ENDUSTRİ VE CEVRE İLİŞKİLERİ


1. GİRİŞ
Cağdaş yaşamın bir sonucu olarak ortaya cıkan kirlilik, gunumuzde uze¬rinde en cok durulan ancak, en az cozum getirilebilen konulardan birisidir. Kirli¬lik, sadece kısaca hava-su-toprak olarak tanımlanan cevrenin kirlenmesi gibi konuları da icermektedir.

Cevre kirliliği 16. Yuzyıldan sonra başlamıştır. Bu tarihe kadar tarımsal ure¬tim potansiyelinin duşuk olması, kıtlıklar ve salgınlar nedeni ile dunya nufusunda kayda değer bir artış olmamıştır. Bu tarihten sonra tıpta, endustride ve tarımda gorulen gelişmeler doğrudan dunya nufusunun artmasına yol acmış, artan nufu¬sun ve kentleşmenin gereksinmelerini karşılayabilmek icin tarımda ve endust¬ride "daha cok uretim" zorunluluğu ortaya cıkmış, bu kez daha cok uretim daha cok artık ve atık oluşmasına neden olmuş ve bunun sonucu olarak cevre kir¬lenmesi gorulmeye başlamıştır. Ozellikle 1970' li yıllarla başlayan donemde tek¬nolojideki gelişmelere bağlı olarak uretimde ve tuketimde gorulen baş dondu¬rucu artışlar ekolojik dengede ciddi bozulmalara yol acmıştır.

Sanayileşmenin oluşturduğu cevre sorunlarının oncelikli anlamı son za¬manlarda buyuk olcude değişmiştir. 1970' li yılların başında cevre kirlenmesi sa¬dece hava, su ve toprağın kirlenmesi olarak tanımlanırken ve cevrenin her turlu atığı kabul eden serbest bir mal olduğu duşunulurken, bu gun bu değer yargıları tumuyle değişmiş, cevrenin de bir kaynak olduğu, zamanla kirlenerek tukenebi¬leceği ve bu kaynağın da kullanımının bir maliyeti olduğu anlaşılmıştır.
Cevre kirliliğini oluşturan temel unsurlar evsel ve endustriyel artıklardır. Bu artıklar her hangi bir işlem gormeden doğrudan doğaya verildiğinde "atık" adını alırlar. Atıkların cevre kirliliği oluşturmayacak şekilde başka yerlerde değerlendi¬rilmesi ya da parcalanarak doğaya verilmesi ile cevre kirlenmesi en aza iner ve bu denli kucuk bir kirliliği doğal surecler zaten temizleyebilir.
Tumuyle biyolojik bir yaklaşım ile bakıldığında cevre kirlenmesi mumkun de¬ğildir. Doğadaki tum canlı turleri yaşamlarını surdurebilmek icin beslenmek zo¬rundadırlar ve bu aşamada dışkıları doğrudan cevreye atılır. Olu bitki ve hayvan artıkları da aynı şekilde cevrede kalır. Ancak doğal donguler sonunda bu atıklar parcalanarak başka canlılar icin besin kaynağı oluştururlar. Doğada yaşadığı cevre ile uyum icinde olmayan tek canlı turu insandır. İnsanın yuzyıllardan beri suren faaliyetleri sonunda tum ekolojik denge bozulmuştur. Bir başka deyiş ile insan gerek kendisi gerek cevresindeki fauna ve florayı olumsuz yonde etkile¬yen, cevresini doğal ekolojik denge ile temizlenemeyecek kadar kirleten tek canlı turudur.
Ekolojik dengenin bozulmasında atıklar en onemli payı almakla beraber, aşırı ve bilincsiz avlanma, toprağı somururcesine yapılan tarım da ekolojik den¬geyi bozmakta, dolaylı olarak doğal temizleme sureclerini olumsuz yonde etki¬lemektedir.

Cevre kirlenmesinin tumuyle ortadan kaldırılması bugunku teknolojik, eko¬nomik olanaklar ve cevre bilinci acısından olası değildir. Tum modern yaşamdan vazgecilmesi halinde elde edilecek olan sadece daha cok kirlenmenin durdurul¬ması olacak, ancak bugune kadar olan kirliliğin birikintisi uzun yıllar devam ede¬cektir. Bu durumda yapılması gereken şey bir yandan daha cok kirlenmenin ola¬bildiğince onlenmesi, ote yandan mevcut kirliliğin temizlenmesidir.

2. CEVRE KİRLİLİĞİNİN NEDENLERİ
Bir yaklaşıma gore cevre kirliliğinde asıl onemli olan nufus artışı değil, geliş¬miş ulkelerin yarattığı kirliliktir. Nufus artışının cevre kirlenmesi ve doğal kaynak tuketimindeki payı sadece %10 kadardır. Dunya gelirinin %70' inin dunya nufu¬sunun %30 kadarı tarafından kullanıldığı dikkate alınırsa cevre kirlenmesinin temel nedeninin nufus artışı değil tuketim artışı olduğu soylenebilir. Bu durumda cevre kirliliğinin temel unsurları kentleşme, sanayileşme, tuketim artışıdır.
2.1 Kentleşme
Şehir yaşamının daha cazip olması nedeni ile tum toplumlarda kırsal alan¬lardan kentlere doğru bir goc olmaktadır. Bunun tersi olarak daha temiz, daha sağlıklı ve daha doğal olduğu icin kentten kırsal alana da bir kayma gorulmekle beraber bu hareket hic bir şekilde goc olarak nitelendirilemeyecek kadar kucuk boyuttadır ve coğunlukla yuksek gelir grubundaki insanlarda gorulmektedir.
İnsanların daha rahat yaşam umudu ile kırsal kesimden kentlere doğru ha¬re¬keti doğal bir istektir. Bununla beraber, kırsal kesimden olan goclerin şehir mer¬kezlerine değil, coğunlukla kenar mahallelere doğru olması, varoş olarak ta¬nımlanan bu bolgede kent merkezine oranla son derece sağlıksız koşulda yaşa¬yan, yetersiz ve dengesiz beslenen, coğunlukla sadece secim zamanı vatandaş olduğu hatırlanan bir toplumun yerleşmesine neden olmuştur. Bununla beraber, kente daha doğrusu kentin dış mahallelerine olan gocun devam etmesi halen bu yaşam koşullarının kırsal kesimdekinden daha iyi olduğunu gostermektedir.
