Avrupa Anayasası
"Anayasamız...
Demokrasi olarak adlandırılır, cunku guc azınlığın değil sayısal coğunluğun elindedir."
Thucydides II, 37
Dibacesi Atinalı unlu tarihcinin yukarıdaki sozleri ile başlayan Avrupa Anayasasının Taslak Metni, kabul edilmesi halinde Avrupalılaşma surecinin en onemli koşe taşlarından birisi olacak bir yapısal donuşum hamlesidir. Uzun zamandır tartışması yapılan Avrupa Anayasası’nın taslak metni Valéry Giscard d'Estaing liderliğinde toplanan Laaken Konvansiyonu ile beklenmedik bir şekilde ortaya konulmuş ve Selanik Zirvesi ile takdim edilmiştir. Gectiğimiz 18 Temmuz'da başlayan Bruksel Zirvesi ile uye devletlerin liderlerinin uzerinde anlaştığı bu taslak metin kabul edilmesi halinde dunya hukuk ve siyaset tarihinde benzersiz bir siyasi entegrasyon deneyiminin ulaştığı son nokta olacaktır. Avrupa Anayasası; entegrasyon hukuku gibi şu ana kadar pek az kullanılmış bir arac ile II. Dunya Savaşının duşman milletlerini safha safha birbirine bağlamış bir projenin, yani Avrupa Birliği projesinin, yirmi beş uye ulkesi ile buyuk bir Devlet aygıtlığına veya daha doğrusu bir SUPER DEVLET'e terfi etmek/donuşmek icin hukuksal olarak kendini tanımladığı bir aşamadır. Avrupa Anayasa’sının taslağında avro-şuphecileri (eurosceptic) alarma gecirmemek icin metnin icinde "federal" kelimesi kasıtlı olarak kullanılmamışsa da bu durumdan Avrupa Birliği’nin halen De Gaulle'un "Devletler Avrupa’sı" (l'Europe des Etats) yaklaşımında olduğu sonucunu cıkartılmamalıdır. Avrupa Birliği artik icerisindeki oncu uyelerin (cekirdek Avrupa) başını cektiği federalistlerin Topluluk Modeli, yani topluluğun menfaat odaklanmasını sadece uye devletlere değil ayni zamanda vatandaşlara da yapmayı kendisine temel alan bir Pan-Avrupacı felsefi oluşum icerisindedir. Yani taslak metin icinde federalizm kavramı ismen hic gecirilmese de metin sonucları itibariyle federaldir ve bazı akademisyenler ise metnin bu durumunu “yarı federal” olarak tanımlamaktadırlar. Esasen su an ki hukuki durum 19.yuzyıl Amerika’sının 50 kurucu devletinin kendilerini federatif bir şemsiye altına almaları donemiyle oldukca benzeşmektedir. AB jargonunda dikey entegrasyon (kaynaşma-butunleşme) olarak adlandırılan hukuki surecin ABD'nin tarihsel gelişimi ile benzeşen başka bir de boyutu da yatay entegrasyon (yeni uye ulke alımı) ile dev yapının ulaşacağı coğrafi buyukluktur. Bu federatif surecte Atlantik'ten Pasifik Okyanusu'na kadar genişleyen Amerika Birleşik Devletleri'ne paralel olarak geleceğin Avrupa Birleşik Devletleri de Atlantik'ten Ural Dağlarına kadar genişlemektedir.
Neden Bir Avrupa Anayasası’na İhtiyac Duyuldu?
Avrupa Birliği, kurulduğu tarihten bugune kadar de facto anayasa diye isimlendirebileceğimiz kurucu anlaşmalar ve bunların ek protokolleri yelpazesi ile oluşturulmuş, geliştirilmiş ve yonetilmiştir. Avrupa Birliği’nin altı kurucu uyesinin Avrupa Komur Celik Birliği (AKCT-Paris Antlaşması–1951) ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET Roma Antlaşması–1957) ile başlatmış oldukları bu hukuksal entegrasyon sureci oldukca uzun bir donem AB kurumsal yapısının oluşumunu, AB ile uye devletler arasındaki yetki paylaşımını ve AB kurumlarının birbirleri ile olan ilişkilerini anayasal normlar gibi duzenlemiştir. Ancak başlangıcta oldukca az sayıda uye devletten oluşan bir topluluk icin tasarlanmış olan bu hukuki yapının, gectiğimiz ay uye şayisi 25’e cıkmış olan bir devletler ustu aygıtı yonetebilecek ESNEK, ETKİN ve ŞEFFAF karar alma mekanizmasına sahip olamayacağı acıktır. Ayrıca dunyada siyaset, ekonomi, savunma gibi alanlarda ABD ile boy olcuşup bir noktaya gelerek ruştunu ispat etmek isteyen Avrupa Birliği’nin, uye devletlerinin sinerjilerini maksimize etmek icin Avrupa Birleşik Devletleri'ne doğru anayasal bir adim atmalıdır. Ayrıca bu anayasanın kabulu ile Avrupa Birliği bir devlet gibi varlık kazanacak ve artık anayasal anlamda bir tur super devlet olacaktır.
