Ben Turkiye'den mumkunse ailemle başka bir ulkeye gitmek istiyorum.
13 yaşındayım. 8. sınıfa gidiyorum. Cok kucukken bile hep yurt dışına gitmek isterdim, ama şu an hic cıkamadım. İnternetten bir Avusturalyalı arkadaşım var, dun ona mesaj attım Din dersiyle ilgili, kadın sunneti hakkında konuşunca kafaların nasıl bana donduğu, sonra da oğretmenin lafımı kesip geciştirdiği hakkında. O da aynı dersteki tecrubelerimizin cok farklı olmasına şaşırdı. Avusturalya'da da oyle super bir ders değil anladığım kadarıyla, İncil falan okunuyor, ama onun sınıfının oğretmeni cok komik bir adammış, İncil'den sahneleri falan canlandırıyorlarmış. Kuran'ı canlandırdığımızı bir duşunun.
Yaşım kucuk olabilir ama Turkiye'den bıktım. Yaşanacak ulke değil burası, yaşamak istediğim hayat da burada değil zaten. Meslek secimi yapmadım daha ama karşılayabilirsek universiteye gideceğim ve Turk universitesi (aka. yuksek lise) olmasını veya hayatımın en guzel yılını deli gibi YGS'ye hazırlanarak gecirmeyi kesinlikle istemiyorum.
Ailemin durumundan bahsedersek annem ve babam boşandı 2004 yılında. Baba tarafım da, birlikte yaşadığım annem ve (yarı) kardeşim de, annemin kocası da hepimiz sadece Turk vatandaşıyız. Memur ailesi değiliz, yeşil pasaport yok. Hic birimiz yurt dışına cıkmadık, aslında annem cıkacakmış gencliğinde ama vazgecmiş bir sebepten dolayı. Daha geniş aileye gecersek teyzemin kocası Romanyalı. Oğulları Romanya vatandaşı değil ama sanırım hepsinin başvurma hakkı var, teyzemin ve iki oğullarının. Biri daha 6 yaşında, biri benden 10 ay kucuk, bizimle yaşıyor gibi bir şey. Kardeş gibiyiz kuzenden cok.
Annemin kocası okul tiyatrosu yapıyor, yani sigorta, maaş belgesi gibi vize alırken gerekebileceğini duşunduğum şeyler yok. Oturduğumuz ev dedemin ustune, o zengin ama pek de yardımcı olmuyor yani. Kardeşim 6.5 yaşında, 1. sınıfta.
Yurt dışına bağlantı olarak eniştem haric bir de teyzem var, yıllar once bir Trabzonluyla evlenip Hollanda'ya goc etti, kuzenim orada doğdu, sonra boşandı. Hollanda vatandaşı değil (sanırım ikili vatandaşlık olmuyormuş) ama oturma izni var. Maastricht'te yaşıyor, Belcika sınırına yakın bir şehir.
İngilizce konuşmam pek akıcı değil, because I can't practice. Neden derseniz etrafta İngilizce konuşan kimse yok. PC başında yazmaktan writing gelişti ama, bayağı iyi ifade edebilirim kendimi yazarak. Boğulduğum gunu yazdığım yazıyı ornek vereyim:
My Drowning Experience
Few years ago, we went to the swimming pool in Silivri with my family. I don't know how to swim and I'm only 5'0 (Exactly 152 centimetres), so I was supposed to stay in the area between 120 and 150 centimetres deep, but instead I climbed out of the pool like a fool and walked to the pool ladder in 180 centimetres deep area. I walked back in the pool there, I was planning to just step my feet on the latter, cling onto it and watch the tall people who know how to swim play games.
At some point, I let go of my feet. At another point, one of my hands slipped. And the other. Before I know what was happening, I was in the water and it was dragging me to the center of it . I didn't fight to go above, my eyes were wide open and I was struggling to grab the ladder again. But the floor of the pool wasn't straight as I studied it for a while, the ladder was above and I was sinking, that all happened so fast, but it felt much longer.
After giving up on the ladder and having to take a deep breath, I was now in pain and I struggled to go above, thinking (no, actually feeling because you can't think when you're drowning) that somehow I could magically swim. I held my arms above my head, trying to get them out of the water so they could see and help. I managed to get my head out for a second and tried to shout, I don't know if I succeeded or not. While I was really oxygenless (but not enough to die or, as far as I know, cause serious damage) all I could focus on was the squares on the floor of the pool. After I got out, I thought they were nice.
Some time passed and I was about to give up. Then, I saw a pair of black sports shoes. Someone dragged me out of the water and in a second I was sitting on the floor by the pool, coughing like crazy, holding my chest and calling for my mom with many people around me, all young adults, as far as I can remember. My mom and aunt came, they covered me in a towel and we went to our table at the café of the pool.
