1. BOLUM

1.1. CİN’DE EKONOMİK KALKINMA GİRİŞİMLERİ VE EKONOMİK
REFORMLAR
Cin bilindiği gibi 1949 oncesi yarı somurge yarı bağımsız ulkeydi. 1911’de Mancu Qing hanedanlığının milliyetci etnik Cinlilerce devrilmesinin ardından Cumhuriyet ilÂn edilmiş ve ulkeye demokrasi getirilmeye calışılmıştır. Ancak 2000 yıllık feodal gelenek ve Cin toplumunun yapısı, ulkenin bulunduğu şartlar gereği (Batılıların somurusu, Japonya’nın askerî alanda gittikce artan baskısı ve sonunda saldırısı) demokrasi getirme cabaları mağlûbiyetle sonuclanarak ulke milliyetci militaristlerce yonetilmeye mecbur kalmıştır.
1921’de kurulan Cin Komunist Partisi, onceleri Milliyetci Cin ile birlikte Japonya’ya karşı işbirliği yapmış Japonya’nın teslim olmasıyla Milliyetci Cin’e karşı savaş acmıştır. CKP, SSCB’nin yardımlarıyla Milliyetci Cin’i Tayvan adasına sıkıştırarak yonetime el koymuştur. 1949’da CKP, Cin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilÂn etmesiyle Cin’de yeni bir donem başlamış bulunuyordu. Yeni yonetim tum sistemi kendi ideolojisine gore bicimlendiriyordu. (CAKIROĞLU, Deniz, (1196).

1.2. EKONOMİK SİSTEMİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI YADA
UYGULANAN POLİTİKALAR
Cin’in 1949 sonrası uyguladığı ekonomik kalkınma politikalarına bakıldığında, temelli olarak iki buyuk lider doneminde uygulamaya konulan iki ceşit ekonomi politikasının olduğu gorulur. Bunlar Mao doneminde (1949-1976) uygulanan tamamen Plan Ekonomisi ve Deng doneminde uygulanmaya başlanan dışa acılma ve reform politikası sonucu geliştirilen Cin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi'dir. (CAKIROĞLU, Deniz, (1196).

1.2.1. Mao Zedong Donemi ve Plan Ekonomisi
Mao Zedong, CKP’nin ilk kurucularından ve 1930’lardan olumune dek değişmez Parti Genel Sekreteridir. İc savaşı kazandıktan sonra, Devlet Başkanı olmuş olunceye dek ulke ve parti yonetiminde tek kişilik denilecek kadar soz sahibi olmuştur.
1950’lerden itibaren Cin, yuksek duzeyde merkeziyetciliğe dayanan bir planlı ekonomi politikası uygulamaya başladı. Ulkenin malî ve maddî kaynakları ve teknolojik guclerini, onemli projelere tahsis ederek, kaynakların akılcı dağıtımını sağlamış, bolgesel ekonomiler arasında yeniden denge kurarak sanayileşme icin temel oluşturulmak suretiyle ekonomik ve sosyal kalkınmada etkin bir rol oynamıştır. Sovyet orneği Beş Yıllık Kalkınma Planları uygulamaya başlanmıştır. CKP başarılı bir şekilde 1949’da toprak reformunu gercekleştirdikten sonra, 1952’de Tarım Kooperatifleri ve 1958’de Halk Komunlerini oluşturmuştur (Altuğ 1977: 195).
Bu surec icinde yapılanlar donemler itibariyle şu şekilde olmuştur (Qinshi 1997: 90)

1949’dan 1956’ya kadar olan donem icinde sosyalist donuşum buyuk olcude gercekleştirilmiştir.
1957’den 1966’daki Kultur Devriminin arifesine kadar devam eden sure icinde sosyalist yapılanma tamamlanmıştır.
Mayıs 1966'da başlayıp Ekim 1976’da son bulan ve Ulke ekonomisinde ciddî başarısızlıklara ve tahrip edici kayıplara yol acan 'Kultur Devrimi' doneminde ise, diğer alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da cok yanlış uygulamalar olmuştur; ancak rakamlara baktığımızda, 1953 ile 1978 arasındaki donemde ekonominin yıllık ortalama artışı %6.1 oranında gercekleşmiştir.

Ekonomik kalkınmanın kapsamının surekli genişlemesi ve ekonomik yapının giderek daha karmaşık bir hÂl almasıyla, yururlukteki ekonomik sistemin kusurları giderek belirgin hÂle gelmiştir. Orneğin, kamu mulkiyeti duzeyinde tek yanlı artışlara dayalı politika, Cin’in uretici guclerinin gelişmesine musait ortam yaratamamıştır. Bu donemde, hukumet ve teşebbusler arasında gorev ve sorumlulukların ayırımı acık bir şekilde yapılmamıştır, cunku devlete ait teşebbusler, yonetimde bağımsızlığa sahip değillerdi. Ekonomideki planlı ayarlamalara ağırlık verilirken, değer kanunu ve piyasanın rolu ihmal edilmiştir. Dolayısıyla, Cin’in ekonomik kalkınması icin planlı ve sistemli bir ekonomik yeniden yapılanmanın buyuk onem taşıdığı anlaşılmıştır (Qinshi 1997: 92)

1.2.2.Deng Xioaping Donemi Ya Da Reformlar Ve Dışa Acılma Donemi
Mao’nun 1976’da olmesiyle, Kultur Devrimine son verilmiştir. Kısa suren iktidar mucadelesinden Deng Xioaping galip cıktığı sırada, ulke ekonomisi tarım komunleri, materyal denge planlaması, sadece ic uretimdeki boşlukları doldurmak icin yapılan dış ticaret ve fiyat kontrolu gibi Stalinist temeller uzerine kuruluydu. Deng, İktidar koltuğuna oturunca bunların hepsini reddetti (Oğutcu 1998: 68).
1978 yılı, Cin toplumu ve Cin ekonomisi icin hayatî onem arz eden kararların alındığı bir yıldır. Ozellikle 1978 yılında Cin Komunist Partisi 11. Merkez Komite Kongresinin 3. toplantısı, Cin’in modernleşme inşasının ciddî bir şekilde başlandığının haberini veriyordu (Wang yong gui, Wang man 1998: 10).
Cin'de ekonomik reform, 1978 Aralık ayında, 11. Komunist Parti Merkez Komitesi Kongresi 3. Toplantısında alınan kararlar ile Deng Xiaoping'in onderliğinde başladı. Toplantıda, ekonomik gelişme, Cin'in en onemli problemi olarak belirlenerek reform sureci başlatıldı. Doğu Avrupa ulkeleri ve SSCB’nin aksine, Cin'deki reform sureci tedricî olmuştur. Yeni politikalar, ortaya cıkan hataların genele yayılmadan fark edilmesi icin, değişik bolgelerde ve sektorlerde başlatıldı ve başarılı olduğu olcude yayıldı (Yurek 1998: 156).
Reform, ilk once taşrada başladı. İlk adım olarak, ucreti Uretime Bağlayan Sozleşmeli Aile Sorumluluk sistemi ile merkeziyetcilik ve ademi merkeziyetciliğin birleştirilmesini iceren iki katmanlı bir yonetim sistemi uygulanmaya konuldu. Merkeziyetciliğe ve tahsise dayalı tarımsal ve yan urun alımlarına aşamalı olarak son verildi. Bircok tarımsal ve yan urun fiyatları uzerindeki denetimler hafifletildi. Uzmanlaşmış, ticarîleşmiş ve sosyalleşmiş bir kırsal ekonominin oluşması icin kırsal sanayi yapısı yeniden duzenlendi. Kasaba ve koy işletmeleri hızlı bir şekilde kuruldu ve kırsal kesimdeki ihtiyac fazlası işcilere, toprağı surmekten başka işler verildi (Qinshi 1997: 93).
Ozellikle, kırsal kalkınmadaki puruzsuz ilerleme, butun ekonomik sistemin yeniden yapılandırılması kararı icin olumlu koşullar yarattı ve deneyim kazandırdı. Ekim 1984’te CKP 12. Merkez Komitesi Toplantısında kabul edilen Ekonomik Sistemin Yeniden Yapılandırılması Kararı, Cin’in ekonomik sistem reformunun bir kentsel merkezli aşamaya girdiğinin habercisi oldu. Bu reform, başlıca aşağıdaki hedefleri kapsamaktaydı (Qinshi 1997: 93-94)

