ABDULLAH-I DEHLEVİ
Hindistan'da yetişen alimlerin ve evliyanın buyuklerinden. İnsanlara hak yolu anlatan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" adı verilen buyuk alim ve velilerin yirmi sekizincisidir. Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Gulam-ı Ali diye bilinir. Babasının ismi Abdullatif'tir. 1745 (H. 1158)te Hindistan'ın Pencap eyaletinin Bitale kasabasında doğdu. 1824 (H. 1240) senesinde Delhi'de vefat etti.
Babası Abdullatif Efendi, ruyasında hazret-i Ali'yi gorerek onun emri ile adını Ali koydu. Annesi ise Abdulkadir-i Geylani'yi gorduğunden dolayı Abdulkadir koydu. Fakat kendisine ruyasında Peygamber efendimizin Abdullah diye hitab etmesi uzerine Abdullah diye meşhur oldu. Kucuk yaşta dini ilimleri oğrenmeye başladı. On uc yaşına geldiğinde, babası onu Delhi'ye goturup Nasıruddin Kadiri hazretlerinden ilim oğrenmesi icin calıştı. Ancak o sırada Nasiruddin Kadiri vefat ettiği icin goruşmek mumkun olmadı. Delhi'de Abdulaziz Dehlevi, Hace Zubeyr gibi bir cok alimden tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerini oğrenip, yuksek derecelere ulaştı. Yirmi iki yaşına geldiği zaman, zamanın en buyuk alim ve velisi Mazhar-ı Can-ı Canan hazretlerini tanıdı. Kendisine talebe olmak istediğini bildirince; "Oğlum seni kabul ettim. Yalnız bizim yolumuz tuzsuz taş yalamak gibidir. Siz daha cok zevk verecek başka bir yola başvurunuz." dedi. Abdullah-ı Dehlevi; "Ben de tuzsuz taş yalamayı cok seviyorum." diye cevab verdi. Bunun uzerine Mazhar-ı Can-ı Canan onu kabul etti ve Nakşibendiyye yolunun edeplerini oğreterek tasavvufda kemale ulaştırdı. İlim ve tasavvufta yuksek derecelere ulaşınca Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleri ona mutlak icazet (diploma) verdi ve talebe yetiştirmekle vazifelendirdi. Abdullah-ı Dehlevi, hocasının vefatından sonra talebe yetiştirmeye başladı. Alim ve salihlerden yuzlerce kimse gelip onun ilim meclisiyle ve sohbetiyle şereflendi. Bunların en başta geleni Bağdat'tan gelen Mevlana Halid hazretleridir.
Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin comertliği dillere destandı. Talebelerinin butun ihtiyaclarını kendisi karşılardı. Hayası o kadar coktu ki, insanlarla goz goze gelmemeye calışırdı. Merhamet sahibi olup, kendine kotuluk yapanlara bile dua ederdi. Haramlardan şiddetle kacar, şupheli olur korkusuyla mubahların (izin verilenlerin) fazlasını terk eder, dunyaya meyl etmezdi.
Sabah namazından ikindiye kadar tefsir, fıkıh ve hadis ilimlerini, ikindiden sonra, tasavvuftan Mektubat-ı Rabbani, Avarif-ul-Mearif, Risale-i Kuşeyriyye gibi eserleri okutur ve acıklardı. Pekcok kerametleri gorulmuş olan Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin duası bereketiyle pekcok kimse muradına arzusuna kavuşur, hastalıklardan şifa bulurdu. Dillerde dolaşanlar toplansa ciltler doldurur. En meşhurlarından birkacı şunlardır:
Talebelerinden Mevlevi Kerametullah, zatulcenb hastalığına yakalanmıştı. Abdullah-ı Dehlevi elini hastanın uzerine temas ettirdi ve hastalık, Allahu tealanın izniyle hemen gecti.
Bir gun Delhi'de, kıtlık, kuraklık oldu. Abdullah-ı Dehlevi hazretleri mescidin avlusuna cıkıp, kızgın guneşin altında oturdu ve ; "Ya Rabbi, Rahmetini istiyoruz. Yağmur yağdırman icin yalvarıyoruz" diye dua etti. Bir saat sonra yağmur yağdı.
Abdullah-ı Dehlevi hazretleri binlerce alim ve evliya yetiştirdi. Bunların en meşhurları; Mevlana Halid-i Bağdadi, Ebu Sa'id Faruki, Mevlana Beşaretullah gibi zatlardır.
Allahu tealanın azabından cok korkardı. Buyururdu ki:
"Bir kere Cehennem azabı korkusu beni kapladı. Gunlerce ağladım. O gunlerde Peygamberimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) ruyada gordum. Buyurdu ki: "Sen bizi seviyorsun. Bizi seven Cehennem'e girmez."
Basur hastalığından 82 yaşında vefat etti. Vefatı esnasında, cenazesi taşınırken, Şah-ı Nakşibend hazretlerinin aşağıdaki beyitlerinin okunmasını vasiyet etti:
Huzuruna muflis olarak geldim.
Yuz guzelliğinden bir şey isterim.
Abdullah-ı Dehlevi buyurdular ki: "Dunya sevgisi, butun kotuluklerin, gunahların başıdır. Gunahların başı da kufurdur."
"Nefsinin arzularına tabi olan, Allahu tealaya nasıl kul olur? Ey insan! Kime tabi isen onun kulu olursun."
Eserleri:
Makamat-ı Mazhariyye: Ustadı Mazhar-ı Can-ı Canan'ı anlatan en guzel eserdir. Mekatib-i Şerife: Ceşitli yerlere yazdıkları mektupları ihtiva eder. Durr-ul-Mearif: Sohbetlerini ihtiva eder. Her ucu de İstanbul'da İhlas Vakfı tarafından neşredilmiştir.
http://rehber.ihya.org
__________________
Abdullah-ı Dehlevi
Ansiklopedi0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Ansiklopedi
- Abdullah-ı Dehlevi