TENFİZ ve TANIMA
Gorevli Mahkeme:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yetkili Mahkeme:Kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Turkiye'deki ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, Turkiye'de ikametgahı veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara,İstanbul ve ya İzmir Mahkemelerinden birinden istenebilir. Kamu duzenine ilişkin olmadığı icin re'sen yetki gozonune alınamaz. İlk itiraz olarak ileri surulmelidir.
Husumet: Dava hasımlıdır ve davalı;Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararda ki diğer taraf,(uygulama da ozellikle avukatların talebi uzerine bazen hasımsız olarak acıldığı ve karar verildiği gorulmektedir. Ancak kesinlikle bu uygulama usulsuzdur. Mufettişlerin incelemesi sonucu Yazılı emir yoluna gidildiğini hatırlatırım .J )
u Bağımsız bir davadır. Duruşmalı yapılır. Kesinlikle evrak uzerinde karar verilemez.
u Temyizi kabildir ve icra ve infazı durdurur.
Şartları:
1- Yabancı Mahkeme tarafından verilmiş bir mahkeme kararının aslı olacak,( 2675 S.Y.nın 36 ve 37. Maddesinde istenen belgeler ayrı ayrı sayılmıştır.)
2- Verilen bu karar kesinleşmiş olacak,
3- Yabancı Mahkeme Kararının tamamının(eksik tercume kabul edilemez) yeminli tercuman tarafından Turkce'ye tercume edilmiş ve resmi kurumlar tarafından tasdik edilmiş onaylı sureti bulunacak.
4- Tenfizi istenen kararın mutlaka mahkeme tarafından verilmesi ve mahkeme hukmu niteliği taşıması gerekir. Belediye ,Eyalet valiliği vb. idari birimlerin verdiği kararın tenfizine karar verilemez.
5- T.C. ile ilamın verildiği yabancı devlet arasında yasadan doğan fiili veya hukuki karşılıklılık (mutekabiliyet) veya bu konuda anlaşma(sozleşme) olmalıdır.
6- Yabancı Mahkeme Hukmunun kamu duzenine acıkca aykırı olmaması gerekir, (orneğin Turk hukukunda aslonan velayet konusunda kucuklerin menfaatleridir(Ruhsal ve Duşunsel gelişimi). Eğer bu kural goz ardı edilmiş ise tenfiz kararı verilemez.)
7- İlamın Turk Mahkemelerinin kesin yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gerekir.(Taşınmazın aynına ilişkin davalarda Turk mahkemelerinin yetkisi kesindir.) ancak boşanma ,ayrılık ve evliliğin iptali gibi davalar da kesin yetki yoktur.
8-Yabancı ulke kanunları uzarınca kendisine karşı tenfizi istenen kişinin hukmu veren mahkemeye usulune uygun bir şekilde cağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hukum verilmiş olsa dahi , bu kişinin yukarıda ki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Turk mahkemelerine itiraz etmemiş olması gerekir. İtiraz etmiş ise davanın reddine karar verilmelidir. Kısacası Tenfiz kararı verilebilmesi icin yabancı mahkeme tarafından usulune uygun olarak karşı tarafa savunma hakkı verilmesi gerekir.
9- Turklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Turk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince , yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Turk vatandaşı olan davalının tenfize bu yonde itiraz etmemiş olması gerekir. (2575 s. k. 13.madde) Diğer bir anlatımla Turk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince Turklerin boşanma davaları icin ongorulen hukukunun uygulanmadığının belirlenmesi ve bu yonde davalının itirazda bulunması halinde tenfiz kararı verilemez.
Dikkat edilecek hususlar:
1- Tanıma yada Tenfiz davaları Basit yargılama Usulune tabiidir. Dolayısıyla Davalının 10 gunluk sure icerisinde cevap verme zorunluluğu yoktur.
2- Dava hasımlıdır ve davalı Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararda ki diğer taraf,(uygulama da bazen hasımsız olarak acıldığı gorulmektedir. Ancak kesinlikle bu uygulama usulsuzdur. Yazılı emir yoluna gidildiği sık sık gorulmektedir.
3- Davalının bildirilen adresine meşruhatlı davetiye cıkartılır. Uygulama da yabancı uyruklu eş Turkiye'de bir avukata vekalet vermekte ve Davacı vekili sıfatı ile dava acılmakta; Turk vatandaşı olan diğer tarafın Turkiye'de ki adresine tebligat cıkartılmaktadır.
