[IMG]http://img338.**************/img338/43/ens10ys8.jpg[/IMG]
-Doğru filmi secin. Tum dunyada insanların buyuk bir coğunluğu renkli negatif film kullanmaktadır. Cunku, renkli negatif film daha ekonomiktir, baskı yaptırılması, coğaltılması paylaşılması kolaydır. Kişisel beğenilere bağlı olarak siyah-beyaz filmlerde kullanılabilirler. Siyah-beyaz fotoğraflar daha cok sanatsal gorunse de banyo işlemi dahazordur. Cekilen fotoğraflar bir projeksiyon makinesi ile perdeye yansıtılarak izlenmek isteniyorsa, diapozitif ya da slayt film kullanılması gerekir. Ancak diapozitif film ile hatasız fotoğraf cekmek biraz daha zordur. Film satın aldığınızda, kutusunun uzerinde bazı değerler gorursunuz: ISO 100, ISO 400 gibi. Bu değerler filmin hızı, yani ışığa duyarlılığı ile ilgilidir. Eğer hicbir tercih belirtmezseniz, satıcı size buyuk olasılıkla ISO 100 değerinde, normal hızlı bir film verecektir. Ancak, normal hızlı film bol ışıklı ortamlarda iyi sonuc verirken, ışığın az olduğu ortamlarda, gece cekimlerinde, ve hareket dondurmak istediğiniz (spor karşılaşmaları vb.) durumlarda yetersiz kalabilir. Boyle durumlarda daha yuksek hızlı bir film kullanabilirsiniz. Bu sayede daha karanlık ortamlarda fotoğraf cekebilir, hızlı hareket eden insanların ilginc goruntulerini yakalayabilir, gece cekimlerinde flaşla daha uzak mesafeleri aydınlatabilirsiniz. Yuksek hızlı film kullanmanın tek sakıncası, fazla buyutulen fotoğraflarda, goruntuyu oluşturan taneciklerin biraz kumlu gorunmesidir. Ancak son yıllarda film uretiminde meydana gelen teknolojik gelişmeler sayesinde bu sorunda ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, sağladıkları avantajları dikkate alarak genelde daha yuksek hızlı filmler onerilir [IMG]http://img338.**************/img338/2827/filt4om2.jpg[/IMG]
-Işığı iyi kulanınl Işık, fotoğrafcının en onemli malzemesidir. Fotoğraf makinenizi tanıdığınız kadar, ışığın nasıl davrandığını da iyi bilmeniz gerekir. Işığın rengi ve aydınlatma bicimi onemlidir. Piyasada satılan filmlerin buyuk bolumu gun ışığında kullanıldıklarında doğru renkler verecek bicimde uretilmişlerdir. Ancak gun ışığının rengi hep aynı değildir. Sabah cok erken saatlerde ve gun batımı yaklaştığında, gunışığı renk değiştirir. Film ışıktaki renk değişimlerine karşı gozlerimizden cok daha fazla duyarlıdır. Bu nedenle, sabah cok erken saatlerde cekilen fotoğraflar mavi-mor, gun batımı yaklaştığında cekilen fotoğraflar daha kırmızı tonlarda cıkar. Aynı şekilde, ampul ışığı ile aydınlanmış mekanlar bize normal gorunse de, boyle yerde flaşsız cekilen fotoğraflar turuncu cıkar! Bu ille de bir hata demek değildir. Işıktan dolayı fotoğrafta belli bir rengin hakim olması, fotoğraflara ozel bir duygu da katabilir. Işığın konuya hic bir engelle karşılaşmadan, doğrudan ulaşması (orneğin bulutsuz bir gokyuzunde parlayan guneş ya da flaş ışığı), cok sert golgeler oluşturur. Konu uzerinde ışığı alan ve almayan bolumler arasında cok buyuk bir ton farkı olur. Buna yuksek kontrast adı verilir. Işık kontrastının yuksek olması fotoğraflarda genellikle cok dramatik bir sonuc verir. Dramatik etkiyi arttırmak icin gun ışığının geliş yonu ile dik acı oluşturarak fotoğraflar cekebiliriz. Boylece konunun bir yanı aydınlık, diğer yanı golge olacaktır. Dramatik etkiyi azaltmak icin ise, guneşi arkanıza alarak konunun aydınlıkcephesini goruntuleyebilir, ayrıca fotoğraf makinanızda varsa, dolgu flaşı ozelliğini kullanabilirsiniz. Dolgu flaşı, gun ışığında bulunmanıza karşın flaşın cakması ve sert golgeleri yumuşatmasıdır. Flaşa dikkat ! Karanlık ortamlarda ise flaş, cok dikkatli kullanılması gereken bir ışık kaynağıdır Objektifin goruş acısı ile aynı yonde ışık verdiğinden, meydana gelen aydınlatma guclu bir el fenerini karanlıkta bir insanın yuzune tututuğunuzda elde edeceğiniz aydınlatmanın neredeyse aynısıdır. Golgeler serttir. Herşey onden aydınlandığı icin derinlik duygusu yoktur. İnsanlar, nesneler hacimsiz gorunurler. Karşınızda yansıtıcı bir yuzey varsa rahatsız edici parlamalar oluşabilir. Ayrıca, insanların gozlerinde unlu kırmızı goz etkisi oluşabilir. Yakındaki nesneler cok aydınlık, arkalardaki nesneler cok karanlıktır. Kısacası, flaş aslında iyi bir ışık kaynağı değildir. O halde: Zorunlu kalmadıkca flaş kullanmayın. Makinenizde kımızı goz onleme sistemi varsa, insan fotoğrafları cekerken devreye sokun. Yoksa, cekimden hemen once guclu bir ışık kaynağına bakmalarını sağlayın, ya da cekim sırasında objektife baktırmayın. Flaşınızın etki uzaklıklarını makinenizin kullanım kılavuzundan oğrenin ve daha uzakta yer alan konuları cekmeyin. Flaşın etki uzaklığının kullandığınız filmin hızına bağlı olarak değiştiğine dikkat edin. Daha uzaklarda yer alan konuları (orneğin kalabalık grupları) goruntulemekte zorluk cekiyorsanız, daha yuksek hızlı bir film -Yaklaşın. Gereksiz ayrıntıları cercevenin dışında bırakın. Yalın, gozu yormayan, konusu belirgin fotoğraflar cekin. Fotoğraf makinenizin netlik ayarının izin verdiği kadar yaklaşın. İnsan fotoğrafları cektiğinizde, yuz ifadesine onem verin. Ozel bir kostum ya da duruş yoksa, yakından cekeceğiniz bir fotoğrafta yuz ifadesi daha belirgin olacaktır. Ancak fazla yakından cekilen bazı portrelerde yuzdeki burun, cene, alın gibi bolumlerin fazle buyuk gorunerek gulunclectiğini unutmayın. -Tum Yuzeyi Değerlendirin. Foyoğrafı bir dikdortgen alan alan ile cektiğinizi hatırlayın. Sadece tam ortayı duşunmeyin. Portre cekerken, ortaya kafayı değil, gozleri yerleştirabilirsiniz. -ALTIN NOKTA Fotoğrafcıların kullandığı bir başka yontem de, fotoğraftaki ana konuyu altın nokta adı verilen ozel bir konuma yerleştirmektir. Ana konunun tam ortada değil, altın noktada yer aldığı fotoğraflar daha kolay algılanır ve daha dinamik gorunurler. Bunun icin, fotoğrafı hayalinizde eşit aralıklı iki yatay, iki de dikey cizgiyle kesin. Cizgilerin kesiştiği