatif kullanılması, riski buyuk olcude azaltmaktadır. Ancak, anal birleşme esnasında prezervatifin yırtılma veya delinme olasılığı fazladır. Bu nedenle prezervatif dahi kullanılsa, anal ilişki sırasında virus bulaşma riski vardır.
3) Bulaşma riskinin hic olmadığı aktiviteler :
Kuru opucuk, masturbasyon, korumalı oral seks, dokunma, solunum ve gunluk yaşam aktiviteleriyle ( tuvalet, yuzme havuzu, banyo, tabak ya da bardak, giysi, sarılma, tokalaşma vb. ) hicbir zaman aids bulaşmaz.
Testler
HIV enfeksiyonunu teşhis eden bircok test geliştirilmiştir. Bunlardan uc tanesi; ELISA, IFA ve Western Blot testleridir. Testler, vucut bağışıklık sitemindeki virus mevcudiyetini araştırmaktadır. Her ucu de virus konusunda kesin sonuclar verebilmektedir.


Test sonucunun pozitif cıkması vucutta virusun varlığına işarettir. Fakat bu sonuc kişinin aids olduğunu gostermez. Negatif test sonucu vucutta virus bulunmadığı anlamına gelmektedir. Kişi aidse yakalanmış ise vucudunda HIV virusu mevcut demektir. Vucudunda HIV enfeksiyonuna rastlanan bireyler aşağıdaki uc kategoriden birisine dahil olmuş demektir :
· HIV ile enfekte olmuş insanların bazıları hicbir zaman kendilerini hasta hissetmeyebilirler. Fakat onlar da virusu seksuel birleşme ya da diğer yollarla başka insana bulaştırabilirler. Bu insanlarda bulunan enfeksiyona belirtisiz enfeksiyon, bu tur insanlara da taşıyıcı adı verilmektedir. Bu insanlar hic bir zaman virusun enfeksiyonundan etkilenmez, ancak sadece bulaştırıcı etmen rolu oynarlar.
· HIV enfeksiyonu gorulen insanların bazılarında hafiften şiddetliye doğru gelişen belirtiler gorulebilir. Fakat bunların aids teşhisi icin bir kriter oluşturabilecek şekilde toplanması mumkun olmayabilir. Cunku bu tur hastalar aids virusu tarafından meydana getirilen hastalıklardan birini taşıyor olabilirler. Bu hastalar icin kesin bir aids teşhisi koymak mumkun değildir.
· Virus enfeksiyonunu taşıyan ve hastalığın tum belirtilerinin tamamını gosteren hastalar da olabilir. Bu hastalar artık aidslidir ve yaşamlarını uzatabilmek icin tedavi olmalıdırlar.
Aids Hastalığının Ruhsal Boyutu Ve Hiv(+) Hastaya Yaklaşım
Aids ve aynı virusun meydana getirdiği diğer hastalıkların belirlenmesinde ve tedavisinde bircok zorluk cekilmiştir. Bunlardan biri bu hastalıklardan birine yakalanmış bir kişiye aids hastası gibi davranılmasıdır. Her ne kadar yardıma muhtac olsalar da bu tutum yanlıştır. Bir diğeri ise hastanın psikolojik durumudur. İnsanların aidsli hastalara yaklaşmaması ve dışlaması yanlış bir tutumdur. Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olunması cok yanlıştır.
Hastalık, HIV(+) olan kişi ile birlikte, o kişinin ailesini, calışma arkadaşlarını, yaşadığı cevreyi ve tum toplumu etkileyen onemli bir sorundur. Bu nedenle hastalığın ruhsal, norolojik ve sosyal acıdan onemli etkileri vardır. Norolojik belirtilerin dışında HIV(+) hastalarda sık gorulen ceşitli ruhsal bozukluklar vardır. Bunların en sık karşılaşılanı depresyondur.
Depresyon : Aids hastalarında normal populasyondan %40 daha fazla gorulur. Aids hastalarında tanı koymada zorluklar vardır. Somatik yakınmaların depresyona mı yoksa hastalığa mı ait olduğunu ayırt etmek zordur. Psikiyatrik semptomlar hasta ve cevresi tarafından hastalığın bulgusu olarak algılanabilir. Ayrıca coğunlukla tek psikiyatrik tanı olmaması da tanı koymayı zorlaştırır. Depresyon daha cok ilk tanı konulduğunda ve demansın başlangıcında yoğunlaşmaktadır.