Kent nufusunun artmasındaki tek neden kuşkusuz sadece kırsal kesim¬den olan goc değildir. Sanayide, ticarette, turizmde ve hizmet sektorunde olan ve in¬sanların daha rahat yaşamasına yonelik gelişmeler kentlerde toplanmış, bu hiz¬metlerin yurutulmesi icin de ilave iş gucu gereksinimi doğmuştur. Sanayi ve tica¬retin gelişmesi ucuz iş gucu ile gercekleşebileceğine gore bu gocler sınır otesi boyutta da gorulmektedir.
Kentlerde artan nufusun oluşturduğu kirlilik kentin normal alt yapısı ile te¬mizlenemeyecek kadar buyuduğunde ortaya kent kirlenmeleri cıkmaktadır. Bir diğer deyiş ile, buyuk kentlerde kentin kirlenmesini onlemeye yonelik gelişmeler kentlerdeki nufus artışının gerisinde kaldığı icin kentleşme her zaman icin cevre kirliliğinin oluşmasında etkili olmuştur.
2.2 Sanayileşme
Sanayi ve ticaretin gelişmesi ucuz uretim girdilerinin sağlanmasına bağlı¬dır. Bu şekilde oluşacak artık değerler başka sanayilerin kurulmasına yola acar. Ure¬tim surecinde arz-talep bağlantısına gore fiyatına en kolay mudahale edilen gir¬dilerden birisi iş gucudur. Sanayileşmiş tum ulkelerde sanayi ve ticaretin geliş¬mesi her zaman ucuz iş gucu ile sağlanmıştır. Ancak, yukarıda da deyinildiği gibi ucuz iş gucu sanayi ve ticaretin yoğun olduğu bolgelerde varoşların ortaya cık¬masına neden olmuştur.
Sanayileşmenin cevre kirliliği uzerindeki asıl olumsuzluğu doğrudan kirliliktir. Turkiye gibi sanayileşme surecini devam ettiren ulkelerde yine ucuz uretim amacı ile ucuz yakıt kullanılmakta, uretim gereği olarak ortaya cıkan artıklar doğrudan alıcı kaynaklara verilmekte, sonucta hava, su ve toprak kirlenmekte¬dir.
Gerek ic gerek dış pazarda rekabet fiyat ve kalite acısından oluşmaktadır. Kalitesi duşuk bir urun eğer fiyatı da duşuk ise pazarda alıcı bulabilmektedir. Yuksek kalitenin sağlanması ise ilave maliyet unsurudur. Her ne kadar toplam kalite yaklaşımı ile kalitedeki artışlar maliyete yansımamakta hatta maliyeti du¬şurmekte ise de toplam kalite yaklaşımı gelişmekte olan ulkelerde henuz yete¬rince yerleşmiş değildir. Sanayide ve ticarette yuksek kaliteli bir urunu ya da hizmeti daha ucuza pazara sunmak kuşkusuz buyuk bir avantaj sağlamaktadır. Pazarda alıcılar urunun fiyatı ve kalitesi ile ilgilenirken, bu urunun uretim sure¬cinde ne denli cevre kirliliği oluşturduğu, ekolojik dengeyi ne denli bozduğu ile nadiren ilgilenmektedirler.
Bu durumda, uretim surecinde ortaya cıkan atıkların temizlenmesi işletme icin uretimde ek maliyet oluşturarak pazar rekabetinde dezavantaj olacaktır. Ge¬lişmekte olan ulkelerde devletin kontrol eksikliği ve yaptırım gucu zayıflığı nedeni ile sanayi tesislerinin arıtma birimleri kurmaları bir anlamda sadece uretim mali¬yeti acısından ele alındığında caydırıcı bir faktordur. İşletmelerin arıtma tesisi kurup bunu calıştırmaları yerine ceza vermeleri daha karlıdır. Aynı uretimi yapan aynı kapasite ve teknolojideki iki tesisten arıtma tesisi kuran ve calıştıranın ure¬tim maliyeti, bunu kurmayıp cezaya razı olana gore daha yuksek olacağından Pazar payını yitirecektir. Bu durumda sanayinin cevre kirliliği oluşturması kacı¬nılmazdır.
Gelişmiş ulkelerde ise, tersine olarak sanayi tesislerinin ya arıtma birimleri vardır ya da ucretini odeyerek atıklarını kamu ya da ozel sektore ait arıtma te¬sislerinde arıttırırlar. Bu ulkelerde arıtımdan gelen ek maliyetler uretimde verimli¬liği artırmak ve giderleri azaltmak ile giderilmiştir. Dolayısı ile bu ulke urunleri dış pazarlarda rekabet guclerini korumaktadırlar. Gelişmiş ulkelerin arıtılmaları cok pahalı olan atıklarını uzak denizlere dokmeleri, pahalı arıtım gerektiren uretimleri gelişmekte olan ulkelerde yaptırmaları da bilinen bir gercektir.
2.3 Tuketim
Sanayide asıl olan uretim değil uretilen urunun satılmasıdır. Hic bir sanayi dalında pazarlama olanağı bulunmayan bir urun uretilmez. Pazarlama olanağı zayıf ise pazarlama teknikleri ile bu urunun satış şansı artırılır. Bu cercevede ozellikle gıda ve kozmetik sanayiinde ambalaj teknolojisindeki gelişmeler urunle¬rin albenisini yukseltmiş ve tuketimi dolaylı olarak artırmıştır. Amac ambalaj icin¬deki urunu satmaktır. Urun kullanıldıktan sonra ambalaj coğu kez cope atıl¬maktadır. Ambalaj sadece son tuketici icin bir pazarlama materyali değildir. Am¬balaj teknolojisindeki gelişmeler sayesinde kırılabilecek veya bozulabilecek urunlerin guvenli olarak pazarlanması, kucuk urunlerin daha buyuk ve guvenilir ambalajlar icinde toptan satış birimlerine iletilmesi yine urun pazarlamasını ve dolayısı ile tuketimi artırmıştır.