dort ayrı noktanın herhangi birini altın nokta olarak kullanabilirsiniz. Bu kural, ozellikle boş bir alan icinde yer alan tek bir bicim, orneğin acık denizde giden bir tekne, boş bir kumsalda yuruyen bir insan gibi konular icin gecerlidir. İki konu varsa, birbirinin caprazında duran iki altın noktaya yerleştirilebilir. Otomatik netlik ayarlı bir fotoğraf makinesi kullanıyorsanız, ana konuyu merkezden uzaklaştırdığınızda netlik ayarını kilitlemeyi unutmayın. Konuyu dikdortgen cerceveye yerleştirirken, doğal cizgilerdende yararlanabilirsiniz. Ozellikle fotoğrafı caprazlama kesen cizgiler bakışı surukleyerek goruntunun icinde gezdirir. Uzaklaşan tren rayları, kıvrılarak yukselen bir dağ yolu, gosteri ucaklarının gokyuzunde cizdiği renkli cizgiler ilginc komposizyonlar yaratır. -Farklı Acılar Deneyin. Fotoğraflarınızı surekli yatay ve ayakta durarak cekmek zorunda değilsiniz! Konuyu inceleyin. Daha aşağıdan, daha yukarıdan, makineyi dikey ya da eğik tutarak cektiğinizde sonuc nasıl olacak? Ozellikle cocukları ve evcil hayvanları goruntulerken onların hizasına inin ki yuzleri daha iyi gorunsun! Makineyi dik tuttuğunuzda, flaşın ustte kalmasına ve elinizle engellenmemesine dikkat edin. -Derinlik yaratın. İnsanların iki gozleri olmasının nedeni, uzaklık yani ucuncu boyut duygusunun oluşmasıdır. Fotoğraf makinesi ise tek gozludur. Fotoğraflara derinlik katabilmenin yolu, bir birinin onunde/arkasında duran konular oluşturmak, goruntuler arasında yakın-uzak ilişkisi kurmak, ozelliklede on plana bir ağac dalı, bahce parmaklığı vb. unsurlar katmaktır. -Renk Kullanın. Doğadaki tum renkler, uc ana rengin, yani kırmızı, yeşil ve mavinin farklı oranlarda bir araya gelmesiyle oluşur. Bunu daha iyi anlamak icin bir buyutecle TV ya da bilgisayar ekranına yakından bakmayı deneyin. Kırmızı, yeşil ve mavi renkleri aynı fotoğrafın icinde belirgin alanlar halinde kullandığınızda ortaya butunluk ve renk zenginliği duygusu olan bir goruntu cıkar. Kırmızı, yeşil ve mavinin birerde zıt rengi vardır: Sırasıla, turkuvaz, mor ve sarı. Zıt renklerin birlikte kullanıldığı fotoğraflarda cok carpıcı sonuclar elde edilir. Renklerin sıcak ve soğuk diye ayırmakta mumkundur. Sarı ve kırmızı tonları sıcak renklerdir. Cunku ateşi cağrıştırırlar. Bu hakim olduğu fotoğraflar da insanlara sıcaklığı, duygusallığı hatırlatır. Yeşil, mavi, gri tonları soğuk renklerdir. Suyu, buzu, gokyuzunu cağrıştırırlar. Bu renklerin hakim olduğu fotoğraflar insanlara serinlik, uşume, caresizlik, yalnızlık duygularını verir. Ancak renk kullanımındada aşırıya kacmamalı, karmaşa yaratmaktan kacınılmalıdır. [IMG]http://img338.**************/img338/4544/renkkf7.jpg[/IMG]
-İnsanları doğal hallerinde goruntulemeye calışın. Fotoğraflarda poz veren insanların sıkıcı ve yapay gorunduklerini hatılayın. "Objektife bakın, cekiyorum ," yerine, Siz bana aldırmayın, ben bir yandan cekerim," demeyi deneyin. Bırakın insanlararalarında konuşsunlar, şakalaşsınlar, işlerini yapsınlar. Goruntulediğiniz insanlar kadar bulundukları mekan onemliyse, doğru acıyı bularak mekanı ve o kişinin mekanla ilişkisini de gosterin. Tanımadığınız insanları goruntulerken once onlarla konuşun, yaptıkları işle ilgili sorular sorun. Bu hem sizi hem de onları rahatlatacaktır. -Hareket Dondurun Bol ışıklı ortamlarda, yuksek hızlı bir film (orneğin ISO 400) ile birlikte sezgilerinizi de kullanarak, hareket dondurun. Bu yolla, spor yapan, dans eden insanların asla cıplak gozlerinizle goremeyeceğiniz cok ilginc, şaşırtıcı goruntulerini elde edebilirsiniz. Hareket dondurmak icin karanlık mekanlarda flaş ışığı kullanabilirsiniz. -Doku Araştırın. Kendisini tekrar ederek yuzeye yayılan goruntulere doku adı verilir. Cevremizde ceşitli nesnelerin, hatta canlıların oluşturduğu cok ilginc dokular yer almaktadır. Bu tur dokuları tek başlarına goruntuleyebilir, ya da insan fotoğrafları cekerken arka planda kullanabilirsiniz. [IMG]http://img338.**************/my.php?image=dokuuv3.jpg[/IMG]
-Objektifinizi daha verimli kullanın. Fotoğraf makinenizin objektifinin ya da objektiflerinin ozelliklerini iyi oğrenin. Makinenizin sabit ayarlı ve değiştirilemeyen bir objektifi varsa, bu buyuk olasılıkla geniş acılı bir objektiftir. Geniş acılı objektifin ozelliği, aynı noktadan bakıldığında, insan gozune gore daha geniş bir alanı goruntuleyebilmesidir. Boylece gerilemeye gerek kalmadan daha geniş bir alanı, daha fazla kişiyi goruntulemiş olursunuz. Geniş acılı objektifle cekilen fotoğraflarda mekanlar olduklarından daha geniş, nesneler olduklarından daha uzakta gorunurler. Ayrıca, derinlik duygusu da daha fazladır. Cunku, yakında bulunan nesneler cok buyuk, uzaktakiler cok kucuk gorunur. Bu nedenle, geniş acılı bir objektifle yakından cekilen portrelerde insanların burunları buyuduğu, kulakları kuculduğu icin komik gorunurler! Eğer objektifinizin zoom ozelliği varsa, durduğunuz yerden goruntuyu yaklaştırıp uzaklaştırabilirsiniz. Goruntunun yaklaşması teleobjektif, uzaklaşması geniş acı konumuna karşılık gelir. Teleobjektifin tek ozelliği goruntuyu yaklaştırmak değildir. Perspektifte değişir. Geniş acı konumunun tersine, teleobjektif konumunda derinlik duygusu azalır. Birbirinden uzakta olan nesnelerin boyutlar birbirlerine yaklaşır ve daha yakyn gibi gorunurler. Portre cekimlerde, teleobjektif kullanıldığında daha iyi sonuclar elde edilir. [IMG]http://img402.**************/img402/3012/zoomov6.jpg[/IMG]