4- Taraflar duruşmaya gelmez iseler HUMK 409 maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
5- Yabancıların ,kendi ulkelerinde ki adresi araştırılmadan İlÂnen Tebligat yapılamaz.
6- Turkiye'de ikametgahı olmayan Turk vatandaşı olan kişilerin mutlaka Teminat gostermesi gerekir.
u Karşılıklılık anlaşmasında adli yardımlaşma hukmu var ise teminat gosterme zorunluluğu yoktur.
Eğer teminattan muafiyet sozleşmesi var ise kesinlikle teminat alınamaz. Teminatın miktarı ise hakimin takdirine bağlıdır.
u Adli tatilde bakılabilir.
u Tenfiz işlemlerinde yabancı mahkeme kararı iyi okunmalıdır,cunku sadece bu kararın tenfizi yada tanınması talep edilebileceğinden ve bu karar kapsamının dışına cıkılamaz. Orneğin "tarafların boşanmasına" gibi ifade kullanılamaz. Sadece " .... yer mahkemesinin ..... tarih ve ..... sayılı kararının tanınmasına yada tenfizine " denilmekle yetinilir. Yabancı mahkeme kararında tazminattan soz edilmemiş ise ayrıca tazminata da hukmedilmesi usulsuzdur.
u Turkiye'de acılan Boşanma davası ıslah ile tanıma yada tenfize donuşturulebilir.
u Tenfiz ve Tanıma kararı ile yabancı mahkeme ilamı kesin hukum ve kesin delil kuvvetine sahip olur.
u Tenfiz ve Tanıma kararı ile Yabancı mahkeme ilamına dayanılarak Turkiye de bir hukuki işlem yapılabilir ve Turk mahkemeleri tarafından verilmiş ilam gibi işlem gorur.
u Boşanma ile ilgili karar Turk mahkemeleri tarafından tanınıncaya ve tanıma kararı kesinleşinceye kadar evlenme hukuken hukmunu devam ettirir.
Tanıma ile Tenfiz arasında ne gibi fark vardır?
a)Tenfiz de Yabancı ulke kanunları uzarınca kendisine karşı tenfizi istenen kişinin hukmu veren mahkemeye usulune uygun bir şekilde cağrılmış veya o mahkemede temsil edilmiş olması yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hukum verilmiş olsa dahi , bu kişinin yukarıda ki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Turk mahkemelerine itiraz etmemiş olması gerekir. Tanımada ise boyle bir koşul yoktur.
b) Tenfiz de aranan T.C. ile ilamın verildiği yabancı devlet arasında yasadan doğan fiili veya hukuki karşılıklılık (mutekabiliyet) veya bu konuda anlaşma(sozleşme) şartı Tanıma da aranmamaktadır
u Kısacası 2675 S.K.nun 38.maddesinin a ve d bendi aranmaz.
İctihat
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2000/2-1051 Karar No:2000/1068 Tarihi: 21.06.2000
• Tanıma (Tenfiz) Kararı
• Delillerin Taktirinde Hakimin Usul Kuralları
• Maddi Olayları Araştırmada Kamu Duzenine Aykırılık Bulunmaması
OZET:
Yabancı mahkemece, bir boşanma kararı oluşturulurken hakim, hangi maddi olayları kabul edeceğini kendi usul kuralları cercevesinde topladığı delillere gore takdir eder. Delillerin takdirine ilişkin kurallar da hakimin kurallarıdır. Boyle olunca da Alman hakiminin yeterli delil toplayıp toplamadığını Turk Usul Hukuku cercevesinde değerlendirilemez. Başka anlatımla, gerek yabancı kararda uygulanan usul gerekse kararda yer alan maddi ve hukuki tespitler tanıma (tenfiz) hukmunun inceleme konusu dışındadır. Tenfiz ilamının ibrazı yeterlidir.
Şu halde yabancı mahkeme, TMK.nun 134/1-2. maddesindeki unsurların oluştuğunu, kendi usul kuralları cercevesinde belirleyip takdir ederek boşanmaya karar verdiği gibi Turk kamu duzenine acık bir aykırılık da bulunmadığından, yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi gerekir.