Urun pazarlamasında ambalaj materyali kayda değer bir katı atık sorunu oluşturmaktadır. Gıdaların hemen tumunun geri donuşsuz cam, metal, plastik ya da karton kutuda pazarlanması tuketici icin buyuk bir kolaylık sağlamaktadır. Sa¬nayi icin bu tip ambalajların kullanılması da geri donuşumlu cam şişelerin yıkan¬ması gibi bir sorunu ortadan kaldırmaktadır. Pazarlama birimleri icin depozit alınması ve iade sıkıntısı da bu şekilde ortadan kalkmıştır. Bu durumda, uretici - pazarlayıcı - tuketici zinciri icin geri donuşsuz ambalaj kullanılması buyuk kolay¬lık getirmektedir. Ancak burada gozden kacan sorun katı atık problemidir.
2.4 Tarımsal Uretim
Sanayi urunlerinde olduğu gibi tarımsal uretimde de artan talebe bağlı ola¬rak daha cok tarımsal uretim gorulmektedir. Yine sanayide olduğu gibi, tarımda da "daha cok uretim", daha fazla tarım alanında ekstansif tarımsal uretim değil, daha kucuk tarım alanlarında daha cok tarımsal girdi ile daha fazla uretim anla¬mını taşımaktadır.
Tumuyle doğal koşullarda yapılan tarımın cevre kirlenmesi ve ekolojik den¬genin bozulması uzerinde hic bir etkisi yoktur. Ancak, tarımda hastalık ve zarar¬lılara karşı kimyasal ilac kullanılması bir anlamda zorunludur. İlac kullanmak o tarlada doğal olarak bulunan hastalık ve zararlılar yanında diğer faunayı da et¬kiler. Aslında hastalık ve zararlı olarak tanımlanan bu canlıların tek gorevleri do¬ğaları gereği olarak yaşamlarını surdurmeleridir. Ancak, insanoğlu gıdalarını bu canlılar ile paylaşmak niyetinde olmadığı icin o canlıların bu urunleri tuketmele¬rine izin vermemektedir. Kuşlara karşı korkuluk, ses silahı gibi tumuyle fiziksel onlemlerin ve biyolojik kontrol uygulamalarının dışındaki kimyasal ilac uygula¬maları b䘀ir yandan hedef canlının dışındaki flora ve faunayı doğrudan ve dolaylı olarak etkilerken, ote yandan bu gıdaların uzerinde kalarak insan sağlığını olumsuz yonde etkilemektedir. Ozellikle son yıllarda tuketicilerde hormon uygu¬lamasına karşı kayda değer bir endişe ve tepki varken asıl tehlike olan kimyasal ilac uygulaması tumuyle goz ardı edilmektedir.
Tarımsal uretim aşamasında kimyasal savaş ilaclarının kullanımı en etkili ve en ucuz cozumdur. Bununla beraber, hastalık ve zararlıların giderek bu ilaclara direnc kazanmaları, bilincsizce fazla ilac kullanımı sonunda onemli boyutta cevre kirlenmesi olmakta ve farkında oladan insanlar zehirlenmektedir.
Ekonomik koşullarda uretim icin gereken bir diğer tarımsal girdi gubredir. Bit¬kisel uretim aşamasında topraktan alınan tum mineraller yine doğal dongu icinde toprağa doner. Ancak cağdaş tarımda topraktan alınan mineraller cok uzaklara taşındığı icin topraktan alınan organik ve inorganik maddelerin dışarı¬dan toprağa verilmesi gerekmektedir. Gubreleme olarak bilinen bu uygulamada saksıda yapılan uretim dışında topraktan alınan kadar maddenin toprağa ve¬rilme olanağı yoktur. Normal olarak bitkisel uretim icin gerekenden daha fazlası toprağa verilmek durumundadır. Fazla olarak verilen gubre ise yağmur ve su¬lama suları ile toprağın alt katmanlarına gider ve sonucta alıcı su kaynaklarına ulaşır.
Tarımda kullanılan bir diğer girdi mekanizasyondur. Tarımsal mekanizasyon aletlerinin uretimi aşamasında hammaddenin istenilen kalitede sağlanamaması nedeni ile kısa surede aşınma olmakta, her yıl tonlarca demir tarlada kalmakta¬dır.
Sulama ise kullanılabilir su kaynaklarının giderek azalması sonunda onemli bir sorun halini almıştır. Lağım sularının tarlada kullanılması onemli bir biyolojik kirlilik oluşturmaktadır.
2.5 Diğer Faktorler
Yukarıda deyinilen temel faktorler yanında coğu kez gozden kacan ancak onemli boyutta cevre kirliliği oluşturan bir cok faktor daha vardır. Soğutma sis¬temleri ve kozmetikler de dahil olmak uzere pek cok urunde kullanılan freonun ozon tabakasına olan olumsuzluğu, hastanelerin biyolojik atıklarının duzenli ola¬rak toplanmaması, egzoz gazları, İstanbul' da hurdalıktan cıkan radyoaktif atık, Korfez savaşında petrol kuyularının bombalanmasının yarattığı kirlilik, su urunle¬rindeki ağır metal kont.....syonu, 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan depre¬min oluşturduğu enkaz kirliliği dikkate alınması gereken onemli faktorlerdir. Cevre ve sağlık bilinci eksikliğine bağlı olarak yaz mevsiminde ozellikle sahil si¬telerinde cocukların dondurma yediği saatlerde sivrisinek ilaclaması yapılması, cocukların eğlence olsun diye ilacın icinde yurumeleri, ancak ilacın (mazot) sa¬nıldığı gibi tehlikesiz değil, tam tersine başta bobrekler olmak uzere ceşitli or¬ganlarda birikinti yapmasının bilinmemesi ya da onemsenmemesi hayret ve en¬dişe vericidir.

