Onlar olmadan ellerimiz boş kalmaz mıydı? Surekli değişime uğrayan oyun sektorunde, belki de kalıcı olan tek bir şey vardı. Onlara ister Gamepad, ister Joystick isterseniz de Joy Pad deyin. Hangisini soylediğinizin ya da onları nasıl isimlendirdiğinizin onemi yok. Onemli olan bu oyun kumandalarının yıllara meydan okuyup, bir cok farklı değişimi de beraberinde getirerek gunumuze kadar geldikleri. Oyleleri var ki coğu oyuncunun yaşından buyuk. Oyleleri var ki gerek tasarımı, gerekse cıktığı donem itibariyle hayatımızda cok onemli yerler edindi. Kiminin genclik yılları, kiminin cocukluğu bu aletlerle gecti gitti. Tabii kimileri icinse onlar hala hayatın onemli bir parcası. Oyun kumandaları gecen onlarca yılda, bir cok farklı isimde ve bir cok farklı tasarımda oyuncuların karşısına cıkmıştır. 1970’lerde dolmaya başlayan, ceşit ceşit, marka marka, renk renk cihazlardan oluşan bu havuzun tarihine kabaca goz atalım… Nereden Nereye… Oyun endustrisine renk katan ve oyuncular icin vazgecilmez hale gelen kumandalardan ilki ‘The Paddle’dır. Atari tarafından 1972 yılında cıkartılan The Paddle isimli kumandanın, analog kumandaların da ilk orneğini oluşturduğu soylenir. ‘The Paddle’ ismi, sıkca oynanan Pong oyununun tenise benzeyen yonunden oturu ‘masa tenisi raketi’ manasında verilmiştir. Bu kumandalar fiziksel hareketleri dijital sinyallere ceviren potansiyometreleri(potentiometers) kullanan analog sisteminden yararlanmaktaydı. Potansiyometreler oyuncuların kumanda uzerinde yaptıkları ani hareketlerin hızını algılayarak, bu algıyı ekran uzerine eş anlı olarak yansıtan dijital sinyallere cevirmekteydi. O donemde cıkan bu cihazlar Pong ve Breakout stilindeki oyunlar icin de oldukca ideal gozukuyordu. Kaynak:MerlininKazanı. __________________