
Gregor Mendel’in Hayatı
22 Temmuz 1822 tarihinde, Habsburg hanedanlığına bağlı Silezya eyaletindeki Hyncice (Heizendorf) koyunde yaşayan ciftci Anton Mendel ve karısı Rosine’in bir erkek cocukları oldu. Ona Johann adını verdiler. Tek erkek cocuk olan Johann, ileride kalıtım biliminin oncusu olan bir botanikci, doğa bilgini ve din adamı Gregor Mendel olacak ve Mendel Kalıtım Yasaları ile genetik bilimini yeni bir boyuta taşıyacaktı.
Anton Mendel, oğlu dunyaya geldiği sıralar kucuk bir toprak parcasını ekip biciyor, kendi ağaclarında meyve yetiştiriyor ve arıcılık yapıyordu. Johann da kucuk yaşta bahce işleriyle ilgilenmeye başlamıştı.
Ulkenin bircok kentinde henuz okul yokken Hyncice’de bir koy okulu vardı ve Johann, yaşı gelir gelmez okula başlamıştı. Okulunun en temel ilkesi şuydu;
“PARA VE MULK ELİMDEN ALINABİLİR AMA BİLİMSEL BİLGİYE SAHİP OLMA SANATI, ASLA.”
Bu okulda oğrenciler aynı zamanda meyve ağaclarından binlerce tohum toplayarak nesli iyileştirecek fideler elde etmek uzerine gorevlendiriliyor, bunlar uzerinde dersler goruyorlardı. Boyle bir ortamda yetişen Johann, coktan botaniğe merak salmıştı ama onu asıl heyecanlandıran ve meraklandıran şey, aynı bitkinin farklı renkte veya şekilde turlerinin olmasıydı. Bunu gozlemledikce Johann’ın botaniğe olan ilgisi artmaya başlamıştı. Oğretmenleri, Johann’ın ilgisini ve zekasını fark edince, onun Lipnik’te (Leipnik) daha iyi bir okula gonderilmesini sağladılar. Johann orada da cok başarılı olunca bir sonraki yıl Opava’da daha ileri duzeydeki Gymnasium’a (lise dengi bir okul) gonderildi.
Mendel’i Gymnasium’a gondermek, ailesi icin bir hayli zor oldu. Borcları vardı ve okulun masrafını odeyemiyorlardı. Ama Mendel’in başarısı ailesini ikna etmişti ve babası, yaşlanmış olmasına rağmen, oğlunun tarlada calışmasını istemek yerine kendisi calışmaya devam ederek Johann’ın eğitimine daha fazla katkı sağlamaya calıştı. Johann, kendi harclığını cıkarmak icin arkadaşlarına ozel ders bile vermeye başlamıştı.
Mendel’in Gymnasium’daki eğitimi 6 yıl surdu. Gymnasium’dayken yazdığı bazı dizeler ise bugun hala elimizde. Mendel bu satırlarda, yazıya dokulmuş sozun gucunden ovguyle soz ediyor ve bilimsel bilginin dunyayı boş inanctan kurtaracağı inancını dile getiriyor.
18 yaşında mezun olan Mendel eğitimini devam ettirmek istiyordu, bunun uzerine 1841 yılında Olomouc’taki Felsefe Enstitusu’ne yazıldı ama parasal sıkıntı cektiği icin zorlanıyordu. Ders verecek oğrenci de bulamamıştı. Kendisi hakkında ucuncu tekil kişi adılıyla yazdığı dizelerde şunları anlatmıştı;
“Bu baskıya daha fazla dayanması artık imkansız hale gelmişti. Bu yuzden, felsefe eğitimini tamamladığında, kendisini bu ağır varoluş mucadelesinden kurtaracak bir sığınak bulmak zorunda hissetti. Başvurusu uzerine 1843 yılında Brno’daki Augustinuscu Aziz Thomas manastırına kabul edildi.”
Mendel 7 Eylul 1843 tarihinde, 21 yaşındayken rahip adayı olarak manastıra girdi ve geleneğe uygun olarak kendine yeni bir ad secti: Gregor. Bugun de onu bu adla tanıyoruz. Kendini dine adamanın bazı işleri yoluna sokacağına dair umudu vardı.
