Ekseri insanlar icin ağrı kelimesi bile, rahatsızlık kaynağıdır. Ancak ağrının, bircok onemli şekilde faydası vardır. Orneğin ağrının anısı, rahatsız edecek hareketleri yapmamızı engeller -kim kızgın bir sobaya isteyerek iki kere dokunur?- ancak ağrı, coğu zaman hastalığın varlığını ve dahili yaraları haber verir. Belirli hallerde, ağrının tam yeri hayati bir teşhis aracıdır.


Ağrı, kişisel ve subjektif bir deneydir ve ceşitli kişilerdeki değişken şiddeti bircok faktore bağlıdır. Birine cok ıstırap cektiren bir ağrı, başka biri icin onem taşımaz. Bunlar şartlar ve ortamın da rolu buyuktur, askerlerin, ağır yaralandıklarını fark etmeden bir savaşı bitirdikleri cok gorulmuştur ve bazı insanlar, bir yakınının kendisinden fazla ağrı cektiğini gorunce, artık ağrı duymazlar. Ancak bunun tersi de sık sık gorulur. Bazı tıp ve hemşirelik oğrencileri, kitaplarında tanımlanan semptomlardan bircoğunu hatta şiddetli ağrıları bile hissederler.


Bilim adamları hala, ağrının bir cok yonunu tamamen anlayamamışlardır. Bir heyecan veya bir tahmin, beyinde ağrı olarak ortaya cıkmakta olup bunun sırrı şimdilik cozumden uzaktır. Ancak bildiğimize gore bu impulsun beyne ulaşması icin once sinirlerden gecerek merkezi sinir sistemine gelmesi şarttır. Vucudumuzun biyolojik butunluğunu sağlayan sinir sistemindeki otonom sinir liflerinin, organizmadaki tahriş veya bozuklukları zamanında merkeze bildirmek amacıyla verdiği işaret, beyinde ağrı dediğimiz bir duygu biciminde algılanır. Ağrı duygusu beden fonksiyonlarının duzeltilmesi icin bir alarm işareti gibi gorev yapar. Dokunma duyusundan ayrıdır. Bu iletim, ancak sinir sisteminde bir bozukluk olmadığı zaman ve bilinc tam yerindeyken ağrı duyusu şeklinde hissedilir. Bilincin kaybolduğu genel anestezi ve iletimin kesildiği lokal anestezide ağrı duyulmaz. Organların duyarlığı da farklıdır. İc organlar, karaciğer, beyin, kaslar, ağrı duyulmadan kesilebilirler. Fakat deri, plevra ve periton gibi zarlar ağrı konusunda cok duyarlıdır. Bu nedenle ağrının incelenmesi, deney hayvanlarında guc olmaktadır. Hasta olan organdan, otonom sinir lifleriyle iletilen uyarılar once orta şiddette ve yeri iyi belirlenemeyen ağrıların duyulmasına neden olur. Daha sonra somatik ağrı doneminde merkezi sinir sisteminin duyu sinirleri ile iletilen ağrı, medula spinalise giren otonom liflerle karışarak derinin belirli bir bolgesinde refleks olarak duyulur. Her organın deride karşılığı olan hiperestezik bolgelerin (boas noktası) bulunması akupunktur tekniği ile hastaların teşhis ve tedavisinde rol oynamaktadır.