Bunaltı Bozuklukları : %2-38 oranlarda gorulmektedir. Genellikle diğer durumlara eşlik eder. İntihar Girişimi : İntihar riski normal kontrollerden 10 kat fazladır. Depresyon, demans, deliryum, eşcinsellik ve madde kullanımı riski arttırmaktadır. HIV(+) olduğunu oğrendikten sonra ve yakın bir zamanda aidsli bir arkadaşın kaybından sonra ihtihar oranları artmaktadır. Hastalıkta dalgalanmalar, sosyal cıkmazlar, maddi sorunlar riski arttırır. Madde Kullanımı : Genellikle madde kullanımı hastalık oncesi doneme dayanır. Hastalıkla birlikte başetme yontemi olarak madde kullanımı artabilir.
Aids hastalığını doğası nedeniyle daha test sonucu kişinin eline gecmeden ozel yaklaşım gerektiren bir hastalıktır. Kişiye HIV(+) olduğu haberi verilirken sadece bir hastalık tanısı soylenmemektedir. Gercekte verilen haber; tedavisi olmadığı icin oleceği, kalan yaşam suresini fiziksel yetersizlikler ve diğer enfeksiyon benzeri ek sorunlarla mucadele ederek gecireceğini, ailesi, en yakın arkadaşları, iş cevresi ve tum toplum tarafından red edilme olasılığının cok yuksek olduğunu, hastakığı başkalarına bulaştırmış olabileceğini bulaştırmadıysa da riskin buyuk olduğunu veren bir haberdir. Tanıyı oğrenmeyi genellikle şaşkınlık ve inkar izler. İrrasyonel korkular ve panik oluşur. Hastalık hakkında cok bilgileri olmayan, ancak tedavi edilemediği ya da olumcul olduğunu duydukları, ustelik olume giden yolunda acılı ve zor olacağını oğrenen hastalar, tanıyı kabul etmeyerek hicbir şey yokmuş gibi davranabilirler. Hastalığın inkarı diğer kronik ve olumcul hastalıklarda sadece hastalığın tedavisinde gecikmeye yol acabilirken, aids hastasının hasta olduğunu kabul etmemesi ve yaşamını sağlıklı bir birey gibi surdurmesi hastalığın diğer kişilere bulaşmasına neden olabilmektedir. Bu devreyi de uzuntu ve depresyon izler. Daha sonra gelmesi beklenen evre hastalığı kabullenmedir. Tanının oğrenilmesi ile başlayan cevrenin tepkileri, hastalığın bulaşacağı korkuyla uzaklşmaları depresyonu arttırmaktadır.



Cinsel partnerin ya da aynı yaşam tarzını paylaştığı arkadaşların kaybı yasla birlikte depresyonun derinliğini etkiler.
Tedavi
Bugun HIV enfeksiyonlarına karşı halen etkin bir tedavi bulunamamıştır. Bu alanda en cok denenmiş olan, virusun coğalmasına engel olarak etki eden, 1986’ dan beri kullanılan AZT (Retrovir&#174 ilacıdır. Bu ilacın aslında beklenen yaşam suresini uzatmadığı, hastanın sadece aids basamağına daha gec ulaşmasını sağlayabildiği gorulmektedir.
2) BAKTERİYEL VAJİNOZİS
Sadece kadınlarda gorulen bir hastalıktır. Kokulu, grimsi ve yapışkan vajinal akıntı vardır. Pelvis ( leğen kemiği ic bolgesi, kadın ureme organlarının bulunduğu bolge ) ici iltihaplanma gorulur. Hamile kadınlarda ise premature ve duşuk kilolu doğumlara rastanır. Sadece cinsel temas yoluyla bulaşmaz. Antibiyotiklerle kısa surede tedavisi munkundur.
3) EPİDİDİMİT – ORŞİT Testislerde şiddetli ağrı ve aniden gelişen şişlik gorulur. Uretral akıntıya da rastanabilir.
