Deniz Ticareti Hukuku deniz uzerinde yurutulen ticari ilişkileri duzenleyen hukuk dalıdır. Turk Ticaret Kanunu'nda deniz ticaretini konu alan bazı başlıklar şunlardır:

Gemi

Turk Ticaret Kanunu madde 816 uyarınca "tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması, denizde hareket etmesi imkÂnına bağlı bulunan ve pek kucuk olmıyan her turlu tekne" gemidir. Gemi kurtarılamayacak şekilde battığında ya da tamir edilemiyecek hale geldiğinde gemi olma niteliğini yitirir. Her gemi, diğer gemilerden farklı bir ad taşımak zorundadır. Geminin adı her iki tarafına ve kıcına yazılır ve gemi siciline kaydedilir.

Her geminin bağlama limanı bulunması zorunluluğu vardır. Turk Ticaret Kanunu madde 819'a gore bağlama limanı "gemiye ait seferlerin idare olunduğu limandır". Bağlama limanı da geminin kıcına okunaklı harflerle yazılır.

Gemilerin hacmini ifade etmek icin Turkiye'de İngiliz gemi olcum sistemi kabul edilmiştir. Buna gore geminin hacmi aşağıdaki gibi olculur:

Net tonaj: Geminin yalnızca yuk ve yolcu taşımaya ayrılmış kapalı yerlerinin hacmidir

Gros tonaj: Geminin tum kapalı yerlerinin hacmidir.

Olcumde İngiliz tonilatosu kullanılır. 1 İngiliz tonilatosu 2,83 metrekuptur.

Gemi Sicili

Gemilerinin kayıtlarının tutulduğu sicile verilen addır. Turkiye sahilleri Gemi Sicili Nizamnamesi'ne gore on sicil dairesine bolunmuştur: İskenderun, Mersin, Antalya, İzmir, Canakkale, Bandırma, İstanbul, Zonguldak, Samsun, Trabzon. Savaş gemileri ve kamuya ait gemiler dışında hacmi 18 gros tonilatoyu (50,94 metrekup) aşan ticari gemilerin gemi siciline kaydı zorunludur. Sicile aynı zamanda mulkiyet, ipotek ve intifa gibi gemi uzerindeki ayni haklar da kaydolunur. Turk gemi siciline tescil şartları şunlardır: 1. Geminin Turk bayrağı cekme hakkına sahip olması 2. Yabancı bir gemi siciline kayıtlı olmaması 3. Tescili caiz bir gemi olması. Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar, tamir edilemez hale gelir ya da Turk bayrağı cekme hakkını yitirirse talep uzerine sicilden silinir.

Gemi İpoteği

Gemi sahibi ile alacaklının bu hususta anlaşması ve gemi siciline tescil ile gemi ve gemi payları uzerinde kurulur. Sozleşmenin yazılı olması ve imzaların noterce tasdikli olması gerekmektedir. Gemi ipoteğinin kapsamına şunlar girer:

1. Geminin kendisi, butunleyici parcalar ve aksi kararlaştırılmadıkca eklentiler. 2. Kira ve navlun gelirleri. 3. Sigorta tazminatı. 4. Geminin cebir icra ile ya da zorunlu olarak kaptan tarafından satılması halinde satış bedeli.

İpotekli alacaklı adi alacaklara nazaran onceliğe sahiptir. İpotek şu hallerde sona erer: Geminin yok olması, alacağın sona ermesi, icra takibi sonucu geminin ihale edilmesi, geminin zaruret halinde kaptan tarafından satılması, ipoteğin sicilden yanlışlıkla da olsa silinmesi.


Turk bayrağı cekme hakkı

Cumhuriyet oncesinde deniz ticaretinin kapitulasyonlar nedeniyle neredeyse tamamıyla yabancıların elinde olmasından dolayı cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Turkiye karasuları icerisinde deniz ticaretinin Turkiye Cumhuriyeti yurttaşlarınca yapılabilmesi amacıyla kanunen bazı imtiyazlar tanınmıştır. Bunlardan en onde geleni Turk bayrağı cekme hakkıdır. Kabotaj kanunu uyarınca Turkiye sahillerinde yuk ve yolcu taşımak ve diğer denizcilik faaliyetlerini yurutmek ayrıcalığı yalnızca Turk bayrağını taşıyan gemilere aittir.

