Finansal liberalizasyon, 1980?li yıllarda uluslararası sistemde meydana gelen yeniden yapılanmanın bir uzantısı olarak onem kazanan ve cok yonlu bir etkiye sahip kureselleşmenin ekonomik boyutunun bir diğer ayağını oluşturan (birinci ayak uretimin kureselleşmesi) finansal kureselleşme ?ulusal finans piyasalarını ayıran sınırların ortadan kalkması, finans piyasalarının ceşitli kontrol ve sınırlamalardan arındırılarak uluslararası rekabete acılması, piyasaların konvertibiliteye sahip olmaları, kurların dalgalanmaya bırakılması uluslararası sermaye akımlarının artması ve yatırım fonları ile yatırım ortaklıkları gibi yeni kurumsal yatırımların finans piyasalarındaki rollerinin artması? şeklinde tanımlanmaktadır.
Dikkat edilirse finansal kureselleşme hem kureselleşmenin bir parcası hem de kureselleşmeyi hızlandıran onemli bir unsuru oluşturmaktadır. Nitekim finansal piyasaların butunleşmesi ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesi sonucunda faiz ve kur dalgalanmalarına imkÂn tanınması uretimin kureselleşmesinde onemli bir rol oynamaktadır. Finansal kureselleşmeye, cok taraflı parasal işbirliğini ongoren Uluslararası Para Fonu (IMF)'nun calışmaları sonucunda uluslararası para sisteminin II. Dunya Savaşı sonrasında aldığı şekil (paraların konvertibiliteye sahip olmaları), Dunya Bankası ve konsorsiyum bankaları gibi kuruluşların buyuk caplı sermaye yatırımı gerektiren projeleri desteklemeleri, doların 1973?teki devaluasyonu sonucunda kurların dalgalanmaya bırakılması ve teknolojide yaşanan gelişmeler etkili olmuştur. Bunların dışında reel sektordeki ve dunya ticaretindeki gelişmeler, CUŞ (cok uluslu şirket)'ların yatırımlarındaki artış, menkul kıymetlendirme, (securization), finansal aracların ceşitliliğindeki hızlı artış (future, option ve swap gibi) mevzuatın hafifletilmesi, finansal liberalizasyon gibi politik, kurumsal ve teknik etkiler de rol oynamıştır. Finansal liberalizasyon; genellikle hukumetlerin gelişmiş ulkelerin uluslararası finansal faaliyetlerini kendi ulkelerine cekmek icin bankacılık finans sistemi uzerindeki denetim ve kısıtlamaları kaldırdığı ya da onemli bir olcude azalttığı deregulasyon uygulamalarının bir sonucu olarak gosterilmekte ve ekonomilerin uluslararası sermaye akımlarına acılma sureci olarak ifade edilmektedir. 1980?lerde yaşanan borc krizi ile onemli olcude daralan dış finansman imkÂnları sonucunda gelişmekte olan ulkeler kalkınma ve buyumelerini gercekleştirmek amacıyla gereksinim duydukları sermaye birikimini sağlamak icin ozel sermaye akımlarının bileşimini değiştirerek (dış borc ve ticari banka kredileri şeklindeki), yabancı sermayeye (doğrudan yatırım ve portfoye) kaymıştır. Dolayısıyla sermayenin dunyasallaşması olgusu ile borc sorunları arasında bir ilişkiden soz edilebilir. Onceki yıllarda, gelişmekte olan ulkeler icin yabancı sermaye teknolojiyi geliştirmek, sermaye acığını kapamak, işsizliğe cozum getirmek, doviz rezervlerini genişletmek ve ucuz hammadde kullanmak amacıyla getirilirken bugun bunlara ek olarak, sermaye ihrac eden ulkelerin politik ve ekonomik desteğini sağlamak, dışa acılmak, ulke icinde dengeli bir rekabet ortamı yaratmak, cevre koruma ve insan kaynaklarının geliştirilmesi gibi hedefler de benimsenmiştir. Bu hedefler bağlamında, gelişmekte olan ulkelere yonelik sermaye girişi borclanma yolu ile gelir yaratarak talebi etkilemekte ve dunya ticaretindeki gelişmeyi hızlandırarak kureselleşmeyi artıran bir rol ustlenmektedir. Ote yandan, finansal kureselleşmenin itici gucu olan finansal liberalleşmenin benimsenmesinde 1980?lere egemen olan iktisadi duşuncenin rolu de buyuk olmuştur. Neo-klasik teori bağlamındaki bu duşunce yerli tasarrufların yetersiz kaldığı durumlarda yabancı tasarrufların yerli yatırımlar ve buyume icin onemli bir kaynak oluşturacağı temeline dayanmıştır. Bu duşunceye gore, sermaye hareketlerinin serbestleşmesi (dış finansal serbestlik) sonucunda tasarruflar sermaye darboğazı ceken ulkelere akacak, diğer bir deyişle ekonomik etkinliği geliştirerek buyume ve istihdamı gercekleştirmek icin yurt ici tasarrufları yeterli olmayan gelişmekte olan