4)GENİTAL KONDİLEMLER – UREME ORGANI SİĞİLLERİ VE DERİ KABARIKLIKLARI Dış ureme organlarında, haznede, makat ve idrar kanalının dışa yakın kısımlarında gorulen, ağrısız, karnıbahar gorunumunde et kumeleri belirtisi taşır. Tedavi edilmezse kumeler buyuyerek cevre organlara zarar verir. Tedavi suresince cinsel ilişkide bulunulmaması veya kondom kullanılması onerilir. Siğiller tedavi edilse de virus kalıcıdır ve tekrar ortaya cıkabilir. Doğum yolunu, idrar kanalını, makatı tıkayabilir. Doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir ve bebeğin solunum yolunda siğiller oluşarak solunum sıkıntısına yol acabilir. Lazer ya da ozel ilaclarla siğiller yakılabilir. Cerrahi mudahele gerekebilir.
5) GENİTAL ULSER HASTALIKLARI
a) GENİTAL HERPES - UCUK : HSV’ nin ( herpes simpleks virusu ) neden olduğu iki şekilde gorulen bir hastalıktır. Oral tip, ağız cevresinde yara tarzı lezyonlar oluştururken, genital tip benzer lezyonu genital bolgede oluşturur. Lezyonlar, kalıcı lezyonlar değildir ancak tekrarlayabilirler. İlk enfeksiyon oldukca ağrılı ve kaşıntılıyken, ikinci ve sonraki enfeksiyonlarda daha hafif belirtiler gozlenir. İki tip de deriye temasla, masum opucukle, cinsel temasla bulaşabilir. Bulaşma icin yarayla temas şarttır. Kadınlarda rahim ağzında, erkeklerde idrar yollarında rahatsızlıklara rastlanır. Virusle ilk kez karşılaşma sonucu gelişen genital ucukta ateş, bulantı, baş ağrısı, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları gibi belirtilerden sonra veya bu belirtiler hic olmadan, kadınlarda dış ve ic cinsel organlarda, erkeklerde peniste kızarıklık, siğiller, şişlik, yaygın veya gruplar halinde ici su dolu kabarcıklar ortaya cıkar. Bu kabarcıklar kısa surede ağrılı, yuzeyel yaralara donuşur. Hastada idrar yaparken yanma, ağrı ve akıntı olabilir. Virus, sinir hucrelerine yerleşir. Burada omur boyu kalır. Zaman zaman reaktive olarak hastalığa ozgu bulgular verir ve yine inaktive olur. Genital Herpes, gebelik ve doğum sırasında bebek icin ciddi tehlikeler yaratabilir. kesin tedavisi yoktur. Dış belirtileri giderici tedaviler uygulanmaktadır. Temizlikle bulaşmanın onune gecilebilir. İlac yardımıyla yara ve ulserlerin yayılımı onlenebilir. Erken tanı ve tedaviyle, hastalığın şiddeti ve acısı azaltılabilir. İdrar yollarında hastalıklara, menenjite, kadınlarda rahim ağzı kanseri ve duşuklere neden olur. Bebeklerde gozleri, deriyi ve sinir sistemini etkiler, olume neden olabilir. HIV bulaşma riskini artırır.
b) GRANULOMA İNGUİNALE – DONOVANOZİS Etken, hastalıkla aynı adı taşıyan bakteridir. Tipik olarak enfekte kişinin derisinin altında şişlikler oluşur. Daha sonra şişlikler, ağrısız et kırmızısı ulserlere donuşurler.


c) LGV – LENFOGRANULOMA – VENERIUM Etken, hastalıkla aynı adı taşıyan bakteridir. Penis veya vulvada kucuk, genellikle ağrısız papuler ve kasıkta bezeler gorulur. Bunlar, daha sonra acılarak bircok fistul oluşturur. Tedavi edilmezse lenf yolları tıkanır.
d) SİFİLİZ – FRENGİ Dolaşım ve sinir siteminde kalıcı harabiyetlere sebep olan frengi, 2. Dunya Savaşı’ ndan sonra keşfedilen guclu antibiyotikler sayesinde buyuk olcude onemini yitirmişken, aidsin yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir. 1995 yılı WHO tahminlerine gore her yıl yaklaşık 12 milyon kişi hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık en sık Guney ve Guneydoğu Asya'da gorulmektedir. Sosyo-ekonomik duzeyi duşuk toplumlarda daha sık gorulmektedir.