It turned out it was a young blonde girl who noticed me, but she thought I was swimming at first. When she realized I was struggling and didn't come out, she immediately told the lifeguard (not as calmly as I make it sound, I suppose) and he jumped in without taking off his shoes. They saved my life.
After we left, while grandpa was driving home, we almost had a car crash.
It wasn't the most lucky day.
Konuşurken eğer uzun bir cumle kuracaksam once biraz duşunmem gerekebilir. Turkce duşunup de cevirmiyorum, ama cumleyi doğru sıraya oturtmak bir kac saniye alıyor. Aksanım kotu ama anlaşılır. Tek bildiğim yabancı dil İngilizce, ikinciye gideceğim ulkeye gore (eğer İngilizce konuşan bir ulke değilse) karar vermek istiyorum, o yuzden de o ulkeye karar vermem onemli. Zengin veya daha iyi bir yerde doğmuş olsaydım ulkeleri gezip karar verebilirdim ama oyle bir imkan yok. Universitede ne okuyacağıma karar vermedim, ama doktor veya oğretmen gibi ulkelerin vasıflı gocmen meslekleri listesine girecek bir şey olmayacağı kesin gibi. Şu an Sosyoloji veya İngiliz Edebiyatı (Amerika'da kısaca ''English'') fena gorunmuyor. Cok sevdiğim bir hoca var, İngiliz Edebiyatı mezunu, sevindi benim de onu duşunduğumu soyleyince. Onun filolog unvanı var, universiteye geri donmek istiyor. Gerci bunu okuyanlara iş imkanları Amerika'da da fazla değil ama ne yapalım, olmazsa Starbucks'a barista oluruz!
Artık durumu aşağı yukarı biliyorsunuz. Şunu da ekleyeyim, annem lise mezunu, sanırım kocası da. Cok ama cok az İngilizce biliyorlar. Annem Amerikan filmlerinin (zencili, patlamalı olacak) hastası. Amerika'ya toz kondurmaz. Anne tarafımla yaşıyorum. Borclar var, fakir sayılırız ama belirgin bir şekilde değiliz, gelen faturayı oduyoruz. Oyle lukse paramız yok.
Nasıl bir ulke istediğimi soylemenin zamanı geldi. Bu aileme uymayabilir ama zaten tek başıma gitmeyi planlıyorum 18 yaşında veya daha once, kısaca onumuzdeki 5-6 yıl icinde. Sizden de bunu yapmak icin oneriler bekliyorum.
1) Gelişmiş bir ulke. Uruguay'a yerleşemeyiz herhalde. İmkanları olan bir yer.
2) Mahrumiyet bolgesi olmamalı. İnternetten cok guzel bir kıyafet gorup de ''Oraya gondermiyoruz'' duymak istemiyorum artık.
3) Cok sorunlu olmamalı, Turkiye gibi. İskandinav ulkeleri coğu insana sıkıcı gelir ama ben yapacak bir şeyi olmayan paralı insanın yaşam şeklini sevyorum, gidip sevdikleri şeylere harcıyorlar zamanlarını.
Amerika bu acıdan ozel, cunku sorunlu ama kendine ozgu bir şekilde. Ornek, gayler haklarını almış, şimdi medyada temsil edilmeye calışıyorlar, bizim ulkede oldurulurken. Kısaca birinci dunya problemleri. Afrikan-Amerikan kulturunu de cok seviyorum. Amerikan tarihine de ilgim var, zaman icinde Amerikan halkının değişmesi vb.
4) Sıcak soğuk onemli değil, aşırı olmasın tabii. Amerika burada da avantajlı, cunku cok buyuk. Amerika'ya gidip buz gibi Alaska'da da, cehennem gibi Miami'de de, hatta okyanusun ortasındaki Hawaii'de bile yaşayabilirim. Hawaii'de yaşamam tabii, cunku anakaraya uzaklık orayı mahrumiyet bolgesi haline getiriyor. Turkiye'de İstanbul'da doğup buyudum, ulkemde her şeyin merkezine yakın olduğum icin oyle yerleri sevmiyorum.
5) Mumkunse insanları iyi olsun, herkesin olması mumkun değil ama Turk olduğum icin ırkcılığa uğramak bir noktadan sonra sıkar, oldurulmeyelim.
6) Etnik olarak ceşitli, LGBT bireyler icin rahat bir yer.
Aslında bunların hepsi direk Amerika'yı işaret ediyor, ama bilemiyorum. Once kendim gitmek istiyorum, sonra ailemi getirebilirim. Hangi yollarla yaparım bunu? Ne diyorsunuz? Ozellikle 18 yaşından once gitmemi sağlayacak bir yol cok guzel olur.
__________________
Turkiye'den nasıl gidilir?
Üniversiteler0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Turkiye'den nasıl gidilir?
-
06-09-2019, 17:53:23Kayıtlı Üye