Hindistan velîlerinden. Babası meşhûr Âlim ve evliy Abdulkuddûs hazretleridir. Ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Aslen PÂni-put şehrindendir. "Şeyh-i kebîr", "VÂl pîr" lakabları verildi. On yedinci asrın ilk yarısında PÂni-put şehrinde vefÂt etti.

Kucuk yaşta, yuksek babası Abdulkuddûs hazretlerinin feyzlerinden istifÂde etti. Sayısız kerÂmetleri goruldu. Daha yurumeye başladığı zamanlarda, elinin hareketiyle elbisesinin kollarında bir arslan gorunup kaybolurdu. Talebesi olmakla şereflendiği hocalarından ve yuksek babasından kısa zamanda cok şey oğrendi. ZamÂnın ilim ve hÂl sÂhipleri, onun buyukluğunu kabûl ve tasdîk ederler, hizmetinde bulunmayı şeref sayarlardı. Huzûruna gelenler, heybetinden bir tek soz soyleyemeyip, başları onunde, geldikleri gibi giderlerdi. Allah dostları ile sohbet etmekten cok hoşlanır, sık sık ziyÂfetler vererek fakirlerin gonlunu alır, insanları sohbetleri ile şereflendirirdi. Dort oğlunun dordu de babalarına talebe olup, yuksek derecelere kavuştular.

İnsanlar, HÂce Abdulkebîr EvliyÂ'ya talebe olmak icin birbirleriyle yarış ederlerdi. Zengin, fakir, Âmir, memûr, Âlim, cÂhil; duyan herkes ona koşar, istifÂde etmenin yollarını arardı.

Birgun zamÂnın Dehli sultÂnı İskender bin Behlul Lodî, vezîri MeyÂn Behûde bin Havas Han ve Melik Muhammed MisvÂnî'yi yanına aldı. Ucu bir olup, kerÂmet ve hÂllerini duyup da ziyÂretle şereflenemedikleri HÂce Abdulkebîr EvliyÂ'ya gitmeye niyet ettiler. İclerinde de bir şuphe vardı. Aralarında konuşup; "Herbirimiz değişik birşey arzu edelim. Bizim arzularımızı bilip de ikrÂm ederse, onun buyukluğu ÂşikÂrdır." dediler. Yolculuktan sonra bir gun gece yarısı yuksek huzurlarına kavuştular. HÂce Abdulkebîr EvliyÂ, misÂfirlerine yemek ikrÂm etti. Sultan İskender'in onune ceylan eti, Vezîr MeyÂn Behûde'nin onune yahni, Melik Muhammed MisvÂnî'nin onune de tatlı koydu. Hepsinin de yeni pişmiş olduğu gozukuyordu. Herkesin onune arzu ettiği yemekler gelmiş, hepsinin şaşkınlıktan ağızları acık kalmıştı. Onların bu hÂlini goren HÂce Abdulkebîr EvliyÂ; "Dostlar, hayrete ne hÂcet var? Allahu teÂlÂya tevekkul edip oturan fakir bir kulcağızını O, halka karşı asl mahcûb etmez." buyurdu. MisÂfirler yemeklerini yediler. Bu zamÂna kadar gelip hizmetinde bulunamadıkları icin cok uzulup, ozurler dilediler. Sultan, o mubÂrek zÂta ric edip yalvararak, iki koyu hizmetlerine vakfetti. Vezîr de bir koy bağışladı. Melik Muhammed ise, biricik kızını Abdulkebîr Evliy hazretlerinin nikÂhıyla şereflendirdi.

1) Siyer-ul-AktÂb; s.230
2) İslÂm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.50

Sadakat.Net © İslami web hizmetleri
__________________