(1086 s. HUMK m. 540, 2675 s. MOHUK m. 13, 35, 38, 743 s. MK m. 134/1-2, 136)
TAM METİN:
Taraflar arasındaki "yabancı ilamın tanınması-tenfizi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Urgup Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 11.05.1999 gun ve 1999/54-103 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi uzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 15.06.1999 gun ve 1999/9545-11661 sayılı ilamı ile: (...Davacı Alman Mahkemesinin boşanma kararının tenfizini istemiştir. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir.
"Tenfiz istemi dilekce ile olur" (2675 sayılı Kanun 35).
"Tenfiz dilekcesine aşağıdaki belgeler eklenir.
a- Yabancı mahkeme ilamının o ulke makamlarınca verilen onanmış aslı ve onanmış tercumesi,
b- İlamın kesinleştiğini gosteren ve o ulke makamlarınca verilen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercumesi" (2675 sayılı Kanun 37).
"Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir.
a) Turkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği Devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o Devletle Turk Mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mumkun kılan bir kanun hukmunun veya fiili uygulamanın bulunması,
b) İlamın Turk Mahkemelerinin munhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması,
c) Hukmun kamu duzenine acıkca aykırı bulunmaması,
d) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hukmu veren mahkemeye usulune uygun bir şekilde cağırılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hukum verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Turk Mahkemelerine itiraz etmemiş olması,
e) Turklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Turk Kanunlar ihtilafı kuralları gereğince, yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Turk vatandaşı olan davalının tenfize bu yonde itiraz etmemiş olması (2675 sayılı Kanun 38).
Davalı suresinde davaya cevap vermiş, Alman mahkemesi hukmunun Turk hukukuna aykırı olduğunu, tenfizinin istenemeyeceğini ileri surmuştur. Dosya arasında bulunan yabancı mahkeme ilamında Turk Hukuku'nun uygulandığı yazılıdır. Ancak Turk hukukunun yorumunda yabancı mahkemenin Turk mahkemelerinde istikrar bulan yorum sonucundan farklı bir sonuca vardığı anlaşılmaktadır. Doğaldır ki Turk Kanunlar ihtilafı kuralları gereğince Turklerin boşanma davaları icin ongorulen (2675 sayılı Kanun 13) hukukun uygulamadığının belirlenmesi ve bu yonde davalının itirazda bulunması halinde tenfiz kararı verilemez. Fakat burada olduğu gibi hukukun yorumunda hata edildiği hallerde yabancı mahkemenin Turk hukukunun uygulanmadığını kabul etmek 2fi75 sayılı Yasanın amacına aykırı duşer. Davalı yabancı mahkemenin, hukuku yanlış yorumlamasını, o ulkede, kanun yollarına muracaatla denetletmedikce Turk mahkemeleri onune getiremez.
Milletlerarası Ozel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki 2675 sayılı Kanunda (revizion) yabancı kararın doğruluğunu inceleme sistemi kabul edilmemiştir.
Kanunun yorumunda yapılan hataya dayalı yabancı mahkeme ilamı 2675 sayılı Kanunun 38/c maddesi uyarınca da reddedilemez. Zira kanun ACIKCA kamu duzenine aykırılığı bir ret sebebi kabul etmiştir. Yorum hatasını kamu duzenine ACIK aykırılık olarak kabul etmek mumkun olmaz.
Yabancı mahkemenin Turk hukukunun yorumunda hata ettiğinden soz edilerek tenfiz isteminin reddi gerektiği yonundeki goruş coğunluk tarafından kabul edilmemiştir (Y. 2. H.nin 15.06.1993 tarihli 5243-6131 sayılı kararı).
Ancak, 2675 sayılı Kanuna dayanan istek halinde yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru gorulmemiştir...) gerekcesiyle bozularak dosya yerine geri cevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece onceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının suresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği goruşuldu:
Davacı Besigheim (Almanya) Sulh hakimi tarafından oluşturulan boşanma kararının 2675 sayılı Milletlerarası Oze' Hukuk ve Usul Hakkındaki Kanun uyarınca tanınması ve tenfizine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Turk Medeni Kanunu ve Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu gereğince bir yargılama olmadığını ileri surup tenfize karşı cıkmıştır.