-Uşenmeyin. Tek bir kare cekip bırakmayın. Aynı konuyu bir kac kez farklı acılardan ve farklı anlayışlarla cekin. Unutmayın ki, goruntulediğiniz an bir daha geri gelmeyecek. O yuzden, hakkını verin. Profosyonellerinde boyle calıştığını hatırlayın. Fotoğraf makinenizi ve yedek filminizi yanınızdan ayırmayın. Karşınıza ne zaman neyin cıkacağını asla bilemezsiniz. Raslantı sonucu cekilerek tarihe gecmiş fotoğrafların sayısı hic de az değildir. -Fotoğraf Makinenize İyi Davranın. Onun hassas bir cihaz olduğunu unutmayın. Walkmeninize nasıl davranıyorsanız onada oyle davranın. Darbelerden, tozdan, nemden, yuksek sıcaklıktan koruyun. Yaz tatillerinde fotoğraf makinenizin en buyuk duşmanı kum ve tuzlu sudur, unutmayın. Objektif kirlendiğinde sakın t-shirt'unuzun kenarı ile silmeyin! Ozel objektif temizleme fırcası ve silikonlu kağıt kullanın. Bu mumkun değilse, once yumuşak, tuy bırakmayan bir kumaş parcasını fırca gibi kullanarak, bastırmadan tozları alın. Daha sonra objektifin yuzeyinde soluğunuzla bir buğu tabakası oluşturup aynı kumaşla silin. Objektifi asla kuruyken silmeyin. Gozluk temizliği icin uretilen ıslak mendilleri asla kullanmayın, objektifinize zarar verebilir. Uzun sure fotoğraf cekmeyecekseniz, pilleri makinenin icinde bırakmayın. Yolculuğa cıkarken yedek pillerinizi yanınıza alın. Artık cok farklı pil standartları oluştuğundan, gittiğiniz yerde hazırlıksız yakalanmayın. Kullanılmış filmlerinizi bir an once banyo ettirin. Banyo ettirene kadar da ambalajlarından cıkan plastik tuplerin icinde, serin bir yerde saklayın. Geniş Acı Objektif (Wide Angle Lens): Kısa odak uzunluğuna sahip, konuyu daha geniş bir goruş acısı ile algılayan objektif turu. GIF (Graphic Interface): Grafik arayuz, Compuserve tarafından online durumdayken fotoğrafları kullanabilmek icin uretilmiştir. Internette kullanılan iki goruntu dosya formatından biridir. Sadece 256 renk ya da 8 bitlik goruntuleri destekler. GIFF (Graphics Interchange Format): Goruntu verisi sıkıştırma dosya formatıdır. Kayıpsız bir sıkıştırma yontemidir. Web sitelerindeki goruntulerde tercih edilir. Verileri 8 bit kaydettiğinden en fazla 256 renk olanağındadır. Gigabayt (GB): 1000 Megabayt başka bir ifadeyle 1 milyon byte anlamını taşır. Giyotin: Basılan fotoğrafları kucultmek ya da kompozisyona uygun duruma getirmek icin duzgunce kesen alate verilen ad. Gizil Goruntu (Latent İmage): Fotoğraf cekildikten sonra duyar katta oluşan fakat geliştirme işleminden once gorulemeyen goruntu. Glase (Glaze): Bkz. Parlatma. GOST (Gost): Sovyet standartlarına gore filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını belirleyen değerlerdir. Gokyuzu Filtresi (Sky Light Filter): Genellikle hafif sarı renkli ve hafif bir yoğunluk (doğal yoğunluk filtrelerinde olduğu gibi) iceren, manzara fotoğraflarının cekiminde yararlanılan bir filtre turu; belirli dalga boylarındaki renkleri suzerek daha doğal goruntuler elde edilmesini sağlarlar. Goruntu Bozulması (Aberration): Cekilen fotoğrafların genellikle kenarlarında meydana gelen ve objektiflerden kaynaklanan goruntu bozulmalarıdır; basit objektiflerde meydana gelen başlıca yedi tur goruntu bozulması soz konusudur. Objektiflerin dizaynı sırasında yapılan bazı duzeltmelerle goruntu bozulmaları onlenebilmektedir. Goruntu Cozunurluğu: Goruntunun kalitesini ifade eder. Goruntu Keskinliği (Acuntance): Duyarlı katman uzerinde goruntuyu oluşturan yoğunluk sınırlarındaki kenar eğimi acısı olup goruntunun secikliğini (netliğini) belirler. Bu acı buyudukce goruntu keskinliği de kaybolur. Goruş Acısı (Angle of View): Bir objektifin film uzerine duşurduğu goruntunun kullanılabilir bolumunu "gorebilen" geniş goruş acısı. Gradasyon (Gradation): Bkz. Gri tonlaması. Grayscale: Siyah beyaz dokumanları tarama modudur. Gren: Pozlandırılmış duyarkattaki gumuş tuzcuk kristallerinin, gelişimi sırasında oluşan siyah gumuşun duzensiz şekilli mikroskopik olarak kucuk kumeleridir. Gren (Grain): Duyarkattaki gumuş tuzu zerreciklerinin her birine verilen ad; bunlar ışıklandırılıp geliştirildikten sonra siyah metalik gumuş zerreciklerine donuşerek goruntuyu oluştururlar. Grenlilik (Graininess): Duyarkatı oluşturan grenlerin bir araya kumelenmelerinden kaynaklanan iri grenliği goruntu; grenliliği yuksek olan bir goruntude, goruntu sanki noktalardan oluşmuş izlenimine kapılınır. Gri Kart: Poz olcumu icin kullanılan ve %18 griye gore ayarlanmış karttır. Gri Skala: Beyazdan siyaha kadar olan gri tonları belirleyen değişken yoğunluktaki gri basamakların film ya da kağıt uzerindeki oluşumudur. Gri Tonlaması (Gradation): Bir goruntunun sahip olduğu gri tonlarının sayısal olarak miktarı; Yumuşak goruntude- cok sayıda gri tonu (siyahsız ve beyazsız);normal goruntude , goruntu sanki noktalardan oluşmuş izlenimine kapılır. Gumuş Kazanma (Silver Recovery): Kullanılarak bozulan kimyasal eriyiklerdeki gumuşu yeniden kazanmak amacıyla girişilen işlemler; Bunun icin genellikle uc yontem uygulanır; suzme, gumuşle başka bir metalin yer değiştirmesini sağlama ve elektroliz yontemi. Gun Işığında Baskı: Gun ışığında gumuş klorur ya da gumuş sitrat duyarkatlı kağıtlar uzerine değmeli baskı yapma metodudur. Halelenmeye Karşı Kaplama (Antihalation Coating): Yeni filmlerin coğunda parlak objelerin goruntulerinin buyutulmesinde hale oluşumundan kacınmak icin malzeme vardır. Olmaması halinde, duyarkat tarafından tumuyle emilmeyen ışık, 'duyarkat ve taban', 'taban ve hava' ya da 'taban ve baskı', tablasının yuzeylerinden yansır. Yansıyan ışık, parlak objelere bitişik goruntu detayını orter. Hallasyon (Halation): Film duyarkatında ilerleyen ışığın parlak yuzeyli asetat tabana ya da makinenin arka yuzeyine carparak yansıması ve yeniden duyarlı katmana donup filmi etkilemesi olayı; bunu onlemek icin genellikle filmlere yansımayı onleyici bir "anti halo" katman konmaktadır. Hallenme (Halation): Bkz. Halasyon. Halojen (Halogen): Bir grup kimyasal elemente verilen genel ad; bunlardan brom, klor ve iyot gumuşle birleştirilerek ışığa karşı duyarlı malzemenin yapımında kullanılır. Halojenler Bromur, iyod, klor gibi duyarkat eriğinde kullanılan elementlere verilen addır. Havasal Perspektif: Manzara fotoğraflarında uzak planlardaki parlaklık oranının kucultulmesiyle oluşan derinlik etkisidir. Uzak planların parlaklık oranının