COCUĞUM OLACAK MI?
Guney illerinden birinde, babasının emlÂk burosunda calışmanın yanı sıra, yerel bir gazetede fahri muhabirlik de yapıyordu.
Haber icin girip cıktığı belediyede, evlendirme dairesinde bir sekretere aşık oldu.
Uc aylık mutlu ve heyecanlı seruven, beklenmedik bir surprizle sarsıldı; sekreter kızın babası, fahri muhabir ile kızını bir arada gormuş ve ikisine birden saldırmıştı.
“Cok rencide olmuştum. Bu tatsızlıktan kurtulmak icin evlenmeye karar verdim. Bin bir guclukle razı ettiğim ailemi kız arkadaşımın evine gonderdim. Ama sevdiğim kızın babası onları soğuk karşılamış, kızını asla vermeyeceğini belirtip, soğuk uğurlamış.”
Aynı hafta icinde, fahri muhabir ile sekreter kız, kararlaştırdıkları gun ve saatte buluşup, kactılar.
Yeni bir yuva boyle kuruldu.
“Evliliğimiz ikinci yılını doldurduğunda iki buyuk sıkıntımız vardı; birisi kayınpederim hÂl ve asla bizimle barışmıyordu, ikincisi ise cocuğumuz olmuyordu. Oysa iş olarak tamamen gazeteciliği secmiş ve profesyonel olmuştum. İstanbul’daki bir ulusal gazeteye de haber gondermeye başlamıştım. Mesleki hayatım yukseldikce, ozel hayatım yerlerde surunmeye başladı.”
Genc muhabir, cocuğunun olmamasını ciddi bir problem haline getirmişti. Ustelik doktora, kontrole, tedaviye karşı cıkıyordu.
Facianın başlayacağı o gece eşi ile şiddetli bir kavga etmiş, iki yıllık evliliğini getirip şu yol ayrımına suruklemişti:
- Tamam, ben yarın doktora gideceğim. Cocuk konusunda eksiklik bende ise bu konuyu kapatacağım. Değilse, bu iş biter!
“Ertesi gunumuz trajik bir Tuk filmi gibiydi.
Utana sıkıla kentin tek urologuna gittim, cunku beni tanıyordu.
Muayene ve testlerden sonra dedi ki, ‘Evet... İnfertilite soz konusu...’ Yani?
Yani’si kısırlıkmış! Yıkıldım. Bir kulce gibi eve doğru kendimi surukledim. Bu konuda haksız yere eşimi de uzmuş olmanın vicdan azabıyla...”
Muhabirin eşi, kendisi kullanmadığı halde ilk kez kendi eliyle kocasına icki almış, masayı donatmış, mutfakta et pişiriyordu.
Kapının sesini duyunca salona koştu, eşinin boynuna sarıldı:
- Mujde hayatım, hamileyim! İyi bir kutlama yapacağız!
“Sanki eşimin sozlerinin devamı derinlerden geliyordu. Metrelerce aşağılarda bir su kuyusunun dibinden konuşuyormuş gibi, kelimeleri duvarlara carpa carpa kulağıma ulaşıyordu: ‘Bugun doktora gittim. Ultrason cektirdim. Bak, işte yavrumuzun resmi... yavrumuzun... yavrumuz...’ Sonrasını hatırlamıyorum.
Kendime geldiğimde ellerimin kelepceli olduğunu fark ettim. Polise komşular mı haber verdi, kendim mi gittim, inanın bugun bile bilmiyorum.”
Oysa muhabirin asıl dramı bundan sonra başlıyordu.
Eşini oldurmekten dolayı girdiği hapishanede bir intihar teşebbusu, kurtarılış, ardından amansız bir hastalığa yakalanış ve tedaviyi reddetme... Bir deri, bir kemik olumu bekleme...
Cunku yaşadığı vicdan azabının altından kalkmak mumkun değildi; oldurduğu eşinin, o meşum cinayet gunu, sırf evliliğini kurtarmak icin bir arkadaşının ultrason resmini eve getirdiğini oğrendikten sonra...
Arkadaşlar bu tarz oykuler elimde mevcut beğenirseniz seri olarak hergun 1 tane yayınlayacağım..
Yorumlarınızı Bekliyorum..
__________________
Acımazsız Oykuler - 1
Sohbet Muhabbet0 Mesaj
●13 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sohbet Muhabbet
- Acımazsız Oykuler - 1