Mulkiyet yapısında değişikliğin yapılması. Kamu mulkiyetinin egemen olduğu Cin’de, genel sosyalist ekonomi icinde ceşitli mulkiyet sistemlerinin geliştirilmesinin teşvik edilmesi.
Devlete ait teşebbuslerin karar verme yetkisinin artırılması ve guclendirilmeleri, ilgili devlet yasaları ve yonetmeliklerine uyulması koşulu ile devlete ait teşebbuslerin karar yetkisi, uretim planları, urunlerin satın alınması ve pazarlanması, fiyatlandırma, teşebbus tarafından alıkonulan paraların kullanılması, mulklerin satışı, iş gucu ve personel, ucret ve ikramiyelerin belirlenmesi ve ekonomik koordinasyon konularında artırılması; Aynı zamanda, devlete ait işletmelerde bir sozleşme yonetimi sorumluluk sisteminin uygulamaya konulması, işletmeler arasındaki yatay bağlantıların etkin şekilde teşvik edilmesi ve işletme gruplarının oluşturulması.
Fiyat reformunun uygulanması ve bir piyasa sisteminin geliştirilmesi.
Planlama kamu maliyesi ve bankacılık sistemlerinde reformların uygulanması ve makro-ekonomik yonetim aşamalı olarak en işlevsel hÂle getirilmesi. Doğrudan planlamaya dayalı yonetimin kapsamının daraltılması, piyasanın belirleyici rolunun buna uygun olarak guclendirilmesi;
Cin’in dış ticaretinin reformu, uluslar arası uygulamalar ve Cin’in somut durumuna uygun olarak surdurulmesi. İhracat subvansiyonları ve ithalÂt vergilerinin kaldırılması, ticarî mallara ilişkin kotalar ve lisans zorunluluklarının onemli olcude azaltılmış olması ve zorunlu ithalÂt ve ihracat planlamasına son verilmesi.
Gelir dağıtım sisteminin ıslah edilmesi, “Herkese calışmasına gore” ilkesinin korunmasıyla birlikte, cok ceşitli gelir dağıtımı bicimleri kullanılması.























2. BOLUM

2.1. EKONOMİK YENİDEN YAPILANMA HEDEFLERİ VE SOSYALİST
PAZAR EKONOMİSİ’NE GECİŞ
Yukarıda tanımlanan ekonomik yapısal reformlara dayalı olarak Ekim 1992’de yapılan CKP 14’uncu Ulusal Kongresi, bir sosyalist piyasa ekonomisi sisteminin oluşturulmasını Cin’in ekonomik reformunun hedefi olarak belirleyerek Cin millî ekonomisinin gelişiminde tarihî bir değişikliğinin işaretini verdi.
Mart 1993’te toplanan 8.Ulusal Halk Kongresinin Birinci toplantısında kabul edilen anayasa değişikliği ile “Cin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi”nin uygulanabilmesi anayasal guvenceye alındı. Kasım 1993’te CKP 14. Merkez Komitesinin 3. toplantısında Cin Tarzı Sosyalist Pazar Ekonomisinin oluşturulması icin "Cin’in Cin Tarzı Sosyalist Pazar Ekonomisi, temel sosyalist sistem ile yakından bağlantılıdır, başka bir deyişle devlet tarafından makro duzeyde kontrol edilen piyasa, kaynakların tahsisi icin temel arac işlevi gorecektir" şeklinde alınan karar, Cin’in ekonomik yapısal reformu icin genel plan ve eylem programı olmuştur. Bu kararda beş ana reform alanı belirlendi: devlete ait şirketlerin anonim şirket hÂline getirilmesi, finanssal sistemin reformunun tamamlanması, yatırım sisteminin reforme edilmesi, malî reform ve ticaret sisteminin reforme edilmesi (Yurek 1998:158).

Alınan kararın başlıca unsurları aşağıdaki şekilde ozetlenebilir (Qinshi 1997: 95)
Ceşitli mulkiyet bicimleri birlikte geliştirilirken kamu mulkiyeti, esas mulkiyet şekli olmaya devam edecektir. Devlete ait işletmelerin işletme mekanizmasında, piyasa ekonomisi şartlarına uygun değişiklikler yapılacak; işletmelerin mulkiyet hakları ve sorumlulukları acıkca tanımlanacak, devletin gorevleri bu işletmelerin gorevlerinden ayrılacaktır.
Kentsel ve kırsal pazarları birleştiren ve kaynak tahsisini en uygun hÂle getiren acık ve birleştirilmiş bir Ulusal Pazar Sistemi oluşturulacaktır;
Verimliliğe oncelik veren ve dağıtımda hakkaniyetin dikkate alındığı işe gore dağıtım sistemi oluşturulacaktır;
Bazı bolgeler ve bazı kişiler, otekilerden once zenginleşecektir, ancak ulke ortak refah yolunda ilerlediği icin bu surec ozendirilecektir;
Kentsel ve kırsal kesimlerde yaşayanlar icin Cin’in ulusal ozelliklerine uygun olan ekonomik kalkınma ve sosyal istikrarı destekleyen sosyal guvenliği garanti eden cok katlı sosyal guvenlik sistemi kurulacaktır.
Yonetim ayrıca 1996-2000 doneminde yapılması gereken ekonomik reformları da belirlemiştir. Bu reformların başlıca hedefleri şoyledir (Qinshi 1997: 96-97)

u Modern bir işletme sisteminin kurulması ve devlete ait işletmelerin geliştirilmesinin sağlanması;
u Birleşik, acık, rekabetci ve duzenli piyasa sisteminin geliştirilmesinin desteklenmesine, emtia piyasaları, ozellikle uretici malları piyasalarının geliştirilmesine etkin bir şekilde devam edilecektir.
u Kişisel gelir dağılımının duzenlenmesi, ucret ve sosyal guvenlik sistemleri reformunun derinleştirilmesi ve gerek iş veren, gerekse işci icin serbest istihdam seciminin aşamalı olarak gercekleştirilmesi.
u Hukumet sorumlulukları ve gorevlerinin donuşumunun hızlandırılması ve devletin makro duzenleme kabiliyetinin guclendirilmesi.
u Dış dunyaya acılmanın daha fazla genişletilmesi. Dış dunyaya acılmanın kapsamı cok duzeyli, cok kanallı, cok yonlu bir acılma modelinin oluşturulması amacıyla genişletilecek ve ceşitlendirilecektir.
u Bir sosyalist piyasa ekonomisi sisteminin oluşturulmasının yonlendirilmesi.

