PDU ® The Surge (İnceleme)
Oyun Dünyası0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Oyun Dünyası
- PDU ® The Surge (İnceleme)
-
28-09-2019, 03:31:42Kayıtlı ÜyeOyun dunyasında bazı seriler vardır ki kendi turunu oluşturmayı başarmıştır. Bu seriler oylesine derin bir hikayeye ve oynanış tarzına sahiptir ki, oyun dunyasına kattıkları ile oyuncuların hafızalarında derin bir iz bırakmayı başarmıştır. Bu serilerin en başarılılarından biri olan Souls'da, oyun dunyasında kendi turunu oluşturmayı başaran bir yapım. Oyunculara sunduğu zorluk, gerilim ve hikaye oğeleri ile her yeni uyesi, tum oyuncular tarafından hayranlık beslenen bir yapım. Tabii ki bu tip kendi turunu yaratmayı başaran oyunlar oyuncular ile buluşmaya devam ettikce, farklı firmalar da bu tip yapımları ornek alarak kendi oyunları ile karşımıza cıkıyor. Lords of the Fallen ile birlikte ilk defa karşımıza cıkan Deck 13, Souls serilerine benzer oynanışı ve mekanikleri ile ortalama notlar almış, beklentileri tam olarak karşılayamamıştı. Deck 13 ise bu turden henuz vazgecmemiş olacak ki, yine benzer elementlere sahip yeni bir HardCore RPG uzerinde calıştığını duyurmuş ve karşımıza The Surge ile cıkı vermişti. Dark Souls, Bloodborne, Nioh ve Lords of the Fallen gibi Hardcore RPG turune bilim kurgusal (ilginc bir kelime oldu) bir bakış getiren The Surge, bizleri belden aşağısı felci kahramanımızın, Call of Duty'lerden hatırladığımız Exo Suit'ler yardımı ile calıştığı geleceğin fabrikasında ayaklarımızın uzerine dikiyor. Oyunun başında gectiğimiz kısa tren yolculuğu sonrası, tekerlekli sandalyemiz ile birlikte oyunun dunyasına merhaba diyoruz. Oyunun hemen başında bizlere sınıf sectiren iki odadan birini sectikten sonra oyuna da başlamış oluyoruz. Oyunda secebileceğimiz iki farklı sınıf var, bunlardan biri Lynx. Lynx daha cok hızlı hareket etme ve gelen saldırıları dodge'lama uzerine kurulu bir sınıf, hafif zırhlar giyebiliyor ve duşuk vuruşlar yapıyor. Diğer sınıfımız ise Rhino, Rhino Lynx'e kıyasla ağır zırhlar giyiyor ve ağır hareket ediyor ancak cok daha yuksek hasar verebilme ve savunma imkanına sahip oluyor. Oyun dunyasında bazı seriler vardır ki kendi turunu oluşturmayı başarmıştır. Bu seriler oylesine derin bir hikayeye ve oynanış tarzına sahiptir ki, oyun dunyasına kattıkları ile oyuncuların hafızalarında derin bir iz bırakmayı başarmıştır. Bu serilerin en başarılılarından biri olan Souls'da, oyun dunyasında kendi turunu oluşturmayı başaran bir yapım. Oyunculara sunduğu zorluk, gerilim ve hikaye oğeleri ile her yeni uyesi, tum oyuncular tarafından hayranlık beslenen bir yapım. Tabii ki bu tip kendi turunu yaratmayı başaran oyunlar oyuncular ile buluşmaya devam ettikce, farklı firmalar da bu tip yapımları ornek alarak kendi oyunları ile karşımıza cıkıyor. Lords of the Fallen ile birlikte ilk defa karşımıza cıkan Deck 13, Souls serilerine benzer oynanışı ve mekanikleri ile ortalama notlar almış, beklentileri tam olarak karşılayamamıştı. Deck 13 ise bu turden henuz vazgecmemiş olacak ki, yine benzer elementlere sahip yeni bir HardCore RPG uzerinde calıştığını duyurmuş ve karşımıza The Surge ile cıkı vermişti. Dark Souls, Bloodborne, Nioh ve Lords of the Fallen gibi Hardcore RPG turune bilim kurgusal (ilginc bir kelime oldu) bir bakış getiren The Surge, bizleri belden aşağısı felci kahramanımızın, Call of Duty'lerden hatırladığımız Exo Suit'ler yardımı ile calıştığı geleceğin fabrikasında ayaklarımızın uzerine dikiyor. Oyunun başında gectiğimiz kısa tren yolculuğu sonrası, tekerlekli sandalyemiz ile birlikte oyunun dunyasına merhaba diyoruz. Oyunun hemen başında bizlere sınıf sectiren iki odadan birini sectikten sonra oyuna da başlamış oluyoruz. Oyunda secebileceğimiz iki farklı sınıf var, bunlardan biri Lynx. Lynx daha cok hızlı hareket etme ve gelen saldırıları dodge'lama uzerine kurulu bir sınıf, hafif zırhlar giyebiliyor ve duşuk vuruşlar yapıyor. Diğer sınıfımız ise Rhino, Rhino Lynx'e kıyasla ağır zırhlar giyiyor ve ağır hareket ediyor ancak cok daha yuksek hasar verebilme ve savunma imkanına sahip