3. KİRLİLİĞİN BOYUTLARI
Evsel, tarımsal ve endustriyel atıklar cevre kirliliğini oluşturan temel unsur¬lardır. Cevre kirliliği ise basit olarak toprağın, suyun ve havanın kirlenmesi olarak ele alınabilirse de toprak su ve havanın ayrı ayrı kirlenmesi bir anlamda diğerle¬rinin de dolaylı olarak kirlenmesine neden olmaktadır. Bunlar icinde coğunlukla uzerinde en cok durulan kirlenme suyun kirlenmesidir. Suyun kirlenmesi havanın kirlenmesine sadece "ısı kirlenmesi" olarak etki ederken, havanın kirlenmesi yağmurlar aracılığı ile toprağı ve suyu da kirletmektedir.
3.1 Su Kirliliği
Su kirliliği su kaynağının kimyasal, fiziksel, biyolojik, radyoaktif ve ekolojik ozelliklerinin olumsuz yonde değişmesi şeklinde gozlenen ve doğrudan veya do¬laylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, su urunlerinde, su kalite¬sinde ve suyun diğer amaclarla kullanılmasında engelleyici bozulmalar yarata¬cak madde veya enerji atıklarının boşaltılmasını ifade etmektedir. Bu cercevede Birleşmiş Milletler Dunya Sağlık Orgutu (WHO) tarafından sularda kirletici etki yapabilecek unsurlar aşağıdaki şekilde sınıflandırılmışlardır.
a) Bakteriler, viruslar ve diğer hastalık yapıcı canlılar: Suların hijyenik acıdan kirlenmesine neden olan bu organizmalar genellikle hastalıklı ya da portor (has¬talık taşıyıcı) olan insan ve hayvanların dışkı ve idrarlarından kaynaklanır.
b) Organik maddelerden kaynaklanan kirlenme: Olmuş hayvan ve bitki ar¬tıkları ile tarımsal artıkların yuzeysel sulara karışması sonucunda ortaya cıkan kirlenmedir.
c) Endustri atıkları: Ceşitli endustri faaliyetleri sonucu oluşan fenol, arsenik, siyanur, krom, cıva vb. toksik maddeleri icerirler.
d) Yağlar ve benzeri maddeler : Tanker kazaları ve petrol boru hatlarından kaynaklanır.
e) Sentetik deterjanlar : Temizlik maddeleri (fosfat yuklu).
f) Radyoaktivite: Nukleer enerji santralları, hastaneler, bazı endustri kuruluş¬ları, araştırma kuruluşlarından kaynaklanan atıklar ile nukleer silah denemeleri sonucunda oluşabilmektedir.
g) Pestisitler: Tarımsal savaşta kullanılan yapay organik maddelerdir.
h) Yapay organik kimyasal maddeler: Bu maddeler farmasotik, petrokimya ve zirai kimya endustrilerince uretilmektedir.
i) Anorganik tuzlar: Bu maddeler toksik olmayıp ancak yuksek dozlarda kirle¬tici olarak kabul edilirler.
j) Yapay ve doğal tarımsal gubreler: Azot ve fosfordan kaynaklanan ikincil kirlenme.
k) Atık ısı: Tek gecişli soğutma suyu sistemlerine sahip termik santrallar yu¬zeysel sulara buyuk miktarda atık ısı verir. Suyun sıcaklığının artması bir yandan doğal arıtma surecini hızlandırırken ote yandan sudaki oksijenin doygunluk derişimini azaltarak anaerobik kokuşmaya neden olurlar.
Yukarıda 11 madde halinde verilen kirleticilerin sadece "a" maddesi evsel atıkları ilgilendirmekte iken, "f" maddesi (radyoaktivite) dışında kalan 10 madde tarım, tarıma dayalı sanayi ve tarıma girdi sağlayan tesisleri ilgilendirmektedir.
İnsanların beslenmesi icin gunde 1.5 - litre suya gerek vardır ve bu miktar su buyuk miktarda icme suyu ve sıvı gıdalar ile alınır. Vucuda giren su miktarı ka¬dar su ter, solunum, dışkı ve en fazla olarak idrar ile atılır. İdrarın %90 kadarı su, %2 kadarı ure, geri kalan kısmı ceşitli inorganik tuzlar ve organik bileşiklerdir. İd¬rar icindeki ure kanalizasyonda bulunan bakteriler icin ideal bir substrattır ve kolaylıkla karbondioksit ve amonyağa parcalanır. Bir diğer deyişle idrar cevre kirliliği oluşturmaz. Benzer şekilde gunde 2-3 kez duş alan kişinin doğaya verdiği atık su da hemen tumuyle temiz sayılabilir. Buna karşılık, yıkanma, camaşır ve bulaşık yıkama, ev temizliği ile kanalizasyona verilen atık su sadece deterjan ve sabun nedeni ile dahi onemli bir kirlilik oluşturur. Lavabo altı cop oğutme sis¬temlerinin giderek yaygınlaşan kullanımı ile pek cok katı atık da doğrudan kana¬lizasyon sistemine verilmektedir.
Cağdaş insanın gunde kullandığı ve tekrar doğaya verdiği su miktarı 150 litre kadardır. Havaların sıcak gitmesi ile duş alma sayısının artması, araba yı¬kama, bahce sulama gibi işler sonucu su kullanımı kişi başına gunde ortalama 1000 litreye kadar cıkmaktadır.