Turk Ticaret Kanunu madde 823 uyarınca yalnızca Turk gemileri Turk bayrağı cekebilirler. Maliki Turk olan gemi Turk gemisi kabul edilir. Gemi birden cok gercek kişinin malı ise maliklerin hepsinin Turk yurttaşı olması gerekir. Gemi tuzel kişi malıysa tuzel kişinin Turk kanunlarına gore kurulmuş olması ve dernek, vakıf gibi kuruluşlarda idare organını oluşturan kimselerin coğunluğunun Turk olması veya ticaret şirketi soz konusuysa şirketin Turk Ticaret Sicili'nde tescil edilmiş olması, idare ve temsil yetkisine sahip ortakların coğunluğunun Turk olması ve şirket sozleşmesine gore oy coğunluğunun Turk ortaklarda olması gerekir.

Bir Turk yurttaşı gemisini bir yabancıya kendi adına işletmesi icin en az bir yıllığına bırakmışsa ve gemiyi işleten kişinin tabi olduğu ulke kanunları bayrak değişikliğine izin veriyorsa, malikin talebiyle Denizcilik Musteşarlığı Turk gemisine yabancı bayrak cekme hakkı tanıyabilir. Gene, bir Turk yurttaşı en az bir yıllığına yabancı bir gemi işletecekse, yabancı gemi, malikinin tabi olduğu ulke kanunları bayrak değişikliğine izin veriyorsa ve gemi maliki rıza gosteriyorsa işletme suresi boyunca Denizcilik Musteşarlığı'nın izniyle Turk bayrağı cekebilir. Ancak, Kabotaj Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca kabotaj tekelinden yararlanabilmek icin, Turk bayrağı cekme hakkının yanı sıra, gemiyi işletenlerin de Turk yurttaşı olması gerekmektedir.

Donatan

TTK madde 946 uyarınca "donatan, gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibine denir." Buna gore donatan bir ticaret gemisi sahibi olmalı ve bunu kendi adına kazanc amacıyla işletmelidir. Gunluk konuşma dilinde donatana, daha ziyade armator adı verilir.

Kendine ait olmayan bir ticaret gemisini kendi adına kazanc amacıyla işleten kimseye ise "gemi işletme muteahhidi" denmektedir. Donatan ile gemi işletme muteahhidi arasındaki ilişki Medeni Kanun'daki malik ile zilyet arasındaki ilişkiyi andırmaktadır. Donatan sıfatı ile gemi işletme muteahhidi sıfatı bir arada olmaz. Coğu zaman geminin asıl sahibi, teknik idare kendinde kalmak uzere, geminin sadece ticari idaresini devreder; boyle bir durumda "donatan" sıfatını kaybetmez. Geminin hem teknik, hem de ticari idare hakkı devredilirse malik, donatan sıfatını kaybeder.

Donatan, kendi fiil veya ihmalleri nedeniyle ozel hukukun genel ilkelerine gore herkes gibi borc altına girer; BK. m. 41'e gore şahsi kusur sorumluluğu uyarınca genel hukumlere tabidir.

Donatan, gemi adamlarının (TTK m. 821) gorevlerini yaparken işlediği kusur sonucu ucuncu kişilere verdiği zarardan sorumludur (TTK m. 947). Donatanın sorumluluğunda Borclar Kanunu’nun 55. maddesinin (adam calıştıranın sorumluluğu) uygulanması akla gelebilir. Ancak, TTK m. 947 bu duruma ozgu ozel bir duzenlemedir. Ayrıca, BK m. 55 kurtuluş beyyinesi getirmektedir. TTK m. 947'de ise bu imkÂn yoktur.

Donatanın sorumluluğu doktrinde ayrıca, 1. Den sorumluluk hali ve 2. İle sorumluluk hali olmak uzere iki başlıkta incelenmektedir:

1. Den sorumluluk hali, hangi hukuki sebepten dolayı donatanın sorumlu olacağını belirler: a. Genel hukumler (herkes gibi borc altına girebilir) b. Deniz hukukuna has sorumluluk sebepleri c. Cevre kanunundan doğan sorumluluk: Cevre Kanunu m. 28'e gore, cevreyi kirletenler ve cevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar. Donatanın yuk zararlarından dolayı sorumluluğu, taşıyanın sorumluluğu hukumlerine bağlı tutulmuştur.