Gunumuzde coğu kişi, rahip olarak manastıra giren birinin dunya işlerinden elini eteğini cektiğine inanır. Oysa Mendel, doğa bilimleriyle daha yakından ilgilenmeye başladı. Cunku bu manastır doğa bilimlerine gereken onemi veriyor, tum imkanları sağlayabiliyordu. Manastırdaki ilk yılında ustlerinin istekleri doğrultusunda klasik dersleri okudu. Daha sonra zamanının coğunu doğa bilimlerine ayırma fırsatı buldu. Bu alana, tanıdıkca daha da derinleşen bir ilgi duyduğunu soyluyordu.
Oğretmen olmak istediği icin devletin sınavlarına girme kararı almıştı ama yeterince teorik eğitim alamamıştı. Bu sebeple sınavı gecmesi zor oldu. Girdiği sınavın birinde jeolojiyle ilgili bir yazı yazmış, ancak onemli konuları yeterince ayrıntılı anlatmadığı icin reddedilmişti. Charles Darwin’in evrim kuramını ortaya atmadan 8 yıl once yazdığı bu yazıda dunyanın ilk zamanları hakkında şunları yazmıştı; “Bitkiler ve hayvanlar coğaldı, yaşam ceşitlendi; ilk canlıların bir kısmı yenilere ve daha kusursuz olanlara yer acılması icin yok oldular.” Bir başka yerde de; “Ateşi yanmaya ve atmosferi hareket etmeye devam ettiği surece yaratılışın tarihi de sona ermeyecektir.” şeklinde anlatıyordu.
Mendel devletin oğretmenlik sınavını gecememişti ama başrahip ona tekrardan bir fırsat sunmak icin, onu Viyana Universitesi’ne gonderdi. Başrahip, Mendel hakkında bir mektubunda şunları yazmıştı; “Peder Gregor Mendel’in cemaat rahibi olarak calışmaya uygun olmadığı anlaşılmakla birlikte, kendisi doğa bilimleri alanında olağandışı zihinsel yeteneğe sahip ve dikkat cekici duzeyde calışkan olduğunu gostermiştir. Bu alandaki ovguye değer bilgisi Kont Baumgartner tarafından da fark edilmiştir. Ancak bu yeteneklerinin tam anlamıyla gelişebilmesi icin, oğrenimi acısından butun fırsatlara kavuşabileceği Viyana’ya gonderilmesi gerekli ve uygun gorulmuştur.”
Mendel universitede, bitki fizyolojisi ve hucre bilim konularında uzman olan bilim insanlarıyla tanışma fırsatı yakaladı. Sonraki yıllar uzun uzun yazıştığı Karl Nageli’yi de bu sıralar tanımıştı. Mendel hakkında bildiğimiz bilgilerin en buyuk kaynağı bu yazışmalardır. Mendel bu donemle aynı zamanda fizik profesoru ve Doppler Etkisi’nin kaşifi Christian Doppler ile de tanıştı. Doppler ve Fizik Enstitusu’ndeki diğer oğretmenlerle olan tanışıklığı onun doğa olaylarının matematiksel analiziyle de tanışmasını sağladı.
Mendel’in Bilimsel Calışmaları
Mendel, Viyana Universitesi’nde eğitimini surdururken bitki melezleme calışmalarına başlamıştı. “Başlangıcta, tartışmalı sonuclara varmak istemiyorsak bu ceşit deneylerde kullanacağımız bitki grubunu cok dikkatli secmeliyiz” diye yazmıştı. Araştırmalarına cok onemli bir bulguyla başlamış ve ondan yararlanmıştı. Bu bulgu, bitkilerin de bir cinsiyeti olduğuydu. O zamana kadar insanlar, bitkilerde ureme ve ciceklenmenin kendiliğinden olduğunu duşunuyordu. Mendel oğrencilerine bu olayı anlattığında bazıları kıkırdardı. O ise, “Aptalca davranmayın, bunlar son derece doğal şeyler” derdi.
Mendel araştırmasının amacını acıklamak istiyordu. Daha sonraları bu amacı şu şekilde belirtti; “Ozelliklerin bir kuşaktan diğerine nasıl gectiğini kesin olarak belirlemek.” Bunun, organik varlıkların gelişim tarihi acısından asla kucumsenmemesi gereken bir soru olduğunu yazmıştı.