azalması, sis, duman ya da başka atmosferik etkilerden kaynaklanır. Renkli fotoğrafta etki uzak planların goruntusunun mavileşmesi şeklinde ortaya cıkar. Havasal Sis: Aşırı pozlandırılmış ışığa duyarlı malzemelerin geliştirici banyo sırasında hava ile teması sonucunda oluşan kimyasal sislenme etkisidir. Hayalet Cemberler (Circle of Confusion): Goruntu uzerindeki ya da cevresindeki ışık kaynaklarının ya da kuvvetli yansımaların doğrudan objektife girmeleri durumunda, goruntu uzerinde oluşmasına neden oldukları ışık halkaları; bu halkalar kucuklerse goruntunun keskinliğini etkilemezler, ancak belirli bir buyukluğu gectikten sonra fotoğrafta keskinlik kaybına neden olurlar. Hızlandırıcı (Accelerator): Geliştirici kimyasal eriyiklerde, etkileşimin hızlandırılması amacıyla kullanılan kimyasal bir katkı maddesi. Hidrokinon (Hydroquinone): Geliştirici banyolarda yuksek kontrast sonuclar elde etmek icin kullanılan bir maddedir. Metol/fenidon adlı maddelerle birlikte kullanıldığında ise genel amaclı ince gren banyoların yapılmasına yarar. Hiperfokal Nokta (Hyperfocal Point): Bir objektif sonsuza odaklandığında, secik goruntunun fotoğraf makinesine en yakın olduğu nokta; objektif hiperfokal noktaya odaklandığında ise makine ile arasındaki uzaklığından yarısından sonsuza kadar secik bir goruntu elde edilir. Odaklanma sistemi bulunmayan fotoğraf makinelerinde odaklama imalat sırasında bu noktaya yapılır. Hiperfokal Uzaklık (Hyperfocal Distance): Bir fotoğraf makinesi sonsuza odaklandığında secik goruntu verebilen en yakın nokta ile fotoğraf makinesi arasındaki uzaklıktır. Hipo: Sodyumhiposulfit'in kısaltılmışıdır. Işığa duyarlı fotoğraf malzemeleri icin saptayıcı madde olarak kullanılır. Hipo (Hypo: Saptama banyosunun hazırlanmasında kullanılan soda hiposulfit adlı kristal maddenin kısaltılmış ismidir. Hipo Temizleyici (Hypo-Eliminator): Duyar kattaki hipo kalıntılarını temizleyen kimyasal bir bileşimdir. Bu formul hem film hem de kağıtlar icin kullanılabilir. Hidrojen peroksit ......................... 100 ml. 0.880 amonyak ............................. 10 ml. Su................................................ ... 1 l.'ye tamamlanacak. Bu eriyik kullanılmadan hemen once hazırlamalıdır. Suda durulanmış olan film ve kağıtları 10 dakika kadar bu eriyikte tutup bir kez daha bol su ile yıkayınız Holografi (Holography): Fotoğraf makinesi ya da filme gereksinim duymaksızın lazer ışınları ile uc boyutlu olarak goruntunun canlandırılmasını sağlayan karmaşık sistem. HSB: Renk tonu, yoğunluğu ve parlaklığı esas alan bir cins renk modelidir. Intensifikasyon (İntensification): Bkz. Yoğunlaştırma IR Ayarı (IR Setting): Hemen hemen tum fotoğraf makinelerinin odaklama bilezikleri uzerinde kırmızı renkle işaretlenmiş olan bir olup, kırmızı otesi film kullanıldığında odaklama yapılabilmesi icin referans noktasını oluşturur. Kimi zaman yalnızca "R" harfi ile de ifade edilebilir. IR Film: Kızılotesi ışığa duyarlı bir tur filmdir. Iso Birimi: Filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarınıbelirten uluslararası terimdir. Işığa Duyarlı Elektriksel Hucre (Photo-Electric Cell): Işık olcerlerde kullanılan ve uzerine ışık duştuğunde bundan etkilenen bir hucredir. Uzerine ışık duşmesi durumunda bu hucrelerde kucuk bir elektrik akımı oluşur. Duşen ışığın miktarı arttıkca oluşan elektrik akımının miktarı da artır. Işık (Light): Elektromanyetik tayfta 4000-7000 birim dalga boyuna sahip olan ve gorulebilir nitelikte yayılan enerji. Farklı dalga boyları farklı renklerdeki ışığı simgeler. Işık Kaynağı (Light source): Işık yayarak konunun aydınlatılmasında kullanılan aracların genel adı.Orneğin guneş, tungsten lamba, flaş ya da yansıtıcı birer ışık kaynağıdırlar. Işık Olcer (Exposure Meter): Fotoğrafı cekilecek bir cisim uzerine duşen ya da ondan yansıyan ışık miktarını olcmek amacıyla kullanılan elektronik arac;Fotoğrafın cekilebilmesi icin gerekli olan pozlama dengesini diyafram ve ortucu hızı birimleri cinsinden ve secenekli olarak verir. Işık Siperliği (Lens Hood): Metal ya da kaucuktan yapılan ve istenmeyen ışıkların objektif yuzeyine duşmesini onleyen, objektifin ucuna katılan parca. Işık Toplayıcı (Condenser): Dağınık ışık huzmelerini toplayarak yoğunlaştıran optik sistem; ışık toplayıcıları hem aydınlatma kaynaklarında (frensel cam olarak) hem de agrandizorlerde kullanılırlar. Işıklı Masa: Saydam ve negatif filmlerin rahat bir şekilde incelenmesi icin tasarlanmış, icinde ışık ve ustunde cam bulunan masaya denir. Masanın icine renklerin doğru algılanması icin gun ışığı tipi ışık kaynağı konur. İğne Deliği Fotoğraf Makinesi: Cok kucuk bir delik ile goruntu oluşturmak icin kullanılan objektifsiz fotoğraf makinesidir. İki Banyolu Geliştirme: Negatiflerin ya da baskıların once geliştiricide banyo edilmesi ve ardından alkali iceren bir banyodan gecirilmesi işlemidir. Alkali banyo yerine sadece su banyosuda kullanılabilir. Sonucta; cok ışıklı ve golge yerlerde, normal ayrıntılı kontrast goruntuler elde edilebilir. Fakat cok yoğun alanlarda duyarkat tarafından sonraya bırakılmış geliştirici eriyik, az yoğun alanlarda geliştirici etkisine devam ederken bayat olduğunda, butun yoğunluk dağılımı indirgenir. İkinci Banyo (Fixation): Yaygın fakat yanlış olarak kullanılan bir deyimdir ve saptama banyosu yerine kullanmaktadır. Aslında kimyasal işlem olarak ucuncu sırada yer almakla birlikte, kendisinden onceki aşamaya "Ara banyo" dendiğinden kimileri tarafından ikinci banyo olarak adlandırılmaktadır. İnce Gren (Fine Grain): Duyarkatı oluşturan gumuş tuzu katmanının cok kucuk zerreciklerinden oluşması;zerreciklerin kucukluğu filmin ışığa karşı duyarlılığını azaltırken film kontrastını artırır. İnce Gren Geliştirici Banyoları (Fine grain developers) Filmlerin geliştirilmesi işlemi sırasında zerreciklerin birleşme eğilimlerini kıran bir ozelliğe sahip geliştirici