Besigheim (Almanya) Sulh Mahkemesi 09.10.1997 tarihli 4 F 821/96 sayılı kararının iceriği aynen "tarafların Turk vatandaşı olmalarından dolayı... Turk Medeni Kanununun 134. maddesi gereğince davacının boşanma kararı ile ilgili talebi kabul edilmiştir. Tarafların dinlenmesinden sonra, mahkeme, evliliğin temelden sarsılmış olduğunun ve beraberliklerinin devamının soz konusu olamayacağı kanaatine varmıştır. ...Mahkeme tarafların evliliklerinin artık iyi bir sonuc verecek durumda olmadığı kanaatindedir. Davalı kadın da evliliklerinin nasıl devam edeceği hakkında olumlu bir yanıt/yol gostermemiştir. Kendisinin tek korkusunun boşandıktan sonra kocasından para alamaması yonundedir. Mahkeme davalının bu yonde yaptığı acıklamalardan sonra, evliliğin sadece maddi acıdan devamını istediği kanaatindedir ki bu konu da, mahkemenin yetkisi dışındadır.
...Mahkeme, bu evliliğin Turk Medeni Kanunun madde 134 gereğince temelden sarsıldığı kanaatindedir ve bu sebeple boşanma kararı verir" şeklindedir.
Urgup Asliye Hukuk Mahkemesi, Alman Mahkemesinin, davalının Mart 1996 tarihinde evden ayrılması olgusuna dayanarak ve Turk Medeni Kanunun 134. maddesine atıf yapmak suretiyle karar verdiğini, oysa Turk Kanunlar ihtilaf uyarınca uygulanması zorunlu ve MK.nun 134. maddesinde anlamını bulur evlilik birliğinin muşterek hayatı surdurmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmasını doğrulayıcı taraflardan her hangi bir acıklayıcı beyanın olmadığını tanık gibi deliller toplanmadan salt fiilen tarafların ayrı yaşamaları gereğine dayanarak hukum kurduğunu bu durumda, Alman Mahkemesince Turk Hukukun uyuşmazlıkla ilgili yasal hukumlerinin gercekten ve tam anlamıyla uygulanmadığını o nedenle kararın Turk Kamu duzenine aykırı olduğunu benimsemiş tenfiz istemini reddetmiştir.
İlkin belirtelim ki, bazı hukuk kuralları olayları bizzat duzenlediği halde, bazı.hukuk kuralları da belli olay ve ilişkilerin duzenlenmesinde hangi hukuk kurallarının yetkili olacağını gosterir. Diğer bir gurup kurallarda mahkemelerin ihtilafı cozerken uygulayacakları usul kurallarıdır. Yabancı unsur taşımayan hukuki ihtilafların hallinde hakim milli kuralları uygular.,Bu tip uyuşmazlıkta kanunlar ihtilafı soz konusu olamaz. Ancak yabancı unsurlu ihtilafta hakimin uygulayacağı hukuku belirleyen kurallar milletlerarası ozel hukuk kurallarıdır. Turk kanunlar ihtilafı kuralları 2675 sayılı Kanunla belirlenmiştir. Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun 540. maddesi ile Turklerin kişi hallerine ilişkin karar vermeyi Turk mahkemelerinin munhasır yetkisinde kabul edilip bu tip yabancı mahkeme kararlarının tanınması yada tenfizi yasaklanırken, 1982 yılında kabul edilen 2675 sayılı Milletlerarası Ozel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 38. maddesi ile yabancı ulke mahkemelerince oluşturulan Turklerin kişi hallerine ilişkin yabancı kararların tanınması ve tenfizine imkan tanınmıştır. Gercekten Turklerin yabancılar ile sosyal ilişkilerinin yoğun bir hal alması ile Milletlerarası Ozel Hukuk Kurallarının uygulama alanı da genişlemiştir.
Boşanma kararı kişi hallerine ilişkin kararlardan olup. 2675 sayılı Kanunun 13. maddesi Turkler icin yabancı mahkemelerde de uygulanacak hukukun Turk hukuku olduğunu acıklamıştır. Esasen Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi ile Yerel mahkeme arasında bu yonde bir ihtilaf yoktur.