Avrupa Anayasası’nın Getirdiği Yenilikler
Avrupa Anayasası mevcut yapıya oldukca uzun bir yenilikler listesi getirmektedir. Başlıca yenilikler şunlardır;
Tek bir anayasal anlaşma var olan butun anlaşmaların yerine gecmektedir.
Avrupa Vatandaşı Temel Haklar Bildirgesi Anayasa'ya eklenmektedir.
Avrupa Birliği benzersiz bir hukuki kimliğe kavuşmaktadır.
AB'nin meşhur uclu sutunsal yapısı birleştirilmekte ve teke indirilmektedir (tek metot).
AB Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonuna taraf olmaktadır.
AB ve uye ulkeler arasında daha iyi ve şeffaf bir guc/yetki paylaşımına gidilmektedir.
Yonetim usul ve araclarında cok buyuk bir sadeleşmeye gidilmektedir.
Avrupa Parlamentosunun ve Avrupa Komisyon Başkanının rolleri genişletilmekte ve guclendirilmektedir.
Avrupa Dışişleri Bakanlığı kurulmaktadır ki bu post ayni zamanda Avrupa Komisyonu'nun ikinci başkanlığı ve Diş İlişkiler Konseyi Başkanlığı gibi iki ayrıcalıklı makamı da uhdesinde barındırmaktadır.
Konsey Başkanlığı’nın suresi 6 aylık donuşumlu değil iki bucuk senelik devamlı bir duruma cıkartılmaktadır (ayrıca iki kere ust uste secilebilme hakki, toplam beş sene).
Ozellikle finansal suclar icin Avrupa Kamu Savcılığı makamı ihdas edilmektedir.
Uye devletler tarafından tam olarak uzerinde anlaşmaya varılamayan Avrupa İstihbarat Teşkilatı’nın kurulabilmektedir.
EuroJust orgutunu daha etkin kullanılabilecektir.
Ortak Savunma ve Guvenlik Politikası’nda daha fonksiyonel hale getirilmektedir.
Avrupa Vatandaşı İnisiyatifi getirilmektedir.
Bu onemli konulardan bazılarını acmak gerekirse;
Avrupa Vatandaşı Temel Haklar Bildirgesi'ni anayasaya eklenmesinin asıl sebebi vatandaşlara insan hakları konusunda daha fazla koruma sağlamak amacından cok bu hakların daha belirgin bir hale getirilmesidir. Avrupa Birliği artık sadece bir ekonomik proje değil ayni zamanda icerisinde ornek bir toplum ozlemini barındıran siyasi bir birliktir. Avrupa’nın her vatandaşının temel haklarını acık olarak gorebilmesi icin ve ayrıca AB'nin bir ozgurluk, adalet, guvenlik projesi olduğunun tescili amacıyla bu bildirgenin anayasa taslağına eklenmesi uygun gorulmuştur. Bu durumun doğal sonucu olarak topluluk muktesebatının yargısal koruyucusu olan Avrupa Adalet Divani(Luksemburg) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Strausburg) arasındaki doğması muhtemel yargısal ve ictihadı catışmaların ne gibi hukuksal sorunlara yol acabileceği ise daha şimdiden akademik cevrelerde yoğun olarak tartışılmaktadır.