banyo turu. İndeks Baskı: Yeni sistem fotoğraf baskı makinelerinde bulunan ve filmle birlikte verilen karta verilen ad. İnternegatif (Internegative film): Bkz. Ara negatif kullanıldığında ise genel amaclı ince gren banyoların yapılmasına yarar. İri Gren (Course grain): Duyarkatı oluşturan gumuş tuzu katmanının iri zerreciklerden oluşması; zerreciklerin buyukluğu filmin ışığa karşı duyarlılığını artırırken, film kontrastını azaltır. İzokromatik (İsochromatic): Ortokromatik kelimesi ile eşanlamlıdır.Kimilerince bu kelime yerine kullanılır. Jelatin (Gelatin): Fotoğrafcılıkta kullanılmakta olan ışığa karşı duyarlı malzemelerde, gumuş tuzlarını tutmak icin kullanılan cok ince ve şeffaf katman. JPEG: Joint Photographic Experts Group adlı topluluğun baş harflerinden oluşturduğu bu dosya standartı gunumuzde en cok kullanılan formatlardan biridir. JPEG'in cok ceşitli versiyonları mevcuttur. JPEG 8 x 8 piksellik bir alanı alır ve buradaki bilgiyi en duşuk değerine kadar sıkıştırır. JPEG renkli ve gri tonlu goruntuleri gerceğe yakın gorunume sahip olacak şekilde tasarlanmış standart bir goruntu sıkıştırma mekanizmasıdır. Bu, dijital kameralarda bircok fotoğrafı cekebilmemizin başlıca nedenlerinden biridir. Sıkıştırma bazı dosyalarda "bloklanma", "centikler" ya da "pikselizasyon" gibi sorunlara yol acabilir. Kablo Denklanşor: Fotoğraf makinesinin denklanşorune takılan; esnek, eğilebilen kablodur. Havlı, celik telli ve elektronik tipleri vardır. Kadminyum Sulfit (Cadmium Sulphite): Işığa karşı duyarlı elektriksel hucrelerin bir turu olup diğerlerine oranla ışığa karşı daha fazla duyarlıdır. Kamera Obskura (Camera obscura): Gunumuz fotoğraf makinelerinin atasıdır.En basit şekliyle bir duvarında kucuk bir elik bulunan karartılmış bir odadır. Bu delikten gecen ışık karşı duvarda, dışarıdaki goruntunun baş aşağı gelmiş bicimini oluşturmaktadır. Bu olaya ilk kez M.O. 4. yuzyılda Aristo tarafından değinilmiş, daha sonra geliştirilerek resim yapımında kullanılmıştır. 16. yy.da bu araclara dışbukey mercekler yerleştirilmiştir. Kamera obskura'ya ışığa karşı duyarlı bir malzeme yerleştirilmesini ilk duşunen kişi 1800’lerde Thomas Wedgwood olmuş, Fransız Niepce bunu gercekleştirmiş ve ilk "fotoğrafı" 1826'da cekmeyi başarmıştır. Kaplama (Coating): Bkz. Objektif kaplaması. Karakteristik Eğri (Characteristic Eğri): Işığa karşı duyarlı malzemelerin bir anlamda verimlilik grafiğidir. Bu malzemelerin pozlama, yoğunluk, duyarlılık, kontrast gibi konulardaki ozelliklerini ortaya koyar. Karanlık Torba (Changing Bag): Karanlık odanın yakın olmadığı durumlarda, icinde, ışığa karşı duyarlı malzemenin ceşitli işlemlere tabi tutulabileceği, kalın siyah bezden yapılmış torba. Karanlıkoda (Darkroom): Filmlerin banyo edilmesi ve kart baskısı yapılması icin elverişli bir bicimde duzenlenmiş, karartılmış, gerekli arac ve gerecleri de iceren oda. Karanlıkoda Işığı (Safe light ): Işığa karşı duyarlı malzemelerle calışılan karanlık odada bunların ışıktan etkilenerek bozulmalarını onlemek icin kullanılan ozel ve genellikle kırmızı renkli ışık. Karanlık oda ışığın gercekten duyarlı malzemeleri etkileyip etkilemediğini saptamak icin calışma yapılan tezgahtan bir metre kadar yukseğe yerleştirilmiş lambayı gorecek noktaya bir fotoğraf kağıdı bırakmak ve uzerine bir bozuk para atmak gerekir. Bir sure sonra kağıt banyo edildiğinde, uzerinde paranın izi cıkmamalıdır. Karşılıklılık Kuralı (Reciprocity Law): Bkz. Pozlama dengesi kuralı. Kart Baskısı (Englargement): Bkz. Buyutme. Kartuş (Cartridge): Filmin cekilmeden once ve cekildikten sonra ışık almasını engelleyecek bicimde yapılmış plastik ya da mikadan koruyucu kılıf; Kartuş koruyucu icindeki filmler genellikle minyatur boy fotoğraf makinelerinde kullanılmaktadır. Kaset (Cassette): Belirli uzunluklarda (36poz ya da 24 poz ya da istenilen uzunlukta sarılmış) 35 mm. Filmin ışıktan korunmak icin icine konduğu metal ya da plastikten koruyucu kılıf. Katlama (Pushed Process): Bkz. Zorlama Kavrama Gucu (Resolving Power): Gozun, objektiflerin ya da ışığa karşı duyarlı yuzeylerin goruntu uzerindeki ince ayrıntıları algılama gucu; Fotoğrafcılıkta sonucsal goruntu hem objektifin hem de duyarkatın kavrama gucu ile yakından ilgilidir. Kavrama gucu bir anlamda, her milimetre kareye duşen cizgi sayısı ile ifade edilir. Kelvin (Kelvin): Ozellikle renkli negatif ve saydam filmlerin sadık kalması icin cok onemli olan renk ısısı birimleri; 2000ºK'den 15000ºK'e kadar değişebilir. Kepenk (Barn Doors): Işık kaynaklarının uzerinde, ışık huzmesinin yonunu ve genişliğini ayarlamakta kullanılan kapakcıklar. Kesinlik (Acutance): Bkz. Goruntu keskinliği ve akutans. Keskinlik: Gorsel netlik icin oznel terimdir. Bazen bu terim yerine keskinde kullanılır. Kılavuz Değerler (Guide numbers): Flaş kullanılarak cekilen fotoğraflarda doğru pozlamanın yapılabilmesi icin kullanılan ve her flaşın ayrı ayrı sahip oldukları bir değer. Kırık Goruntulu Telemetre: Telemetreli fotoğraf makinelerinde netlik yapıldığında bakactan gorulen iki yarı goruntu bir araya gelir. Boylece netlik yapıldığı anlaşılır. Bu deyim, bazı refleks fotoğraf makinelerinin netleme ekranı icinde yarı goruntu sınırını ayarlamak icinde kullanılır. Kızıl-Otesi (Infrared): Elektro manyetik renk tayfının kırmızı ucunun otesinde, gorulmesi mumkun olmayan dalga boyuna sahip ışık ışınları; ozel olarak bu renge duyarlı kılınmış filmlerle goruntulenebilirler. Kilobyte : 1000 bit anlamını taşır. Kloro-Bromur Kağıtlar (Chloride Bromide Papers): Duyarlı katmanlarında gumuş klorur ve gumuş bromur karışımı iceren fotoğraf kağıtlarıdır. Baskıda sıcak tonlar oluştururlar. Koma: Bir ceşit mercek kusurudur. Objektifte merkezin uzağına duşen bir noktasal goruntu, nokta yerine kuyruklu yıldız şeklinde goruntu oluşturur. Simetrik geniş acılarda ve buyuk acıklıklı objektiflerde gorulur. Kondansator (Conderser): Bkz. Işık toplayıcı. Kondansor: Duz yuzeyleri dışarı gelecek şekilde kullanılan bir cift duz kenarlı dış bukey merceklerden oluşan optik sistemdir. Işık kaynağından cıkan ışınların (agrandizorlerde ya da projeksiyonlarda) bir demet icerisinde yoğunlaşmasını sağlar. Konstinsky Etkisi (Konstinsky Effect): Geliştirme banyosu sırasında yeterli calkalama (ajitasyon) yapılmamasından kaynaklanan ve goruntude parlak ve karanlık bolgelerin birbirlerine tecavuz etmesi ile sonuclanan hata; calkalama bu hatanın meydana gelmesini onler. Kontak Baskı Kağıdı (Contact Printer): Kontak baskı yapılırken kullanılmakta olan arac; Film şeritlerinin ve kağıdın birbirine yapışık durmasını sağlayacak bicimde yapılmıştır. Filmleri ve kağıdı yapıştıran ust parca camdan yapılmıştır. Kontak baskı şaselerinin en basiti uygun boyutlarda kesilmiş bir cam parcasıdır. Cok daha geliştirilmiş modeller bulunmaktadır. Kontrast (Contrast): En acıktan en koyu tona gecinceye kadar bir film ya da fotoğraf kağıdında ara gri tonlarının varlığı ya da yokluğu; kontrastı etkileyen oğeler ise, konunun aydınlatma oranı, objektifin ozellikleri, duyarlı malzemelerin ozellikleri, banyo edilme oranı, kullanılmakta olan agrandizorun ozellikleri, kullanılan kontrast ozelliği ve yuzey dokusudur. Kontur Etkisi: Negatiflerin banyosu sırasında fazlaca pozlanmış bolgelerin sınırlarındaki yoğunluğun baskıda beyaz bir kenar oluşturacak şekilde artmasıdır. Renkli negatiflerdeb apılan baskılarda daha bariz bicimde belli olur. "Mackie Etkisi" de denir. Konvertor (Converter): Objektifle fotoğraf makinesi arasına takılan ve objektifin odak uzunluğunun artırılması amacıyla kullanılan arac; Bu araclar odak uzunluğunu uzerlerinde yazılı değerlere gore iki ya da uc misli gibi değerlere yukseltirler. Bu arada goruntu kalitesinde kayba da neden olurlar. Koruk (Bellows): Işık gecirmez bir bicimde yapılmış, bastırılınca sıkışarak boyu kısalan cekilince acılarak boyu uzayan objektifle makine govdesi arasına takılarak makro cekimler yapılması amacıyla kullanılan parca. Koşe Kararması: Bir mercekte goruntunun orta parlaklığı ile kenar-koşe parlaklığı farklıdır. Objektif tasarımına bağlı olarak koşe kararması farklılıklar gosterir. Kromatik Goruntu Bozulması (Chromatik aberration): Merceklerin aynı konu uzerindeki farklı dalga boylarına sahip renklerden yansıyan ışıkları aynı noktada odaklayamamasından doğan goruntu bozulması. Kurutma Dolabı ya da Makinesi: Banyo işlemlerinden sonra film ya da kartların kurutulması icin ozel tasarlanmış kurutma mekanizmasına verilen ad. Kutu Fotoğraf Makinesi (Box Camera): George Eastman tarafından 1888'de tanıtılan en basit fotoğraf makinesidir. Cok basit ve tek elemanlı bir objektif, ışık gecirmez bir kutu ve arka tarafına film takılmasına olanak veren bir kızaktan ibarettir. Ortucu hızı ve diyafram değerleri sabit olup1/25 saniye ve f/11'dir. Objektif cok yakın cisimler dışında her şeyi net cekebilecek bicimde secilmiş ayarlanmış olduğundan ayrıca bir de odaklama sistemi eklenmemiştir. Kuvvetlendirici (Replenisher): Kullanılarak ozelliklerini kaybeden geliştirici banyolara eklenerek guclerini yeniden kazanmalarını sağlayan katkı maddesi. Kuvvetlendirme (Replenishment): Kullanılarak ozelliklerini kaybeden banyolara katkı maddesi ekleyerek ozelliklerini kaybetmesini onleme işlemi. Kucuk Boy Fotoğraf Makineleri (Miniature Camera). Genellikle 35 mm. film kullanan fotoğraf makinelerinin genel adı. Kuresel Goruntu Bozulması (Spherica Aberration): Goruntu keskinliğinde kayba neden olan optik hata; bu hatadan yararlanılarak yumuşak odaklı objektifler yapılmaktadır. Kuvette Geliştirme İşlemi (Dish development): Işığa karşı duyarlı malzemelerin ve de coğunlukla tabaka film ve fotoğraf kağıtlarının, icinde geliştirici banyo bulunan kuvetlere tumuyle batırılarak banyo edilmesi işlemi. Kuvette Geliştirme İşlemi (Dish development): İcinde fotoğrafik işlem yapılabilmesi icin tasarlanmış, fotoğraf kağıtları boyutlarına uygun olarak dikdortgen şeklinde, değişik malzemelerden yapılmış kaplara denir. LCD (Liquid Crystal Display): Dijital kameralarda bulunan ekrana verilen ad. Turkce karşılığı likit kristal ekran. M: Elle calıştırma konumu. M Eşzamanlama: Bir perde obturatorunun acılması ile bir flaş ampulunun (magnezyumlu flaş) eş zamanda cakmasını sağlayan duzenektir. Macenta: Tayfsal eşitliğe sahip olmayan morumsu kırmızı renktir. Mavi ve kırmızı ışığın toplamalı yontem ile karıştırılmasından oluşur. Magazin: Fotoğraf Makinelerinin govdesinden ayrı olarak arka bolumune takılabilen ışık gecirmez film taşıyıcısına verilen addır. Makro Objektif: Makro fotoğraf cekimlerinde kullanılan ozel tasarlanmış objektif turudur. Marjor: Fotoğraf baskısı sırasında fotoğraf kağıdını duz tutmak icin kullanılan tutucuya verilen addır. Matrix Array: Matrix Area (alan) ya da Single (tek) Matrix, tam renkli goruntuleri anında elde edebilen CCD'lerdir. Pikseller RGB filtreleri tarafından ortulur. Bazı matrixlerde yeşil renk kırmızı ve maviye gore daha coktur ve bu sayede daha detaylı goruntu elde edilir. Cunku insan gozu yeşil renge daha duyarlıdır. Karışık RGB filtrelerinin kotu noktası cozunurluğun azalmasıdır, cunku alanın uc ya da dort elementi bir piksel icin kullanılır. Megabayt (Megabyte): 1024 kilobayt bir megabayta eşdeğerdir. Dosyaları boyutlandırmada kullanılan olcum birimidir. Bir dosyanın kac megabayt olduğu, o dosyanın sabit diskte ne kadar yer kapladığını ifade eder. Megabyte (MB): 1.000.000byte'ı ifade etmek icin kullanılır. Megapiksel (Megapixel): 1 milyon megpiksellik fotoğraf. Daha cok yuksek cozunurluklu makinelerde kullanılan tabirdir. Bir fotoğrafın piksel değeri ne kadar buyukse, cozunulurluğu de o kadar yuksek olur. Yeni fotoğraf sensorleri (algılayıcı) megapiksel değerini kullanırlar. Yeni profesyonel dijital fotoğraf makineleri 4 ya da 6 milyon piksel