Hastalık, Troponema Pallidum bakterisi tarafından yapılır. Hala, bu mikroorganizmayı uretebilecek bir kultur ortamı bulunamamıştır. Tedavi edilmediği takdirde, virus, vucuda yayılarak bircok organda hasara neden olur. Cinsel temasla veya yara yerinden bulaşan ciddi bir bakteriyel hastalıktır. En sık heteroseksuel ya da homoseksuel cinsel ilişki ile bulaşır. Bir diğer bulaşma yolu ise enfekte kan ve kan urunleri ile temastır. Bircok kişinin kullandığı iğneler, uyuşturucu bağımlılarında hastalığın kolayca yayılmasına olanak sağlar. Kan yoluyla dağıldığından hayati organlara buyuk zararlar verebilir. Gebelik veya doğum sırasında, anneden bebeğe gecebilir. HIV bulaşma riskini artırır. Ortalama 21 gunde belirtilerini verir. Hastalık; penis, vajina, anus ya da ağız yolu ile bulaşır. Hastalıkta bir veya daha fazla sayıda, sert, ağrısız şankır adlı yaralar oluşur. Bu yaralar, genelde bakterinin ilk bulaştığı cinsel organlar etrafında oluşur. Mikrop, daha sonra kan yolu ile tum vucuda yayılır. Kasık ve boyun lenf bezleri şişebilir. Tedavi edilsin, edilmesin şankır, birkac hafta icinde kendiliğinden kaybolur. Tedavi gormeden yaraların iyileşmesi hastalığın iyileşmesi anlamına gelmez. Bu devrede tedavi edilmeyen hastalarda hastalık ilerler. Hastalık şankır doneminde tedavi edilmez ise, yaraların ortaya cıkışından itibaren 3-6 hafta icerisinde, ellerde, ayaklarda ve vucudun diğer kısımlarında kırmızılıklar oluşur. Bu kırmızılıkların olduğu bolgelerde de bakteri bulunmaktadır. Tedavi edilmeyen vakalarda dahi, bu belirtiler kendiliğinden kaybolabilir. Frenginin ikinci donemi olarak bilinen bu donem 1-2 yıl surebilir. Tedavi edilmezse kalp ve beyin hastalıklarıyla birlikte felc ve olume yol acabilir. Hastalık, evreler halinde ilerler ve her evrede değişik bulgular verir. Devreler, primer sifiliz, sekonder sifiliz, latent (sessiz) sifiliz ve tersiyer sifilizdir.
Belirtiler
● El ayasında veya ayak tabanında renksiz lekeler veya cizgiler ● Deri lezyonları ● Ağız ve boğazda tahriş ● Sac kaybı
Tedavi
Tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Penisilinle de tedavi edilebilir. % 100 tedavisi erken teşhisle mumkundur. Tedavinin başlangıcından genellikle 24 saat sonra bulaştırıcılık kaybolur.
e) ŞANKROİD – YUMUŞAK CIBAN Etken, dukrey basilidir. Gelişmekte olan bircok ulkede genital ulserlerin en sık nedenidir. Ağrılı, kirli beyaz renkli ulserlerdir. Genellikle yaraya yakın kasıkta oluşan şişlikler zamanla buyur ve icindeki iltihap akar. HIV bulaşma riskini artırır.



Belirtiler
●Ureme organları ve anus cevresinde ağrılı ulsere neden olabilecek, ağrılı yaralar.
● Ağrılı idrar, vajinal akıntı ya da kanama.
● Kasıklarda şişkinlik.
Tedavi Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir. Yaraların iyileşmesi aylar alsa da, tedavisi kolaydır.
6) GONORE – BELSOĞUKLUĞU Gonokok adlı bakterinin neden olduğu gonore, en sık rastlanılan CTBH’ den biridir. Tedavi edilmezse ozellikle kadınlarda onemli sağlık sorunlarına neden olur. Erkeklerde sıklıkla uretrit , kadınlarda servisit yapan bir hastalıktır. 1995 yılı WHO’ nun tahminlerine gore her yıl yaklaşık 62 milyon kişi hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık, en sık Guney ve Guneydoğu Asya'da gorulmektedir. Ozellikle cinsel yonunden aktif gencleri hedef alması ve tedavi edilmezse ilerleyerek kısırlığa yol acmasından dolayı cok onemlidir. Duşuk sosyo-ekonomik duzey, cokeşli cinsel yaşam, cinsel aktivitenin erken yaşta başlaması, hastalığın saklanması bazen de belirti vermeden seyretmesi nedeniyle yayılımı cok fazladır. Genellikle mikrop bulaştıktan sonra 10 gun icinde hastalık belirtileri ortaya cıkmaktadır.