Yapılan hesaplamalar yerkurede kişi başına 470 milyon ton su olduğunu gostermektedir. Bu suyun %97' si deniz ve okyanuslarda, %3' u ise tatlı su kay¬naklarında bulunmaktadır. Tatlı su kaynaklarının ise %75' i buzullarda, %25' i akarsu ve gollerde bulunur. Akarsu ve gollerde bulunan suyun buyuk coğunluğu yeraltı sularıdır. Sonuc olarak tatlı su kaynaklarının ancak % 0,75' i akarsu, gol ve yeraltı suları halinde bulunmakta, tum su kaynaklarının % 0,01 kadarı yerustu nehir ve gollerde bulunmakta, bu durumda kişi başına duşen yerustu su kay¬nakları kişi başına ancak 47 bin ton olmaktadır. Bir diğer deyiş ile yerustu tatlı su kaynakları dunya nufusu tarafından eşit olarak paylaşılır ise kişi başına duşen 47 bin ton su, gunde 1000 litre hesabı ile kişi başına 128 yıl yeterli olacaktır. Bu miktara tarım ve endustride kullanılan miktar dahil değildir. Ancak yer ustu akarsu ve gollerin buyuk kısmının kirlenmiş olması, Amazon nehri gibi doğrudan insan kullanımına elverişli olmaması gibi nedenlerle icme ve kullanma suyu kay¬nakları giderek azalmaktadır. Ortadoğu ulkelerinde deniz suyundan icme suyu uretimi, Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti 'ne Turkiye' den balon ile su taşınması, turizm cenneti olarak tanımlanan Antalya' da turizm acısından buyuk potansiyel sahibi deniz kıyısındaki pek cok koyde icme suyu olarak yağan yağmurların sar¬nıclarda biriktirilmesi ve yazın bu suyun kullanılması icme suyu sağlamadaki tehlikeyi acıklamaktadır. Bir yaklaşıma gore temiz su kaynaklarının tukenmesi dunyanın yok olmasına neden olacak en yakın potansiyel tehlikedir.
Evsel atıklar icinde cevre kirliliği acısından kanalizasyona verilen en tehli¬keli atıklar deterjanlar ve temizlikte kullanılan camaşır suyu gibi kimyasallardır. Bunlar biyolojik atık su arıtma sistemlerinin calışmasını da etkilediği icin onemli olcude kirlenmelere neden olmaktadırlar. Son yıllarda biyolojik olarak parcala¬nan temizlik hammaddelerinin kullanımı ile bu sorun kısmen de olsa giderilmiş¬tir.
Evsel atıkların oluşturduğu cevre kirliliği yanında sanayide oluşan kirlilik cok daha onemli boyutlardadır. Su kirliliği acısından endustri tesisleri buyuk da¬ğılım gosterir. Buyuk bir elektronik montaj tesisinde kanalizasyona hemen hic bir endustriyel atık karışmaz iken kucuk bir mezbahanın yarattığı kirlilik cok buyuk boyutlarda olmaktadır.
Endustriyel atık suyun kirliliği "İnsan Kirliliğine Eşdeğer" kirlilik (İKE) ile ol¬culebilir. Buna gore 1 sığırın kesilmesi ile oluşan kirlilik 21 İKE 'dir. Bunun an¬lamı 1 sığırın kesilmesi ile oluşan kirlilik 21 insanın 1 gunde oluşturduğu evsel atık suyun kirliliğine eşittir. 100 litre bira uretiminde 100 İKE, 100 kg peynir ure¬timinde 130 İKE, 1 ton sutun işlenmesinde 162 İKE,1 ton camaşır yıkanmasında 830 İKE, 1 ton kağıt uretiminde 1000 İKE,1 ton maya uretiminde 6300 İKE kirlilik oluşur.
Tarıma dayalı sanayii kuruluşları arasında onemli bir yer tutan gıda sanayii uretim birimlerindeki buyuk farklılıklar nedeni ile oluşturduğu cevre kirliliği acısın¬dan bir butun olarak incelenemez. Orneğin sadece yoğurt işleyen bir tesisin atık-ları ile sadece peynir işleyen tesisin atıkları arasında buyuk farklılıklar vardır. Aşa-ğıda alt sektorler bazında gıda sanayiinin sıvı atıklarına ornekler verilmiştir .
Sut endustrisi: Toplam kurulu kapasitesi 3.500.000 ton/yıl olan sut işleme tesislerinde kullanılan su hammadde olan sutten işletmeye bağlı olarak 1,8 -12 kat daha fazla olabilmektedir. Temel kirleticiler ceşitli şekillerde kanala dokulen sut, peyniraltı suyu, konsantre yoğurt uretiminde cıkan yoğurt suyu, yayık altı, te¬reyağı yıkama suyu, salamura cozeltileri, temizleme sularıdır. Turkiye' de sut en¬dustrisi tesislerinin yarattığı kirlilik 20 - 200 milyon İKE olarak tahmin edilmekte¬dir.
Meyve-sebze işleme endustrisi: Hammaddenin yıkanmasında kullanılan fazla miktarda su kirlilik derişimini azaltıcı etki yaparken, bu suyun basınc ile kullanılması meyve sebze parcalarının da suya gecmesine neden olmaktadır. Sebze atık suları azotca zengin ancak fosforca fakir iken meyve işleme atık su¬larında tersidir. Salca endustrisinde 32 milyon, meyve suyu endustrisinde 16 milyon İKE kirlilik tahmin edilmektedir.
Bira endustrisi: Başlıca yıkama sularından oluşan kirlilik 45 milyon İKE ola¬rak tahmin edilmektedir.
Bitkisel yağ endustrisi: 100 ton rafine bitkisel yağ uretiminde ceşitli organik ve inorganik kirleticileri iceren 135 ton atık su cıkar. Bu suyun icinde sıcaklığı 70 - 90 oC olan 30 ton kadar yıkama suyu alıcı su kaynağında onemli bir fiziksel kir¬lilik oluşturur.
Şeker endustrisi: En onemli kirlilik kampanya suresinin uzamasına bağlı ola¬rak bozulan pancarların yarattığı kirliliktir.
Mezbahalar: Başta kan ve işkembe iceriği olan atıklar genelde aerobik ola¬rak kolay arıtılan ozellik gosterirler.
Zeytin-turşu: Atık su icindeki yuksek tuz konsantrasyonu buyuk sorun cıkarır.
Tarıma dayalı sanayi icinde tekstil, Turkiye' deki istihdamın yaklaşık %34' unu ve ihracatın %40' lık kısmını kapsaması, doğal kaynakların tuketimi ve kim¬yasalların kullanımı nedeni ile atık yukunun fazla olması nedeni ile uzerinde en cok durulan endustri dalları arasında yer almaktadır. Deri endustrisi de atık su hacmi bakımından tekstilden sonra ikinci oncelik almaktadır. Kağıt endustrisi ise uygulanan proses gereği ileri arıtım teknolojilerine gerek duymaktadır.
