Beşinci jenerasyon oyun konsolları, video oyunu tarihinde belki de en onemli donuş noktası olarak bilinir. Yaklaşık yirmi seneden beri kullanılan kartuşlu sistemler, yerini daha cok kucuk kart veya CD'li sistemlere bırakmış ve endustride teknolojik acıdan bir adım daha one ilerlemişti. Ozellikle CD'lerde sahip olunan 700MB'a yakın kapasite, oyun ici bilgilerin fazlalaşmasına, grafiklerin gelişmesine hatta kısa FMV (Full Motion Video) sekmesini bile konulmasını aşırı kolaylaştırıyordu. Tabii, CD'li sistemler o sırada sadece birkac konsol icin ozel olarak tasarlanmıştı. Gitgide standartlaşan CD bazlı sistemler, Sega ve Sony tarafından 90'ların ortasında kullanılmaya başlandı, fakat durumun Nintendo icin aynı olduğunu soyleyemeyiz. Nintendo, gun yuzune cıkaracakları yeni proje ile konsol piyasasını sallama hedefindeydi. Başta kartuşlu sistemlerin ilgi cekmeyeceği akıllarından gecse de, aslında Nintendo 64'un arka planı beklendiğinden daha da karmaşık, bunun sebebi ise biraz Nintendo'nun yaptığı anlaşmaların kotuye gitmesi, biraz da satışa cıkarıldığı zaman dilimden dolayı olarak da bilinir. Super Nintendo Entertainment System'den sonra kartuşlu sistemlere devam edilmesinin farkında olan Nintendo, 1992 yılında Ultra64 konsept adıyla ilk 64 bitlik konsolu cıkarmayı planlıyordu. Fakat geciken tasarımlar ve eklenecek aparatların (ozellikle 64DD), yapımın cıkışını daha da geciktiriyordu. Aslında baya bir erken cıkması beklenen konsol, yaklaşık dort sene kadar gecikti.
Soylediğim gibi, Nintendo'nun amacın ilk 64-bitlik konsolun piyasada bulunmasıydı. 1990'ların başında bir hayli onemli bir adımdı ve cesaret istiyordu. Zamanında bulunan NEC, Hu-Card isimli sahip olduğu kart teknolojisi kullanırken, Sega Mega Drive/Genesis konsolu icin kartuşlu sistem ile beraber CD aparatı bulunduruyordu. Nintendo, SNES icin aparat yapmaktan ziyade, yeni bir yol uzerinde yurume planlarını ortaya koymuş ve beklenmedik ve yeni bir konsolla oyuncu kitlesini kendi uzerine cekme planları hakkında bir hayli duşunmuş. Soylediğim gibi, Nintendo'nun amacın ilk 64-bitlik konsolun piyasada bulunmasıydı. 1990'ların başında bir hayli onemli bir adımdı ve cesaret istiyordu. Zamanında bulunan NEC, Hu-Card isimli sahip olduğu kart teknolojisi kullanırken, Sega Mega Drive/Genesis konsolu icin kartuşlu sistem ile beraber CD aparatı bulunduruyordu. Nintendo, SNES icin aparat yapmaktan ziyade, yeni bir yol uzerinde yurume planlarını ortaya koymuş ve beklenmedik ve yeni bir konsolla oyuncu kitlesini kendi uzerine cekme planları hakkında bir hayli duşunmuş. Nintendo 64, bulunduğu zaman icerisinde piyasaya cıksaydı, muhtemelen beklendiğinden daha fazla ilgi gorebilir veya şu anki sahip olduğu unu on katına cıkarabilirdi. Fakat piyasa konusunda o kadar hızlı olmamak lazım. 1991 senesinde Atari, bu tip bir konsolu konsol marketine surdu ve beklentisi cok fazlaydı. Atari Jaguar, garip tasarımı ve 64bitlik oyunları "kolayca" acabilmesi ile konsol marketinde Atari tarafından buyuk bir ses getirilmesi bekleniyordu. Tabii, şu anda konsolun populer olmamasından dolayı Jaguar'ın durumunu anlayabilirsiniz. Sonu fiyasko ile biten Jaguar, halbuki Atari tarafından baya bir beklentiye sahipti. Aynı şekilde, eğer Nintendo bulunduğu sene icerisinde, basit ve uzerinde pek calışılmamış ic donanımı ile N64'u piyasaya surseydi, Jaguar ile aynı kadere sahip olabilirdi. Gelgelelim Nintendo 64'un cok uzun sure boyunca piyasada neden bulunmadığına... Tasarımına karar verilemesi ve ic parcalarının duşuk olmasından dolayı