gibi sensorlerle donatılmıştır. Mercek: Işık demetinin kırılarak belli bir noktada toplanmasını sağlayan optik gerec. Mercek Kusurları: Merceklerin ya da diğer optik sistemlerin icerdikleri hataların genel adıdır. Bu hatalar, goruntunun biciminin, keskinliğinin ve aydınlığının renginin değişmesine yol acar. Aceşitli mercek kusurları azaltılabilir; ancak, cok elemanlı bir optik sistemin kusurları tamamen giderilemez. Mercek kusurlarının başlıcaları; 1- Kuresellik, 2- Koma, 3- Astigmatizm ve alan eğikliği, 4- Eğik kuresellik, 5- Bicim bozulması, 6- Renkseme kusurları Merkezi Obturator: "Yaprak obturator"'un diğer adıdır. Objektifle mercek arasına yerleştirilmiştir. Metol: Suda eriyebilir beyaz kristale benzer tozdur. Geliştirici banyolarda dengeleyici olarak kullanılır. Mired: Renk ısısı olcumunde kullanılan birimdir. Bir ışık kaynağının mired değeri bir milyona bolunmuş Kelvin cinsinden renk ısı derecesidir. Nanometre: Elektromanyetik ışınımın dalga uzunluğunun uluslararası birimidir. Naturmort (Still Life): Kesme cicek, meyve, av hayvanı, gibi durağan neslelerden oluşan ve fotoğrafcı tarafından amaca yonelik olarakduzenlenerek gun ışığı ya da studyo ışığında pozlandırılan kompozisyonlara verilen addır. Negatif: Film, cam levha ya da kağıt uzerine orjinalinin parlaklık dizisinin tersine sıralanmış tonları bulunan bir konunun kaydedilmiş bir goruntusudur. Negatif Dosyası: Filmleri dış etkenlerden korumak icin uretilmiş şeffaf bir tur sayfadır. Dosyaların uzerine sayı, tarih, lokasyon gibi bilgileri kaydetmek faydalıdır. Netleme Camı: 35 mm SLR, orta ve buyuk boy fotoğraf makinelerinde yer alan, fotoğrafı cekilecek konunun gozuktuğu, netlemeye yardımcı camdır. Netleme Gereci: Agrandizorun tablosuna duşen buyutulmuş goruntunun netliğini daha da keskin ayarlayabilmek icin karanlık oda da kullanılan aractır. Netlik Derinliği: Fotoğrafı cekilen konun onunde ve arkasında net olarak cıkan bolgedir. Bu net bolge, secilen diyaframa, odak uzaklığına ve konuya uzaklığa gore değişir. Newton Halkası: Saydamların yerleştirildiği camlı cercevelerde ya da agrandizorlerdeki negatiflerin yerleştirildiği camlı şaselerde meydana gelebilen, renkli halelere verilen addır. Genel olarak nedeni nemdir. Onlemek icin en etkili cozum bu durumu gidermek icin uretilmiş ozel camları kullanmaktır. Noise: Daha cok yuksek pozlamalarda gorulen sensordeki elektriğe bağlı bozulmalara verilen ad. CCD kalitesi ya da makinede kullanılan teknoloji zayıflığı da “noise”e yol acabilir. Bir fotoğraf karesinde yanlış yerleştirilmiş pikseller ya da gelişiguzel bir parlaklıkta olan pikseller olarak karşımıza cıkarlar. Bu kirlenme sonucu, fotoğraf grenli gozukur. Nokta Olcum (Spot Metering) Nokta olcum bir pozlama ceşididir. Bu pozlamada, kadrajlanan alandaki tek kucuk bir noktayı hesaplayarak pozlama yapılır. Bu sistem dikkatli ve doğru kullanıldığında, cekilen alanın iyi pozlanmasını diğer alanların ise aşırı ya da az pozlanmasını sağlayarak dikkat cekici bir goruntu elde edilmesini sağlar. Normal Objektif: Standart objektif olarak adlandırılır. Filmin boyutlarına gore goruntu alanının koşegeni uzunluğunda odak uzaklığı olan objektife normal objektif denir. Objektif (Lens): Genellikle birden fazla mercek elemanından oluşan ve temel işlevi film duzlemi uzerine secik goruntu duşurmek olan parca. Objektif Kaplaması (Lens Coating): Objektiflerde ceşitli nedenlerle oluşan yansımaları gideren ve merceklerin yuzeylerine cok ince tabakalar halinde yapılan magnezyum fluorur kaplaması. Objektif Kavrama Gucu (Lens Covering Power): Herhangi bir objektifin kullanılır niteliklere sahip olacak bicimde uretebildiği en geniş alan; bu alanın dışındaki goruntude ceşitli bozukluklar soz konusudur. Obturator (Shutter): Bkz. Ortucu. Odak Derinliği (Depth Of Focus): Objektifin yeniden odaklamasına gerek kalmaksızın film duzleminin hareket ettirilmesi durumunda yine de secik goruntu alınmasını sağlayan optik olay. Odak Duzlemi (Focal Plane): Objektiflerin optik eksenine dik olan ve odak noktasından gecen varsayımsal duzlem. Secik goruntu alınabilmesi icin film, fotoğraf makinelerinde bu duzlem uzerine yerleştirilir. Odak Duzlemi Ortucu (Focal Plane Shutter): Bkz. Perde ortucu. Odak Noktası (Focal Point): Objektifin optik ekseni uzerinde, belli bir konudan gelen paralel ışık huzmelerinin toplandığı (odaklandığı) nokta. Odak Uzaklığı: Bir objektifin odak uzaklığı, objektifin optik yapısının merkez ile film yuzeyi arasındaki uzaklığın milimetrik ifadesidir. Odak Uzunluğu (Focal Lenght): Herhangi bir objektif sonsuza odaklandığında, goruntuyu duşurduğu odak noktası ile objektifin optik merkezi arasındaki uzunluktur. Odaklama (Focusing): Fotoğrafı cekilecek olan cismin secik (net) bir goruntusunun elde edilmesi icin, odak noktasının odak duzlemi (film duzlemi) uzerine duşmesini sağlama işlemi. Odaklama Camı (Focusing Screen): Fotoğraf makinelerinde fotoğrafı cekilecek cismin gorulebilmesin ve odaklanmasını sağlayan, genellikle beyaz renkli buzlu cam. Onaltı (16) Bit Goruntu: Kabaca, 32.000 renk iceren goruntu Optical Zoom–Digital Zoom: Optik zoom, siz hareket etmeden sizi nesneye daha da yaklaştırır. Optik zoom, icinde yer alan lenslerin kombinasyonunu sağlayarak algılayıcıda yani sensorde yakınlaşan kısmın daha buyuk cozunurlukte olmasına olanak tanır. Dijital zoom ise varolan datanın gorunumunu değiştirir. Yani sensor(algılayıcı) tarafından toplanan datanın istenen bolumunun buyutulmesini sağlar. Optik zoomun resim ve cozunurluk uzerinde hicbir etkisi yok iken dijital zoom resmin kalitesini bozar. Optik zoom yapan kameraların fiyatları bu yuzden daha yuksektir. Optik Eksen (Optical Axis): Objektif sisteminin tam merkezinden gecen varsayımsal cizgi; Bu cizgi boyunca hareket eden bir ışık ışınının hic bir kırılmaya uğraşmaması gerekir. Orta Format Fotoğraf Makinesi (Medium Format Cameras): 