Belirtiler Erkeklerde; idrar yollarında, makat icinde ve boğazda iltihaplanma, dol yollarına sıcraması durumunda, testislerde şişlik ve kısırlık, peniste akıntı, idrar yaparken yanma ve ağrı, sık sık ve az miktarda idrara cıkma.
Kadınlarda; vajinal akıntı, kasıklarda ağrı, idrarda gucluk, sık idrara cıkma, duzensiz kanamalar, cinsel organdan gelen sarı ve kıvamlı sıvı, kronik karın ağrısı, idrar yapma esnasında ağrı ve yanma hissi, boğaz ağrısı, kasık bolgesinde ağrı. Enfeksiyon, ust ureme yollarına yayılıp pelvik iltihaplanmasına neden olabilir. Tedavi edilmezse, karışıp eklemleri, kalbi ve beyni etkileyebilir. Hamileler, hastalığı bebeklerine gecirebilirler. Bebeklerde korluğe varabilecek onemli goz rahatsızlıkları ortaya cıkabilir. HIV bulaşma riskini artırır. Kadınlarda eğer tedavi edilmezse PID, dış gebelik ve kısırlığa neden olabilir.
Tedavi
% 100 tedavisi erken teşhisle mumkundur. Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir. Tedavi edilen hastaların eşlerine de aynı tedavi uygulanmalıdır. Bircok bolgede penisilinler, gonore tedavisinde etkili olmamaktadır. Hastalık tedavi oluncaya kadar cinsel ilişkiden kacınmak gerekir. Gonore, tedavi edilmediğinde kadında onemli sağlık sorunlarına neden olur. Yumurta kanallarının iltihaplanması sonucu kısırlık, dış gebelik gelişebilir. Erkek hasta tedavi edilmediğinde meni yollarında iltihap ve bunun sonunda da kısırlık ortaya cıkabilir.

HEPATİT B
Hepatit B, hepatit B virusunun (HBV) meydana getirdiği bir enfeksiyon hastalığıdır. Virusun karaciğere yerleşip coğalarak karaciğeri tahrip etmesi ile ortaya cıkar ve bulaşıcıdır. Onemli bir sağlık sorunudur. Bugun Dunya'da yaklaşık 2 milyar kişinin Hepatit B'ye yakalandığını biliyoruz. Bunun yanında 350 milyon kişi bu virusu kronik olarak taşımaktadır. Turkiye'de ise her 3 kişiden yaklaşık biri virus ile karşılaşmıştır ve her 10 kişiden biri Hepatit B virusunu taşımakta ve bulaştırmaktadır. Hastaların %75-80'inde hicbir belirti gorulmez. Hepatit B, hafif ve belirti vermeyen bir enfeksiyondan, karaciğer kanseri gibi daha ağır karaciğer hastalıklarına kadar değişebilen ceşitli tablolara neden olabilir.
En riskli gruplar
● Uyuşturucu bağımlıları
● Cinsel yaşamı aktif insanlar ve birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olanlar
● Virusu taşıyan biriyle cinsel ilişkiye girenler ve aynı ortamda yaşayanlar



● İşi gereği kanla temas icinde olan kişiler ve sağlık personeli
●Enfekte annelerden doğan cocuklar
● Kan ve kan urunlerini kullananlar
●Toplu halde ( okullar , kreşler , kışlalar , yurtlar , huzurevleri ... vb. ) yaşayanlar .
Hepatit B’ nin Doğal Seyri Nasıldır?
Hepatit B enfeksiyonu, ceşitli şekillerde seyredebilir. Akut hepatit, genellikle kendiliğinden iyileşen, iyi huylu bir enfeksiyondur ama hastaların bir bolumunde kronik hepatit B yonunde ilerler. Kronik hepatit B, aralarında siroz, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserinin de olduğu daha ciddi durumlara neden olabilir. Karaciğer kanseri vakalarının %75-90’ı, kronik hepatit B sonucudur.
"Hepatit B Virusu Taşıyıcılığı" Ne Demektir?
Bu virus ile temas eden her 10 bebekten 9'u ve her 10 erişkinden 1'i belirli bir sure sonunda mikrobu vucudundan atmayı başaramaz. Bu durumda kişi virusu yaşam boyu vucudunda "taşıyacak" ve etrafa yayacaktır. Ancak taşıyıcılarda hastalık durumu farklılık gosterir.
