I. BOLUM
I. Tutunun Turkiye’ye Girişi
Tutun Amerika’nın keşfinden 150 sene, Avrupa’da tanınmasından da yaklaşık olarak 50 sene sonra 1601-1603 yılları arasında ulkemize girerek kullanılmaya başlanır.
Onceleri sadece yabancı memleketlerden yapılan tutun ithalatından muayyen bir gumruk resmi alınmakla iktifa edilirken, tutun tiryakilerinin coğalması ile bir kısım hocalar ve muftulerce bunun kullanımına, Kuran-ı Kerim’in hukumlerine aykırılığı gerekce gosterilerek karşı cıkılır. Bunun uzerine Padişah I. Ahmet tarafından tutun icmenin yasaklanması hususunda bir ferman cıkarılır.
Ancak, I. Ahmet’ten sonra tahta gecen Sultan Mustafa ve II. Osman devirlerinde imparatorluğun dış seferler ve ic kargaşalar ile meşguliyeti nedeniyle sozkonusu yasakların onemli bir etkisi olmaz. Daha sonra Padişah olan IV. Murat zamanında tutun icme yasağı şiddetle takip edilir.
O tarihlerde tutun lule ve cubukla icildiğinden, İstanbul’da Cibali’den başlayıp Sarachanebaşı semtini de icine alan ve uc gun uc gece devam eden yangına tutun icerken uyuyup kalan bir tiryakinin lulesindeki ateşi doşemeye duşurmesinin sebep olduğu rivayetinin Padişaha duyurulması uzerine, Muftu Huseyin Efendi’den alınan fetva ile tutun icenlerin idamlarına hukmolunur. Sultan IV.Murat’ın bu konudaki icraatı cok şiddetli olur yasak konusunda yabancılara dahi hoşgoru gosterilmez. Sefer halinde bile tutun icerken yakalananlar idam edilmekten kurtulamazlar.
Bu yasaklara rağmen tutun icimine butunuyle engel olunamaz. Daha sonraları tahttan indirilen İbrahim’in yerine cocuk yaşta padişah olan V. Sultan Mehmet’in (Avcı Mehmet) kendisinin de tutun icmesi dolayısıyla bu yasak, 1646 yılında Şeyhulislam Bahai Efendi’nin verdiği bir fetva ile bazı kayıtlarla kaldırılır.
II. Turkiye’de Tutunun Tarım ve Ticareti Hakkındaki Gelişmeler
A. Turkiye’de Tutunun Tarımı
Tutun tarımının ulkemizde başlangıcına dair kesin bir tarih mevcut değilse de tutun tohumlarının Rumeli tarafından Avrupa’ya gidip gelen tuccarlar tarafından getirildiği tahmin edilmekte ve ilk tutun tarımının da Yenice ve İskece dolaylarında yapıldığı ileri susulmektedir.
B. Tutunun Tarım ve Ticaretinin Vergilendirilmesi
Yukarıda bahsedilen yasaklamadan sonra 1687 yılına kadar tutunun , İstanbul’a, uretimi yapılan yerlerden ithali mumkundu. Bu tarihten sonra tutunun ithalatına gumruk resmi konmuş, tutun imalatının serbest bırakılmasından sonra da ayrıca tutun mamullerinin alım ve satımına ayrı ayrı vergiler konmuştur. Bu vergiler Padişah II:Mustafa Paşa tarafından 1698’de 55 yuk akce karşılığında ihale edilir.
Tutun uretiminin ilgi gorerek artması ile birlikte, tutun uretimini bir duzene sokmak ve hazine gelirlerini artırmak amacıyla “Surutu Duhan” adlı bir nizamname hazırlanır. Bu nizamname ile tutunun gumruk resmi artırılır ayrıca tutun ureten ekicilerden de tutunler tarlada iken donumunden ikibucuk kuruş onikişer para “Duhanı donum resmi” adı altında bir vergi alınmasına başlanır.