3.2 Katı Atıklar
Yapılan araştırmalara gore nufusun kırsal - kentsel olması, sosyoekonomik ve sosyokulturel yapısı ve tuketim alışkanlıklarına gore değişmek uzere Turki¬ye'de kişi başına gunde ortalama 0.7- 0.9 kg katı atık oluşturduğu belirlenmiştir. Bu miktar, Turkiye genelinde yılda 15-20 milyon ton katı atık anl..... gelmek¬tedir. Atıkların bileşimi ortalama olarak % 22 yiyecek artığı, %11 kağıt-karton,%4 plastik, % 2 cam, %2 metal ve %59 diğer şeklinde olup %10-15' i geri kazanıla¬bilir niteliktedir. Buna gore Turkiye ' de yılda 2-3 milyon ton copun geri kazanıla¬bileceği, bunun ekonomik değerinin 1999 yılı fiyatları ile 10-11 trilyon TL olduğu tahmin edilmektedir. Değerlendirilebilir atıkların %48' ini kağıt-karton, %27' sini cam,%14' unu metal ve %11' ini plastik ambalaj malzemeleri oluşturmaktadır. Gıda sanayii geri donuşsuz ambalaj materyali kullanarak katı atık birikiminde et¬kili olmaktadır.
Tarıma dayalı endustri dalları arasında gıda sanayiin pek cok dalında onemli miktarlarda katı atık ortaya cıkmaktadır. Bu katı atıklar işleme sureci icinde değerlendirilemeyen artıklardır. Orneğin meyve suyu endustrisinde meyve cekirdeği, sap, posa, bitkisel yağ endustrisinde hammadde cinsine gore kabuk, cekirdek, kuspe işleme surecinde artık niteliği taşımaktadır. Bunların bir kısmına hayvan yeminde olduğu gibi onemli bir talep olurken, bir kısmı yakıt olarak kulla¬nılmakta, bir kısmı katı atık olarak cope gitmektedir.
Şeker endustrisinde pancarın kısmen iyi temizlenememesi, kısmen de sa-dece ağırlık olsun diye bilincsizce temizlenmemesi sonunda şeker fabrikalarında onemli bir toprak yığıntısı olmaktadır. Burada asıl uzucu olan, birinci sınıf topra¬ğın fabrikaya getirilip, bunun işletme icin bir katı atık olarak giderilmesi gereklili¬ğidir.
Kırmızı ve beyaz et sektorunde artıklar rendering urunleri ile birlikte coğu kez yem olarak değerlendirilmektedir. Buna karşı su urunleri sektoru yoğun bir organik maddeyi katı atık olarak atmaktadır.
Kirlenmiş suyun arıtılması, bir şekilde mumkun olmakla beraber, kirlenmiş toprağın temizlenmesi sadece başta gıda ambalajları olmak uzere bazı katı atıkların temizlenmesinden ibarettir. Toprağın tarım makinaları orneğinde veril¬diği gibi, demir ile kirlenmesi halinde tek temizleme yontemi yağmur sularının kirliliği temizlemesini beklemekten ibarettir. Bu acıdan bakıldığında toprağın kir¬lenmesi suyun kirlenmesine oranla cok daha tehlikeli boyutlarda olabilmektedir.
3.3 Havanın Kirlenmesi
Hava kirliliği esas olarak enerji elde edilmesi amacı ile uygun olmayan yakıt¬ların kullanımı ve/veya uygun olmayan teknolojilerin kullanımından kaynaklan¬maktadır. Sanayide baca gazlarının filtre edilmeden havaya verilmesi uygun ol¬mayan teknoloji olarak değerlendirilebilir.
Ormanların yok olması, ozon tabakasında delinme, nukleer denemeler vb. nedenlerle atmosferin ısınması da havada fiziksel kirlilik olarak nitelendirilebilir. Buna bağlı olarak iklimde gorulen değişmeler tarımı diğer uretim birimlerine gore daha fazla etkilemektedir.

4. KİRLİLİĞİN ONLENMESİ
Cevre kirliliğine bir butun olarak bakıldığında kirliliğin ortadan kaldırılması yerine kirlenmenin onlenmesi en akılcı cozum olarak ortaya cıkmaktadır. Yer ku¬redeki tum sosyoekonomik ve sosyokulturel yapı dikkate alındığında kirlenmenin tumuyle onune gecilmesi bugun icin olanaksızdır. Bunun yerine ozellikle Turkiye gibi gelişmekte olan ulkelerde bir yandan kirlenmenin olanaklar olcusunde azal¬tılması, mevcut kirliliğin temizlenmesi, atıkların yeniden kazanılması gibi cevre koruma yontemleri beraberce uygulanmalıdır.
Ekonomik ve sosyal kalkınma faaliyetleri ile birlikte ortaya cıkan, cevre ve insan sağlığını tehdit edici etkileri nitelik ve nicelik olarak en aza indiren ve doğal kaynakları en verimli şekilde kullanarak bunları surdurulebilir kılan teknolojiler "cevre dostu teknolojiler" olarak tanımlanmaktadır. Cevre dostu teknolojiler ge¬nelde 4 ana başlık altında toplanmaktadır.
- Bir işlem sonucunda ortaya cıkan zararlı etkileri ortadan kaldırmaya yone¬lik teknolojiler: Uretim prosesinde değişiklik yapılmadan, uretim sonucunda or¬taya cıkan atıklara ve diğer zararlara mudahale eden atık su arıtma teknolojileri gibi teknolojilerdir.
- Proses değişikliğine gidilerek, hammadde, yardımcı madde, doğal kaynak girdilerini ve atık cıktılarını en aza indirgeyen teknolojiler : Bunlar uretim surecini ve urun tipini değiştirmeye yonelik olabilir. Daha az enerji, su ve kimyasal madde kullanarak, daha verimli calışan, nitelik ve nicelik olarak daha az/daha zararsız atık ureten prosesler ve son urunler bu kapsamdadır.