Uyuşmazlık; Turk Hukukunun uygulanması ve yasa maddesinin yorumunda yabancı mahkemenin hata edip etmediğinin diğer bir anlatımla, yabancı mahkemenin eksik araştırmaya dayalı hukum verip vermediğinin yine yabancı mahkemenin, kabul ettiği sabit vakıaların hukuki normla karşılaştırmasını ve uygun norm tespitini doğru bir şekilde gercekleştirip gercekleştirmediğinin Turk Mahkemesince doğrudan denetlenip denetlenemeyeceğinin aydınlığa kavuşturulmasında toplanmaktadır.
Sorunun cozumunde belirlenmesi gereken oncelikli diğer bir yonde; yabancı mahkemenin yargılamada uygulayacağı usul hukukunun da Turk hukuku olup olmayacağının belirlenmesidir.
Oncelikle belirtelim ki, oğretide hakimin yargısal işlevini yerine getirirken uyacağı usul kurallarının (Lexfori) hakimin kuralları olduğu yonunde duraksama yoktur. Şu halde, ispat vasıtalarının nev'i, ileri surulme ve toplanma bicimi, delilin kabul edilebilirliği, hakimin usul kanunu cercevesinde belirlenecektir. Şuphesiz toplanan delillerin taktirine ilişkin tum kurallar da hakimin usul kurallarıdır. Şu halde bir boşanma kararı oluştururken hakim, hangi vakıaları sabit kabul edileceğini kendi usul kuralları cercevesinde topladığı delile gore taktir ve acıklayacaktır. Boyle olunca Besigheim (Almanya) hakiminin yeterli delil toplayıp toplamadığını Turk Usul Hukuku cercevesinde değerlendirmek mumkun değildir. Turk tanıma ve tenfiz hakimi prensip olarak yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez. Gerek yabancı kararda uygulanmış olan usul, gerekse kararda yeralan maddi ve hukuki tespitler tanıma ve tenfiz hukmunun inceleme konusu dışındadır. Bu sistem "revision aufonal" yasağı olarak ifade edilir usulde veya kararın hukmunde yapılmış olan hatalar tanıma ve tenfiz kararına kural olarak etkili olamaz. Bu nedenledir ki 2675 sayılı Kanunun 37. maddesi, tanınması ya da tenfizi istenen yabancı kararla ilgili kesinleşmiş ilamın mahkemeye ibrazını yeterli gormuştur.
Nitekim, Yasa koyucu tarafından (Revisionaufond) "davanın yeniden incelenmesi" amaclanmış olduğu olgusundan yola cıkıldığında, yabancı mahkeme dava dosyasının tumunun gorulup değerlendirilmesi zorunluluğu kendiliğinden ortaya cıktığı acıktır. Bu durumda; Turk Mahkemesince dosyanın tamamen getirtilip incelemeye alınması kacınılmaz olacaktır. Boyle bir prosedurun ongorulmesi halinde, yabancı mahkeme kararının tanınması yada tenfizi değil, davanın yeniden yargılamasının yapılarak yeni bir hukum kurulması sozkonusu olacağından, 2675 sayılı Yasanın tanımı ve tenfize ilişkiu yasal kurallarının amacına aykırı duşen bu yontem asla ustun gorulemez.
Ote yandan 2675 sayılı Kanunun 38/e maddesi ile Turklerin "kişi hallerine ilişkin" yetkili bulunan Turk Hukukunun uygulanmamış olduğu hallerde dahi, bu halin res'en dikkate alınması prensibi kabul edilmemiş, ancak davalının karşı cıkması halinde bu yonun dikkate alınması kurala bağlanmıştır. Bu kural dahi (revision au fond) yeniden inceleme yasağının bulunduğunu kabule yeterli delildir.
Bilindiği gibi bir mahkemede, hukukun yanlış uygulanması, o mahkeme veya ust mahkemelere yapılacak bir itiraza konu teşkil eder. Bu konu tamamen kararı veren mahkemenin usul hukukuna tabi bir konudur. Ancak davalı Turk vatandaşı bu konuyu yabancı ulkede her derecedeki yargı organı onunde ortaya koymuş, gerekli itirazları yapmış olduğu halde dinletememiş olduğunu ispat ederse ve bu halde Turk kanunlarının esas gayesine, başka bir anlatımla kamu duzenine aykırılık (2675 sayılı Kanunun 38/c md.) soz konusu olabilir.