oluyor. Oyundaki yapmış olduğumuz her saldırı ve savunma diğer oyunlardan alışık olduğumuz şekilde Stamina harcıyor. Lynx sınıfı daha fazla hareket kabiliyeti sahip ve daha az Stamina tuketiyor ancak Lynx oynarken surekli olarak hareket etmemiz gerekiyor. Rhino ise Lynx'e kıyasla daha hantal oluyor ancak yuksek hasar ve savunma imkanı ile daha rahat bir oynanış sunuyor. Sınıfımızı secip oyuna başladıktan sonra The Surge bizleri nasıl olduğunu anlamadığımız şekilde calıştığımız fabrikanın harab olduğu ve iceride calışanların adeta birer Exo Suit'li zombiye donuştu bir ortama sokuyor. Hikaye bakımından bizlere herhangi bir detay vermeyen oyun, başlar başlamaz bizleri aksiyonun icerisine sokuyor. Oyun boyunca karşılaşabileceğimiz zombi haline gelmiş diğer calışanlar ve drone'lar mevcut. Drone'lar bizlere uzaktan ateş edebilirken, zombiler yakınımıza gelmek zorunda kalıyor. The Surge'un diğer oyunlardan ayrılan kısmı ise oyun icerisinde duşmanın farklı uzuvlarına saldırılar gercekleştirebilmemiz. The Surge Asimetrik olarak zırh giymemize izin veriyor. Orneğin sağ bacağımıza ayrı, sol bacağımıza ayrı Exo Suit'ler giyebiliyoruz. Bizim icin işleyen bu mekanik duşman NPC'leri icin de gecerli. Bazı duşmanlar vucutlarının belli bolgelerinde zırha sahip olmuyor ve zırha sahip olmayan bolgelere sağ joystick yardımı ile yapacağımız saldırılar ile daha fazla hasar verebiliyor, hatta uzvu kopartacak bitirici vuruşlar yapabiliyoruz. Eğer duşmanın uzvunu koparırsak da duşen Scrap'ler veya ekipmanları cebimize indirebiliyoruz. Oyundaki Scrap mantığı da seviye atlamak icin gereksinim duyduğumuz para birimi yerine geciyor. Bu sistemi Souls oyunlarındaki Soul'lara ya da Nioh'daki Amrita'lara benzetebiliriz. Tıpkı diğer oyunlarda olduğu gibi The Surge'de de olduğumuzde Scrap'lerimiz yerine duşuyor ancak diğer oyunlardan farklı olarak duşen Scrap'leri geri almak icin kısıtlı bir zamana sahip oluyoruz. Duşen Scrap'lerimize doğru koşarken karşımıza cıkan NPC'leri oldurursek de ekstra zaman kazanabiliyoruz. Oyunun ekipman sistemi de cok karışık tutulmamış. Duşurduğumuz veya craft'ladığımız ekipmanlara farklı moduller takarak ozelleştirmeler yapabiliyoruz. Kimi moduller bize can veriyor, kimileri ise etrafımızdaki kutulara yaklaştıkca bizlere sinyal vererek haber verebiliyor. Oyunu oynadıkca kendi tarzınıza uygun moduller kullanarak eğlenceli bir deneyim elde edebiliyorsunuz. Oyunun ortamları ise distopik bir gelecekte gecen fabrika olarak tasarlanmış. Genel olarak post apokaliptik bir oyun hissi veren The Surge'de cevrede cok fazla gormeye değer ortamlar bulunmuyor. Genel olarak ortamlar da birbirine benziyor ve kaybolabiliyorsunuz. Cevre tasarımı konusunda The Surge beklentilerimi pek de karşılayamadı. Boss dovuşleri ise boyle bir oyuna gore oldukca zor olmuş. Hatta ilk boss'u bir turlu gecemediğimi itiraf etmem gerekiyor. Diğer NPC'ler ile kapışmak ise nispeten kolay. Genellikle size yaklaştıklarında depar atan NPC'leri tek bir dodge ile carşıya gonderiyor ve iki sağlam darbe ile tokat manyağı edebiliyorsunuz. Bu tip oyunlara oldukca uzak olan ben bile NPC'ler ile savaşırken hic zorlanmadım diyebilirim. Grafikler tarafında ise The Surge kaliteli bir ışıklandırma ve detaylı kaplamalar sunuyor. Genel olarak goze oldukca hoş gelen ve kaliteli hazırlanan The Surge, gorsel anlamda beklentilerimi karşılamayı başardı. Karakter tasarımları da keza başarılı diyebiliriz. Sesler tarafında da benden gecer not almayı başaran The Surge, ozellikle sert vuruşlarda vurduğunuz hissettiriyor, ancak muzikler konusunda yapımın hayli zayıf kaldığının da altını cizmem gerek. Uzun lafın kısası The Surge, Souls tarzı oyunları seven ancak farklı bir zaman dilimi veya tema gormek isteyen oyuncuların ilgisini cekebilecek bir yapım. Hikaye konusunda ise oldukca zayıf olan The Surge'den bir Dark Souls tarzı derinlik bekleyen oyuncular ise ciddi hayal kırıklığına uğrayabilir. Eğer bu tip bir oyun arayışında iseniz The Surge beklentilerinizi tam olarak karşılayamayacak olsa da sizi bir sure idare edebilir. __________________