Yeni kurulacak ve diğer kurumlardan ayrı bir sekretaryaya sahip olacak Avrupa Dışişleri Bakanlığı’nın hem AB Komisyonu İkinci Başkanlığı, hem de Diş İlişkiler Konseyi Başkanlığı gibi iki ayrı posta sahip olması bu makamı bir cazibe merkezi haline getiriyor. (İngiltere Başbakanı Blair ve Belcika Başbakanı Verhofstadt'in bu koltuğa şimdiden goz diktikleri kulağa gelen soylentiler arasında.) Avrupa Birliği’nin ozellikle Yugoslavya ve Irak krizlerindeki pasif tavrı ve ayrıca uye devletlerin bu konular karşısında birbirlerinden farklı tutumları dış ilişkiler boyutu ihmal edilmiş bir siyasi birliğin esasen tamamlanmamış olduğu gerceğini goz onune sermiştir. Avrupa Dışişleri Bakanlığı gibi bir anayasal post; Avrupa Birliği’nin dunyadaki giderek artan rolunu guclendirmek pratik amacına yonelik olarak kurulması, uluslararası ilişkiler alanında uye devletlerin politikalarının eşgudumlu hale getirilmesi ve SSCB'nin yıkılmasından sonra tek kutuplu hale gelmiş bir dunyada daha onemli bir aktor olmak icin oldukca akıllıca bir yaklaşımdır.
Ortak dış ve Guvenlik Politikasının (CFSP) anayasal olarak guclendirilmesi iki onemli gelişme ile birlikte okunmalıdır. Bu gelişmelerden İngiltere, Almanya ve Fransa arasında varılan anlaşma gereği savunma ve askeri ilişkilerde işbirliğinin yapısal bir hale getirilmesi ve Konsey'den gecen Avrupa Silahlanma Ajansı (European Armaments Agency- Le Touquet kararı) kurulması kararıdır. Madrid Bombalamaları ile birlikte Petersburg Gorevleri olarak bilinen terorizmle savaş, guvenlik, savunma hedefleri bu konunun ve Adalet-İcişleri’nin (Justice and Home Affairs) giderek artan onemine Turkiye'nin de dikkatini cekmelidir.
Avrupa Komisyonu'nda yeni uye on ulkenin temsili ve karar alma mekanizmalarına katılım meselesi halen cozulememiş bir sorundur. Su ana kadar uygulanan her uye ulkeye bir Komiser uygulamasında Avrupa Komisyonu'nun karar alma mekanizmasının bazen toplam nufusa oranı %20'yi bile bulmayacak kucuk uye devletler tarafından felc edilmesi mumkundur. Bu temsil sorunu icin değişik calışmalar halen devam etmektedir.
Avrupa Kamu Savcılığı zaten embriyo olarak hÂlihazırda var olan EuroJust teşkilatının uzerine inşa edilecek yeni bir makamdır. Kısa vadede Avrupa Kamu Savcılığı makamı AB'nin finansal cıkarlarını korumak amacıyla ekonomik suclar uzerine yoğunlaşırken, finansal suclar dışındaki diğer sucların şikÂyeti-araştırılması-bilgilenilmesi gibi işlemler EuroJust tarafından yapılacaktır.
Avrupa Vatandaş İnisiyatifi kavramı katılımcı demokrasi ilkesinin anayasa taslağına yansımasıdır. Katılımcı demokratik araclar temsili demokratik yapıyı tamamlayıcı bir işlev gorurler. Avrupa Vatandaş İnisiyatifi kavramının onemi ilk kez ULUS OTESİ KATILIMCI DEMOKRASİ gibi bir kavramın anayasallaşarak yirmi beş farklı uye ulusun sivil toplum mekanizmalarını harekete gecirmek icin tasarlanmış olmasıdır. Bu oncelik ile bir milyon AB vatandaşı birliğin yasama surecine istedikleri bir siyasi teklifi sokabilme imkÂnına kavuşmaktadırlar.
Belcika’nın fikri onculuğunu yaptığı Almanya ve Fransa gibi lokomotif ulkelerce de benimsenen bir Avrupa İstihbarat Ajansı/Teşkilatı kurulması fikrinin ozu uye devletlerin istihbarat teşkilatlarının işbirliği icerisinde calışacakları ozellikle uluslararası terorizm-guvenlik gibi konularla mucadele icin diğer birlik kurumlarından bağımsız, geniş butceli, kuvvetli bir merkezi haber alma mekanizmasının kurulmasıdır. Gelecekte Avrupa Birliği’nin C.I.A.sı olacak bu kurumun anayasallaştırılarak kurulması icin birlik icinde calışmalar halen devam etmektedir.