Gerek kanunlarda ve gerekse hukuk oğretisinde kamu duzeninin değişmez bir tarifi yapılmamıştır. Ancak ve ozellikle Turk Milletlerarası Ozel Hukuku yonunden Yargıtay Kararlarında yer alan unsurlar genel ahlak ve adaba aykırılık, Turk hukukunun ana kurallarına ve Turk kanunlarının dayandığı genel siyasetle bağdaşmazlık hallerinin kamu duzenine aykırı sayıldığı gozlemlenmektedir (Y. 2. HD'nin 31.03.1944 tarihli 40-1014 sayılı, 10.11.1966 tarihli 5305-5390 sayılı 08.12.1993 tarihli 9648-11903 sayılı; Y. 10. HD'nin 21.02.1991 tarihli 6609-1544 sayılı, Y.13 HD.'nin 29.01.1993 tarihli 408560 sayılı, Y. 15. HD.'nin 19.01.1995 tarihli 2876-164 sayılı, Y. 18. HD.'nin 25.02.1997 tarihli 288-1496 sayılı, Y.HGK.nun 22.04.1998 tarihli 2/276-297 sayılı kararları).
Boşanma yonunden Turk Hukukunda en onemli ve reform niteliğinde değişiklik Medeni Kanunla kabul edilmiştir. Mutlak bir kamu duzeni anfayışı sebebi ile Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun 540. maddesi ile yabancı ulkeler mahkemelerince oluşturulan boşanma kararlarının tenfizi yasaklanmış iken, aynı Kanun 9. maddesi ile Medeni Kanunun 136. maddesinde de benimsenmiş olan mutlak yetki kuralı 07.06.1971'de yururluğe giren değişiklikle terk edilmiş, secimlik yetkili mahkeme kuralı getirilmiş, 2675 sayılı Kanunla ve acıkca yabancı ulke mahkemelerinde oluşan boşanma ilamlarının tanınması yada tenfizine imkan tanınarak, ulke yonunden munhasır yetki kuralı terk edilmiştir. Dahası 3444 sayılı Kanunla Medeni Kanunun 134. maddesinde yapılan değişiklikle de eşlerin anlaşarak boşanmalarına imkan tanınmıştır. Evlilik Bağına ilişkin kararların tanınması hakkındaki Milletlerarası sozleşme 14.09.1975 tarihinde onanmış, boylece boşanma kararlarının kamu duzenine mutlak etkisi onemli olcude yumuşatılmıştır (Y.HGK.nun 22.04.1998 tarihli 2/276-297 sayılı kararı). O nedenle ve ozellikle 2675 sayılı Kanunun 38/e maddesindeki duzenleme bicimi ile 381c madde de yer alan "kamu duzenine ACIKCA aykırı bulunmama' kuralı benimsenmiştir. Şu halde bir hukmun tanınması isteminin reddi icin hukmun yukarıda acıklanan kurallar cercevesinde kamu duzenine ACIKCA aykırı olduğunun belirlenmesi gerekir. Gorulduğu uzere yabancı kararın tanıma ve tenfizi lehine yoğun ve yadsınamaz bir eğilimin varlığı acıktır. Şu durum karşısında Besigheim (Almanya) Sulh Mahkemesi, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, muşterek hayatı surdurmelerinin kendilerinden beklenemeyeceğini kendi usulu cercevesinde belirleyip taktir etmiş ve Turk Medeni Kanunun 134/1-2. maddesinde yer alan unsurların oluştuğu kabul edilerek boşanmaya karar vermiştir. Yabancı mahkeme hukmunde kamu duzenine acık bir aykırılık da bulunmadığından, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Ozel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, onceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuc: davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ile, direnme kararının yukarıda acıklanan ve Ozel Daire bozma kararında gosterilen nedenlerden dolayı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.06.2000 gununde oycokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına gore kesinleşmiş bulunan ilamların Turkiye'de icra olunabilmesi yetkili Turk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
Turk vatandaşlarının kişi hallerine ilişkin ihtilaflarında Turk yasalarının uygulanması ilkesi ile, onların Turk Yasalarının koruması altına alınması amaclanmıştır.
O halde Turk kanunlar ihtilafı kurallarının emrettiği hukukun uygulanıp uygulanmadığını tenfiz kararı istenen hakim araştıracak Turk kanunlar ihtilafı kaidelerinin tatbikini emrettiği maddi hukukun gercekten uygulanmış olup olmadığını bu hakim belirleyecek. Eğer uygulanan hukuk Turk davalı aleyhine eksik veya yanlış tatbik edilmiş, davalı Turk Mahkemesinde tenfize bu acıdan karşı cıkmış ise hakim tenfiz istemini reddedecektir.