Hepatit B'de risk bircok bulaşıcı hastalıktan cok farklıdır, cunku kronik hepatitlilerin %25'i primer karaciğer kanseri ve siroz nedeniyle olmektedir, cunku Hepatit B tum dunyadaki primer karaciğer kanserlerinin %60-80'inden sorumludur ve primer karaciğer kanserleri kanser olumleri icinde ilk uc sırada yer almaktadır. Hepatit B virusu sigaradan sonra bilinen en yaygın kanserojendir.
Belirtileri
● Duşuk derecede ateş
● Aşırı halsizlik ve yorgunluk hissi ve adele ağrısı
● İştah kaybı , bulantı ve kusma
● Karın ağrısı ve karaciğer bolgesinde hassasiyet
● Koyu renkli idrar, acık renk dışkı
● Deride, goz aklarında sararma
Belirtiler gorulmese de, ileride karaciğer buyumesine yol acabilir. Hepatit B virusu karaciğer iltihaplanması ve buna bağlı olarak olume de neden olabilir.
Hepatit Nasıl Bulaşır?
Hepatit B kan yoluyla ve sıklıkla da yakın temas ile bulaşır. Derideki bir catlak ya da acık yarayla temas eden kan ya da tukruk hastalığın bulaşması icin yeterli olabilmektedir. Sperm, vajinal salgı gibi yollardan da bulaşabilir. Enfekte kanın bulaştığı kesici aletler yoluyla da virus gecebilir ( orneğin dovme, piercing, şırınga, jilet, torpu veya ısırık ). Virus vucudun dışında en az 7 gun kuru yuzeyde yaşayabilir ve HIV’ dan 100 kez daha bulaşıcıdır. Dunyada CTBH’ lerin en hızlı yayılanıdır. Hepatit B virusu ile temas eden herkes hastalık bulgularını gostermeyebilir. Virusle temas eden her 10 kişiden birinde vucut virusu yenemez ve virus bir bicimde coğalmaya devam eder. Taşıyıcı olarak nitelenen bu insanlar kendilerini sağlıklı hissetmelerine rağmen cevreye virus yayarlar. Zaman icinde karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanseri gibi hastalıkların gelişmesiyle hayatlarını kaybederler .
Hepatit B’ye yakalanıp yakalanmadığını anlamanın tek yolu kan tahlili yaptırmaktır. Test virusun kulucka doneminde pozitif cıkmaz..
Hepatitin Tedavisi Nasıldır?
Kesin tedavisi yoktur. Zaten bazı ozel durumlar dışında bir tedavi yontemi uygulanmasına gerek yoktur. Hastaya dinlenme onerilir. Herhangi bir perhiz verilmez. Vucudu guclendirici tedavi, hastalığın zararını azaltır. Korunmak icin etkili aşı da vardır.

8) HPV – HUMAN PAPILLOMA VİRUSU
Cinsel organlar ve cevresinde siğil benzeri oluşumlara neden olan bu virus kadınlarda serviks (uterus girişi) kanserlerinin de onemli sebeplerindendir.
9) KANDİDİAZİS – MANTAR Mantar enfeksiyonları başta candida’lar olmak uzere ceşitli mantar turleri tarafından oluşturulan ve sık gorulen CTBH’ dendir. Gebelerde, antibiyotik, doğum kontrol hapı ve bağışıklık sistemini baskılayan ilacları kullananlarda, şeker hastalarında, ayrıca dar ve naylon camaşır tercih

edenlerde sık gorulurler. Mantar enfeksiyonları kadınlarda dış cinsel organlar ve vajinada, erkeklerde ise peniste iltihap oluştururlar. Başlıca yakınmalar; idrar yaparken ağrı, cinsel organlardan beyaz ve peynirimsi kıvamda akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı, ureme organlarında kaşıntı ve yanma, ağrılı idrar ve cinsel ilişkidir. Mantar enfeksiyonlarının tanı ve tedavisi kolaydır. Hasta kişilerle birlikte cinsel eşlerin de tedavi edilmeleri gerekir. Mantar onleyici ilaclarla kısa surede tedavi edilebilir.