Avrupa Anayasası’nın Geleneksel Anayasalardan Farkı Nedir?
Avrupa Anayasası’nın kabulu geleneksel/milli anayasalar gibi Onay veya Konsensus ile değil değil, uluslararası bir anlaşma ile olmakta ve Anayasa’da değişiklik icin oybirliği gerekmektedir. Ayrıca Avrupa Anayasası esasen bir ANAYASAL ANLAŞMA’DIR. Bu anayasal anlaşma aynen milli/geleneksel anayasalar gibi bir değerler/ilkeler butununu, haklar bildirgesini ve kurumsal yapıyı icerirken; onlardan farklı olarak ozellikle Ucuncu Bolum’de gecen (Birliğin İşlemesi ve Politikaları) gibi geleneksel anayasalarda olmayan unsurlara da sahiptir.
Sonuc
Avrupa Anayasasının taslak metni her şeyden once uye ve aday devletlerden birlik ici kurumlara kadar oldukca geniş bir temsilci ve katılımcı kitlesi ile şeffaf olarak hazırlanmış Laaken Konvansiyon'u gibi oldukca demokratik bir anayasa yapım surecinin meyvesidir. Bu taslak metin Avrupa Birliği’nin guclerini bir kamu otoritesi olarak kullanması ve karar alma mekanizmalarındaki meşruiyetinin kesinleşmesi icin pek cok unsur icermektedir. Ozellikle bu taslakta Avrupa Birliği ve uye Devletlerarasındaki iş/yeterlik bolumunun iyice belirginleştirilerek duzenlenmesi barışcıl bir ortak yasam ve bir arada Varolsu durumu (coexistence) icin onemli bir acılımdır. Ayrıca evvelden var olmayan Avrupa Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Kamu Savcılığı gibi yeni kurumların kurulması birlik menfaatleri icin pragmatik (faydacı/yararcı) oneme haiz yeniliklerdir.
Bu anayasanın en onemli sonucu, yeni uyelerin katılımıyla Atlantik'ten Ural’lara kadar buyuyen/genişleyen bir ekonomik-siyasi birliğin sinerjisini (gorevdeşliğini) arttırabilmek ve kaynaklarını daha etkin kullanabilmek icin derinleşmesidir.
Ozetle Avrupa Birliği, Avrupa Anayasası ile kendisini hukuken yeniden formule etmekte ve bir super devlet yani Avrupa Birleşik Devletleri olma nihai hedefini ortaya oldukca belirgin bir bicimde koymaktadır. Avrupa Anayasa’sının kabulu Avrupa Birliği icin TEK BİRLİK; TEK ANLAŞMA; TEK YONTEM ve TEK HUKUKİ KİŞİLİK formulu ile dunyada tek hale gelebilmek icin yepyeni bir donem başlatmaktadır.
Av. S. Sinan KOCAOĞLU
Bruksel, 29.06.2004
Avrupa Anayasası
Avrupa Anayasası Anlaşması, AB uyesi 25 ulke tarafından imzalandı. Toren'e 29 ulke katıldı. 25 uye ulkenin ardından Turkiye, Romanya ve Bulgaristan ise sadece nihai senedi imzaladı. Turkiye adına imzaları Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gul attı. Anayasa 4 bolum ve 465 maddeden oluşuyor. Aslında Anayasa; Avrupa Birliği Antlaşmasına Temel Haklar Şartının eklenmesinden ibaret. Sadece maddelerde duzeltmeler ve değişiklikler yapılmış.
Nice Antlaşmasıyla başlayan Avrupa Birliği icin bir Anayasanın hazırlanması sureci Aralık 2001 tarihli Laeken Zirvesinde noktalanmıştı. Başlayan calışmalar tamamlandı ve Anayasa taslağı 18 Temmuz 2003 tarihinde ortaya cıktı. 4 Ekim 2003'te Roma'da Hukumetler arası Konferansta ve daha sonra 12-13 Aralık 2003 tarihli Bruksel Zirvesinde Anayasa taslağı uzerinde mutabakat sağlanamadı. Ancak 17-18 Haziran 2004 tarihli zirvede devletler arasında mutabakat sağlanabildi.
__________________
Siyasal Bilgiler / Hukuk Avrupa Anayasası
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●58 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Siyasal Bilgiler / Hukuk Avrupa Anayasası