Yurdumuzda uretilen bu tutunler ekicinin becerisi ve ekolojik şartların uygunluğu sebebiyle ustun kaliteli ve vasıflı olması dolayısıyla onceleri Avrupa’dan ithal edilen tutunlerin yerini alır boylece ithalat dururken daha sonraları bu tutunlerin ihracatı başlar. Bundan dolayı Osmanlı sınırlarının muhtelif yerlerine toplam 30 tutun gumruğu kurulur.
C. Tutun İthalatının Yasaklanması “ Tutun İnhisarı” ve “Reji Şirketi” İdaresi
1861 senesinde Osmanlı Hukumeti ile Fransa ve İngiltere arsında yapılan Ticaret anlaşmasıyla memlekete tutun ithali yasaklanır. Tutunun inhisar şeklinde idaresi 1862 yılında yapılan bir nizamname ile kabul edilir, bundan onceki uygulamalar ise kaldırılır.
1854’te başlayan borclanma (istikraz) sureciyle Avrupa’dan aktarılan kaynakların geri odenebilmesine ceşitli cozum arayışlarına girilmesine neden olur. Once “Oşur” adıyla bilinen vergi haric tutularak diğer resmi ve gelirlerin idaresi, 1879 tarihinde yapılan bir yazılı sozleşme ile on sene muddetle Galata Bankerlerinden bir gruba belirli bir para karşılığında verilir. Daha sonra bu yetki 1882 tarihli bir nizamname ile bazı kayıtlar altında “Duyun-u Umumi”ye idaresine devredilir.
Dış borcların daha sağlıklı odenmesi ve gelirlerin artırılması mulahazalarıyla, 1883 yılında duzenlenen bir sozleşme ile “Tutun İnhisarı”nın işletilmesi imtiyazı otuz sene muddetle “Memalik-i Osmaniye Duhanları Muşterek’ul-menfaa Reji Şirketi”ismi altında Fransızlar tarafından idare edilen ve 4 milyon İngiliz Liralık sermaye ile teşkil olunan bir anonim şirkete verilir. Bu uygulama aslında alacaklıların alacağını kendilerinin tahsili anlamına gelen ilginc bir yontemdir.
Reji idaresi, Osmanlı tutunlerinin dahili tekelini 40 yıl sureyle yonetir elde ettiği gelirlerden Duyun-u Umumi ve Hukumete pay verir. Reji idaresinin gerek uyguladığı mali yontemler, gerekse istihdam ettiği ozel jandarma birlikleri (kolcu) ile yuruttuğu kacakcılık mucadelesi toplumda ve yonetici kesimde cozulmeler başlar; ozellikle kırsal bolgelerde yaygın bir suc ortamının gelişmesine neden olur. Bu suc ortamının icerisinde kolcu- kacakcı ve halktan cok sayıda insan hayatını yitirir. Herhangi bir demiryolu yahut madenlerin işletme imtiyazına karşı ilgisiz kalan Osmanlı toplumunun Reji şirketi ve elemanlarına duyduğu bu denli tepki; Diğer imtiyazlar gorunurde halkın cıkarlarını doğrudan etkilemediği, hatta yer yer yeni istihdam alanları acarak toplumun sosyal ve ekonomik hayatına olumlu katkılar sağladığı halde; Reji Osmanlı ciftcisinin en onemli gelir kaynaklarından olan tutun tarımını doğrudan denetlemekle yaratılan artı değere bizzat el koymaktaydı. Bu itibarla devletin jandarmasına seve seve itaat eden koylu Reji kolcusunu bir duşman gibi gormekte ve hatta hayatına kastedebilmekteydi.
Devlet, Duhan Resmi Nizamnamesi sayesinde tutunden yılda 737.000 lira civarında gelir elde ederken, bu gelirlerin artırılması amacıyla sozkonusu gorevin Reji idaresine devri ile ancak 16 yıl sonra aynı gelir duzeyine ulaşabilmiştir. Buna, Reji uygulamalarına tepki duyan bazı ekicilerin tutun uretimini bırakmaları ile tutun uretiminin duşmesi neden olduğu gibi Osmanlı burokrasisinin bu şirkete destek vermemesi ve buna koşut olarak bir kacakcı sektorunun ortaya cıkmış olması da neden olarak gosterilebilir.
