Velayet
Cocuğun velayeti TMK’ya gore ana-baba ayrımı yapılmaksızın her iki tarafa aittir. Evlilik dışı doğan cocukların velayeti annenindir.
Hic de eşitlikci olmayan bir anlayış iceren taraflar arasında cocuklara ilişkin bir anlaşmazlık cıkması halinde orneğin cocuğun nasıl bir okulda okuması gerektiği hangi dini sececeği gibi bir konuda uyuşulamaması halinde kanunda babanın oyunu gecerli kılan eski Medeni Kanun’daki 163’uncu madde kaldırılmıştır.
Taraflardan birinin olumu halinde velayeti sağ kalan taraf tek başına kullanma hakkına sahiptir.
Boşanma durumunda hÂkim hangi tarafın cocuğa daha iyi bakabileceğine inanıyorsa velayeti o tarafa verir. Bu konuda erkeğin ya da kadının her hangi bir ustunluğu yoktur. Cocuğun kendisine verilmediği taraf mali gucune gore cocuğun bakım ve beslenme giderlerine katılmak zorundadır (iştirak nafakası odeyerek). Velayet hakkına sahip olmayan tarafla cocuğun bireysel ilişkisinin nasıl olacağına da tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hallerine gore—ancak her durumda cocuğun menfaatlerini gozeterek—hÂkim karar verir (madde 182).
Ana veya babanın yeniden evlenmesi velayetin kaybedilmesini gerektirmez (madde 349).
Boşanma halinde kız cocuğun babaya erkek cocuğun anneye verileceği gibi yaygın bir inanış vardır ancak bu sadece bir rivayet olup hic bir gecerliliği bulunmamaktadır. Turkiye genelindeki uygulamalara bakacak olursak boşanma durumunda cocukların velayeti daha cok anneye verilir.
Ayrıca “kucuk duşurucu suclar veya *********** yaşam surme”ye dayalı boşanma davalarında yargıc kusurlu olduğu kabul edilen tarafa cocuğun velayetini veremez.
Mallarda tasarruf yetkisi
Madde 199 sırf kadına nafaka veya tazminat odememek icin mevcut mallarını başkalarına devretme yoluna giden boşanmaya kararlı kocalara karşı bir onlem getirmektedir. Bu maddeye gore eşlerden birinin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına karar verme yetkisi hakimdedir. Hakim ayrıca taşınmaz mallarla ilgili olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına kendiliğinden de karar verebiliyor. Boylece başkalarının ustune ev yaparak başkalarına devrederek eşlerin birbirlerinden mal kacırmaları engellenmiş oluyor.
MAL REJİMİ / NAFAKA / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
Mal Rejimi Mal rejimi evlilik suresince malların nasıl tasarruf edileceğini (idare harcama) ve boşanma veya ayrılık durumunda bu malların eşler arasında nasıl paylaşılacağını duzenler.
Yasal Mal Rejimi: Yasal mal rejimi kendiliğinden ve genel olarak gecerli olan mal rejimidir. Yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002’de yururluğe girdiği tarihten itibaren yasal mal rejimi Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi olmuştur.
YENİ MEDENİ KANUNA GORE MAL REJİMLERİ
Yeni Medeni Kanunda dort ceşit mal rejimi vardır a) Edinilmiş mallara katılma b) Mal ayrılığı c) Paylaşmalı mal ayrılığı d) Mal ortaklığı. Başka bir mal rejimi secilmediği takdirde edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden gecerlidir. Diğerleri secimlik rejimdir.
Mal ayrılığı paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimleri tarafların noterde yapacakları bir “Mal Rejimi Sozleşmesi” ile secilebilir ve ortaklığa girecek mallar burada belirlenir. Ayrıca taraflar evlenme başvurusu sırasında da hangi mal rejimini sectiklerini yazılı olarak bildirebilirler (madde 205). Bu gibi bir durumda evlenme başvurusu yaparken kadının neye imza attığını iyi bilmesi cok onemlidir.
Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden gecerli mal rejimi olduğu icin evlilik sırasında herhangi bir sozleşme yapmaya gerek olmaksızın butun evlilikler icin gecerlidir; diğer uc secenek ile yasaya girmiş olan mal rejimleri ise eşlerin evllik sırasında veya sonradan secimi uzerine uygulanabilmektedir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde iki ceşit mal vardır. 1. Edinilmiş mallar
2. Kişisel mallar
Kişisel mallar boluşulmeyecek sadece evliliğin başından beri edinilmiş olan mallar boşanma veya olum durumunda eşler arasında eşit olarak boluşulecektir. Eşler bir sozleşmeyle kişisel mallar listesine ekler yapabilirler. Eşlerden biri mal devrederek hediye verip bağış yaparak diğer eşin payını azaltmaya calışmışsa bile yargıc paylaştırma yaparken bu malları hesaba katar. Olum halinde ise sağ kalan eş once evlilik sırasında edinilen malların payına duşen yarısını alacak miras kalan yarım paydan ise diğer mirascılarla birlikte payına duşeni alacaktır. Ayrıca sağ kalan eş istediği taktirde evlilik sırasında oturduğu ev ve kullandığı eşyanın mulkiyetinin kendisine verilmesini isteme hakkına sahiptir.
Boluşume girmeyecek olan kişisel mallar:
Evlilik oncesinde edinilmiş mallar
Miras payları
Hibe yoluyla elde edilen şeyler
Manevi tazminat alacakları
Eşlerden birisinin sadece kişisel kullanımına yarayan eşya (giysi spor aletleri vs)
Boluşume girecek edinilmiş mallar:
Calışarak emek vererek elde edilen gelirler
Sosyal yardım kuruluşlarından edinilen gelirler
Odenen tazminatlar
Kişisel malların gelirleri (orneğin miras yoluyla kalmış evin kira geliri)
Edinilmiş malların yerine gecen değerler (orneğin bir evin satılması yoluyla elde edilmiş gelir ya da sigorta parası)
Mal ayrılığı rejiminde her bir eş yasal sınırlar icerisinde kendi mal varlığı uzerinde yonetim yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Bu kural ilk bakışta kulağa hoş gelebilir cunku bu durumda herkes neye sahip ise onun sahibi olmaya devam eder. Ama bu durum coğunlukla kadınların aleyhine işlemektedir. Zira kadınlar para mal mulk vb. – kendilerine ait olsa bile – erkeklerin uzerine kaydetmeye ses cıkarmamakta coğunlukla da buna zorlanmaktadırlar. Bu da kadının boşanması durumunda yoksullaşmasına veya bu yoksulluğu yaşamamak icin evde şiddete boyun eğmesine neden olmaktadır.
Ayrıca kadın ev dışında calışmadığı takdirde—ki kadınların buyuk coğunluğu evlenmeden once dışarıda bir işleri olsa bile evlendikten sonra işlerinden ayrılıp butun vakitlerini evlerine cocuk ve kocalarının bakımına temizliğine ve beslenmelerine ayırmaktadırlar— erkek dışarıda calışıp para kazandığı icin alınan her şey erkeğin uzerine kaydedilmektedir. Kadının evdeki calışmasının parasal bir karşılığı olmadığı icin bu durum kadının boşanma durumunda hic bir şeye sahip olmadan omur boyu bedavaya calışmış olması ayrıca Turkiye koşullarında hicbir sosyal guvencesi kalmaması anl***** gelir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi tarafların isteği uzerine kurulması gereken secimlik bir mal rejimidir. Buna gore ayrılık veya olum halinde eşler arasında eşit olarak paylaştırılacak mallar şunlardır: rejimin kurulmasından sonra edinilen ailenin ortak olarak kullandığı ve yararlandığı mallar ile ailenin geleceğini guvence altına almaya yonelik yatırımlar.
İlk bakışta adil gibi gorunen bu rejim istismara acıktır. Nelerin ailenin ortak kullanımına nelerin de işyeri veya ticari kullanıma ait olduğu belirsizdir. Ayrıca yukarıdaki onemli notta belirtilen hususlardan “Paylaştırmada işletmelerin ekonomik butunluğu gozetilir” maddesi burada da gecerlidir. Orneğin eşinden mal kacırmak isteyen bir koca ortak konut dışında evler alarak boşanma durumunda bu evlerin ticari amaclı olduğunu soyleyerek paylaşıma dahil edilmemesini isteyebilir. Aynı şekilde tarımla uğraşan bir koca traktorunun paylaşım dışı tutulmasını isteyebilir. Boyle durumlarda bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden taraf bunu kanıtlamak zorundadır.