- Geri kazanım ve yeniden kullanım teknolojileri: Atıkların ve atık malzeme¬nin yeni malzemelere donuşturulerek yeniden kullanımlarını sağlayan, cevreye atılarak zarar vermelerini onleyen ve doğal kaynak tuketimini azaltan teknoloji¬lerdir.
- Eski ve geleneksel cevre dostu teknolojiler: Guneş enerjisi gibi cok eski cağlardan beri bilinen gelenekselleşmiş bazı teknolojiler ozellikleri gereği zaten cevre dostu olan, bir diğer deyiş ile cevreye zarar vermeyen teknolojilerdir.
Cevre dostu teknolojilerin yukarıda verilen genel cercevesi icinde ikinci grupta tanımlanan teknolojiler "temiz urun - temiz uretim teknolojileri" olarak ta¬nımlanırlar. Ucuncu grupta yer alan "geri kazanım ve yeniden kullanım" teknolo¬jilerinin uretim alanında ve uretim prosesine entegre olarak gercekleştirilenleri de "temiz uretim teknolojileri" kaps..... girmektedir.
Temiz uretim, verimliliği artıracak, hava, su ve toprağın kirlenmesini onleye¬cek, atıkları kaynağında yok edecek ve insan ile cevre uzerindeki riskleri en aza indirecek proses ve urunlerin surekli ve birlikte kullanılmasıdır. Temiz uretimin temel ilkeleri ; kirlilik kontrolu icin temizleyici ve duzeltici değil onleyici yaklaşım¬ları esas almak, hammadde ve enerjinin daha az tuketilmesi ile atıkların azaltıl¬masını sağlamak, doğal kaynakların optimum kullanımını sağlayacak şekilde teknolojik proseslerin iyileştirilmesi ve yeni proseslerin geliştirilmesini kapsa¬maktır.
Temiz uretim teknolojilerinin kullanılması, temiz uretim kapsamında ta¬nımlanan faaliyetlerin bir bolumunu oluşturmaktadır. Bu nedenle "temiz uretim" kavramı esas alınmakta ve temiz uretim teknolojilerinin kullanılması da bu kav¬ram kapsamında yer almaktadır. Diğer bir deyiş ile temiz uretimde teknoloji onemlidir ancak temiz uretim sadece bir teknoloji uygulaması değil,aynı za¬manda sanayinin cevreye bakışı ve cevreyle ilişkileri icin yeni yaklaşımları ve davranışları da iceren bir uygulamadır. Aşağıda, kirliliğin onlenmesine yonelik yaklaşım ve ornekler verilmiştir.

4.1 Arıtma
Arıtma ile asıl kastedilen suyun temizlenmesidir. Tum arıtma sistemleri fizik¬sel, kimyasal ve biyolojik arıtma grupları icinde sınıflandırılabilir. Fiziksel arıtma ile suyun icinde bulunan kaba maddeler ızgara ve filtreler ile , kum vb. iri mad¬deler cokeltme havuzlarında bekletme ile, madensel yağlar sıyırma veya işletme icinde santrifujleme gibi şekillerle atık sudan ayrılabilirler. Kimyasal arıtma atık suda cozunmuş olarak bulunan kirletici unsurların kimyasal reaksiyonlar ile co¬zunurluğu duşuk bileşiklere donuşturulmesi ya da askıdaki katı maddelerin co¬keltilmesidir ve genellikle endustriyel atık sulara uygulanır. Aerobik biyolojik arıtma ise prensip olarak suda cozunmuş halde bulunan organik maddeleri mik¬roorganizmalara yedirmek, bu şekilde oluşan biyolojik kutleyi atık sudan ayır¬maktır. Anaerobik biyolojik arıtma ise organik maddeleri mikroorganizmalar ile daha kucuk molekullere donuşturmektir. Bu donuşum sonunda metan gazı da elde edilir. Kalan kucuk molekullu organik maddeler aerobik arıtım ile kolaylıkla arıtılabilecek forma donuşur. Bir diğer deyiş ile anaerobik arıtma tesisleri aerobik arıtma oncesi kullanılır. Biyolojik arıtmada basit olarak 40.000 BOD altında kirli sulara aerobik, 40.000 BOD' den daha kirli sulara anaerobik olarak uygulanır. Gıda endustrisi gibi organik madde yuku fazla olan atıklar biyolojik arıtma ile te¬mizlenebilir. Tarıma dayalı diğer sanayi dallarında kimyasal arıtma sistemleri kullanılmaktadır.
Tum arıtma sistemleri pahalı ve calıştırılması zor olan temizleme birimleridir. Atık suyun miktarı, kirlilik konsantrasyonu, kirlilik ogeleri, gunluk deşarj edilen miktarın gun icinde miktar, bileşim ve konsantrasyon dağılımı gibi faktorler tara¬fından etkilenir. Orta olcekli (10 - 50 ton/gun sut girişi olan) bir peynir işletmesi icin biyolojik arıtma sisteminin maliyeti işletmenin arıtma tesisi dışındaki maliye¬tinin yarısına kadar cıkabilmektedir. Turkiye 'de peynir işletmelerinin buyuk co¬ğunluğu orta olcekli işletmelerdir ve gıda sanayiin diğer sektorleri icin de arıtma sistemi maliyeti buna yakındır.
Devlet İstatistik Enstitusu (DİE) 'nun 1996 yılı verilerine gore 10 ve daha fazla işci calıştanlar olmak uzere Turkiye 'de gıda, icki, tutun sektorunde 163 devlet, 1658 ozel sektor olmak uzere toplam 1821 işletme bulunmaktadır. Aynı sıralama ile işletme sayıları dokuma, giyim eşyası ve deri sanayiinde 26, 2362, 3288;orman urunleri ve mobilya sanayiinde 15, 404, 419 şeklindedir. Buna kar¬şılık endustriyel atık su arıtma sistemine sahip olan işletme sayıları aynı sıra¬lama ile gıda, icki, tutun sektorunde 13, 85, 98;dokuma, giyim eşyası ve deri sa¬nayiinde 6,69,75;orman urunleri ve mobilya sanayiinde 1, 1, 2 şeklindedir.