2. İle sorumluluk hali, donatanın hangi varlığıyla sorumlu olacağını belirler: a) Sınırlı ayni sorumluluk (deniz serveti: Gemi, navlun ve surrogatlar): 1. Alacağın, kaptanın kaptan yetkisiyle ve hususi bir vekÂlet olmadan yaptığı işlemlerden doğması halinde. 2. Alacağın sebebi donatan tarafından akdedilmiş, fakat kaptan tarafından ifa edilen bir sozleşmenin (orn. navlun sozleşmesi) kotu ifa edilmesi, hic ifa edilmemesi ya da gereği gibi ifa edilmemesi halinde ortaya cıkması durumunda. 3. TTK m. 947 hallerinde. 4. Catma, kurtarma ve yardımdan doğan alacaklarda. b) Sınırlı şahsi sorumluluk: Deniz servetine dÂhil navlun ve surrogatların donatan tarafından tahsil edilmiş olması halinde.

Navlun Sozleşmeleri

Navlun sozleşmesi, konusu bir gemide deniz yoluyla ucret karşılığı eşya taşımak olan her turlu sozleşmedir. Navlun sozleşmesinin tarafları ve ilgili kişileri aşağıdakilerdir:


* Taşıyan: Bir gemide deniz yoluyla yuk taşımayı taahhut eden kimsedir.
* Taşıtan: Deniz yoluyla yuku taşıtan kişidir.
* Yukleten: Taşınacak eşyayı gemiye getiren ya da taşıyana teslim eden kimsedir.
* Gonderilen: Eşyanın varacağı limanda navlun sozleşmesinin konusunu oluşturan yuku teslim alma yetkisine sahip olan kişidir.

Taşıyan ve yukleten ya da taşıtan ve gonderilen sıfatları aynı kişide birleşebileceği gibi, alt sozleşmeler yoluyla, anılanların farklı kişiler olması da mumkundur.

Kırkambar ve carter olmak uzere iki farklı turde navlun sozleşmesi mevcuttur. Kırkambar sozleşmesinde gemide yer tahsisi olmaksızın belirli bir eşyanın taşınması soz konusudur. Taşıyan yuku gemide, guverte dışında, istediği yere koyabilir. Carter sozleşmelerinde ise taşınan mal icin gemi veya gemide belirli bir yer tahsis edilir. Gemi tumuyle taşınacak eşyaya tahsis edilmişse buna tam carter sozleşmesi, geminin sadece belirli bir bolumu taşınacak eşyaya ayrılmışsa buna da kısmi carter sozleşmesi denir.

Carter sozleşmelerinde yuklemeye ilişkin hukumler

TTK m. 1030 uyarınca, geminin tamamı taşıtana tahsis edilmişse, (carter sozleşmesi soz konusuysa) kaptan geminin yuklemeye hazır olduğunu taşıtana bildirerek ihbar eder. Yukleme suresi (starya muddeti) bu ihbarın ertesi gunu işlemeye başlar. Geminin yukleme icin ne kadar bekleyeceği, yani yukleme suresi sozleşmeyle belirlenir. Sozleşmede bunun icin herhangi bir kayıt yoksa, yukleme limanının duzeni veya teammulleri bu da yoksa "halin icapları" belirleyici olur. Yukleme suresinin bitimiyle birlikte, sozleşmede buna ilişkin bir hukum yoksa taşıyanın ihbarını muteakiben "surastarya muddeti" adı verilen ek yukleme suresi işlemeye başlar; bunun icin sozleşmede bir sure belirlenmemişse, surastarya muddeti yukleme suresinin yarısı kadardır. Yukleme suresinde gunler iş gunu, surastarya muddetinde ise aralıksız olarak hesaplanır. Taşıtanın etkinlik alanında gercekleşen tesadufi nedenler dolayısıyla yuklemenin gecikmesi bekleme surelerinin hesabında dikkate alınırken, taşıyanın faaliyet sahasında gercekleşen tesadufi sebepler dolayısıyla yaşanan gecikme dikkate alınmaz. Tesadufi sebepler her iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiriyorsa (fırtına, buzlanma, savaş vb.) gecikme bekleme muddetine eklenir. Surastarya muddeti boyunca beklemenin karşılığı olarak taşıyana surastarya ucreti odenir (TTK m. 1035).