Bu ortamda tutun gelirlerini artırma yontemi bakımından Reji idaresi cozum olarak; duşuk alım fiyatları ve yuksek satım fiyatlarını uygulamaya koyarak faturayı tutun ureticisi ve tuketicisine cıkarmayı ihmal etmez.
Nihayet butun bu olumsuzluklardan sonra 13 Haziran 1921 tarihinde Hukumetle Reji şirketi arasında yapılan bir anlaşma sonucu bu idarenin butun mevcutları, alacak ve borcları Devletleştirilir.




BOLUM II
I. Cumhuriyet Donemi Tutun Politikaları
A. Tutun Tekeli Donemi ( 1983’e Kadar ki Donem)
Tutun inhisarının Reji idaresinden alınarak Devlete verilmesinin akabinde, 26.02.1923 tarihli 558 sayılı kanunla ic tuketim ihtiyacı icin tutun satın alınması, işlenmesi ve sigara imali ile satılması ve tutune ait işlemlerin Hukumet tarafından yurutulmesi esası kabul edilmiştir.
05.06.1930 tarih ve 1701 sayılı Tutun İnhisarı Kanunu ile tutun tarımı, işlenmesi, nakli ticareti ve fabrikasyonu safhalarının duzenlenmesi yoluna gidilerek inhisarın genişliği ve işleyişi duzenlenmiştir.
Ancak bu kanunun da Reji sisteminin bazı yanlışlıklarını taşıdığı gorulduğunden 10.06.1938 tarihinde 3437 sayılı “Tutun ve Tutun İnhisarı Kanunu” kabul edilmiştir.
Bu kanunun da zaman icerisinde tutunculuk ve ilgili alanlarında meydana gelen gelişmelere cevap veremez hale geldiği gorulunce 09.05.1969 tarihinde bugun de buyuk bir bolumu yururlukte olan 1177 sayılı “Tutun ve Tutun Tekeli Kanunu” cıkarılmıştır.
“Tutun ve Tutun Tekeli Kanunu” ile Yurt icinde tutun ve tombeki tutunu kıymanın, sigara, yaprak sigarası, enfiye , ağız ve pipo tutunu ve kıyılmış tutun yapmanın ve bunları alameti farikalı kutular veya paketlerde satışa hazırlamanın ve satmanın; yabancı memleketlerden tombeki, yaprak sigarası ve tutunu ve diğer tutun mamulatı ile sigara kağıdı getirmenin Devlet Tekelinde olduğu belirtilmiş; tum bu işlemlerin “Tekel İdaresi” tarafından işletileceği kaydedilmiştir.
B. Tutun Tekelinin Kaldırılması
Dunyadaki gelişmelere koşut olarak ulke icinde gudulen yapısal uyum politikaları cercevesinde; 1660 ve 4036 sayılı kanunlara gore katma butceli, doner sermayeli bir devlet muessesesi olarak faaliyet gosteren Tekel Genel Mudurluğu, 11.04.1983 tarih ve 60 sayılı K.H.K. ve daha sonra 19.10. 1983 tarih ve 2929 sayılı Kanunla Tekel İşletmeleri Genel Mudurluğu adıyla Kamu İktisadi Kuruluşu haline getirilmiştir.
Boylece tutun endustrisi alanında ulke icine 121 yıl sureyle (1862-1983) yasaklanmış olan tutun ve tutun mamullerinin ithalatı 1983 yılında serbest bırakılınca daha once ulkeye kacak yollardan giren Amerikan blended tipi sigaraların ithalatı devlet eliyle yapılma yoluna gidilmiş ve bu tutunlerin tuketimi giderek yaygınlık kazanmaya başlamıştır.