Her nekadar DİE' nin verilerinde muhtemelen yıllardan kaynaklanan bir tu¬tarsızlık varsa da, tarıma dayalı sanayi tesislerinde atık su arıtımının, oncelikle yatırım maliyeti acısından cok yetersiz olduğu bilinmektedir. Dikkat cekici durum ise devlete ait işletmelerde de atık su arıtım tesislerinde gerek tesis sayısı gerek kullanma etkinliği acısından kayda değer bir yetersizlik olmasıdır.
4.2 Atıkların Azaltılması
Gıda endustrisi icinde uzerinde en cok calışılmış konulardan birisi peyniraltı suyudur. Bunun hic bir işlem gormeden doğrudan alıcı su kaynağına verilmesi ile yaklaşık 40.000 BOD duzeyinde bir kirlilik oluşmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi 40.000 BOD sınır değer olup anaerobik arıtım gerektirecek kadar yuksek bir kirliliği tanımlamaktadır. Yapılan hesaplamalar, yayıkaltı suyu ve peyniraltı suyu ile birlikte 1984 yılında yaklaşık 23 bin ton yağ, 103 bin ton protein, 158 bin ton laktoz ve 15 bin ton mineral madde atılmıştır. Sadece atılan protein 1984 yılı nufusu ile Turkiye'nin 1,5 - 2 aylık protein ihtiyacı anl..... gelmektedir. Yayıkaltı ve peyniraltı suyundaki tum besin maddelerinin geri kazanılarak doğru¬dan beslenmede kullanılması beklenmektedir.Bununla beraber peyniraltı suyun¬daki yağın mekanik olarak ayrılması ve/veya lor peyniri yapımı ile işletme bir yandan doğrudan gelir elde edecek diğer yandan organik madde yuku azaltılmış atık suyun arıtımı icin daha az masraf yapacağından dolaylı olarak gelir elde edecektir. Bunun gibi ornekler gıda endustrisinin pek cok dalı icin de verilebilir.
4.3 Biyogaz uretimi
Biyolojik arıtma sistemine bir alternatif biyogaz uretimidir. Biyogaz uretimi aslında kucuk olcekli bir anaerob arıtma sistemidir. Başta hayvan dışkısı olmak uzere lağım suları, kultur bitkilerinin artıkları, gıda işleme ve kağıt işleme fabri¬kalarının artıkları, yabani otlar ve su bitkileri olmak uzere pek cok organik atık biyogaz uretiminde kullanılabilir. Biyogaz,bilindiği gibi organik maddelerin anaerobik parcalanması sonucu ortaya cıkan metan gazıdır. Biyogaz, enerji ola¬rak kullanıldığı gibi, anaerobik parcalanma sonucu parcalanan organik maddeler bitkiler tarafından daha kolay kullanılmakta,boylece verimlilik artmaktadır. Basit bir hesap ile hayvan dışkısının tezek olarak yakılmasında sağlanan fayda 100 birim kabul edilirse dışkının doğrudan tarlaya verilmesi halinde, verim artışına bağlı olarak elde edilecek yarar 266, dışkıdan biyogaz elde edip bunun yakıl¬ması ve kalan organik maddenin tarlaya verilmesi ile elde edilecek yarar 415 olmaktadır. Her ne kadar biyogaz tesisleri daha cok hayvan dışkısının daha etkili değerlendirilmesi amacına yonelik olması ve tezeğin biyogaza gore daha alışıla¬gelmiş,ucuz ve kolay depolanabilmesi gibi olumsuzluklar varsa da;her turlu or¬ganik atığın bu şekilde değerlendirilebilmesi nedeniyle ozellikle kırsal kesimde sadece kirliliği azaltıcı değil, aynı zamanda gelir elde edici bir faktor olarak du¬şunulmelidir.
4.4 Tek Hucre Proteini Uretimi
Organik atıkların aerobik arıtımına bir alternatif tek hucre proteini uretimidir. Yukarıda da belirtildiği gibi aerobik arıtımın esası suda cozunmuş halde bulunan organik maddelerin mikroorganizmalar tarafından tuketilmesi ve bu şekilde olu¬şan biyokutlenin sudan basit bir cokertme ile ayrılmasıdır. Burada kullanılacak biyokutlenin saf bir maya kulturu tarafından oluşturulması ile yuksek besin değe¬rine sahip bir urun elde edilebilir. Tek hucre proteini olarak tanımlanan bu biyokutle doğrudan insan beslenmesine uygun olmamakla beraber 2.Dunya Sa¬vaşı sırasında Almanya ve SSCB'de insan besini olarak kullanılmıştır. Geri kal¬mış ulkelerde besin maddesi yetersizliği nedeni ile tek hucre proteininin gunluk diyetlere az miktarlarda ilave edildiği bilinmektedir.Tek hucre proteininin en iyi olarak kullanıldığı yer kanatlı hayvan yem rasyonlarına ilavedir. Tek hucre pro¬teini uretimi acısından başta meyve ve sebze işleme sanayii artıkları (posa, ka¬buk vb.), melas, vinas, peyniraltı suyu,keci boynuzu, tahıl hasadından geriye kalan sap ve saman, bira ve nişasta endustrisi atıkları, zeytin karasuyu gibi tarım ve tarıma dayalı sanayi artıkları iyi bir hammadde oluşturmaktadır. Tek hucre proteini uretimi zor ve pahalı bir işlem olmakla beraber, aerobik arıtma sistemin¬den farklı olarak elde edilecek urunun bir ekonomik değeri vardır.
4.5 Geri Kazanım ve Enerji Uretimi
Başta gıda sanayii ve temizlik urunleri ambalajları olmak uzere katı atıkla¬rın toplanıp tekrar işlenmesi (geri kazanım) katı atık sorununu azaltacaktır. Konu dışında kalmakla beraber Madrid şehri katı atıklarının işlenmesi ile Madrid' in tum elektrik gereksiniminin karşılandığı ve bunun gibi pek cok ornek olduğu unutulmamalıdır.
__________________