Ufukta Yeni Kahraman - Varus, İntikam Oku
LoL0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Oyun Dünyası
- Online Oyunlar
- LoL
- Ufukta Yeni Kahraman - Varus, İntikam Oku
-
30-09-2019, 07:04:44Dunya size sırtını donduğunde, bazen soğuk bir intikamla cevap vermekten başka careniz kalmaz. Bunu Lige yeni girecek olan Varus, İntikam Oku'ndan daha iyi hic kimse bilemez. Kara buyu ve merhametsiz bir kalbin intikam duygusuyla kullandığı yay ile Varus yolundaki butun duşmanları yok etmek uzere geliyor. Yeni kahramanı tanıtmak icin Penny Arcade'den Gabe Tycho ile buluştuk. Devam edin, lutfen, ama dikkatli olun; Varus bir sonraki yama (patch) ile Lig'e giriyor. LİG DOSYASI : VARUS Aday: Varus Tarih: 7 Mart 22 CLE İNCELEME Kendisi de etkilenmesin diye, Varus yayı soğuruyor; geri kalanı ise avucunun icerisinde kaydırarak rakibe yaklaşıyor. Kabuğun cilası kusursuz, oyle ki hancer ve kalkanların goruntuleri yansıyor; ancak Varus kendi goruntusunu tanıyamıyor. Kolları şekli şemali anlaşılamayan siyah sıvı bir eldiven icinde kayboluyor; ayaklarından gobeğine kadar bir suru yaratık var cevresinde. Tamamen siyah gorunen şeyin, yakından inceleyince aslında sonsuz renklerden oluştuğunu anlıyoruz; vucudunda kaygan bir yağ gibi dolaşıyor. Varus dunden beri neler olduğunu anlamak icin sıcrıyor ve geride kalan insan etini goruyoruz. Ve kararını veriyor, aynalar onu bir yaratık gibi gosterse de o şu anki durumundan tamamen memnun. Ben hasta değilim, kendi kendine soylendi. Hasta değilim. Sadece diğerlerinden farklı bir şeklim var. KARAR Oğretmek oğrenmektir. Thesan'a yayı nerede tutmasını, nasıl cekmesini, nefesi unutmamasını oğretmek Varus'a bu şeyleri daha iyi anlama imkanı vermişti. Oğlu bunları kendisi oğrenmeliydi; sonucta babası Tapınak Şovalyesi olarak ilan edilmişti. Her zaman onun yanında olamazdı. Varus şimdi orada değildi, kesin konuşarak; bunların hicbiri gercek değildi, ve bunu keskin gozleri anlayabiliyordu. Bu Oyuncuların Lig'e girmek icin can atan birisiyle oynadıkları oyundan ibaretti. Ama oğlu hala hayattaydı. Cocuğun ılık saclarını okşadı. Varus nelerin olacağının farkındaydı, ve tam da olması gereken yerdeydi. Tağınağın kendisini gorene kadar ikisi de tepenin yukarısına baktı. Koyden daha eski tarihi vardı, cok daha eski. Bolluğun hat safhada olduğu donemlerde inşa edilmesine rağmen, binada hicbir cıkarcılık izi yoktu. "Palas Cukur" dedi oğlu olmayan oğlu. "Orada bir Palas Cukur var" "O zamanlar bilmiyordum onu, ama evet" diye karşılık verdi Varus. "Koruması icin sadece bir kişi mi bırakmışlar?" "Evet, oyle yapmışlar." Kendisi de yeni gorevine şaşıp kalmıştı. Cocukluğundan beri her gun ettiği duaların mezar taşları ile ilgili hicbir şey anlatmadığını farketti; Ataları'na direniyordu. Yuzundeki, goğsundeki ve kollarındaki zeki Baykuş dovmeleri algısını değiştirmişti, cok şaşırtıcı. Ve Cukur vardı. Yuvarlak, hemen 5 metre ileride, bu işe yaramaz yuvarlağın bu kadar şeye sebep olduğuna inanmak gercekten cok zordu. İlk gece nobetinde, Cukur konuşunca belki de en cok şaşıran o olmuştu. Kelimelerle değil, hayır - kelimeler carpıtmak icin cok daha kolay olur. Anlarla konuşuyordu, coğunlukla: simgeler, duygular. İnsanları tanıyordu, onları kokularından biliyordu. Tepesinde actıkları deliklerden, sacma vucutlarını oralara sokmalarından tanıyordu. Varus, onun kafa karışıklığını anlayabiliyordu, sanki acıma gibi bir şeydi; sanki tapınağın yalnızlığı icerisinde birikmişti. Varus'un seveceği bir şey gostermek istiyordu. Onun icin bir şeyler yapmak istiyordu. Telaşı bu yuzdendi. Bu avlamak icin yemin ettiği "acımasız bir hayvan" değildi. Bir zamanlar, Varus sabahki Muhur Ayin'inini gercekleştirmek icin mabede girdiğinde, kendisini diğer koyluler tarafından abluka altına alınmış olarak gordu. Etrafındakileri ceset gibi solgun olarak gorurken o yanındaki kişiyle inanılmaz enerjik gorunuyordu. Nedense