Yapılan ve uygulanan reformlara baktığımızda, reform surecinin şu dort aşamadan gectiği bilinmektedir. Bu dort aşamayı şu şekilde sıralamak mumkundur (Yurek 1998: 157-158)
1978-1984 arasındaki ilk aşamada, daha cok iyileştirmeye yonelik politikalar izlenmiştir. Bu donemde, Tarımsal alım fiyatları yukseltildi. Tarım sektorunde desentralizasyon başlatıldı. Şahsî tarım alanları artırıldı, tarım urunlerinin ceşitlendirilmesi teşvik edildi ve yerel serbest tarım urunleri pazarları kuruldu. Sanayide prim sistemleri getirildi. Bu donemde onemli bir gelişme de, dort Ozel Ekonomik Bolge'nin kuruluşunun gercekleştirilmesidir. OEB’in kurulmasında, bir yandan yabancı yatırımların cezbedilmesi ve bu sayede ihracatın artırılması hedeflenirken, diğer yandan serbest piyasa şartlarının denendiği laboratuar olması amaclanmıştır. Bu OEB'ler Guney Cin sahillerinde, Hong Kong (Zhu hai, Shantou, Shen zhen) ve Tayvan'a (Xia men) yakın olarak secildi. 1978-1984 doneminde ozellikle tarım alanında elde edilen başarılardan sonra, 1984-1988 doneminde ağırlık işletmelere ilgili reformlara kaydırıldı: İşletmelerin vergilendirilmesi, ucret sisteminin reforme edilerek verimlilikle bağının kurulması, ikili fiyat sisteminin (Bu sistemde ciftci, urununun belli bir miktarını, devlete, devletce belirlenen fiyattan, uretim fazlasını da serbest fiyatlardan devlete ya da ozel kesimlere satabiliyordu) başlatılması gibi. İşletmelerin yatırım finansmanını devlet yerine bankalardan almaları teşvik edildi. 1984 yılı başında OEB'lere ek olarak doğu kıyısı boyunca 14 kıyı kenti dış ticarete acıldı.
Cin'de dışa acılmanın ikinci onemli aşamasını oluşturan bu donemde, OEB ve AKK(Acık Kıyı Kentler)'ler kısa zamanda , toplam ihracat, yatırımlar ve yabancı sermayenin buyuk kısmını bunyesinde topladı.
1988-1992 donemi; bu donemde ekonomi hızla buyumeye devam ederken, enflasyon yukselmiştir. Yıllık enflasyon (tuketici fiyatlarında) 1983'te yılda %15'ten 1987'de %7.3'e, 1988'de de %18.6'ya cıktı. Enflasyonun hızlı yukselişi, 1988'de yeni reformların askıya alınmasına ve "Ekonomiyi Duzeltme Programı" adı altında ekonomiyi yavaşlatıcı tedbirlerin alınmasına sebep oldu. Bunların arasında bazı fiyatların tekrar kontrol kapsamına alınması da vardı. 1991'de "Ekonomiyi Duzeltme Programı"nın sona erdiği ve reformların yeniden başlatılacağı acıklandı.
1992 ve sonrası donem; 1992’nin başlarında Deng Xiaoping, reformların ve liberalleşmenin hızlandırılması direktifini verdi. Aynı yıl, Komunist Parti yayınladığı 2,3,4 ve 5 numaralı dokumanlarla, piyasa ekonomisinin sosyalizmle ters duşmediğini ilÂn ederek 'Cin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi'nin oluşturulacağını acıkladı. 1993'te anayasa değişiklikleri yapıldı. Kasım 1993’te CKP 14. Merkez Komitesinin 3. toplantısında Sosyalist Pazar Ekonomisin oluşturulması kararı alındı.

2.1.1. Dış Dunyaya Acılma Modeli
Dış Dunyaya Acılma Modeli, Cin’deki temel ekonomik reformların başlatıldığı yıllardan itibaren kademeli olarak kıyı kentlerde uygulamaya konulan Ozel Ekonomik Bolgeler, Acık Kıyı Kentler, Serbest Ticaret Bolgeleri, Acık Sınır Kentler aracılığıyla gercekleştirilen, Cin ozelliğini taşıyan ekonomik kalkınma modelidir.

2.1.2. Ozel Ekonomik Bolgeler
Cin’in dışa acılma pencereleri olan Ozel Ekonomik Bolgeler, ulkenin reform ve ekonomik kalkınmasında cok onemli rol oynamıştır. Ayrıca, Cin’in dışa acılmasının itici motoru ve deney alanı gibi işlevlere ustlenmişti.
Bu Ozel Ekonomik Bolgeler Cin’in guneydoğusunda bulunmaktadır. Bunlar: Zhu hai, Shan tou, Shen zhen, Xia men ve daha sonra ilÂve edilen Hai nan bolgesidir. OEB’in kurulmasında, bir yandan yabancı yatırımların cezbe dilmesi ve bu sayede ihracatın artırılması hedeflenirken, diğer yandan serbest piyasa şartlarının denendiği laboratuvar olması amaclanmıştır. OEB'ler Guney Cin sahillerinde, Hongkong (Zhu hai, Shantou, Shen zhen) ve Tayvan'a (Xia men) yakın olarak secilmiştir. OEB'lerin ozellikle buralardan secilmesinde, Cin’in Tayvan ve Hong Kong ile butunleşme ve dış ekonomik gelişmesini hızlandırmak gibi iki hedef bulunuyordu. Bolgelerden ucu Guang dong Eyaletindeydi: Hong Kong’un kuzeyinde Shenzhen, Portekiz’e ait Macau’nun kuzeyinde Zhu hai, ve Guney Tayvan’ın karşısında Shan tou. Dorduncusu, Tayvan boğazı kenarında Fujian eyaletinin guney kısmında yer alan Xiamen idi. Shen zhen ve Zhu hai bakir balıkcılık ve pirinc yetiştirme bolgeleriydi. Shan tou (yerel dilde Swatow) ile Xiamen (yerel dilde Amoy) savaş oncesi antlaşma limanlarıydı. Ozellikle, Guneydoğu Asya’daki Avrupa somurge imparatorluklarıyla zengin bir deniz aşırı ticaret tarihine sahiptiler. Tayvan Cinlilerinin coğu Swatow’dan, Malezya, Singapur ve Endonezya’daki deniz aşırı Cinliler ise Amoy’dan gelmişlerdir. (Kemenade 1999: 147).
Bu bolgelerin secilmesindeki belirleyici faktorler, kısmen komunizm oncesi eski antlaşma limanları deneyimi olması kısmen de daha yakın tarihteki dunya capında, en cok da Tayvan’da, gelişen piyasa ekonomisi deneyimleriydi. 1960’larda uc ihracat işleme limanı kurulması sayesinde Tayvan, 1980’lerin başlarında onemli bir ticarî guc olarak ortaya cıkmıştı. (Kemenade 1999: 147).
Bunlardan başka, Asya kaplanlarında onemli ekonomik guc olan Cinlilerin bu bolgeden goc etmiş olmalarının ve onların bu bolgede yatırım yapmaları icin cekici olabileceği (Cinlilerdeki hemşericilik, merkezî ana yurtlarına olan bağlılık) gibi faktorlerin de goz onunde tutulduğu dikkatlerden kacmamalıdır.

2.1.3. Acık Kıyı Kentler
Nisan 1984’te yabancı yatırımcılara tercihli muamele yapacak on dort sahil kenti acıldı. Bunların coğu, aralarında Shang hai, Tian jin, Guang zhou (Canton) ve Da lian gibi nufusları milyonu aşan eski Antlaşma Limanları ve I. Dunya Savaşı oncesi Doğu Asya’nın ticaret ve finans metropolleri olan kentlerdi. Bu 14 Acık Kıyı Kenti şunlardır: Da lian, Shang hai, Qing huangdao, Ning bo, Tain jin, Wen zhou, Yan tai, Fu zhou, Qin gdao, Guan gzhou, Lian yungang, Zhan jiang, Nan tong, Bei hai.
Savaştan once, antlaşma limanlarının hepsinde kucuk, batılılaşmış, yabancı ticarethanelerde komprador (acente) olarak calışan bir orta sınıf vardı. Limanlar 1984’te acıldığında, o donemlerden kalma yabancı dilleri konuşan ve ticaretin butun numaralarını bilen kimseler hÂl coktu. Bu kentler OEB’lere kıyaslandığında ideolojik nedenlerden dolayı devlet ekonomisinin planladığı bicimde kalmaları gerekiyordu. Oysa OEB’lerde yatırım tavanı yoktu. 14 kentten en buyuk ikisi olan Shan ghai ve Tian jin merkezî hukumetin onayı olmadan 30 milyon Doların ustunde yatırım cekemiyordu. Da lian’da maksimum limit 10 milyon Dolar, obur kentlerde 5’er milyon Dolar idi (Kemenade 1999: 151).