Ulkeye kacak yollardan giren ve alternatif blend sigara uretimi konusunda 25 yıl boyunca onlem alınmayan ithal blend sigaralar , getirdikleri yeni koku, icim, boyut ve sloganlarla kısa surede sigara pazarının ucte birini ele gecirmişlerdir.
Sigara ithalatı, ithalatın başladığı yıl olan 1984’te 2.3 bin ton olarak gercekleşmiş, bu miktar suratli bir şekilde artarak 1997 yılına gelindiğinde 45 bin tona ulaşmıştır. Bu ithalat başlangıcta sigara olarak başlamış ancak ulkemizde Tekel ve ozel sektor tarafından Amerikan blended tipi sigaraların uretimine başlanması ile giderek yerini Virginia ve Burley tipi tutunlerin ithaline bırakmıştır.
Diğer bir ifade ile yıllardan beri yaklaşık olarak 100 bin ton olan ic tuketim tutun ihtiyacımız ithalatın serbest bırakılması ile once sigara ithalinden bilahare de Tekel ve ozel sektorun kendi fabrikalarında uretimine başladıkları Amerikan blended tipi sigaraların harmanlarında kullanılmak uzere yaptıkları tutun ithalinden dolayı ulkemizde uretilen oriental (şark tipi) tutunlerin yurt ici tuketimine yonelik sigaraların imalinde kullanımı 55 bin tona gerilemiştir.
Ulkemizde sigara tiryakilerinin icim zevki uzun yıllardır surdurulen dolaylı ve direkt reklam kampanyaları ile Amerikan blended tipi sigaraları tercihe yonlendirildiği icin bu sigaraların tuketimi giderek artmakta tabii ki, buna mukabil şark tipi dediğimiz ulkemizde uretilen tutunlerden imal edilen sigaraların tuketimi ise giderek gerilemektedir.
Bu arada Turkiye’de ve gelişmekte olan bir cok ulkede sigara tuketimi surekli olarak artarken, Gelişmiş ulkelerde ozellikle ABD’de dikkat cekici bir şekilde bu tuketimin gerilediği gorulmektedir. Bu ulkede sigara tuketimi 1960’ta 446 milyar adet, 1970’te 540 milyar adet, 1980’de 634 milyar adete cıkmış, ancak bu donemden sonra sigara tuketimi aleyhine yurutulen cok yonlu ve etkin propagandalar ve insan sağlığına verdiği zararların tescilinden oturu sigara ureticilerine verilen ağır cezaların toplumda yankı bulmasıyla sigara tuketimi; 1985’te 594 milyar adet, 1990’da 557 milyar adet, 1995’te ise 487 milyar adete gerileyerek 1970’lerdeki duzeyine inmiştir. Sozkonusu sigara tuketimi iniş trendi istikrarlı bir şekilde inmeye devam etmektedir.
Buna mukabil ABD’de sigara uretimi şaşırtıcı bir tempo ile artmaktadır.1955’te hemen hemen , ic tuketim duzeyinde gercekleşen uretimin 1995’lere gelindiğinde tuketimin % 30 uzerine cıkarak 745 milyar adete ulaştığı gorulmuştur.
Ayrıca ABD yonetimi, gencliği sigara alışkanlığına karşı korumak icin bir dizi yeni yasaklar koyarak tutunu tıpkı esrar gibi uyuşturucu maddeler sınıfına sokmuştur. En son yapılan duzenlemelere gore yeni yukumluluklerini yerine getirmeyen veya mevcut mevzuatı ihlal eden sigara ureticilerine buyuk para cezaları, uzun sureli hapis ve işyeri kapama cezaları ongoruyor. Bu ulkede sağlık sebeplerinden dolayı ceşitli eyaletlerde ağır cezaların işletildiği sık sık bizim basınımıza da malzeme olmaktadır.