Kırkambar sozleşmelerinde yuklemeye ilişkin hukumler

TTK m. 1046 uyarınca kırkambar sozleşmesi duzenleyen taşıtan, kaptanın daveti uzerine taşınacak eşyayı gecikmeksizin gemiye yuklemek zorundadır. Taşıtanın gecikmesi halinde, carter sozleşmelerinden farklı olarak taşıyan daha fazla beklemekle yukumlu değildir.

Taşıyanın sorumluluğu

Taşıyan, akdettiği navlun sozleşmesi nedeniyle taşıdığı yukle ilgili sorumluluk altına girer. Taşıyanın navlun sozleşmesi cercevesinde yukumlu olduğu en onemli borclar şunlardır:

1. Yuku muhafaza borcu (TTK m. 1061): Taşıyan yuklemede, istifte, taşımada ve boşaltmada tedbirli bir taşıyanın ozenini gostermekle mukelleftir. Bu sorumluluk emredici nitelik taşır, taşıyan ilke olarak bu sorumluluğunu kaldıramaz veya hafifletemez. Taşıyan TTK m. 1062 gereğince gemi adamlarının kusurlu fillerinden de sorumlu olur. Ancak, gemi adamlarının yangına sebep olan bir kusuru ya da geminin sevk ve idaresine ilişkin teknik kusuru varsa ve taşıyanın bu konuda bir kusuru yoksa taşıyan icin bu iki hal mutlak sorumsuzluk sebebidir. Konişmentoya taşıtan tarafından yukun cins ve kıymetinin yanlış bildirilmesi halinde de taşıyan sorumlu değildir.

2. Gemiyi elverişli halde bulundurma borcu (TTK m. 1019): Geminin yolculuğun başlangıcında taşıyan tarafından denize, yola ve yuke elverişli halde tutulması gerekmektedir. Taşıyanın bu hukum gereğince sorumlu tutulabilmesi icin, elverişsizlik durumunun yuklemenin başladığı an ile geminin yola cıkacağı an arasında mevcut olması gerekmektedir.

TTK m. 1063 uyarınca taşıyan icin muhtemel sorumsuzluk halleri de mevcuttur: 1. Deniz tehlikeleri 2. Savaş 3. Deniz korsanlarının mudahaleleri 4. Mahkeme ve kamu kuruluşlarının tasarrufları 5. Yabancı limanlardaki calışma engelleri 6. Yukletenin yol actığı zararlar.

Taşıyanın sorumluluğuna ilişkin emredici hukumler: TTK m. 1114, 1061, 1062, 1067, 1019 ve 1061 ilke olarak daima emredicidir. Emredici hukumlerin istisnaları muşterek avarya anlaşmaları, canlı hayvan taşıma, guverte yukunde mevcuttur.

Yukun hasarlanması ve zayi olması durumunun navluna etkisi: 1. Kaza nedeniyle oluşan zayiden, ne taşıyan ne de taşıtan kusurlu ise navlun alacağı duşer. 2. Taşıyanın yardımcılarının kusurlu hareketleri sonucu yuk kaybı olmuşsa ve taşıyanın sorumlu olduğu bir hal varsa, navlun alacağı baki kalır, ancak taşıyan tazminat odemekle yukumludur. Taşıyanın sorumlu tutulamadığı bir hal varsa navlun alacağı duşer.

Navlun borclusu taşıtandır, meğerki konişmentoda navlun borclusu gonderilen olarak belirlensin ve gonderilen yuku teslim alsın. Taşıyan navlun alacağını hapis hakkı ve yuk alacaklısı hakkı ile iki şekilde guvence altına alır. Taşıtan ya da gonderilen navlun borcunu odemezlerse taşıyan teslimden sonra 30 gun icinde mahkemeye veya icra takibine başvurabilir.

Denizde Yolcu Taşıma Sozleşmesi

Denizde yolcu taşıma sozleşmesi, taşıyanın bir ucret karşılığında yolcuyu bagajıyla birlikte deniz uzerinden belirli bir yere taşımayı taahhut ettiği bir sozleşme turudur. Taşıyan taşıma ucreti karşılığında yolculuğu vaktinde yapma, yolcuyu ve bagajını sağ ve salim olarak taşıma yukumluluğu altına girer. Yolcunun yukumlulukleri ise ucret odemek ve gemide gecerli nizam ve talimata uymaktan (TTK m. 1120) ibarettir.