10 ) KLAMIDYALAR – KLAMIDYOZLAR Chlamydia trachomatis adı verilen bakterinin neden olduğu, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. En sık rastlanan CYBH'tır . WHO’ nun 1995 yılı tahminlerine gore, her yıl yaklaşık 89 milyon kişi buna yakalanmaktadır. Tedavi edilmezse gerek kadın, gerekse erkekte onemli sağlık sorunlarına neden olur. Sosyo-ekonomik yapısı zayıf toplumlarda ve gencler de sık gorulmektedir. Bu bakteri gozkapağının icinde, idrar yolu, dolyatağı ve dolyatağı borularındaki dış tabakayı hedef alır. Ayrıca rektum ve boğaz mukozasına da yerleşebilir. Klamidyalar, tedavi edilmediğinde ozellikle kadınlarda ureme organlarına buyuk zarar veren bir infeksiyon kaynağıdır . Belirtileri hafif olduğundan teşhisi zordur ve kişi bulaştırıcıdır. Sağlam kişinin mikrop ile teması sonrasından 1-3 hafta sonra belirtiler ortaya cıkar. Erkekte ve kadında değişik belirtilere yol acarlar. Erkeklerde Klamidya Erkeklerde penis enfeksiyonuna veya ağrılı ve şişmiş testislere yol acabilir. Klamidya bakterisi ile temas ettikten yaklaşık 7-21 gun icinde belirtiler başlar. Ancak klamidyoz pekcok kişide belirti vermez. Hastalık bulaştıktan sonra tedavi tamamlanıncaya dek bulaştırıcılık surmektedir. Belirtileri bel soğukluğu belirtilerine cok benzediği icin sıklıkla bu hatalıkla karıştırılır. Ancak bel soğukluğu tedavisine rağmen belirtilerde azalma olmuyorsa klamidyoz duşunulur. Belirtileri ● Ağrılı idrar yapma ve idrar yaparken yanma hissi ● Penisten akıntı ● İdrar yolunun penise acıldığı yerde kızarıklık ve şişlik ●Ağrılı cinsel ilişki ●Ateş Antibiyotik tedavisi ile sonuc genellikle yuz guldurucudur. Eşler, birlikte tedavi edilmelidir. Tedavi edilmediği takdirde sperm yollarında iltihap ve tıkanma oluşturarak kısırlığa neden olabilir. Kadınlarda Klamidya Kadınların buyuk bir bolumunde belirti vermez veya: ● Sık idrara cıkma ve idrar yapmada gucluk ● Vaginal akıntı ● Karın ağrısı ● Ağrılı cinsel ilişki ● Adet dışı kanama veya akıntı ● Ateş gibi belirtiler verebilir. Gebelerde enfeksiyon soz konusu olduğunda, erken doğum, yumurtalık ve rahim iltihaplanmaları, dış gebelik, surekli olan kasık ağrıları, karın zarı iltihaplanmaları gibi ağır hastalıklar ortaya cıkabilir. Doğum sırasında hastalık anneden bebeğe gecebilir ve bebekte, goz iltihaplanmaları, pnomoni, bronşit, zaturre ve orta kulak iltihaplanmalarına yol acabilir. Tedavi Tedavi, antibiyotiklerle yapılır ve ana prensip eşlerin birlikte tedavisidir. % 100 tedavisi erken teşhisle mumkundur .Tedavi edilmediği takdirde PID, dolyatağı borusunun iltihap ve tıkanıklıklarına bağlı kısırlık, yine bu boruların tıkanmasına bağlı dış gebelik ve sonucunda olumlere yol acabilir.


11) PID – KASIK İCİ İLTİHAPLANMASI – PELVIK INFLAMATUAR PID, kadınlarda uterus, tupler ve overlerdeki pelvik enfeksiyonların genel adıdır. Akut PID'de etkenler gonore, klamidya ve anaerobik bakterilerdir. Kadınlarda gorulur. Ancak, genellikle hicbir belirti gorulmez. Yumurtalıkların zedelenmesi, kısırlık ya da olume neden olabilecek dış gebeliğe yol acabilir. İleride hastalığın tekrarlanması ve kronik kasık ağrıları da mumkundur. Belirtileri anormal vajinal akıntı, kasıklarda ağrı, zamansız adet kanamaları, titreme ve ağrılı cinsel ilişkidir. Tedavi Hastanın eşi de tedavi edilmelidir. PID' ın beraberinde getirebileceği diğer enfeksiyonlar da dikkate alınarak, birden fazla antibiyotik birlikte kullanılabilir.