2.1.4. Serbest Ticaret Bolgeleri
Serbest Ticaret bolgelerinin kuruluşu, Cin’in dışa acılmasının genişletilmesi ve yabancı yatırımların cezbedilmesi icin uygulamaya koyduğu bir başka onemli tedbirdir. Bu bolgeler diğer ulkelerde de bulunduğu gibi dışa kapalı tesislerin bulunduğu kucuk bir ozel alandır. İhrac urunlerinin işlenmesini ve dış ticareti birleştiren, ozel gumruk tarife politikaları uygulayan ve ozel idare yontemleri uygulayan bir gumruk denetimli hizmet alanıdır. Eylul 1995’e kadar 13 serbest ticaret bolgesi kurulmuştur. Bu bolgede 3425 işletme Gumruk idaresine tescil edilmiştir. Bu işletmelerdeki yatırımların %34’u yabancılara aittir.

2.1.5. Acık Sınır Kentler
Acık Sınır kentler, komşu ulkelerle ekonomik ve ticarî iş birliğini geliştirilmek amacıyla 1992’den itibaren oluşturulmaya başlanmıştır. 1995’te 13 acık sınır kentin toplam Gayrı safi Yurt İci Hasılası, acılmadan once 1991 yılındaki duzeyi ile karşılaştırıldığında %91.2 artarak 19.12 milyar Yuan’a ulaşmıştır.

2.2. EKONOMİK KALKINMA VE BAZI SOSYAL GOSTERGELER
Dunya ekonomisindeki rolu giderek artan ve Asya’nın onemli ekonomilerinden biri olan Cin, tamamen merkezî planlamaya dayalı olan ekonomisinde 1978 yılından itibaren temel reformları gercekleştirmeye başlamıştır. Bu tarihe kadar dunya ekonomisinden soyutlanmış bulunan ekonomisini dışa acmaya başlamıştır. Ozellikle 1980’li yıllarda sağladığı ekonomik buyume ve ekonomisine getirdiği canlılık ile Cin, eski SSCB ile Doğu ve Orta Avrupa ulkelerinin yaşadığı turden bir krize girmeden, ekonomisini piyasa ekonomisine (Cin’de yaygın olan deyişle “Cin Tarzı Sosyalist Pazar Ekonomisi”) donuşturme surecinde onemli mesafeler kaydetmiştir (Tezcan 1993: 6).
1970’lerin sonuna doğru buyuk kolektif ciftlikler (veya komunler) Kultur Devriminin eseri olarak onemini yitirmeye başlamıştır. İlk belirtiler, Si chuan ve An hui eyaletlerinde gorulmuştur. Daha sonra tum Cin’e yayılmıştır. Toprak teorik olarak devletin elinde sayılmakla birlikte, ciftcilere 25 yıla kadar uzayan donemler icin kiralanmıştır. Hane Halkı Sorumluluk Sistemi uygulamaya konulmuştur. Bu sisteme gore, ciftciler devlet ile kontrat yaparak ekim yapabilmekte ve urun fazlasını pazar fiyatından satabilmektedir. Bu reform urun alım fiyatlarının da yuksek tutulmasıyla, uretimde buyuk artışa yol acmıştır.
Ekonomideki yapısal reformlar, ekonomik hayattaki bircok şeyin ozellikle eski anlayışın değişmesine neden olmuştur. “Kapitalizmin Kuyruğu” suclamasıyla tamamen yasaklanmış olan ozel girişim, reform sonrası anayasal guvenceyi elde edince son hızı ile yoktan var olmaya yonelmiştir. Rakamlar gercekten şaşırtıcıdır. Haziran 1994 itibariyle Cin’de kaydını yaptırmış işletme sahiplerinin (yatırımcıların) sayısı 69 bin 200 olup bunların kayıtlı sermayesi 104 milyar 140 milyon yuandır. Calıştırdığı işcinin sayısı 431 bin 600 kişidir. Bundan başka yine cok sayıda “Kırmızı şapkalı” (Kolektif/kamu işletmeleri), “Kucuk Şapkalı” (tuccarlar) ve “Ecnebî Şapkalı” (Uclu yatırımcı işletmeler) işletmelerin sahiplerinin sayısı yukarıdaki rakama tÂbi değildir (Lu xueyi 1996: 148).
Cin’de ekonomik kalkınmanın başlangıcı Birinci Beş Yıllık Plan ile başlanmıştır. Aşağıdaki tablo’dan goreceğimiz gibi (Bkz. Tablo 1), her Beş Yıllık Plan doneminde sanayi ve tarım alanındaki yıllık ortalama artış oranı farklılık gostermektedir. Birinci Beş Yıllık Plan donemindeki kalkınma, İkinci Beş Yıllık Plan doneminde sağlanamamıştır. “Kultur Devrimi” ve aşırı sol ideolojinin hÂkim olduğu yıllarda ise tamamen gerileme soz konusu olmuştur. Buna karşılık millî gelirde de durum aynı olmaktadır (Bkz. Tablo 2). Ancak 1980’li yıllara gelindiğinde, yani 6. Beş Yıllık Plan doneminde sanayi ve tarım alanındaki yıllık ortalama artış oranında ve millî gelirdeki yıllık ortalama oranda buyuk bir artış sağlanarak gerilemeye son verilmiştir.

Tablo 1: Her Beş Yıllık Plan Doneminde Sanayi ve Tarım Alanındaki Yıllık Ortalama Artış Oranı (%)


ı
ı

Sanayi toplam uretimi
Hafif Sanayi A.Sanayi

1. Beş Yıllık plan (1953-1957) 10,9 4,5 18,0 12,9 25,4

2. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962 0,6 -4,3 3,8 1,1 6,6
Dengeleme Donemi (1963-1965) 15,7 11,1 21,2 21,2 14,9
3. Beş Yıllık Plan Donemi (1966-1970) 9,6 3,9 11,7 8,4 14,7
4. Beş yıllık plan (1971-1975) 7,8 4,0 9,1 7,7 10,2
5. Beş yıllık plan (1976-1980) 8,1 5,1 9,2 11,0 7,8

6. Beş yıllık plan (1981-1985) 11 8,1 12 13,4 10,8


Tablo 2: Her beş yıllık plan doneminde millî gelirin ortalama olarak yıllık artış oranı (%)

Beş yıllık plan Millî gelirin yıllık ortalama artış oranı
1. Beş Yıllık Plan Donemi (1953-1957) 8,9
2. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) -3,1
Dengeleme Donemi (1963-1965) 14,7
3. Beş Yıllık Plan Donemi (1966-1970) 8,3
4. Beş Yıllık Plan Donemi (1972-1975) 5,5
5. Beş Yıllık Plan Donemi (1976-1980) 6,0
6. Beş Yıllık Plan Donemi (1981-1985) 9,7

Tablolarda gorulduğu gibi, “Dengeleme Donemi” denilen 1963-1965 yılları arasında beş yıllık planlama donemlerinin kesintiye uğradığı yıllarda sanayi toplam uretimi ve tarım toplam uretimi ve millî gelirde 2. Beş Yıllık Plana gore buyuk artışları kaydedilmiştir.

Tablo 3: Her beş yıllık planın son bir yılında varıldığı genel ekonomik duzey


Donem Toplam Millî hasıla (yuz milyon yuan) Sanayi ve tarım toplam hasılası (yuz milyon yuan) Hububat uretimi (10.000 Ton) Pamuk uretimi (10.000 Ton) Celik uretim (10.000 ton) Komur uretimi (yuz milyon ton)
1. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1957. Yılı 1,606 1,241 19,505 164 535 1.31
2. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1962. Yılı 1,800 1,504 16,000 75 667 2.2
3. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1970.Yılı 3,800 3,138 23,996 227.7 1,779 3.54
4. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1975.Yılı 5,379 4,467 28,452 238.1 2,390 4.82
5. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1980. Yılı 8,531 7,077 32,056 270.7 3,712 6.2
6. Beş Yıllık Plan Donemi (1958-1962) 1985.Yılı 16,309 13,336 37,911 414.7 4,679 8.72
7. Beş Yıllık Plan Donemi (1986-1990) 1990.Yılı 16,770 42,500- 45,000 425 5,550-5,880 10

Tablo 3’te gorulduğu gibi her beş yıllık planda onceki bir beş yıllık plana gore artış sağlanmıştır. Ozellikle de 1978’de başlatılan “dışa acılma ve icerde ekonomiyi guclendirme” (C.H.C. Genel Bilgiler 1986: 279) politikasının yururluğe girmesi ve Kultur Devriminin sona ermesiyle ekonomide, orneğin toplumsal genel hasıla miktarında bir kat artış sağlanmıştır. Halkın yaşantısı gorunur derecede iyileşmiştir. Orneğin, Tablo 4’te gorulduğu gibi, 1980’e gore 1985 yılında calışanların maaşı %49,9, ciftcilerin ortalama geliri %107,5 artmıştır. Oturma alanı şehir ve kasabalarda %35,1 artarken, koylerde %59,6 artmıştır.