bundan o da zevk alıyordu. "Şimdi?" diye teklifte bulundu, cevaptan emin bir şekilde. "Hayır" diye cevapladı Varus. Bir sonraki konuşmasında daha fazla beraber olmak istemediğini soyledi. Onun yerine bileklerine kadar yukselen kan golu icinde ilerleyerek, cağlayanlar kukreyene kadar yere vurdu. Aniden bir ses duydu, sonra, yada bir sesin duşuncesini, o ses şoyle diyordu, "Şimdi?" Biberiye ve meşe ile ofkenin ısırığı goruntuyu yok etti. Avuclarının uzerine duştu, yayını germek uzere dondu. Ama ok tele takılıp elini yırttı. "ŞİMDİ?" Aklına hic yatmıyordu, ama Baykuş ustun gelmişti. Onu cam duvarlardan oluşan bir kapıya doğru surukleyerek, koyun yanışını tekrar izlettirdi, butun her şeyi adeta yeniden yaşadı. Durmadan koşuyordu, nedenini o da bilmiyordu ama; bir tarafı bu yolu secerse, yuzunu bu tarafa cevirirse belki de daha farklı olacağını soyluyordu ona. Belki bu yolda yitirdiği karısını, yitirdiği oğlunu, yitirdiği yayını bulamayacaktı; belki yayı alıp Tapınağa geri getiremeyecekti. Hayır, haksızdı. Bin olunun goruntusu gosterilmişti ona. Kaburgasına cakılan ve kalbine ulaşan bir civi gibiydi. Dizlerine kadar hissetti. "Şimdi?" Neredeyse bir fısıltıydı. "Şimdi" diye geri fısıldadı Varus. "Şimdi, lanet olsun, şimdi." O bunu soyleyince, dunya uzerindeki derin bir baraj yıkıldı. Yuvarlağın icindekiler kalbinden dışarı taşıyor, gectiği her yerde siyah cam gibi iz bırakıyordu. Havaya doğru akıyordu, sonunda dumanlar Varus'un ayağına kadar ulaştı. Ellerinin derisini soydu, yuttu, yayını aldı icine. Her iki kolunu, her iki bacağını yedi, saygıdan eser yoktu. Baykuş'a gore saygı olsa bile bazı izleri hep taşımak zorundayız. Şoktan bir anlığına cıktığında Varus bunun daha ne kadar devam edeceğini sorguladı. Yansıma tereddut etti, guclukle soluyordu; goruntu bağlarından kurtuluyordu, sanki avcıdan kacan bir hayvanın telaşı vardı icinde. Varus'un acımasız gecmişine sebep olan yabancı duygular odanın kaskatı kesilmesine sebep oldu. Ayak parmaklarının sadece ucları dokunuyordu yere; Varus gucun cok uzakta olmadığını biliyordu. Onları yendiği zaman at arabası atları harekete gecirecek kadar bilgeliğe sahipti. Bilge olmayanlar ve lanetlenmişler inanılmaz bir hızla olmeye başladı. Varus yavaşlayınca, yaya benzeyen bir alet fırladı yeryuzune. Nasıl kullanıldığını bilmesine gerek yoktu; bir kişi aniden oklanmıştı, derisi şarap tulumu gibi yanıyordu. Bu dostların icindeki gercek ilhamın ve inanışın gostergesiydi. Bu hızın asla olamayacağını duşunmelerine rağmen, oluyordu işte. Ama yetersizdi. Ancak attığı şey ok değildi, oyle gibi gorunuyordu; Noxian amblemi gibi havada suzuldu ve birini oldurdu, sonra diğerine gecti, sonra diğerine, ta ki 6 kişiyi yere serene kadar... Her oluden sonra Varus daha hızlı ok atmaya başladı, ta ki okların sadece havaya isabet ettiklerini anlayana kadar. Avı duşune kadar koşmaya devam etti. İnanılmaz bir korkuydu. Zaman cok cabuk gecti. Daha fazla av, daha fazla kan vardı; merhamet unutulmuştu. Karanlık, ıslak vucutların uzerinde dolaşıyor, erkek ve kadın cesetler tamamen kayboluyordu. Varus ayrılmış bir at arabasına atladı, keskin asmanın arasından gecerek gelişen olayların sorumlusu olarak bir kac Noxia kopeğinin daha ismini ifşa etti. Lanet olası duzen. Varus, onların kendisinden aldıklarının bin kat daha fazlasını alacaktı onlardan. Bir oyuncu geldi yanına, karar maskesi soluk, goruntusu kaybolmak uzereydi. "Buradaki amacın acık. Sen Noxia'daki Kahramanlarımız arasında ajanların olduğunu farkettin. Bunun, tamamı" elini salladı, "kan davasının uygulamasıdır." "Tabii ki intikamının bu Lig'in amacı olmadığını biliyorsun?" gozlerini kısarak devam etti. "Şimdiye kadar, zaten farketmişsinizdir" dedi Varus, yada Varus'un icindeki kabarık ve siyah dilli yaratık. "Tek amacım bu" Ceviri icin: Fatih Zeren KUAS'a teşekkurler Kaynak: http://leagueoflegendsturkiye.com __________________