Yine hakim tenfizi istenen kararın tenfiz koşullarını taşıyıp taşımadığını kanunda yazılı koşulların yerine getirilip getirilmediğini inceleyecek koşullar yerine getirilmişse, hicbir takdir hakkı kullanmadan tenfize karar verecektir.
Tenfiz koşullarından en onemlisi 2675 sayılı Yasanın 38/e maddesi gereğince "Turklerin kişi hallerine ilişkin davalarda Turk Kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanması, eğer Turk hukuku uygulanmamış ise Turk vatandaşı olan davalının tenfize bu yonden itiraz etmemiş olmasıdır. Eğer davalı tenfize bu yonden itiraz ederse tenfiz kararı verilemeyecektir.
Bunun tek istisnası, evlilik bağına ilişkin kararların tanınmasına ilişkin sozleşmenin ucuncu maddesidir. Buna gore; yabancı devlet yasaları uygulanmasına rağmen, Turk yasaları uygulansa idi varılacak sonuc ayni olacak idi ise, Turk vatandaşı davalı tenfize bu yonden karşı cıksa da, bu cıkış hukuki sonuc doğurmayacak Hakim tenfize karar verecektir.
Somut olayda; Yabancı mahkeme Turk Hukukunun uygulandığını belirttiği halde, Turk Hukukunu uygulamamıştır. Turk vatandaşı davalı Turk Hukukunun uygulanmamış olması nedeniyle yasaya uygun Tenfize bu yonden karşı cıkmış uygulanan yabancı hukukla varılan sonucta, Turk yasası uygulansa idi varılacak sonucla ayni olmadığından temyiz isteminin reddi gerekecektir.
Tenfiz kararı verilebilmesi koşullarından diğer biri de, tenfizi istenen kararın kamu duzenine acıkca aykırı olmamasıdır. Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının kabul edilebilmesi, yerine getirilmesinin istenebilmesi icin toplumun huzurlu ve uyumlu bir yaşam surebilmesi uyulması zorunlu hukuki, ahlaki ve vicdani temel kurallarına acıkca aykırılık oluşturacak unsurlar icermemesi gerekir.
Yabancı mahkeme ilamı sonucları itibariyle, Turk Kamu duzenine aykırı ise Turkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41. maddesi aksine Turk aile huzurunu duzenini yıkıcı, sarsıcı neticeler meydana getiriyorsa kamu duzenine aykırılık acık olduğundan tenfiz istemi reddedilecektir.
Yine somut olayda, Turk Medeni Yasasının 134/1. maddesi hukumleri uygulandığı bildirildiği halde bir bucuk yıl ayrı yaşam Turk yasalarına aykırı olarak boşanma nedeni kabul edilmiş dayalı boşanma yuzunden zarurete duşeceğini yuvanın yıkılmasını istemediğini ileri surduğu halde bu samimi, hayatın gercek gucluklerine uygun savunması yabancı mahkemece kabul edilmemiş, bu yasaya aykırı kararla aile duzeni huzuru bozulmuş, yuvası yıkılmıştır.
Değerli coğunluk Turk hukukunun yanlış yorumunu ve uygulanmasını kamu duzenine acıkca aykırılık kabul etmemiştir.
Oysa, yabancı mahkeme ilamı ile varılan sonuc, davalının geleceğini karartmakta, bir daha onarılmaz duzeltilemez sonuclar doğurmaktadır.
Değerli arkadaşlarımın kabulu aksine, kişinin aile huzurunu, duzenini gerek yasayı yanlış yorumlayarak, gerek Turk Hukukunu uyguluyorum diyerek uygulamayarak yıkmak, sarsmak Turk Kamu duzenine acıkca aykırılık da oluşturur. Bu nedenlerle tenfize karar verilemez. Israr kararı doğrudur. Değerli coğunluk goruşune katılmıyorum.
Ali Ihsan OZUĞUR
2. Hukuk Dairesi Uyesi
__________________
Siyasal Bilgiler / Hukuk Tanıma ve Tenfiz Davaları
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●69 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Siyasal Bilgiler / Hukuk Tanıma ve Tenfiz Davaları