Yukarıda sayılan sebeplerden dolayı kendi ulkelerinde cok ağır vergi ve her fırsatta farklı cezai mueyyidelerle karşılaşan cokuluslu sigara kartelleri, oz ulkelerinde kaybettikleri pazarın bir kac katını bizim gibi gelişmekte olan ulkelerde yeni tesisler kurarak elde etmektedirler.
İzmir Torbalı’da Philip Morris ve J.R.Reynolds’un kurdukları fabrikalar buna ornektir. Bu gunlerde British American Tobacco (BAT) de Tekel’in Akhisar’daki yıllardan beri bitirilemeyen sigara fabrikasını satın alarak Tekel’le ortaklık kurmak suretiyle Orta Doğu piyasasına Turkiye’de yapacağı uretimle girmek istemektedir. Tekel’in urettiği ve yaklaşık olarak 22 bin tonluk Pazar payına sahip olan “Samsun” ve “Yeni Harman” sigaralarının isim hakkını da alarak Tekel ile bu konuda on anlaşmaya vardığı Tekel’den sorumlu Devlet Bakanı tarafından basına acıklandı. Ancak buyuk bir Pazar payına sahip olan bu sigaraların yasal koşulları yerine getirilmeden pazarlık konusu olması, konu ile ilgili sivil toplum orgutlerinin şiddetli tepkisine neden olmakta, Tekel calışanlarının buyuk bir bolumunun (satımın ekonomik ve rasyonel olmadığı mutalası ile) hoşnutsuzluğunu doğurmakta; bununla beraber soz konusu anlaşmanın Anayasa Mahkemesince iptal edileceği yorumlarını gundeme getirmektedir.
II. Amerikan Blended Tipi Sigara Tuketiminin Artması ve Cok Uluslu Şirketlerin Ulkemizde Sigara Fabrikası Kurmalarının Sonucları
Sigara icicilerinin icim zevklerinin değişerek, Amerikan blended tipli sigaraya kaymasıyla bu sigara tuketiminde cok hızlı bir artış olduğu ortadadır. Gelinen bu noktadan sonra tuketicinin icim zevkini değiştirerek şark tipi tutune dondurmek şimdilik mumkun gorulmuyor. Zira yıllardan beri bu konuda yapılan calışmalardan muspet bir sonuc alınamadığı biliniyor. O halde blend sigaralarda kullanılan tutunleri ithal etmek ya da ulke icinde bu tutunleri yetiştirmenin yollarını aramaktan başka secenek yoktur. Bu tur sigaraların yapımında yaklaşık olarak; % 60-70 oranında Flue-Cured (Virginia), % 15-20 dolayında Burley ve % 15-20 civarında da oriental ve diğer tutunler kullanılmaktadır. Şimdilik bu tutunlerin, tutun ve tutun mamulleri olarak yurticinde toplam tuketimi 45 bin ton civarındadır. İthalatın buyuk oranda sigara şeklinde gercekleştiği yıllarda (1991-1992) ithalat miktarı yıllık ortalama 350 milyon $ civarında iken, Tekel ve ozel sektorun ulkemizde kurdukları fabrikalarda uretilen blend sigaralar ithal edilen blend sigaraların yerini almasıyla son yıllarda tutun ve tutun mamullerinin ithaline odenen para 150 milyon $ duzeyine inmiştir. Ancak bu miktarın duşmesinde, ABD’den yapılan tutun ithalatının son yıllarda Zimbabwe’ye kaymasının da etkisi vardır. Cunku ABD’den ithal edilen tutunler kısmen daha kaliteli olduğundan yaklaşık 6 kg/ $’a alınırken, Zimbabwe’den yaklaşık 4 kg / $’a alınmaktadır.