Tablo 4: Halkın Sosyal Yaşantı Durumu


Birim 1980 yılı 1985 yılı 1985 yılında 1980’e gore artış oranı (%)
Calışanların ortalama maaşı Yuan 762 1148 49,9%
Şehir ve kasabalarda kişi başına ortalama oturma alanı m² 1,96 6,7 35,1%
Ciftcilerin ortalama geliri Yuan 191,3 397 107,5%
Koylerde kişi başına ortalama oturma alan m² 9,4 15 59,6%

Veriler Cin ekonomisinin surekli gelişmekte olduğunu gostermektedir. Ekonomi ve sanayinin gelişmesiyle, coğalan fabrikalarda, işletmelerde, calışanların sayısı da da artmaktadır. 1957’ye gore 1985’te calışan işci memurun sayısı neredeyse 4 kat artmıştır. Bu sayı "1994’un istatistiklerine gore 614 milyon 510 bin kişiye ulaşmıştır. Bunun 48 milyon 330 binini işci memur, 15 milyon 570 binini ozel sektorde calışanlar oluştururken, 446 milyon 530 bini tarım sektorunde calışanlardır" (Qin shı 1995: 94). Ama burada ozel ve ortak işletmeler cok dikkat cekicidir. 1952’lerde ozel işletmelerdeki işci memur sayısı 3,67 milyon iken, 1957’ye gelindiğinde 20 bine inmiş, sonra yok olmuştur. Demek oluyor ki, Kultur Devrimi ve ondan once başlatılan kamulaştırmalar sonucu bunlar ortadan kaldırılmıştır. Ancak 1984’lerde, yani Cin’in dışa acılmasıyla bu kesim yeniden ortaya cıkmıştır. Sayıları da gittikce artış gostermektedir. 1994’un istatistiklerine gore, 15 milyon 570 bini kişiyi istihdam ettiren ozel sektor bulunmaktaydı (Qin shı 1995: 94). Ozelleştirme politikasının yururluğe girmesi sonucu bu sayının gitgide artacağı kesindir.
Gorulduğu gibi merkezî planlama ile yapılan ekonomik kalkınma politikaları, ozellikle, 1978’de başlatılan ekonomik politikaların reformu ve Cin ekonomisinin dışa acılmasıyla ekonomide surekli iyileşme ve artış sağlanmıştır.




2.2.1. Cin Ekonomisindeki Yabancı Sermaye
1979-1980 yılları arasında hukumet Cin ve yabancı firmaların oluşturdukları ortak yatırımların artmasını teşvik etmek ve bu firmaların ihrac malları uretmesini sağlamak amacıyla 4 ozel ekonomik kurulmasının sağlayan “Cin Halk Cumhuriyeti Ortak Yatırım Kanunu”nu cıkarmıştır. Hukumet zaman icinde bu kanunun, tumuyle yabancıların mulkiyetlerinde firmaların kurulmasına izin verecek şekilde yorumlama imkÂnı getirmiştir. Yabancılara ait firmaların yeni kurulan doviz piyasasında doviz ticareti yapmasına imkÂn sağlamıştır (Tezcan 1993:6). Bu gibi yasaların meşrulaşmasıyla Cin’e yabancı sermaye akın etmeye başlamıştır. Cin’e gelen yabancı sermayenin buyuk coğunluğunu “deniz aşırı Cinliler” oluşturmuştu. Cin Halk Cumhuriyeti dışında yaşayan ve bulundukları ulke ekonomilerinde onemli rolleri olan Cin asıllı yatırımcılar, ana vatanları olan Cin’e buyuk miktarlarda sermaye akışı gercekleştirmişlerdir. Ozellikle Tayland, Singapur, Malezya ve Endonezya’da yaşayan Cin asıllılar yatırımlarını bulundukları ulkelerde de tutmaya devam etmekle beraber, elde ettikleri kÂrları Cin’e aktarmaktadırlar. Bu oluşumun, sadece ana yurda duyulan manevî bağ olarak algılanmaması gerekmektedir. Cin’deki duşuk uretim maliyetleri, artan ic talep ve gelişen ihracat koşullarına sahip piyasalarda yatırım yapmanın kÂrlılığı ve rasyonelliği dikkate alınmalıdır. Bu kesimin başlıca yatırım sahaları ise sulama, liman yapma, hayvancılık ve motosiklet uretimidir
Dışa acılma politikalarının ve reformların uygulanmaya başlandığı 1978 yılından bu yana Cin’de 56 milyar Dolarlık yabancı yatırım gercekleşmiştir. 1991 yılına duşen pay ise 12 milyar Dolardır. Cin’e yapılan bu yatırımların onemli bir kısmının Hongkonglu ve Tayvanlı Cinlilerce gercekleştirildiği bilinmektedir (Tezcan 1993: 25). Aşağıdaki tablodan Cin’e akın eden yabancı sermayenin 1991’den sonra buyuk bir artış gostermeye başladığını gormek mumkundur.

Kaynak: The Economist 1997, 8 Temmuz
Cin’e yapılan yatırımlarda yabancı ulkelerdeki Cin asıllıların onemli yer tutması, onların Cin’i iyi bilmesi veya “İceridekilerin Bilgisi”ne kolayca erişebilmesindendir. Yatırım yapılan bu bolgelerin, yatırımcıların goc ettikleri memleketler olması, akrabalarının hÂlen bu bolgelerde yaşıyor olması da yatırımın bu bolgelere yonelmesinde onemli sebepler arasındadır. Boylelikle hukumet de Cin asıllı olmayan yabancılara gore Cin asıllı olan yabancılara daha cok kolaylıklar sağlamaktadır. Bu durum, Cinli yoneticilerin “Buyuk Cin” hayalini de belli olculerde yansıtmaktadır.

Tablo 6: Cin’e Giren Yabancı Yatırım (1979-1993)


Yatırım geldiği ulke Milyar $ Toplam icinde yuzde payı
Hong Kong & Macao 150,9 68,0
Tayvan 18,4 8,3
ABD 14,4 6,5
Japonya 8,9 4,0
Singapur 4,8 2,2
İngiltere 3,0 1,4
Tayland 2,1 0,9

Kaynak: Ministry of Foreign &Economic Cooperation, Beijing. (Tezcan, 1993: 30).

Tablo 6’de gorulduğu gibi Cin’e 1979-1993 yılları arasında gercekleşen yabancı yatırımların yuzde 68’ini Hongkong ve Macao teşkil etmektedir. Tayvanın payı ise %8.3 olmaktadır. ABD ve Japonya’nın toplam yabancı yatırım icindeki payı ise %6,5 ve %4,0 olmuştur.







Tablo 7: Yabancı Sermayenin Yatırıldığı Bolgeler


Yatırıldığı bolge Milyar $ Toplam icindeki yuzde payı
Kıyı bolgeler ve eyaletler 179,9 81,9
Guang dong 74,4 33,7
Jıangsu 19,8 8,9
Shanghai 13,4 6,0
Shandong 12,5 5,7
Fujian 12,5 5,6
Pekin 10,4 4,6
Liaoning 7,7 3,5
Kaynak: Ministry of Foreign &Economic C0-0peration, Beijing. (Tezcan 1993: 30).