TTK m. 1130 ve 806 uyarınca taşıyan, bedensel zarara uğrayan yolcuya ve yolcunun olumu halinde geride kalanlara karşı gerek kendi kusuru, gerekse yardımcılarının (gemi adamları) kusurundan sorumlu olur.

Muşterek Avarya

TTK m. 1179'a gore muşterek avarya, "muşterek bir deniz serguzeştine atılmış olan gemiyi ve yuku tehdit eden bir tehlikeden onları korumak maksadiyle ve makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bile bile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde" mevcuttur. Bunun sonucu ortaya cıkan zarar ve masraflar gemi (donatan), navlun (taşıyan) ve yuk (taşıtan) arasında paylaştırılır. Muşterek avaryanın kanunda tanımlanan unsurlarını icermeyen zarar ve masraflar ise "hususi avarya" olarak anılır. Hususi avaryada, muşterek avaryaya benzer bir zarar paylaşımı yapılmaz. Hususi avarya sonucu ortaya cıkmış gemiye ait zararları donatan, yuke ait zararları ise taşıtan karşılar. Kanunda tanımı yapılmış temel muşterek avarya tipleri şunlardır:

* Denize yuk atma muşterek avaryası (TTK m. 1184)

Muşterek bir tehlikeyi bertaraf edebilmek amacıyla gemiye ait parcaların veya yukun tamamının ya da bir bolumunun denize atılmasıyla ortaya cıkan masraf ve zararlardır.

* Gemi hafifletme muşterek avaryası (TTK m. 1185)

Karaya oturmuş bir geminin yeniden hareket ettirilebilmesi icin yukun, yakıtın veya kumanyanın tumunun ya da bir kısmının diğer deniz araclarına aktarılmasıyla ortaya cıkan masraflardır.

* Karaya oturtma muşterek avaryası (TTK m. 1186)

Geminin batmak ya da zaptedilmek tehlikesinden korunması icin bilerek karaya oturtulmasıyla ortaya cıkan zarar ve masraflardır. Geminin istenmediği halde fırtına, akıntı vb. nedeniyle karaya oturması halinde bu muşterek avarya soz konusu olmaz.

* Yuzdurme muşterek avaryası (TTK m. 1187)

Karaya oturtma bilerek değil de başka nedenlerden oturu gercekleşmişse muşterek avarya soz konusu olmaz; ancak, karaya oturan geminin tekrar yuzdurulmesi icin yapılan masraflar yuzdurme muşterek avaryası sayılır.

* Yangın sondurme muşterek avaryası (TTK m. 1188)

Gemide cıkan yangını sondurme sırasında gemide veya yukte ortaya cıkan zararlardır.

* Barınma muşterek avaryası (TTK m. 1190)

Kaza, fedakarlık ya da başka nedenlerden oturu yolculuğa devam etmek gemi ve yuk icin ortak bir tehlikeye yol acıyor ve bunun onune gecmek icin geminin bir barınma limanına girmesi gerekiyorsa, bununla bağlantılı masraflar da muşterek avarya kabul edilir.

* Muvakkat tamir muşterek avaryası (TTK m. 1191)

Gemi, bir limanda ortak cıkar gereğince veya muşterek avaryadan sayılacak bir fedakarlık sonucunda oluşan hasarlardan dolayı gecici tamir gorurse, bu tamirin masrafları da muşterek avaryadan sayılır.

Catma

Catma, deniz ticaret hukuku doktrininde iki ya da daha fazla geminin birbiriyle carpışmasına verilen addır. Catmanın var olması icin carpışan nesnelerin, Turk Ticaret Kanunu'nda yer alan tanımıyla, gemi olması gerekmektedir. Carpılan nesne gemi, değil de farklı bir cisim olursa (rıhtım, yalı, duba vb.) catma hukumleri uygulanmaz. Catma turleri şunlardır:

* Kusursuz catma

TTK m. 1216 uyarınca umulmayan hal, mucbir kuvvet ya da neden ileri geldiği anlaşılmayan catma, kusursuz catmadır. Bu tur catmada diğer tarafın zararları icin sorumluluk soz konusu olmaz, herkes kendi zararını karşılar.