Kamu ve ozel sektor tarafından munferiden ve/veya işbirliği şeklinde yapılmış bulunan deneme uretimleri, Turkiye’de blended sigara uretiminde kullanılabilir nitelikte Flue Cured ve Burley tutunlerinin yetiştirilebileceğini kanıtlamıştır. Bununla beraber henuz arzu edilen verim ve kalite sağlanamadığından yerli ve uluslararası sigara markalarının harman ozelliklerinin standardizasyon zorunluluğu bir kısım Flue-Cured ve Burley tutunlerinin ithalini devam ettirecektir. Zorunlu olarak ithali gereken yuksek vasıflı bu tutunlerin yanında kullanılmak uzere Turkiye’de yetiştirilecek Flue-Cured ve Burley tutunlerine duyulan ihtiyac artarak devam edecektir.
Ancak Virginia ve Burley tutunlerinin biyoklimatik iklim ve toprak istekleri ile şark tipi tutunlerin istekleri yuzde yuz ortuşmemektedir. Turkiye’nin bazı bolgeleri bu tutunlerin yetiştirilmeleri konusunda bir olcude elverişli gorulmektedir. Bu itibarla ulkemizde sozkonusu tutunlerin yeterli kalite ve kantitede uretimleri icin yuksek verimli kaliteli ve hastalıklara dayanıklı turlerin geliştirilmesine yonelik ıslah calışmalarına devam edilmelidir. Ancak ıslah calışmalarında Universiteler, Kamu kuruluşları ve ozel sektor arasındaki mevcut koordinasyon eksikliği suratle giderilmelidir.
Ulkemizde; Devlet tarafından 1938 yılından bu yana yapılan deneme ekimleri son yıllarda ozel sektorunde konuya ilgi gostermesiyle artış kaydetmiş Adapazarı, Manyas/Kızıska, Bursa/Karacabey/Ovasemen ve Bolu/Duzce’de Virginia; Bafra, Manyas/Darıca ve Gonen/Balcıkoy yorelerinde de Burley deneme ekimleri yapılmıştır. Ayrıca ceşitli Universitelerin de adaptasyon amacıyla uretim ve ıslah calışmaları yaptığı bilinmektedir.
Ancak Virginia ve Burley tutunlerinin adaptasyon ve ıslah calışmaları cok başarılı sonuclara ulaşsa da beraberinde yeni problemler getirecektir. Cunku, ulkemizde yetişen oriental tutunler işgucu , teknik, arazi yapısı ve uretici yonunden; emek yoğun bir sektor, fazla teknoloji ve cihaz gerektirmeyen, besin yonunden fakir kır ve kır taban araziler isteyen ve genellikle bir aile tarımı ozelliklerini taşımaktadır. Oysa bahse konu tutunlerin uretimi ise; genellikle bilincli kalifiye bir iş gucu, ozellikle kırım kurutma ve olgunlaştırma safhalarında gerekli teknik donanıma sahip kurutma, fırın ve hangarları gerektiren, besince zengin yeterli sulama olanağı olan taban arazi yapısı isteyen ve mali yonden guclu ureticilerin yapabileceği bir tarım şeklidir.
Bu bakımdan blended sigaraların uretimi ile bu sigaralar yerli tutunun yerini aldığı gibi Virginia ve Burley tutunlerinin uretiminde de eski uretici ve tutun ekim alanlarının yerini yeni uretici ve yeni arazilerin alacağı ortadadır. Buna koşut olarak da şark tipi tutunleri uretim imkanlarını yitiren ureticiler icin alternatif urunlerin geliştirilerek ikame edilmesi ve gerekirse bu yeni urunlerin subvanse edilmesi sorunlarını gundeme getirmektedir.
Butun bu sorunlar tutun sektorunde onemli tartışma ve cekişmelere neden olmaktadır. Bu farklı kesimlerin ileri surdukleri birbirine aykırı goruşlere biraz değinelim.