Gorulduğu gibi yatırımların %81,9’u kıyı bolgelere yatırılmış bulunmaktadır. Toplam yatırımların 1/3 oranı Guangdong eyaletine yapılmıştır. Hongkong yabancı sermayenin %68’ini sağlamaktadır. Tayvan’ın yabancı sermayedeki yeri %8,3 olup, bu dahi (kısıtlamalar nedeniyle) Hongkong uzerinden aktarılmaktadır. Yabancı yatırımlar hakkında The Economist’in şu yorumları cok dikkat cekicidir (The Economist, Temmuz 1997: 44)
"Yabancı sermaye Cin’in can damarı gibi gozukuyor; yabancıları davet eden butun propaganda da bu izlenimi bırakıyor, yabancı para akışının beşte ucu Hongkong ve Tayvan’dan geldiği icin “Buyuk Cin” duşuncesi daha da besleniyor. Bununda otesinde, Cin’in yabancı sermaye girişine dair resmî rakamların abartıldığı da bir gercektir. Bircok girişim, hatta hukûmet yabancı sermaye getirmesi icin parayı ulke dışına genellikle, Hongkong’a şırınga ediyor. Boylelikle vergi imtiyazlarından ve yabancı ortaklıklara sunulan butun ayrıcalıklardan faydalanabiliyor. En iyi tahminle, yabancı sermaye girdisinin dortte biri ile ucte biri arasında bir oran ana kara kokenlidir."
Diğer yandan Cin’in ihracat başarısının lokomotifinin yabancı para olduğu su goturmez. Cin, yirmi yıldan kısa bir sure zarfında dunyanın on buyuk ihracatcısı icine girdi. 12 yıl once yabancı şirketlerin ihracatları Cin’in toplam ihracatının yalnızca yuzde biri duzeyinde idi. Bugun bu rakam yuzde otuzdur ve surekli artış hÂlindedir. (The Economist Temmuz 1997: 45).

2.2.2. Kentleşme
Sanayinin gelişmesi sonucu Cin’de hızlı bir kentleşme soz konusudur. Kırsal nufus azalmakta, şehirde calışan nufus artmaktadır. 1978 yılında tarım sektorunden ayrılıp başka sektorlere gecen ciftci sayısı 28 milyon iken, 1990’a gelindiğinde bu sayı 94 milyona cıkarak %230’luk artış kaydetmiştir. Tarım, ormancılık, besicilik, balıkcılık ve diğer benzeri alanlarda calışanların toplam iş gucu icindeki oranı 1978’de %78’den 1990’da %58’in altına inmiştir. Buna karşılık tarım dışı sektorde calışanların oranı %31,5 den %34’e, serbest meslek sahipleri ile iş adamlarının oranı %0,4’den %3,7’ye yukselmiştir.
Kırsal alandaki nufusun tarım dışındaki işlerde istihdamı kentleşmeyi hızlandırmıştır. Şehirlerde yaşayan nufus 1949’da toplam nufusun %11’ini, 1982’de %21’ini oluştururken, 1990’da bu oran %26’ya cıkarak 297 milyona ulaşmıştır. Tahminler 2000 yılına kadar şehirli nufus oranının %40 bulacağı yolundadır (Jıa lin zhang 1995: 44).
Bu rakam yılda %0,5 artmaktadır. Aslında, bu kentleşme hareketi, hukûmetin de tasvir ettiği gibi “kırsal kesimi değil, toprağı terk etmek ” biciminde seyretmektedir. Sonuc, dev olcekli kentsel sanayileşme, sebze tarlalarında fabrikalar kurulması, hava kirliğinin artmasıdır (The Economist Temmuz 1997: 11).

Tablo 8: Cin’de Kentleşme Oranı


Kent ve kasaba sayısı
1980 1995
1 Milyon 15 32
0,5-1 Milyon 30 43
0,2-0,5 Milyon 70 192
-0,2 Milyon 108 373
Kentler 223 640

Kasabalar 2870 16.992
Kaynak: The Economist Temmuz 1997: 10

Rakamlardan anlaşılacağı gibi, sanayileşmenin kesin sonucu olan kentleşme, Cin’de de acık bir şekilde gozlemlenmektedir. Nufusu bir milyonun uzerine cıkan kentlerin sayısı 1980’e gore 1995’de iki kat coğalmıştır. Hukumet buyuk kentlere kırsal kesimdekilerin gocmesini mumkun olduğu kadar denetimde tutmakta, bu kentlerde yerleşmelerine kesinlikle izin vermemektedir. Dışarıdan gelen veya o kentin yakın civarlarından gelenlerin Pekin, Şang hai, Kanton gibi şehirlerde bir muddet kalabilmesi icin, emniyetten ikamet belgesi alması ve ikamet suresi bitince de hemen ayrılması gerekmektedir. Ancak onceleri kuzeydoğu, sonraları ise kuzeybatıdaki azınlık bolgelerinden kentlere kalitesiz gocmenlerin serbestce, her hangi bir sınırlama olmadan goc etmelerini ve yerleşmelerini sağlayan politikaların uygulanması, kentleşme yonundeki politikalarda da goze carpan farklılıkları ortaya koymuştur.
Cin, giderek siyasî sistemine damgasını vurmuş olan 'koylu toplum' ozelliğini yitirmektedir. Kentleşme sureci hız kazanıyor; kentleşme tabiî olarak beraberinde, başta cevre kirlenmesi olmak uzere cozulmesi guc yeni sorunları da getirmektedir (Tezcan 1993: 23). Bu sorunların en onemlisi cevre kirliliği, geleneksel kent yapısının bozulması ile birlikte tarihî kalıntıların tahribi, yeşil alanların azalması gibi doğrudan ekolojik dengeyi etkileyen olumsuz sorunlardır.
Aslına bakılırsa, Cin sanayi devrimini yaşamaktadır. “Ekonomi suratle buyurken, tarımsal duzen yok olmaktadır. Sanayi urun arzı ekonomide olduğu gibi geri kalmış olup bu sektorun de gelişmesi planlanmaktadır” (Harmancı 1997: 45).

2.2.3. Sorunlar
CKP’nin uyguladığı ekonomik kalkınma politikaları ulke ekonomisinde hızlı gelişmeleri sağlarken, kalkınma dereceleri itibariyle bolgeler arası buyuk farklılık hemen goze carpmaktadır. Bu ekonomik kalkınmadaki farklılık, gelir dağılımı, istihdam alanındaki eşitsizlikleri beraberinde getirmektedir. Ayrıca yatırımların etnik kimliğe gore farklılık gosterdiği de gozlemlenmektedir. Bu eşitsizlikler şimdi ve ileride yaşanılması muhtemel sosyal huzursuzlukların tohumlarını ekmiş gibi gozukmektedir.
Her şeye rağmen şu unutulmamalıdır ki, Cin hÂl gelişme yolundaki bir ulkedir. Nufusun 900 milyonu kırsal bolgelerde ve onemli bir kısmı da sefalet cizgisinin altında yaşamaya devam etmektedir. Nispeten daha gelişmiş guney ve doğu sahilleri ile ulkenin yoksul kuzey ve batı bolgeleri arasındaki ekonomik gelişmişlik ve gelir farklılığı ucurumu giderek acılmaktadır. Bu durumun, ulkede siyasal ve toplumsal sonucları ağır gelişmelere yol acması etnik ya da dinî esaslara dayalı bolunme ihtimali, siyasî sistemin geleceği, bazı komşu ulkelerle olan ilişkilerindeki gerginlik bu ulkeye milyarlarca dolar akıtmış olan yabancı yatırımcıları artan olcude tedirgin edebilmektedir (Tezcan 1993: 16).