* Kusurlu catma

1. Bir tarafın kusuru ile catma

Gemilerden birinin gemi adamlarının kusurundan doğan catma turudur. Bu durumda kusurlu tarafın donatanı TTK m. 1217 gereğince zararı karşılamakla yukumludur.

2. Muşterek kusurlu catma

Carpışan gemilerin tumunun kusurlu olması halinde soz konusu olur. TTK m. 1218 uyarınca carpışan gemilerin donatanları ortaya cıkan zararlardan kusurları olcusunde sorumlu olurlar.

* Kıyasen catma

Geminin manevra yapmak, yapılması gereken manevrayı yapmamak ya da kurallara aykırı hareket etmek suretiyle fiili bir carpışma olmaksızın başka bir gemiye ya da icindeki yuk ve mallara zarar vermesi durumunda TTK m. 1220 anlamında kıyasen catma mevcut olur. Kıyasen catmaya, catmaya ilişkin hukumler kıyasen uygulanır.

Kurtarma Ve Yardım

Deniz ticareti hukukunda kurtarma ve yardımdan anlaşılan, deniz tehlikesiyle karşılaşmış bir geminin ya da gemideki nesnelerin, başka bir gemi ya da ucuncu kişilerce emniyet altına alınmasıdır. Kurtarma, idaresiz kalmış, gemi adamlarınca terkedilmiş gemiler icin soz konusu iken, yardım, halen kendi gemi adamlarının idaresinde bulunan bir geminin tehlikeden kurtarılmasını ifade eder. Kurtarma ve yardımın unsurları şunlardır:

* Kurtarma ve yardım gemi ya da gemideki nesneler icin yapılmış olmalıdır. TTK'da yer alan anlamıyla gemi sayılmayan deniz aracları, gemi enkazı ya da gemi icindeki insanlar icin kurtarma ve yardım hukumleri gecerli olmaz.

* Kurtarılan ya da yardım edilen gemi ya da gemideki nesneler fiili ya da muhtemel bir tehlikeyle yuzyuze kalmış olmalıdır.

* Başkalarınca kurtarma ve yardım faaliyeti gercekleştirilmiş olmalıdır. Tehlike altında bulunan geminin icindeki gemi adamlarının gercekleştirdiği hizmetler, bunlar zaten bununla yukumlu oldıkları icin kurtarma ve yardımdan sayılmaz.

* Kurtarma ve yardım faaliyetleri faydalı bir sonuc doğurmuş olmalıdır. Hic bir şey kurtarılamamışsa, kurtarma ve yardım icin gercekleştirilen hizmetler icin karşılık talep edilemez.

* Kurtarma ve yardım kaptanın acık ve makul direnmesine karşın yapılmış olmamalıdır. Cunku, geminin kaptanı tehlikeyi en yakından değerlendirebilecek kişidir. Bununla birlikte, kaptanın kurtarma ve yardıma direnmeye karşı cıkışı makul değilse, buna rağmen kurtarma ve yardım faaliyetleri gercekleştirilebilir.

Tum bu unsurlar var olduğunda, kurtarma ve yardım faaliyetleri ucret talebine hak kazandırır. Ucret alma hakkı kanundan doğduğundan, kurtarma ve yardıma ilişkin bir sozleşmenin olup olmaması belirleyici değildir. Ancak, talep edilen ucret "emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerini hicbir halde gecemez." (TTK m. 1222). Kurtarma ve yardım faaliyetleri, aynı zamanda gemi alacaklısı ve yuk alacaklısı hakkı doğurur (TTK m. 1235).

Gemi Alacaklısı Hakkı

Gemi alacaklısı hakkı, gemi ve deniz serveti uzerindeki kanuni rehin hakkıdır. Aşağıdaki alacaklardan gemi alacaklısı hakkı doğar:

* Gemi icra yoluyla satıldığında son limandaki bekcilik ve muhafaza masrafları.
* Geminin seyrusefer ve liman resimleri.
* Gemi adamlarının iş sozleşmelerinden doğan alacakları.
* Kurtarma ve yardım ucretleri.
* Muşterek avarya borcu.
* Kaptanın kanuni temsil yetkisine dayanarak aldığı borclar.
* Taşıyana karşı, donatan olmasa dahi, yuk ve bagajın teslim edilmemesinden ya da hasarlı teslim edilmesinden doğan alacaklar.
* Gemi adamlarından birinin kusurundan doğan alacaklar.

Vikipedi
__________________