Mal ortaklığı rejiminin kabul edilmesi halinde eşler kişisel sayılan mallar dışında kalan ve mal ortaklığına giren mallara ve gelirlere ortaklaşa sahip olurlar ve hicbiri hissesine bağımsız olarak tasarruf edemez (harcama yapamaz). Eşlerin kişisel mallarının gelirleri de genel mal ortaklığı rejimine dahildir.
Eşlerden birinin:
kendi payına ait malvarlığı borca batmış veya haczedilmişse
Diğer eşe ait malvarlığını tehlikeye atmışsa
Evlilik birliğine ait mallar uzerinde bir tasarruf işlemi yapması haksız bir sebeple engelleniyorsa
Diğerine malvarlığı geliri borcları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermiyorsa
Ayırt etme gucu surekli yoksa O zaman diğer eş mal ayrılığı rejimine gecilmesini isteyebilir. Eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur.
YURURLUK YASASININ 10. MADDESİ
Eski Medeni Kanun’da kendiliğinden gecerli olan rejim mal ayrılığıydı. Malları tapunun ve belgenin kimin uzerine olduğuna gore ayıran bu rejim (Turkiye’de tapuların sadece %8’inin kadınların uzerine olduğu goz onune alındığında) boşanma veya olum durumunda kadının aleyhine işliyordu. Kadın hareketi yıllarca daha eşitlikci bir mal paylaşımını ongoren ve boylelikle eşlerin evlilik birliğine kattıkları emeği de goz onune alan “edinilmiş mallara katılma” rejiminin kendiliğinden gecerli rejim olması icin caba harcadı.
1 Ocak 2002’de yururluğe giren yeni Medeni Kanun ile kadın hareketi cabalarının meyvelerini toplamaya başladı. Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden gecerli rejim oldu. Ancak Meclis’te son dakikada yapılan bir hamleyle yasa bir darbe aldı. Mal rejiminin uygulanmasına ilişkin YURURLUK YASASI’nın 10. maddesine gore edinilmiş mallara katılma rejimi 1 Ocak 2002’den itibaren gecerli sayılıyor ve bu tarihten sonra edinilen malları kapsıyor.
Bu tarihten once evlenmiş eşler yasayı evliliklerinin başından itibaren gecerli kılmak icin birlikte notere gidip bu rejime gecmek istediklerini belirten bir sozleşme yapmak zorundalar. Ve boyle bir sozleşme yapmak icin sadece 31 Aralık 2002’ye kadar sureleri var. Kadın hareketi maddenin bu şekilde gecmemesi icin cok caba sarfetti ancak Meclis’in kararlı direnişini aşamadı.
SONUC:
EVLİLİK İCİNDE 1 OCAK 2002’DEN SONRA EDİNİLEN MALLAR EŞİT PAYLAŞIMA TABİ. EVLİLİĞİN BU TARİHTEN ONCEKİ BOLUMUNDE EDİNİLMİŞ MALLAR İSE:
31 ARALIK 2002’YE KADAR SOZLEŞME YAPILIRSA YENİ REJİME YANİ EŞİT PAYLAŞIMA TABİ
SOZLEŞME YAPILMAZSA ESKİ REJİME TABİ Oysa kadın hareketinin onerdiği ve desteklediği gibi yeni mal rejimi EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN gecerli olsaydı ne boyle bir eşitsizlik ne de boyle bir kargaşa soz konusu olacaktı.
Nafaka : Boşanma durumunda genel olarak kadının mağduriyetini hafifleteceği varsayılan maddi karşılıklardan en cok bilinen ve uygulananı nafaka.
Boşanma davası devam ederken mağdur olan kadın ve varsa cocukların gecimini sağlamak uzere hakim talebe bağlı olmaksızın tedbir nafakasına karar verir. Tedbir nafakası dava tarihinden itibaren bağlanıp dava sonuclanana kadar devam eden bir nafakadır (madde 169).