2.2.4. Bolgelere Gore Gelir Dağılımındaki Farklılık
Cin’deki gelir dağılımındaki bolgesel kutuplaşma genelde Doğu bolgeleri, Orta ve Batı Bolgeleri olarak adlandırılmaktadır. Doğu, sanayileşme ve ekonomik kalkınmada en ileri bolgedir. Orta ve Batı geri kalmış bolgedir. Doğudaki ekonomisi gelişmiş bolgeler; Liaoning, Pekin, Tianjin, Hebei, Shandong, Jiangsu, Shanghai, Zhejiang, Fujian, Guangdong, Hainan, Guangxi gibi 12 eyalet, şehir ve ozerk bolgedir. Orta kesimdeki bolgeleri Hei longjiang, Jilin, Shanxi, Henan, Hunan, Hubei, Anhui, Jiangsu gibi 9 eyalet ve ozerk bolgeyi kapsamaktadır. Batıdaki fakir bolgeler ise, Shanxi,Gansu, Qinghai, Ningxia (Dongen Ozerk Bolgesi), Şinjiang (Uygur Ozerk Bolgesi), Sıchuan, Chongching, Yunnan, Guizhou, Xizang (Tibet Ozerk Bolgesi) gibi 10 eyalet, şehir ve ozerk bolgedir.
1993 yılı itibariyle Doğu'nun toplam nufusu 481 milyon 220 bin olup ulke nufusunun %41’ini teşkil ederken, buna karşılık Orta’nın nufusu 417 milyon 810 bin kişidir. Batı, ise 266 milyon 670 bin kişilik bir nufusa sahiptir. 1993 yılı itibariyle, Doğu’nun gayri safi millî hasılası 1 trilyon 353 milyar 120 milyon yuan, Orta'nın 668 milyar 710 milyon yuan, Batı’nın ise 370 milyar 900 milyon yuandır. Doğu’nun 1993 yılı gayri safi millî hasılası ulke toplamının %57’isini (Orta %28’ini, Batı %15’ini) teşkil etmiştir (Lu Xueyi1996: 202).
“Cin Halk Cumhuriyeti kurulduktan 1978’e kadar olan 30 sene icinde GSMH’nın artış oranı Batıda, Doğu'ya gore 0.44 oranla buyuk idi. 1978’e gelindiğinde, Doğulu ve Batılıların kişi başına gelen millî geliri arasındaki fark 190 yuan idi. 1979’dan sonra Merkezin Doğu'ya ozel politikalar uygulamasıyla Doğu’da, olağanustu gelişmeler sağlandı. 1979’dan 1995’e kadar olan 17 yıl icinde Cin ekonomisinin, yıllık ortalama artış oranı %9,8 olmuştur. Bunun icinde Doğu, Orta ve Batı bolgelerinin artış oranı ise 12,8: 9,3: 8,7 olup, Doğu, Batıdan %4,1 oranla buyuk olmuştur (Liao wang 1997-33: 18).
Cin'in Doğu, Orta ve Batı bolgelerindeki ciftcilerin gelirlerindeki farkın buyumesi cok acık olarak goze carpan bir olgudur (Lu Xueyi 1996: 142). 1980’de, Cin’de ciftcilerin kişi başına net geliri 191,33 yuan olup Doğu, Orta, Batı bolgelerindeki ciftcilerin gelirlerinin karşılaştırılması şoyle olmuştur; 1,39 : 1,11 : 1. 1991 yılında tum ulke ciftcilerinin ortalama geliri kişi başına 708,5 yuan olup, Doğu, Orta, Batı bolgelerinin karşılaştırılması şoyledir: 1,71 : 1,26 : 1. 1995 yılında tum ulkedeki ciftcilerin geliri ortalama olarak kişi başına 1.578 yuan olmuştur. Doğu, Orta ve Batı bolgelerinin karşılaştırılması ise 2,30 : 2,30 : 1 olmuştur (Liao wang 1997-33: 18).
Cin'in Doğu, Orta ve Batı bolgelerindeki ciftcilerin gelirindeki farklın buyumesi cok acık olarak goze carpan olgudur (Lu xueyi 1996: 142). Cin’de 65 milyon nufusluk 592 ilce bulunmaktadır. Bunun %17’sini teşkil eden 105 ilce Doğu'da, %32,4’unu teşkil eden 180 ilce Orta’da, %51,9’unu teşkil eden 307 ilce Batı'da bulunmaktadır. Nufusa gore %90’ı Orta ve Batı'ya toplanmıştır (yaklaşık 60 milyon nufus).
Bugune kadar, Cin’de gercekleştirilen yatırımlar da farklı olmuştur. 80’li yıllardan başlayarak, yatırımlar buyuk olcude Doğu'ya kaydırılmıştır. 1982-1995 yılları arası devletin alt yapı yatırımları ve kredisi Doğu, Orta, Batı olarak şu şekilde devam etmiştir: 56: 29:15. 1995 yılındaki yatırımlar icin tahsis kredilerin %62,68’i Doğu'ya verilmişken, Batı'ya ancak %16,13’u verilmiştir. 1995 yılında tum ulkede kişi başına yatırım 1607 yuan olmuştur. Ancak, Doğu'ya yatırılan yatırım kişi başına 2835 yuan, Orta’ya 877 yuan, Batıya ancak 770 yuan olmuştur. Butun bu rakamlardan Doğu'nun, Batı'nın 3,68 katı kadar buyuk olduğu anlaşılmaktadır. Devletin Doğu’ya yatırımı Batı'nın 3.8 katı, kolektif yatırımı 9,27 kat, ozel ekonomilerin yatırımı ise 3,74 kat olmuşken, yabancı yatırım 18,9 kat olmuştur. Yatırımların fazlasıyla Doğu'ya kayması, Doğu ile Batı bolgeleri arasındaki ekonomik kalkınmanın farkını da cok buyutmuştur (Liao wang 1997-33: 18-19).

2.2.5. Cevre Kirliliği
Hızlı sanayileşmenin sadece ekonomi getirisi uzerinde durularak diğer yonlere, ozellikle cevre ilişkisine hic onem verilmemesi, coğalan fabrikaların atıkları, orman ve tarımsal alanların gitgide azalması... Cin’de ciddî ve ağır boyutlara varan cevre kirliliğini ortaya cıkarmıştır (Wang Yonggui, Wang man 1998: 195). Bir cok yerlerde ekolojik denge bozulmuştur. Orneğin, savunma sanayinin onemli bir kısmı olan nukleer sanayi ussunun Lobnur’da bulunuşu, bu bolgede 1964’ten beri yapılan nukler denemeleri, kimya silÂhlarının denenmesi, uretilmesi sonucu bu bolge bugun, buyuk bir cevre felÂketi ile karşı karşıyadır. Bozulan ekolojik denge, kirlenmiş cevre yıllardır devam ede gelen salgın, bulaşıcı hastalıklar, topraklardaki verimsizlikler, meyvelerin, kuşların ve bazı hayvanların neslinin bitmesi gibi olaylar gittikce coğalmaktadır. İlgili makamların istatistiklerine gore, Uygur bolgesinde salgın ve cok tehlikeli hastalıkların bulaşma derecesi 0,43/yıldır. Bu her 2, 3 senede bir bulaşma alanı geniş olan salgın hastalıklar ortaya cıkıyor demektir (Tohti 1995: 28).
Dev olcekli kentsel sanayileşme, sebze tarlalarında fabrikaların kurulmasına neden olurken, hava kirliliği de artmaktadır (The Economist Temmuz 1997: 11).
Ayrıca kaynakların akılcı tuketimi ve kullanımının pek yaygın olmaması da cevre kirliliğini artıran onemli bir faktordur.