İlk deneylerinde sectiği bitkiler Pisum cinsinden bezelye ceşitleriydi. Bu seciminin sebepleri; Pisum‘dan birbirinden rahatlıkla ayırt edilebilen kısır olmayan melezler elde edilebilmesi, bu bitkide capraz dollenmenin kolaylıkla onlenebilmesi ve hem bahcede hem de serada kolaylıkla yetiştirilebilmesiydi. Ayrıca cok hızlı yetişen bir bitki turuydu.
Mendel, deneylerinde iki alışılmadık yaklaşım benimsedi. Oncelikle, bitkileri, araştırdığı ozelliklerin sabit olduğundan, yani kuşaktan kuşağa gectiğinden emin olmak icin iki yıl sureyle sınadı. Daha once melezleme deneyleri yapan botanikciler boylesi sureklilik testleri uygulamamıştı. İkincisi, Mendel ozellikleri kuşaklar boyu değişmeden kalan sabit melezlerle, atasal ozelliklerin bazı kuşaklarda değişiklik gosterdiği değişken melezleri birbirinden ozenle ayırıyordu.
Mendel, Pisum bitkisinin değişik soylarının 7 ozelliğini araştırdı. Bunlar arasında ciceklerin sap uzerindeki konumu, sap boyları arasındaki farklılıklar, olgunlaşmamış kapcığın rengi, olgun tanenin bicimi ve tohum kabuğunun rengi vardı. En cok dikkat ceken calışması, tanenin bicimi uzerindeki calışmaları oldu.
Klasik bir deneyde Mendel, duzgun yuvarlak taneleri olan bir Pisum’u buruşuk taneli bir ceşitle caprazladı. İlk kuşak urunun (F1) tamamı duzgun taneliydi. Mendel ardından bu duzgun bezelyeleri tohum olarak kullandı ve bunlardan yetişen (F2) kuşağı bitkilerini inceledi. Sonuc olarak 5474 duzgun tane ile 1850 buruşuk tane elde etti. Bu yaklaşık olarak ucte birlik bir orandı. Mendel F2 kuşağının tohumlarını ektiğinde buruşuk tanelerden yetişen bitkilerin tamamının buruşuk olduğunu gordu. Duzgun tanelerden yetişenlerin ise ucte biri duzgun taneli, geriye kalan ucte ikisi buruşuk taneliydi. Bunların oranı da ilki gibi 3’e 1 şeklindeydi. Mendel her seferinde dikkate değer olcude benzer sonuclar elde ediyordu.
Buraya kadar, Mendel’in calışmalarının farklı bir yanı yoktu. Mendel’in asıl onemli calışması bu bulguları matematiksel olarak analiz edip, yazıya dokebilmesi olmuştu. İşte tam bu noktada, Gregor Mendel genetik biliminin temelini atmıştı!

Duzgun ve buruşuk taneli iki Pisum ceşidinin caprazlanması. Melez bitkilerin hepsi duzgun taneli ancak bunlar birbiri ile caprazlandığında ortaya cıkan duzgun ve buruşuk taneli bitkilerin oranı 3’e 1.
Duzgun tane ozelliğine Mendel, “baskın olan” dedi. Bu terim sonra “dominant, baskın” olarak değişti. Pisum bitkisinin F1 kuşağında kaybolan ancak sonraki kuşaklarda yeniden ortaya cıkan buruşuk tane ozelliğine ise “cekinik” dedi. Mendel, baskın ozelliği buyuk harfle, A şeklinde gosterdi. Cekinik ozelliği de kucuk a ile gosterdi. Boylece, iki baskın oğesi olan AA, bir baskın oğesi olan Aa, iki cekinik oğesi olan da aa şeklinde gosteriliyordu. Genetikciler bugun de bu gosterimi kullanır.
Mendel Genetik Yasaları
Mendel deneyler sonucunda anne babaların ve dollerin her farklı ozelliğinin ayrı ayrı oğeler tarafından belirlendiğini buldu. Bugun bunlara “gen” diyoruz. Her ozellik icin belirli bir oğe vardı. Bu saptama Birinci Mendel Yasası’nı, yani Ayrışma İlkesi’ni oluşturdu.