Tedbir nafakasının dava sonrasında yoksulluk nafakasına donuşmesi talep edilebilir. Boşanma yuzunden yoksulluğa duşecek olan eş kusuru daha ağır olmamak koşuluyla gecimi icin diğer eşten mali gucu oranında suresiz nafaka isteyebilir (madde 175). Buna yoksulluk nafakası diyoruz. Ancak eski Medeni Kanun’a gore erkeğin kadından yoksulluk nafakası talep edebilmesi icin kadının refah icinde olması gerekirken bu madde “eşitlik” adına kaldırılmıştır. Yoksulluk nafakasının istenirse her ay değil toptan odenmesine de karar verilebilir (madde 176).
Velayet kendisine verilmemiş olan taraf mali gucu oranında cocuğun gecim ve eğitim-oğrenim masraflarına katılmakla yukumludur. Cocuk lehine bağlanan bu nafakaya da iştirak nafakası adı verilir.
Ayrıca az bilinen bir uygulama daha vardır. Medeni Kanun’un 364. maddesine gore “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa duşecek olan annesine babasına cocuklarına ve kardeşlerine nafaka vermekle yukumludur.” Zor durumda olan boşanma nedeniyle ailesinin sırt cevirdiği bir kadın bu maddeyi kullanarak aile veya kardeşlerinden nafaka talep edebilir.
Maddi-manevi tazminat (madde 174): Maddi tazminat talep edebilmek icin “mevcut veya beklenen bir yararın boşanma nedeniyle zedelenmiş olması” gerekmektedir. Manevi tazminat talep edebilmek icin ise boşanmaya yol acan olaylar nedeniyle “kişilik haklarının saldırıya uğramış olması” gerekiyor. Yani dayak kotu muamele hakaret istek dışı cinsel ilişkiye zorlama tecavuz zina itibarın zedelenmesi sosyal cevrede yaşayamaz duruma gelmek vb. koşullarda manevi tazminat talep etmek mumkun
EVLİLİK
Evlilik yaşı (TMK madde 124): Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkca evlenemez. Diğer hukuki işlemler icin asgari yaş sınırı 18’dir.
Ancak hÂkim olağanustu durumlarda ve pek onemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak buldukca karardan once ana ve baba veya vasi dinlenir. Yargıc kararını verirken kişilerin evlilik icin gerekli ruhsal ve bedensel olgunluğa sahip olup olmadıklarına dikkat eder.
Evlenme koşulları (TMK madde 124 125 126 127): Ayırt etme gucune sahip olmayanlar evlenemez. Kucuk yasal temsilcisinin izni olmadıkca evlenemez. Kısıtlı yasal temsilcisinin izni olmadıkca evlenemez.
Kişi vesayet altında ise ve vasisi izin vermiyor ise kişi mahkemeye başvurarak izin isteyebilir. “HÂkim haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra bu konuda başvuran kucuk veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir” (madde 128). Evlilik izni icin ikametgahın bulunduğu “Sulh Hukuk Hakimliği”ne başvurulur.
Akıl hastaları evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkca evlenemez (madde 133). Bir yandan bu madde “normal” yaşam surebilecek olup da tıbben sorunu olmayan kişilerin evlenme haklarının onunu acıyor olsa da uygulamada kadınlar acısından sorunlarla karşılaşmak mumkun. Eskiden akıl hastalarının evlenmeleri kanunen tamamen yasakken bile resmi olmayan nikahlarla bir akıl hastası zorla/gorucu usuluyle bir kadınla evlendiriliyor kadın istemeden de olsa bu kişinin bakımını ustlenmek zorunda kalıyordu. Bu madde ile kadına haksızca ve rızası olmadan bindirilen bu yukun resmileştirilmeye calışılması soz konusu olabileceğinden dikkatli olmak gerektiğini duşunuyoruz.
Zorla evlendirme (madde 149 150 151) ve zamanında başvuru (madde 152): Hic kimse zorla evlendirilemez. Kişi kucuk de olsa oncelikle kendi izni alınır.
Kişi yasanın evlenmek icin aradığı yaştan buyuk ise nikÂh memurunun onunde hayır diyebilir ve kimse kendisini evet demeye zorlayamaz. Zorlandığı durumda savcılığa suc duyurusunda bulunabilir.