A. Tutun Sektorunun Tamamen Ozelleştirilmesi
Tutun sektorunun ozelleştirilmesini savunanlar; Cokuluslu sigara şirketleri, bu şirketlere ortaklığı bulunan yerli şirketler işverenler ve liberal ekonomiyi hararetli bir şekilde destekleyen kesimdir.Bu cevrelere gore; Tekel işletmeleri tutun endustrisindeki gelişmeler ve modern teknolojiyi takip edememiş bunun sonucu olarak da kaliteli şark tipi tutunlerimiz değerlendirilememiş ve uluslararası kalite standartlarından uzak tutun mamulleri, TEKEL olmanın verdiği avantaj ile tuketicilere sunulmuştur.Fabrikasyon ve ambalaj acısından mamullerimiz kalite standartlarının altındadır. Tuketicinin goz zevklerine hitab etmemektedir. Tekel Genel Mudurluğu Pazarlama ve Dağıtım Teşkilatı tanıtım, reklam vb. gibi modern pazarlama tekniklerinden uzak, katı kurallara bağlı ve statik bir yapıdadır.
Ayrıca, Tekel, tutun uretimini desteklerken uretim ve stok fazlalıklarına neden olmakta bu nedenle hazineye buyuk bir yuk getirmektedir. Tekel’in ozelleştirilmesi bu alandaki devlet yatırımlarının daha yararlı alanlara aktarılmasına imkan verecektir. Ulkemizde sigara tiryakilerine daha kaliteli ve modern sigara ceşitleri sunabilmek icin serbest rekabet koşullarını benimsediğimiz ve AT’ ye tam uyelik icin caba sarf ettiğimiz bu ortamda tutun sektorunun ozelleştirilmesi gereği ve aciliyeti ortadadır.
B. Tekel’in Devam Etmesi ve Yabancı Tutun ve Sigara İthalinde Gumruklerin Yuksek Tutulması
Bu goruşu savunanlar, Tutun ureticileri ve orgutleri, Sendikalar, Tekel calışanları ve burokrasisinin buyuk bir bolumu ile “Tutun Platformu” adı altında bir araya gelen sivil toplum orgutleridir.
Bu grupta yer alanların goruşleri: Tutun sektorunun serbest piyasa şartlarına bırakılmasına ve devlet koruyuculuğunun kalkmasına sektor henuz hazır değildir. Tutunun ziraat usulleri, kurutma tekniği ve sigara imalat teknolojisi henuz uluslararası standartlara uygun hale getirilememiştir. Bu acıdan şartlar oluşturulmadan yanlış bir girişim yurtici tutun mamulleri pazarının ve uluslararası yaprak tutun pazarımızın cokuluslu sigara şirketlerine kaptırılması sonucunu doğuracağından cok hassas olunmalıdır. Boyle bir uygulamadan başta ureticiler ve sektorde istihdam edilen personel olmak uzere butun ulke ekonomisi zarar gorecektir. Turkiye’de nikotini duşuk, koku ve aroma ozelliklerini yapısında tabii olarak barındıran kaliteli tutun yetiştirilmektedir. Yapılacak en rasyonel uygulama, tutunlerimizin dış pazarlarda tabii ozellikleri on plana cıkarılarak tanıtılması ve bu suretle ihrac imkanlarının artırılmasıdır. Bu yapılmadığı taktirde tutun ihrac eden ulke konumundan tukettiği tutunu bile ithal eden bir ulke konumuna gelmemiz kacınılmaz olur.
Ayrıca, uluslararası tutun piyasalarında da zaten tam anlamıyla serbest rekabet koşulları mevcut değildir. Bir tarafta, Fransa, Avusturya, Japonya, İsvec, Norvec, G,Kore Finlandiya, Kuba ve kısmen Turkiye’de olduğu gibi ulke monopolleri bulunurken, monopolun bulunmadığı ulkelerde de cokuluslu sigara şirketleri piyasayı ele gecirerek fiili tekel oluşturmuş durumdadırlar. Mevcut şartlar altında bizim, uluslararası mamul tutun pazarına (acılmamız cok sakıncalıdır) girmemiz cok zordur.