Mendel’in vardığı bir başka sonuc, genlerin ayrı ayrı, birbirini etkilemeden bir kuşaktan sonraki kuşağa aktarılıyor oluşuydu. Bu olgu da “Bağımsız Kalıtım Yasası” olarak, İkinci Mendel Yasasını oluşturdu.
“Melez bir bitkideki her bir farklı ozellik, anne baba bitkilerdeki diğer tum farklılıklardan bağımsızdır” diyordu. Orneğin; sac rengiyle ilgili gen ile goz rengiyle ilgili gen birbirinden bağımsız olarak sonraki kuşağa aktarılır.
Bu yasa daha sonra Amerikalı biyolog Thomas Hunt Morgan’ın gen bağlantısı (likaj) adı verilen olguyu keşfetmesi sonucunda geliştirildi ve iki ya da daha cok genin, aynı kromozomun (genleri taşıyan hucre yapısının) uzerinde birbirine cok yakın yer alması durumunda gen bağlantısının ortaya cıkabileceği ve yakın genlerin birlikte alınabileceği sonucu ortaya cıktı.
Mendel’in elde ettiği ucuncu sonuc, bir ogenin her zaman bir diğerine baskın olduğuydu. Goz rengi gibi atadan alınan bir ozellik, biri anneden biri babadan gelen o ozellikle ilgili iki genin etkileşimiyle belirleniyordu. Baskın olan gen, kendini dış gorunuşte gosteriyordu.
Mendel’in bulgularını şu şekilde ozetleyebiliriz;
Kalıtım yoluyla gecen her ozellik bir gen tarafından belirlenir. Belirli bir ozellikle ilgili farklı genler “allel” olarak adlandırılır. Orneğin; goz rengini belirleyen gen icin anneden mavi goz alleli, babadan kahverengi goz alleli alınabilir. Baskın olan allel, gene baskın olarak etki eder ve yavrunun bu ozelliği taşımasını sağlar.
Her birey, bitki veya hayvan; her ozellik icin birini annesinden ve birini babasından aldığı iki dizi gene sahiptir.
Genler, mutasyona uğramadığı surece bir sonraki kuşağa olduğu gibi aktarılır. Her kuşağın ozellikleri onceki kuşağın gen bileşimlerinin karışarak yeniden duzenlenmesi sonucu oluşur.
Gen allelleri baskın ya da cekinik olabilir. Bir ozellikle ilgili iki baskın allel ya da tek baskın allel alan bireyde o baskın ozellik ortaya cıkacaktır. Cekinik bir ozelliğin ortaya cıkması icin bireyin iki cekinik allel alması gerekir cunku ortamdaki baskın allel, cekinik ozelliğin hukmetmesine izin vermeyecektir. Cekinik ozellik ancak ve ancak sadece cekinik allelerin bulunması durumunda ortaya cıkabilir.
Mendel bitkilerle deneyler yaparken bir yandan da oğretmen ve manastırın aktif bir uyesi olarak gorevlerini yurutuyordu. Başrahip Napp’in olumunden sonra başrahip oldu. Son yıllarını Viyana’daki yeni hukumetle arasında surup giden anlaşmazlık yuzunden sıkıntılı gecirdi. Yıllardır cektiği bobrek rahatsızlığı da 1883’de şiddetlenmişti. Sonbaharda, manastırın bahcesine cıkamaz hale gelmişti. 20 Aralık’ta meteoroloji dersi verdiği eski bir oğrencisine yazdığı mektupla meteorolojik gozlemlerini surduremediğini belirterek şunları yazmıştı; “Bu dunyada bir daha goruşmemiz mumkun gorunmediğinden, sana elveda demek istiyor ve meteoroloji tanrılarından seni kutsamalarını diliyorum.”
Mendel’in durumu 4 Ocak 1884 gunu ağırlaştı ve iki gun sonra sabahın erken saatlerinde oldu. Olum sebebi ise kronik bobrek iltihabı ve aşırı kalp buyumesi olarak kayda gecmişti.
Yerel gazetede Mendel icin yayımlanan taziye yazısında şoyle deniyordu; “Olumuyle yoksullar bir yardımseverden, insanlık da sıcak bir dost doğa bilimlerine duşkun ve ornek bir rahip olan soylu kişilikli bir adamdan yoksun kaldı.”
RASYONALİST.ORG
__________________