Bir genc kız zorla evlendirilmiş ise; i) Cinsel birleşmeyi reddebilir. Eğer zor kullanılarak bu birleşme yapılmaya zorlanırsa savcılığa suc duyurusunda bulunabilir.
ii) Zorla evlendirildiği icin TMK’nın 149 150 veya 151. maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası acabilir. Bu dava evlenme tarihinden itibaren 5 yıl icerisinde acılmalıdır (madde 152).
Başlık parası: Başlık parası erkeğin evleneceği kadının babasına odediği bir miktar paradır.
Başlık parası yasal değildir ve bu konudaki sozlu anlaşmaların hic bir gecerliliği yoktur.
Ceyiz: Ceyizle ilgili herhangi bir yasal duzenleme yoktur ancak kadın getirdiği eşyayı kanıtlaması halinde ayrılırken bu mallarını geri alabilir. İspat icin faturalar belgeler veya tanıklar gerekebilir. Ancak bazı Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi geleneklerin icap ettirdiği şekilde “ceyiz” olarak adlandırılan takı ve eşyaların kadına ait olduğu kabul edilmektedir. Nişanlanma ve evlilik sırasında kadına hediye edilen şeyler kadına aittir. Dava yoluyla dahi kadından geri alınamaz.
Evlilik oncesinde “mihir” senedi hazırlanmışsa bu senette belirtilen malların kadına ait olduğu yasalarca da kabul edilmektedir.
Evlenme sozleşmesi: Nikah i. Resmi Nikah
Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın iclerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar (madde 134).
Nikah kıymaya resmi memurlar yetkilidir. Belediye bulunan yerlerde nikah belediye başkanı veya onun bu işle gorevlendirdiği vekili tarafından kıyılır (madde 134).
Koylerde evlenme isteği “koy ihtiyar heyetine” bildirilir ve nikah muhtar tarafından kıyılır.
Yabancı ulkelerde evlenecek kişilerin her ikisinin de Turkiye vatandaşı olması durumunda bulunulan ulkenin makamı memuru veya Turkiye Konsoloslukları yetkilidirler. Taraflardan birinin yabancı olması durumunda bulunulan ulkenin yasalarına gore evlilik yapılır ve Turk hukukuna aykırı olmamak kaydı ile bu evlilik Turkiye’de de gecerlidir
Turkiye’de ise bir Turk vatandaşı bir yabancı uyruklu ile yetkili bir Turk makamı memuru onunde evlenebilir. Yine ikisi de yabancı ise bir Turk yetkili memuru makamı onunde evlilik sozleşmesi yapılır (Evlendirme Yonetmeliği madde 12). ii. Dini Nikah; (TMK madde 143) (TCK madde 237/3-4)
Dini nikah ancak resmi nikah kıyıldıktan sonra kıyılabilir (TMK madde 143). Resmi nikah yapmadan sadece dini nikah yapmak veya resmi nikahtan once dini nikah yapmak suctur (TCK madde 237/3-4). Bu maddeye gore resmi nikahın kıyıldığını gosteren resmi belgeleri gormeden nikah kıyanlar da kıydıranlar da cezalandırılır.
İmam nikahı kadına yasalar karşısında her hangi bir hak tanımaz. Kadın eşinden ayrıldığı takdirde nafaka talep edemez mirasta pay sahibi olamaz.
“Eşler oturacakları konutu beraber secerler. Birliği eşler beraberce yonetirler” (TMK madde 186). Yeni Medeni Kanun “aile reisliği” kavramını ortadan kaldırmıştır.
Soyadı: Mayıs 1997’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yururluğe giren yasaya gore kadın kocasının soyadının onunde evlilik oncesi soyadını da kullanabilmektedir.
YENİ KANUN ESKİ KANUN
Eşler oturacakları konutu beraber secerler. Birliği eşler beraberce yonetirler Evlilik birliğinin reisi kocadır. Koca ortak ikametgÂhı secer
Calışma 1990 yılına kadar yasa (TMK madde 159) evli kadınlara ev dışında calışabilmek icin kocalarından izin alma zorunluluğu getirmekteydi. 1980’lerden sonra başlayan kadın hareketinin cabalarıyla bu madde 29.11.1990 tarihli Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilince bu zorunluluk ortadan kalktı.