ulkelerde faiz oranını yukselterek tasarruf fazlası olan ulkelerin tasarrufları cekilecektir. Bu surec gelişmekte olan ulkelerdeki faiz oranları uluslararası faiz oranına inene kadar devam edecektir. İşte finansal liberalleşmeye bağlı olarak bu beklentiler doğrultusunda gercekleşen kısa vadeli sermaye hareketleri (portfoy yatırımları, tahvilleri, mevduat sertifikası, ticari kÂğıt ve hisse senedi) G.O.U?lere yonelik uluslararası sermaye hareketlerinin onemli bir bileşeni haline gelmiştir. Portfoy akımlarının coğunun 1980?li yılların borc krizinden itibaren surekli gelişmekte olan ulkelere yonelmesi gelişmekte olan ulkeler acısından yatırımcıların bu ulkelere duyduğu guven olarak değerlendirilmektedir. G.O.U?lere yonelik portfoy yatırımlarının bu hızlı artışının nedenleri arasında bir yandan OECD ulkelerinde devresel olarak gevşek bir para politikasının izlenmesi uluslararası faiz oranlarındaki duşme ve buna bağlı olarak buyume hızındaki azalma (itiş etkisi), bir yandan da yeni gelen yatırım fırsatlarının (cekme etkisi) etken olduğu gosterilmektedir. Bununla birlikte, portfoy yatırımlarındaki artışta G.O.U?lerdeki ozelleştirme programları (Arjantin'de olduğu gibi) ev sahibi ulkenin kredi değerliliği ve gercekleştirilen kurumsal reformlarında (Meksika'da olduğu gibi) yuksek kazanc beklentilerini artırarak bu ulkelere yonelik sermaye akımlarının gelişiminde etken olmuştur. Ancak, uluslararası sermaye piyasalarındaki bu eğilim aynı zamanda G.O.U?lerin ekonomilerinde bazı sorunların doğmasına neden olmaktadır. Bunlardan ilki artan kısa vadeli sermaye akımlarının istikrarlı olup olmaması ve kısa bir sure icinde tersi yone donup donmeyeceğine ilişkindir. Cunku kısa vadeli sermaye akımları faiz ve doviz kuru arasındaki dengesizliklerden kaynaklanan arbitraj ozelliğine dayanan istikrarsız sıcak para hareketi niteliği taşımaktadır. Bu yuksek likidite nedeniyle portfoy yatırımları kısa vadeli banka kredileri ile birlikte riskli bir sermaye akımı olarak gorulmektedir. Uluslararası sermaye hareketleri makro ekonomik politikalara, bankacılık sistemine ve beklenmedik politik ve ekonomik gelişmelere karşı aşırı duyarlıdır. Aşırı sermaye girişi karşısında değer kazanmış yerli para uluslararası sermayenin bu duyarlılığına bağlı olarak kacması sonucunda değer kaybına uğramakta ve finansal krizler yaşanmaktadır. Bir diğer ifadeyle; portfoy yatırımları ile doviz kurları ve menkul kıymet fiyatları arasında yakın bir ilişki vardır. Nitekim, istikrarsız bu iki piyasa portfoy yatırımları ile birbirine bağlanmakta ve karşılıklı etkileşim sonucunda finansal krizler doğurduğu gibi, aşırı dalgalanmalar doviz rezervlerine bağlı olarak da odemeler dengesi krizlerine yol acmaktadır . Ote yandan, aşırı sermaye girişine bağlı olarak yerli paranın değer kazanması ihracatcı sektorlerin rekabet gucu ve dış ticaret dengesi uzerinde olumsuz etki yarattığı gibi ekonomiyi ithalata bağımlı hale getirmekte, bunun sonucunda ozellikle dışa acık bir sektor olan imalat sanayii olumsuz etkilenerek uluslararası rekabet gucu azalmaktadır. Ayrıca, aşırı sermaye girişi ile bir sure sonra artan kamu acığı ve cari acık nedeniyle devaluasyon beklentisi icine girilmesi sermaye kacışına neden olduğu gibi, doğrudan yatırımlara yonelik sermaye girişinin de olumsuz etkilenmesine yol acmaktadır. Butun bunların dışında finansal liberalizasyona bağlı olarak artan kısa vadeli sermaye akımlarının onemli bir diğer etkisi de reel getirilerin onemini yitirerek spekulatif gudulerin uretken yatırımlara baskın cıkması ve sermaye denetimini engellemesi ile birlikte sermaye piyasalarında krizler doğurmasıdır. Bu krizler ise kısa bir sure sonra uluslararası nitelik kazanarak ulusal makro ekonomik politikalardaki denetimi de gucleştirmektedir. Nitekim, 1997 Temmuz'unda Tayvan'da başlayan daha sonra pek cok Asya ekonomisini etkisi altına alan kriz buna ornek olarak gosterilebilir.
__________________
Sanat Tarihi / Arkeoloji Finansal Liberalizasyon
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●56 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Sanat Tarihi / Arkeoloji Finansal Liberalizasyon