12 ) PARAZİT HASTALIKLARI:
TRIKOMANIYAZIS
Cinsel yolla bulaşan parazit hastalıkları icinde en sık gorulen Trichomonas vaginalis enfeksiyonlarıdır. Trichomonas vaginalis, kadın ve erkeklerin idrar ve ureme organlarında yaşayan bir parazittir. Trikomoniyaz hastalığına yol acar. Bu hastalık, bazı kadınlarda belirtisiz seyredebilir. Hastalık, doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir. Bebekte de annedekine benzer belirtiler gorulur. Genellikle kendiliğinden de gecer; ancak dikkat edilmezse prostata da bulaşarak kısırlığa yol acabilir. Belirtiler : Her iki cinsiyet icin de az semptom verir. ● Sıklıkla kopuklu, yeşil ve kotu kokulu bir akıntı ile belli olan bir hastalıktır. ● Kadınlarda vajinal yanma, kaşıntı, kokulu ve zor idrar, ağrılı cinsel ilişki.
● Gebelerde premature doğumlara yol acabilir. Kadında tuplerde iltihaplanmaya neden olarak gecici kısırlığa yol acabilir.
● Erkeklerde ağrılı idrar, anormal akıntılar. Tedavi
Antibiyotikle tedavi edilebilir. Cinsel eşle birlikte tedavi olunmalıdır.
CTBH’ LERDEN KORUNMA
Guvenli seks, kişinin seksuel davranışlarını değiştirerek aidse ve diğer hastalıklara yakalanma riskini ortadan kaldırması olarak yorumlanabilir. Şuphesiz cinsel birleşmeden kacınmak, hastalığın bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir. Fakat coğu insan hayatlarında seksuel davranışlardan bir olcude olsa kacınmak yerine bunu farklı kişilerle farklı yollarla denemeye devam etmektedir.
Latex prezervatifler, enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur. Cunku prezervatifler (kondom), virusun bir kişiden diğerine gecmesini engelleyecek fiziksel bariyer gorevi yaparlar. Prezervatifler ayrıca oral seks esnasında meydana gelebilecek riskleri azaltmak icin de kullanılabilir. Prezervatif bir kez kullanılmalı ve ilişki sonrası cıkartıldıktan sonra poşete koyularak atılmalı ve eller sabunlu suyla yıkanmalıdır.
Sperm oldurucu krem, kopuk ve fitillerin (spermisitler) de bazı mikroplara karşı kısmen koruyuculuğu vardır. Ancak bu maddeler tek başına korunmayı sağlamaz. Spermisitler ve kondom birlikte kullanılırsa korunma oranı artar.
Frengi, Hepatit B ve HIV icin, kanla bulaşma yoluna dikkat edilmeli ve gerek kuafor ve berber salonlarındaki arac gerecin, gerekse eczane ve sağlık kuruluşlarındaki hizmet amaclı arac gerecin temizliğinden emin olunmalıdır.
Yine cok bulaşıcı olan ve olume yol acan Hepatit-B virusune karşı aşılanma onemlidir.
Aidsin cinsel yolla bulaşmasını engelleyici onlemler, diğer cinsel yolla gecen hastalıkları
engellemekte de etkili yontemlerdir. Bu nedenle aidsten korunma programları ile aslında sadece aidse karşı değil, diğer onemli komplikasyonları olan diğer bazı CTBH’ lerden korunma oğretilmiş olur.
CTBH’ lerden bireysel duzeyde korunmanın en etkili yolu hastalık riski taşıyan kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, cok sayıda partneri olan ve olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kacınmaktır. Ancak şupheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir.



Doğum kontrol hapları her gun bir tane alındığında, kadının yumurtalıklarından, yumurta hucresinin cıkması engellenmiş olur. Duzenli kullanılırsa gebeliğin onlenmesinde cok etkilidir. Rahim ve yumurtalık kanserine karşı korur. Bazı kadınlarda bulantı, kilo artışı, adetlerde azalma gibi onemsiz yan etkilere neden olabilir. Her gun hap almayı hatırlayabilecek olan kadınlar, adet kanamaları fazla miktarda olan ve aşırı ağrılı adet gorenler, ilerde yeniden cocuk isteyenler icin uygundur. 35 yaşından buyuk ve sigara icen kadınlar, adetleri duzensiz olanlar, damar sertliği ve damar tıkanıklığı olanlar, tansiyonu yuksek olanlar, şeker hastaları, aşırı şişman kadınlar, felc gecirenler, sarılık geciren kadınlar, emziren anneler icin uygun değildir.





__________________