2.2.6. İşsizlik
İşsizlik, bugun olduğu gibi gelecekte de Cin’in en buyuk sorunudur. 1992’den sonra yavaş yavaş piyasa ekonomisine gecilince bu problem daha da gun ışığına cıkmıştır. Kamu işletmelerindeki kısaltmalar ve iflaslar sonucu coğalan işsizler gitgide buyuk sosyal huzursuzluğun kaynağını oluşturmaktadır.
Kentlerdeki işsizlik sayısı 1995’de %2.9 artarak 4.8 milyona cıkmıştır. Ancak kayıtsız olanlar, gocmen işciler ve ucret almayan kamu işletmelerinde calışanlar da dÂhil edildiğinde bu sayı cok daha fazla olmaktadır. Bu toplam işsizliğin 20 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Kırsal kesimdeki işsiz nufus ise, 80 milyon kadardır. Ote yandan, 2000 yılına kadar iş bulması imkÂnsız olan, işsizlere yeni katılacak iş gucunun sayısı ise 137 milyon olacaktır (Harmancı 1997: 102).
Manevî değerlerin kaybolması ya da zayıflaması sonucu her şeyi maddeye, paraya endeksleyen kişiler arası ilişkiler gelişmeye başlamıştır. Sosyal yaşamda da ahlakî olarak curumeler, yasalara aykırı davranan sucluların sayılarında hızlı artışlar acık olarak gozlenmeye başlamıştır. Orneğin 1991 yılından beri fuhuş yapan 1 milyon 500 binden fazla kadın yakalanmış, 30 binden fazla fuhuş cetesi acığa cıkarılmıştır. Bunlardan başka uyuşturucu bağımlılarının sayısı 1991 yılında 148.000 iken, bu sayı 1995 yılında 520.000’e yukselmiştir (Wang Yonggui, Wang Man 1998: 181).
















SONUC
1840 yılında Batılı devletlerin toplarıyla dış dunya ile tanışmaya başlayan Cinliler, 1911’de iki bin yıllık feodalizm yaşamına son vererek once cumhuriyete gectiyse de, ceşitli nedenlerden dolayı ic savaşa suruklenmişlerdir. Aynı zamanda Cin’de, Batı'da ortaya cıkan değişik ideolojiler de yayılmaya başlamışlardı. Bunlardan milliyetciliğin onceden benimsenmesiyle Cin’e hÂkim olan Mancuların imparatorluğu Hanzu milliyetcilerince yok edildi (1912). Hanzu milliyetcileri Sun zhongshan’ın (Sunyatsen) onderliğinde Cin Cumhuriyetini ilÂn ettiler. Bunu takiben Rus ihtilÂlinden ilham ve destek alan Cinli Komunistler de 1921’de resmen orgutlenerek siyasal guc olarak sahneye cıktı. Japonlara karşı başlatılan kurtuluş savaşında kÂh birleşen kÂh birbirine saldıran bu iki grup, Japonlar teslim olunca, resmî ic savaşı başlatmışlardı. Ustunluk komunist Cinlilere gecince milliyetci Cinliler Amerikan himayesinde Tayvan adasına yerleştiler. Cin'de gercek anlamdaki merkeziyetci ekonomi politikası ve sanayileşme de bu donemde ozellikle sosyalist ideolojinin sabitleşmesiyle başlatılmış oldu.
Cin uygarlığının temel ozelliği olan “yabancı olanı Cinlileştirerek benimseme” geleneğinden dolayı Cin’e giren diğer yabancı ideolojilerde olduğu gibi Sosyalist/Komunist duşunce de Cinlileşmiştir. Yani, Cin’deki yaygın ve resmî kullanımıyla “Cin Tarzı Sosyalizm (You zhongguo Tese de Shehuizhuyi), başlangıcından itibaren Cin yerelliğini yansıtmış, ozellikle Deng xiaoping doneminde daha da pekişerek Cin’e uygun şekilde geliştirilmiştir, hatta millîleştirilmiştir bile denebilir. Cinli liderlerin deyimi ile “Cin tarzı sosyalizm”e klasik Marksizm goruşlerinden uzaklaşan daha cok Cin gerceğinden hareket ederek Cinlilerin menfaatlerine hizmet edecek nitelikler atfedildi. 80’li yıllardan sonra başlatılan “Reform ve Dışa Acılma” hareketleri ve bunun sonucu olarak 90’lı yıllardaki “Cin Tarzı Sosyalist Pazar Ekonomisi”ne Geciş , Cin’de sanayileşmesinin tarihte gorulmemiş derecede hız almasını sağladı. Deyim yerindeyse, Uretim Ekonomisi gercekleştirildi. Dolayısıyla ekonomide buyuk artış gercekleştirildi. Ancak Cin, Komunist ideolojisinin, ozellikle 1980 oncesi aşırı sol’un etkisinden dolayı kendi millî değerleri, orf Âdetleri, gelenek goreneklerinden uzaklaşmıştı. Bu uzaklaşma bugun ahlakî cokuntulerin ortaya cıkmasında, ruşvet ve kayırmaların yaygınlaşmasında kendini gostermektedir. Sanayileşmenin doğal sonucu olan kentleşmenin hızı artmış; gocler, gecekondular, hareketli nufuslar coğalmış bulunmaktadır. Nufustaki hareketlilik Cin’de buyuk değişikliklere neden olmaktadır. Cin yonetimi, goclerin ekonomisi gelişmiş kentlere girmesini mumkun olduğu kadar denetimde tutarken, azınlık bolgelerine akın etmesine musaade etmektedir. Yonetim, azınlık bolgelerine goc eden işsizlere, iş ve diğer imkÂnları sunarak bu gruplar icindeki bazı sosyal sorunları cozmeye calışırken, yerlilere aynı imkÂnların sağlanmaması ya da yerli halk arasında artan işsizlik ve diğer problemlerin uygun şekilde cozulememesi gibi nedenlerden oturu bu grupların yonetime ve gocmenlere karşı menfî davranışlarda bulunmasına meydan vermektedir.
Cin’deki sanayileşme ve ekonomideki kalkınmanın, dolayısıyla modernleşmenin getirdiği sorunların en buyuğu Cin toplumunun temeli olan “Aile Sistemi”nin bozuluşudur. “Aile sistemi” Cin toplumunun temelidir (Lin-yu tang 1995: 183). Bu sistem, Cin toplumundaki eski otoritesini kaybetmiştir. Son donemlerde, milliyetci muhafazakÂr kesim Konfucyanizim, halkın moral değerleri, toplumda uyumu geliştirdiğine ve sonucta da ekonomik kalkınmayı hızlandırdığına inanmaktadır. Reform ve dışa acılma surecini başlatan Cinli liderler, artık gecmişte karalanan Konficyusizmi geleneksel Cin kulturunun temel direği ve ulusun gururu olarak gormeye başlamışlardır. Modern cağın gercekleri ışığında Konfucyus Cin medeniyetinin yaratıcısı, koruyucusu olarak gorulmektedir. Son 17 yıllık hızla, donuşumun toplumda geleneksel değerler sistemini aşınmaya uğrattığı ve Konfucyusizm’in ciddî zarar gorduğu ileri surulmektedir. Başta Devlet Başkanı Jiang Zemin olmak uzere onde gelen Cinli yoneticiler ekonomik modernizasyon surecinin toplumda ahlÂkî değerlerin yozlaşmasına yol acmasını onlemek, bireysellik yerine kolektif toplumsal cıkarların one cıkarılması amacıyla Konfucyus oğretilerini yaygın bir şekilde eğitim ve basın yoluyla kitlelere aşılamaya calışmaktadırlar (Tezcan 1993: 49).
Kısacası, CKP’li yoneticiler kısa zaman icinde başarılı bir şekilde uyguladığı ekonomik politikalarla Cin’de hızlı kalkınmayı gercekleştirebilmiştir. Bugun Cin ekonomisi surekli buyume eğilimi icindedir. Tum uygulamalar Cin Tarzı Sosyalist Pazar Ekonomisi adı altında yurutulmektedir. Ekonominin buyumesi, eski gelir dengesini tamamen alt-ust ederek yeni bir sınıfın ortaya cıkmasına zemin hazırlamaktadır. Doğmakta olan yeni sınıfların ortaya cıkması ve bunların yonetime katılma isteklerinin belirginleşmesi kacınılmaz gibi gozukuyor. Bir diğer deyişle, bir sure sonra politik yapı buyuyen ekonomiye dar gelmeye başlayacak ve bu uyumsuzluk derin calkantılara neden olacak gibidir. Cin’in buyuk sanayi şehirlerinde ve ekonomisi gelişmiş bolgelerinde farklı goruş-fikirlerin ortaya cıkmakta olduğu da gozlemlenmektedir. Bunların yanında bir cok sosyal problemler de beraberinde gelmektedir. Cozumu guc olan problemler gun gectik’ce daha da karmaşık hÂl almaktadır.

__________________