Kasım 2001’de kabul edilen yeni Medeni Kanun’un ilk tasarısında bu kararın iyice somutlaştırılması ve yasada “Eşlerden her biri meslek veya iş seciminde diğerinin iznini almak zorunda değildir” şeklinde bir madde yer alması ongorulmuştu (madde 192). Ancak erkek egemen anlayışın cabalarıyla madde değiştirilerek “Eşlerden her birinin meslek ve iş seciminde ve bunların yurutulmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararını goz onunde tutacağı…” şeklinde kadınların zararına esnetilmesi muhtemel bir cumle eklendi.
BOŞANMA / AYRILIK KARARI / AYRI YAŞAMA / VELAYET / MALLARDA TASARRUF YETKİSİ
Boşanma: Medeni Kanuna gore kadın ve erkek icin boşanma nedenleri farklılık gostermez her iki taraf icin de aynıdır. Boşanma nedenlerini şoyle sıralayabiliriz:
a) Eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası acabilir (madde 161). Zina eylemi (sadakatsizlik) nedeniyle gecimsizliğe dayanarak boşanma davası acmak mumkundur. Dava acma hakkı olan eşin zina olayını oğrendiği gunden başlayarak altı ay icinde ve zinanın yapıldığı tarihten itibaren her durumda dava acmaya hakkı vardır. Beş sene gecince dava hakkı duşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Erkeğin zinasını duzenleyen 441. madde Anayasa’nın 10. maddesine yani “kanun onunde eşitlik” ilkesine aykırı bulunarak 27.12.1997’de iptal edildi. Kadının zinasını duzenleyen TCK 440. madde de 23.06.1998 itibariyle iptal edildi. Boylece zina ceza gerektiren bir suc olmaktan cıkarıldı. Artık zina sadece Medeni Kanuna gore boşanma sebepleri arasında yer alan bir fiil.
b) Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kotu davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası acabilir (madde 162).
Boşanma nedenini oğrendiği tarihten itibaren altı ay ve her durumda boşanmaya yol acan olayın meydana geldiği gunden itibaren beş sene icinde dava acmayan eşin dava hakkı duşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Cana kastın anlamı acıktır: Bir kimse icin yaşamsal tehlike doğuracak nitelikteki eylemler diyebiliriz. Pek kotu davranma kavramı icine ise bir cok olay ve eylem girebilir. Orneğin dovmek eziyet etmek zorla cinsel ilişki kurmak ağır hakaretlerde bulunmak gibi. Onur kırıcı davranışın yorumu asıl olarak yargıca bırakılmıştır. Orneğin kocanın kadının calıştığı işyerine veya katıldığı kurs yerine gelip ona hakaret etmesi onur kırıcı bir davranış olarak kabul edilir.
c) Eşlerden biri kucuk duşurucu bir suc işler veya *********** bir hayat surer ve bu sebeplerden oturu onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse bu eş her zaman boşanma davası acabilir (madde 163).
“Kucuk duşurucu” suclar yuz kızartıcı olan ve olmayan sucları kapsayan geniş bir kavramdır. Bu eylemler belirli bir sınırlamaya tabi değildir ancak orneklersek; hırsızlık dolandırıcılık ırza gecmek fuhuşa zorlamak adam oldurmek bu tur suclar arasında sayılabilir. Bu ve benzeri bircok durumda boşanma davası acmak mumkundur.
“*********** bir yaşam suren” orneğin sarhoş gezip olay cıkaran ya da “kucuk duşurucu suclar” işleyen orneğin hırsızlık yapan bir kocaya karşı acılan davada boşanma kararının verilmesi icin durumun diğer eş icin birlikte yaşamayı cekilmez hale getirmiş olması gerekmektedir.
