
Kim olursa olsun insana ve insanlığa cok kıymet verirdi.
Bir gun Cankaya'da, eski koşkun ust katındaki kutuphanede oturuyorduk. Birdenbire bahceden kufurlerle dolu hiddetli bir ses yukseldi. Ataturk merakla başını solundaki pencereye cevirdi; o anda yuzu kıpkırmızı kesildi, bana donup bağırdı:
"Bak, bak. Bu bunak adam ne yapıyor? Yahu, hic insan dovulur mu? Bu ne hamakat [ahmaklık]. Cabuk koş, mani ol ve oradaki adamları koşke getir."
O sırada ben de ayağa kalkmış, pencereye yanaşmıştım; Milli Mudafaa Vekaleti tarafından (Cankaya Koşku o zaman Milli Mudafaa Vekaleti'nin malı idi ve Ordu Koşku adıyla Başkomutanın ikametine tahsis edilmişti) Koşkun dış idaresine memur edilmiş bulunan alaydan yetişme, emekli ve yaşlı bir subayın, birkac işciyi yuksek sesle azarlayıp tokatlamakta olduğunu gordum. Yerde birkac eski torba ile darmadağın bir halde bazı giyecek eşya vardı.
İşciler, bir muddet bahcede calıştırılmış olup o gun memleketlerine donmek icin Koşkten ayrılmak uzere bulunan Yunan esirlerindendi.
Koşarak bahceye cıktım; yanlarına gittim, bizim yaşlı arkadaşı hiddetten zangır zangır titreten hadiseyi oğrendim; meğer esirlerin sıkı sıkıya muayene ettiği torbalarından, kendilerine ait eşya arasında, Ataturk'un hususi sigaralarından birkac paket de cıkmış. Herhalde bunları, esirlere koşkun icinde hizmet eden bizimkilerden biri vermişti; başka turlu olmasına imkan yoktu.
İhtiyarı birkac kelime ile teskin ettikten sonra, esirleri yanıma alıp koşke doğru yurudum; Ataturk antreye inmişti. Esirlerden biri uzaktan O'nu gorur gormez, muthiş bir korku icinde titremeye başladı ve tam kapıya yaklaştığımız anda duşup bayıldı.
İnce duygulu, Buyuk Adam, bu manzaradan pek muteessir olmuştu. Emri uzerine, yanındakiler, esirin yuzune su ve kolonya serperek ayılttılar.
Bu arada ben de kendisine durumu arz etmiştim. İcerden beş on paket sigara daha getirtti; esirlere dağıttı. Bir miktar para da verdirtti; sonra kendilerine, yapılan fena muameleden teessur duyduğunu soyledi ve iyi yolculuklar diledi.
Koşkten ayrılırken esirlerin gozleri, minnet yaşları ile dolu idi; tabii ihtiyar arkadaş da Milli Mudafaa emrine iade edilmişti.
Kaynak: Ataturk’ten Hatıralar, Hasan Rıza Soyak, Yapı Kredi Yayınları, 3. Baskı, 2006, ISBN:975-08-0882-7. Sayfa:38
__________________