Sonra, Tekel sigara fabrikaları, devlete yuk olmayan ve kar eden kuruluşlardır. İstanbul Sanayi Odasının ilan ettiği 1997 yılının en buyuk 500 kuruluşu arasında Tekel ihracat ,kar ve yarattığı istihdam yonuyle ilk 10’un icinde yer aldığı goruldu. 1996 yılı kayıtlarında ise Tekel: ihracatta ve calışan sayısında 1. Sırada, net aktiflerde ve brut katma değerde 2. Sırada, diğer onemli ekonomik gostergelerde de ilk 10’un icinde yer alıyordu. O halde bu kuruluşların karını cok uluslu şirketlere bırakmanın veya onlarla boluşmenin ve Turkiye pazarını bahse konu trostlerin insafına terketmenin haklı sayılabilecek hicbir nedeni yoktur.
Ozelleştirme,Turk tutunu, tutun ureticileri ile sektorde calışanları ağır bir şekilde etkileyecek olmasına karşın milli ekonomiye ek bir katkı da sağlamayacaktır. Cunku devletin tahsil edeceği vergi miktarı, mukellefin değişmesi ile artmaz. Ozelleştirmeden doğacak en onemli fark, sigara uretiminden elde edilecek karın ulkede kalması yerine, cok uluslu şirketler tarafından yurt dışına transfer edilmesinden ibaret olacaktır.
Bu nedenlerle yukarıda da kısmen değinildiği gibi takip etmemiz gereken tek yol; Tekel’i modernize ederek tuketici taleplerine cevap verecek duzeye getirerek yurtici sigara piyasasına hakim olmak, diğer yandan uluslararsı yaprak tutun pazarındaki payımızı artırmaya yonelik gerekli calışmaları acilen gercekleştirmektir.
Sonuc
Yukarıda zikredilen her iki goruş de kendi bakış acılarına gore haklıdırlar. Zira tum kamu kurumlarında olduğu gibi Tekel’de de onemli olcude bir kaynak israfı vardır. Bu israf daha cok; sermaye, hammadde-malzeme ve insan kaynağı israfı şeklinde ortaya cıkmaktadır. Gunumuz koşullarında kamu kurumlarının ozel sektor yonetim anlayışı ve dinamizmini yakalamaları mumkun gorulmemektedir. Cunku kamu kurumlarında olumlu cabaların onune surekli baskı-cıkar gurupları cıkmaktalar. Orneğin kamuyu siyasi ve keyfi mudahalelerden arındırmaya siyasette hamilik ve patronaj sisteminin manivelasının kaybedileceği korkusuyla siyasi cevreler; Liyakat, kariyer ve performansa dayalı ucret ve terfi sistemi ile memur istihdamına kayırma ve keyfi uygulamalara yol acacağı endişesiyle bizzat bir kısım memurlar; gene kabiliyet ve performans esaslı esnek uretim sistemlerine dayalı işci calıştırmaya ise calışanın butun yeteneklerinin somuru aracı yapılacağı mulahazası ile işciler ve orgutleri var gucleri ile karşı cıkmaktalar. Ozelleştirme ile sozkonusu savurganlığın onunun alınacağı şuphesizdir. Bu yolla acığa cıkan işgucu ve sermayenin başka rasyonel alanlara kaydırılması ile yeni bir uretim sayesinde ulke icinde artıdeğerin oluşumu bununla beraber de toplumsal refahın bu artıdeğerden pay alması soz konusudur. Ancak ozel sektorun bizzat kendisinin de zamanla onu alınamaz bir baskı-cıkar grubuna donuşmesi ozelleştirme suretiyle sorunun cozume kavuşturulmasını gucleştirmektedir. Cunku ozel sektorun kar maksimizasyonu gudusu ile hareketinden dolayı zamanla kartel oluşumuna gidilmekte ve yapay bir monopole donuşebilmektedir.
Sonuc olarak şunu soyleyebiliriz: Hicbir cıkar grubuna dokunmama kaygısı taşımaksızın gercekci bir tutun politikası oluşturulmadan tutun konusunun politik arac olarak kullanımı devam ettiği muddetce bu konudaki cozumlemelere de son noktayı koymak mumkun değildir

tegim
__________________