4,5x6 ; 6x6; 6x7; 4x9 cm. Boyutlarındaki tabaka ya da roll film kullanılan fotoğraf makinelerinin genel adı. Ortokromatik (Orthochromatic): Mavi ve yeşil renklere duyarlı olmakla birlikte, kırmızı renge karşı duyarsız olan film (duyarkat) turu. OTF (Off The Film Metering): Refleks makinelerde kullanılanfilm duzlemi uzerinden olcum yapan ışık olcum sistemidir. Otofokus (Autofocus): Bkz. Otomatik odaklama. Otomatik ODAKLAMA (Autofocus): Genellikle agrandizorlerde, buyutme oranına paralel olarak agrandizor kafasının yukselmesinden etkilenmeksizin odaklama işlemini kendi kendine yapabilen sistem. On Yıkama: İnce gren gelişimine engel olabilecek fotoğraf malzemelerinin arka boyalarını cıkarmak icin ya da bir roll filmi kuvette geliştirmeden once yumuşatmak icin once suya daldırma işlemine denir. Ortucu (Shutter): Film duzlemine ulaşacak olan ışık miktarının filmi ne kadar sure ile etkileyeceğini belirleyen mekanik parca; perde ortucu ve yaprak ortucu olmak uzere iki turdur. Ortucu Hızı (Shutter Speed) Ortucu adlı mekanik parcanın ayarlanabilir acılıp kapanma hızı birimleri; ortucu hızı değerlerinin standart dizisi tam sayılar biciminde ifade edilmekle birlikte bunlar aslında saniyenin kesirlerini ifade etmektedirler. P Ayarı: Pozlandırmanın otomatik olarak makine tarafından yapıldığı ayardır. Pan (Pan): Bkz - Pankromatik. Pankromatik (Panchromatic): Gorulebilir renk tayfının tum renklerine ve biraz da morotesi ışınlara karşı duyarlı bir duyarkata sahip olan filmlerin kod ismi. Panoromik Fotoğraf Makinesi (Panoramic Camera): Ozel olarak yapılmış doner bir objektife sahip. Cok geniş bir goruş acısını, goruntu bozulmasına neden olmadan fotoğraflayabilen makinelere verilen ad;kimi makinelerde bu goruş acısı 140 dereceye ulaşmaktadır. Paralaks (Parallax): Filmin ve gozun fotoğrafı cekilecek konuyu farklı noktalardan gormelerinden kaynaklanan farklılık; konu makineye yaklaştıkca bu farklılıklar artar. Yalnızca tek objektifli refleks fotoğraf makineleri bu hatayı yapmazlar. Parasoley (Lens Hood): Bkz. Işıksiperliği. Parca Film (Sheet Film, Cut Film): Bkz - Tabaka film Parlatma (Glaze): Parlak yuzeyli fotoğraf kağıtlarının hem kurutulmak hem de yuzeylerin parlatılması icin tabi tutuldukları işlem; bu ya ozel parlatma makinelerinde ya da temiz parlak yuzeylere (orn: cama) yapıştırılarak da elde edilebilir. PCMCIA: Dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan bir cins bellek kartıdır. Bilgisayarlara takılarak fotoğrafların transferini sağlar. Uc tipi mevcuttur. Birinci ve ikinci tip genellikle Flash RAM ve Statik RAM, ucuncu tipi ise kucuk suruculer şeklindedir. PCMCIA Adapter: PCMCIA girişine hafıza kartlarının takılmasında kullanılan bir ara adaptordur. Adaptor, kucuk hafıza kartlarını kabul ederek onu standart bir PCMCIA bağlantısına donuşturur. Pentaprizma (Pentaprism): Genellikle 35mm. Tek objektifli refleks fotoğraf makinelerinde odaklamanın yapılmasını ve hareketli aynadan gelen goruntunun goze iletilmesini sağlayan parca. Perde Ortucu (Focal Plane Shutter) Odak duzleminin hemen onunde yer alan ve film yuzeyini tarayarak goruntunun oluşmasını sağlayan ortucu turu. Perivizyon Objektif: Dikey olarak 360 derecelik panaromik goruntuler fotoğraflamak icin kullanılan cok geniş acılı objekif tipidir. Perspektif (Perspective): Gercekte uc- boyutlu olan bir cismin iki boyuta indirgendiğinde buyukluğu ve bicimi arasındaki ilişki; fotoğrafcılıkta perspektif konuya bakış acısı ile yakından ilgilidir. Piksel: Dijital fotoğrafta goruntuyu oluşturan temel unsur. Piksel sayısının cokluğu goruntunun daha buyuk ve kaliteli olarak basılabilmesini sağlar. Pistole (Air Brush): bkz. Hava Fırcası Pixel (Picture Element): Pixel, bir dijital goruntunun ya da algılayıcının en kucuk oğesidir. Cozunurluğu ve fotoğraf boyutunu olcmede de kullanılır. Bircok VGA tip monitorun ekran cozunurluğu 640 x 480 pikselliktir. Mesela 640x480 cozunurluklu bir goruntude 307200 adet nokta bulunur ki bu noktaların her birine pixel denir. “Bilgisayar ekranındaki goruntuyu oluşturan cok sayıdaki kucuk ışık noktacığı” olarak da adlandırabiliriz. Pixelization - Jaggy: Bir goruntunun yuzde yuz oranından daha buyuk bir oranda buyutulmesi ile oluşan piksellerin normal halinden daha buyuk ve bozuk gorunmesidir. Pikseller ne kadar kucuk ve sayıları ne kadar cok olursa "pikselizasyon" o kadar az olur. Pikselizasyon ''jaggy'' olarak da adlandırılır. Plug-In: Bağlantıyı fiziksel olarak gercekleştirdikten sonra bağlantısı yapılan cihaz ile hemen calışmaya gecilebileceğini ifade eder. TWAIN'in aksine Plug-inler fotoğraf alma, verme ve ozel gorevlerde cok daha rahat calışırlar. Polarize Filtre (Polarization Filter): Işığın dalga boyunda tum yonlerde yaptığı salınmayı tek bir duzleme indiren ve boylelikle parlak yuzeyli cisimlerdeki yansımaları yok eden filtre turu; yansımanın yok edilebilmesi icin parlak yuzeyin metalik olmaması gerekmektedir. Posterizasyon: Fotoğrafın en parlak ve en karanlık tonları arasındaki tonların azaltılması işlemidir. Posterizasyon (Tone Seperation): Bir fotoğraftaki renk tonlarının azaltılması işlemi; sonucsal fotoğrafta cok parlak ve cok karanlık bolgelerle, cok sınırlı sayıda ara tonları kalır. Poz Saati: Karanlık odada calışırken agrandizore bağlı olarak pozlandırma suresini belirlemeye yarayan bir tur zaman sayacıdır. Poz Taraması (Bracketing): Cekim pozunun belli bir miktar altında ve de ustunde seri olarak pozlandırılma modudur. Pozlama Dengesi (Exposure Balance): Belirli bir ışık ortamında, filmin goruntu oluşturabilmek icin gereksince duyduğu ışık miktarı; bu ışık miktarı diyafram ve ortucu hızı ile kontrol edilir. [B]Pozlama Dengesi Hatası (Reciprocity Failure): Duyarkatların ışık duyarlılıkları dar bir alt ust sınır icinde soz konusudur. Bunun dışına cıkıldığında pozlama dengesi hatası yapılmış olur.Yani kaliteli goruntu alma olas