Tournai Katedrali'nin guney cephesi, Belcika, 12. yuzyıl
Romanesk mimari 10. yuzyılın sonlarında ortaya cıkan ve 12. yuzyılda Gotik mimariye donuşen Avrupa mimarisini anlatmak icin kulllanılan bir terimdir. Romanesk stil İngiltere'de daha geleneksel olarak Norman mimarisi olarak ifade edilir.
1066 yılında Normanların İngiltere'yi fethetmesiyle başlayan mimari akım. İngiltere'de Norman uslubu, Avrupa'da ise Roman uslubu, Romanesk olarak adlandırılır. 9. yy'dan başlayarak 12.yy ortalarına kadar etkinlik gosteren bir sanat akımıdır.
O donemde kilise ve manastırlar cevredeki tek taş binalardı. Savaşların olduğu bu donemde tek taş bina olan kilise ve manastırlar, halk tarafından savaş zamanlarında sığınak olarak kullanılıyordu. Bu sebeple, guvenliği sağlamak amacıyla bu donemde kilise ve manastırların duvarları kalın, uzun ve penceresiz yapılmıştır. Romanesk yapılara "kaba" denmesinin sebebi budur. Guvenlik icin bir başka girişimse; ağacla kapatılan kilise tavanlarının yerini tonoz almasıdır. Tonozun ağırlığını taşımak icinse kopru şeklinde kemerler kullanılmış, ama ayakların bu ağırlığı taşıyacak kadar kuvvetli olmaması nedeniyle kemerlere kaburga atılmış ve ortaya cıkan boşluk daha hafif şeylerle doldurulmuştur.
Romanesk sanat deyince ilk akla gelen, Ortacağ’ın buyuk manastır yapılarıdır. Bunlar, yalnız dinsel değil, sosyal ve kulturel etkinlikleri de iceren yapı kompleksleridir. Romanesk kiliseler ise kalın taş duvarları, masif kuleleri ve heybetli gorunumleriyle kimi zaman bir şatoyu anımsatırlar. Romanesk mimarlık uslubuna Avrupa’nın değişik yorelerinde rastlanır. Ama en tipik ve anıtsal ornekler daha cok Almanya, Fransa ve İngiltere’de toplanmıştır.
Romanesk mimarinin en yaygın formu, cok nefli ve transeptli bazilikal formdur. Bu usluptaki kiliselerde orta nef ile yan neflerin bağlantısı, 11. yuzyılda yapımına başlanan Speyer Katedrali’nde olduğu gibi masif ayaklara dayanan yuvarlak kemerlerle sağlanmıştır. Roma yapılarından alınan yarım daire bicimli yuvarlak kemer, Romanesk mimarinin en belirgin ozelliklerinden biridir. Bu donemde yapıların ortu bicimleri de değişmiştir. Erken donemlerde kullanılan ahşap kirişli catılar bu donemde de kullanılmakla birlikte artık esas ortu bicimi, “tonoz” olmuştur. Yuvarlak kemerlerle dortgen bolumlerin oluşturulduğu neflerin uzerini dilimli kubbeleri andıran capraz tonozlar ortmektedir.
Angoulême Katedrali, Fransa
__________________