Ultra64 projesi, uzun sureliğine unutulmak icin arka odaya atılmıştı. Ozellikle CD teknolojisinin gelişmesi, Nintendo'nun da gozunden kacmıyor ve o sekmede ilerleme planları bulunuyordu. Elinde CD teknolojisi ile uğraşan bir eleman olmadığı icin yardımcı arayan Nintendo, Philips ve Sony gibi işinde uzman olan firmalara başvurdu. Belki bazıları hikayeyi biliyordur ama yine de uzerinden geceyim. Nintendo, zamanında Sony ile birleşerek bir prototip geliştirdi ve ismi Nintendo Playstation'dı. Uzerinde kartuş girişi bulunan sistemde en onemli ozelliklerden biri on tarafında bulunan CD girişiydi. 1993 yılı icin muhteşem gozukse de, Nintendo'nun Sony ile yolları kısa bir sure icinde anlaşmazlıktan dolayı ayrıldı. Elinde calışan prototipi ve donanımın planları bulunan Sony ise kendi yoluna devam ederek bugunku adını sıkca duyduğumuz Playstation'ı Sony adı altında cıkardı. Nintendo ise, perişan halde, halen CD teknolojisine girmeyi planlıyordu ve elindeki tek secenekleri olan Philips ile anlaşıp Hotel Mario ve Legend of Zelda oyunlarını CD-I icin piyasaya surmuştu. Carcabuk hazırlanana ve icine neredeyse hic caba sarfedilmeden yapılan oyunu, halen Atari 2600'deki E.T. kadar nefret edilir ve Nintendo'nun en kotu oyunlarından sayılır. Anlayabileceğiniz şekilde şunu soyleyebilirim ki, Nintendo Sony ile anlaşsaydı, muhtemelen ayrı bir evrende farklı konsollar ve farklı anlaşmalar bizi bekliyor olabilirdi. Philips CD-I ile yapılan anlaşmadan sonra bir nevi zarara giren Nintendo, sahip olduğu Ultra64 projesini yine ortaya cıkarmak zorunda kaldı ve uzerinde calışmaya başladı. O sıralar 1994 yılından 1995'e gecerken Sony coktan Playstation'ı oyunculara sunmuş ve herkesin beğenisini kazanmıştı. Aynı zamanda Sega, sadece CD bazlı sistemi olan Saturn'u E3'te tanıtmış ve ilgi gormuştu. Elinde kayda değer bir şeyi olmayan Nintendo ise umudunu kaybetmeyerek Ultra 64 projesinde harıl harıl calışmaya devam etmiş, aparatları, joypadleri ve konsolun kendisini tasarlamaya devam etmişti. 1996 yılında gorucuye cıktıktan sonra, konsola takılıp oyunları veya programları daha hızlı calıştıracak olan 64DD adlı aparat, Avrupa ve Amerika'da satışa sunulmadı ve konsolun kapasitesini kısıtladı. Sadece Japonya'da bulunan bu eklenti, Nintendo'nun yaklaşık on sene once Famicom'da kullandığı Disk Drive ile aynı işlevi goruyordu. Kendine ait bir işletim sistemi bile bulunan Disk Drive'da internete giriş bile mumkun olabiliyordu, fakat bahsettiğim gibi sadece Japonya'da desteklenen ozel parca, sadece bir sene boyunca ilgi gordu ve asıl konsolun satışlarına etki etmedi. Gelelim asıl konsolun kendisine... N64, her ne kadar kartuş bazlı olsa da, coğu insanın cocukluk yıllarının unutulmaz konsollarından biridir. Şu ana kadar kartuş sistemlerinin kotu gostermiş gibi anlaşılabilirim, fakat kartuşların da kendine gore artı yonleri de var tabii. En belirgin ozellik olarak, kartuşların kendine ait koruması bulunuyor, yani CD'ler gibi kolay kırılamıyor ve CD'lerden daha fazla yaşama omrune bile sahip. Kartuşların ayrı bir artısı ise yuklenme zamanlarının sorun olmaması. CD'den bilgi okuma mekaniği, yeni oyunlarda daha cok yuklenme zamanlarını işaret ediyordu, kartuşta ise bu duruma asla rastlanmıyordu, cunku konsol cipte bulunan verileri direk okuma ozelliğine sahipti, yani yuklenme suresi hic ama hic sorun değildi. Saydığım maddeler belki goze hoş gorunebilir, fakat kartuşun sorunları bir sure sonra anlaşılmaya başlanıyor. Sadece 32MB'lık verilerin depolanması, az poligonlar ve platform/puzzle