Bu gerekcelerle her zaman boşanma davası acılabilir. Bir zaman sınırlaması yoktur.
d) Eşlerden biri evlenmenin kendisine yuklediği gorevleri yerine getirmemek icin eşini terk ettiği veya haklı bir neden olmaksızın evine donmediği takdirde ayrılık en az altı ay surmuş (dort ay ayrı yaşama iki ay da ihtardan sonra eve donmeyi bekleme suresidir) ve devam etmekte ise terk edilen eş boşanma davası acabilir. Diğerini evi terketmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın eve donmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır (madde 164).
Davaya hakkı olanın isteği uzerine hakim diğer tarafa iki ay icinde eve donmesini ihtar eder. İhtar gerektiğinde ilanen (gazete ilanıyla olduğu gibi) yapılır. Ancak ayrı yaşama suresi dort ayı doldurmadıkca ihtar kararı verilmesi istenemeyeceği gibi ihtar kararının karşı tarafa ulaşmasından itibaren iki ay gecmedikce boşanma davası acılamaz.
Medeni Kanun’a gore eşler evlerini beraber secerler kendilerine yapılacak olan butun tebligatlar bu adrese yapılır ve hukuken işleyecek sureler bu tarihten itibaren işler. Bununla birlikte evli bir kadın isterse ayrı bir ev tutarak orada yaşayabilir kimse onu kocasıyla beraber yaşadığı eve donmeye zorlayamaz. Ancak kocası onun evine donmesini isterse ona resmi bir yazı gondererek “terk” nedeniyle boşanma davası prosedurunu başlatabilir.
e) Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yuzden ortak hayat diğer eş icin cekilmez hale gelirse hastalığın gecmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tesbit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası acılabilir (madde 165).
f) Evlilik birliği ortak hayatı surdurmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası acabilir (madde 166).
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hÂllerde davacının kusuru daha ağır ise davalının acılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz hakkın kotuye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve cocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Madde 166 dışında saydıklarımız ozel boşanma nedenleridir. Madde 166 ise genel boşanma nedenidir. “Terk” dışında kalan butun diğer boşanma nedenleri aslında genel boşanmanın kaps***** da girmektedir. Bunun yanı sıra boşanmaya yol acabilecek bir cok neden bu maddenin kaps***** girer; sevgi ve saygının bitmesi kadının gelirinin zorla elinden alınması aşağılama eşin suc işlediğini ihbar ederek cezalandırılmasına yol acmak gibi. Ancak madde 166 dışındaki boşanma maddeleriyle dava acıldığı taktirde boşanma daha hızlı ve daha kesin olarak gercekleşir. Genel boşanma maddesi ile dava acmak hakimin takdir yetkisini artırmakta davaların uzamasına neden olmaktadır.
Yine bu maddeye dayanarak evliliği bir yıldan fazla surmuş olan tarafların her konuda anlaşmaları ve mahkemede hazır bulunmaları halinde tanık dinlenmesine de gerek olmadan tek celsede boşanmaları mumkundur.
Bu maddeye gore; boşanma nedenlerinden herhangi birine dayanarak acılmış olan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren uc yıl gecmesi halinde hangi nedenle olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi uzerine boşanmaya karar verilir.
Kadının boşandığı erkekle tekrar evlenmesi veya evlenmeden bir araya gelmesi konusunda hic bir kısıtlama yoktur.
Ayrılık kararı / Ayrı Yaşama Medeni Kanun madde 170’e gore “Boşanma sebebi ispatlanmış olursa hÂkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.”
Boşanmak icin mahkemeye başvurulmuş ise ve hÂkim tarafların barışabileceklerini duşunuyorsa ayrılık kararı verebilir ama ayrılık istemi ile mahkemeye başvurulmuş ise boşanmaya karar verilemez (madde 170).
Boşanma nedenlerinden birine dayanarak ayrılık kararı icin mahkemeye başvurulabilir bu takdirde yargıc bir yıldan uc yıla kadar ayrılık kararı verebilir. Bu ayrı yaşama kararından sonra taraflar hÂl bir araya gelmemişlerse bir tarafın isteği ile boşanmaya karar verilir (madde 171-172).
Alıntı
__________________
Siyasal Bilgiler / Hukuk Medeni Kanunun kadın hakları ile ilgili bolumleri
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●56 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Siyasal Bilgiler / Hukuk Medeni Kanunun kadın hakları ile ilgili bolumleri