oyunlarının diğer oyunlardan daha ilgi cekmesi, genelde N64'u kısıtlayan yonlerden biriydi. Diğer oyunların konsola cıktığı doğru, fakat ucuncu parti oyunları N64'te pek ilgi cekmiyordu. Super Mario 64, Legend of Zelda: Majora's Mask ve Ocaria of Time, Banjo-Kazooie, Goldeneye 007 ve Donkey Kong 64 oyunları, sistemde en cok dikkat ceken yapımlar olarak bilinir. Farkettiyseniz, saydığım dort oyundan ucu zaten Nintendo'nun, Rare ise Nintendo ile cok iyi arkadaş oldukları icin genelde hem Nintendo'nun hem de oyuncu kitlesinin neler istediğini acıkca anlayabiliyor ve sisteme uygun oyunlar cıkarabiliyordu. Ne yazıkki diğer yapımcılar icin aynısını soyleyemiyorum, futbol, yarış ve farklı platform oyunlar gelende duşuk framerate sorunları ile karşılaşıyor veya konsolu beklendiğinden daha da gucsuz gosteriyordu. Bu arada, oyunlardan bahsetmişken ekleyeyim, Goldeneye 007, Nintendo 64 icin harika bir klasik sayılsa da, bana gore yavaşlık ve kontrollerin hassas olmasından dolayı ilgimi cekmiyor, yine de bu tamamen kendi duşuncem. Belki de Goldeneye 007 gercekten de nadir gorunen sağlam oyunladan biri olabilir... Daha once başka konsollarda nadir rastlansa da bulunan dort kişilik oyuncu modları, N64 ile tekrar populerleşiyordu. On tarafında bulunan dort kol girişi, gelende parti oyunlarını kolayca oynamaya ve ek bir parca olmadan da dort kişiyle Super Smash Brothers. gibi oyunları sorunsuzca oynamanıza yardımcı oluyordu. Kol girişleri demişken, N64'un sahip olduğu joystick tasarımı daha once hicbir konsolda gorulmemişti. Muhtemelen coğu hayatında ilk defa oyun konsoluna sahip olan kucuk yaştaki cocukların tepkisi muhtemelen "Bunu nasıl tutacağım ki?" olmuştur da... Ozellikle analogların yavaş yavaş dpadlerde yer alması, uc boyutlu oyunların oynanmasını kolaylaştırıyordu. Fakat N64 joystickinde bu durum birazcık garipti. Dpad ve analogun tamamen birbirinden uzak ve asıl tuşların uzak yerlerde olması genelde nasıl tutacağınız hakkında kafanızı karıştırıyordu. Garip gorunuşu ilk başta herkesin değişine giden joystick, kısa surede alışıldı ve en ikonik joysticklerden biri haline geldi. Joystick, eskileri gibi sadece tek parca olarak bulunmuyordu. Birkac kucuk modifikasyon ile sahip olduğunuz joysticke yeni eklentiler ekleyebiliyor veya kayıt dosyası transeri bile yapabiliyordunuz. Kol uzerinde bulunan girişe Rumble Pak takarak bazı oyunlarda bulunan titreşimleri kolda hissedebiliyordunuz, ki bu teknolojiyi birkac ay sonra Playstation'daki Dualshock'ta da gorduk. Konsolun uzerine takılan Power Pak ise konsolun gucunu arttıyor ve daha hızlı calışmasını sağlıyordu. Nintendo 64, kağıt ustunde "Meh, kim ne yapsın bunu?" dedirtecek gibi gorunse de, 1997 senesinde Sega Saturn'den daha fazla satan bir konsol oldu. Pratik ve kolay olması, genelde "Tak ve oyna" kavramını genişletmiş ve zamanı coktan gecmiş olsa da halen ortada bir umut var olacağını gosteren nadir makinelerden biri. Nintendo 64 ile alakalı şahsi yorumum ise, muhtemelen iyi konsollardan biri olduğudur, fakat dikkatimi hic cekmez. Konsolda oynanacak sadece birkac değerli oyundan sonra, ucuncu parti oyunları oynanmasa da olur durumuna giriyor, cunku başka oyun studyolarının yaptığı iyi ve kaliteli N64 oyunları bulmak baya bir zor. Bunları arasında sadece Bomberman64 ve Clayfighter gibi isimler bulunuyor, arada muhtemelen unuttuğum birkac isim vardır, fakat Nintendo 64'un satılmasını sağlayan en buyuk nedenlerden birisi kesinlikle kendi oyunları ve firmanın kendine karşı sahip olduğu ozguvendir. __________________