Arkadaslar Lutfen Yorum Yapmadan Gecmeyelim...
İshak Alaton
Ya beni kovarsın ya da İngilzce oğretirsin
Ben ilk ve orta okulu Şişli Terakki'de okudum. 1942 yılında babamın sıradışı bir olayı oldu. 'Varlık vergisi' geldi. Babam bu varlık vergisini odeyemedi, iflas etti, Aşkale'ye gitti ve bizim de hayatımız değişti. Beni Şişli Terakki'den aldılar. Daha ucuz bir okul olan St. Michel Lisesi'ne koydular ve dort yıl boyunca Fransızca oğrendim. 1945 yılında savaş bitti, ben St. Michel'den mezun oldum. Hemen calışmaya balşadım. 1948'de askere gittim. O zaman gayrimuslimlere yedek subay olma hakkı ilk defa tanınmıştı. Ben de Mamak'ta altı ay yedek subay okuluna gittim.
Mezun olmadan 2 hafta once bir yuzbaşı sınıfa girdi: "Yabancı lisan bilen kimler?" dedi. 100 kişilik sınıfta uc kişi el kaldırdı. Bizlerin isimlerini aldı ve cıktı. Polatlı Topcu Okulu'na beni Tercuman Asteğmen olarak yolladılar. Oraya vardığımda beni Major Harloff'un yanına goturduler. Amerikalı subay Harloff benimle İngilizce konuşmaya başladı. O İngilzce konuşunca benim İngilizce değil de Fransızca bildiğimi anladı ve başından kara sular dokuldu. Sınıfa giren yuzbaşı yabancı dil eşittir sadece İngilizce olarak duşunmuş olmalı. Kabahat bende değil.
Ben de Amerikalı subaya yarı İngilizce yarı Fransızca şunu anlattım:
"İki yol var; ya beni kovarsın, Ankara'ya geri giderim ve oradan yeni birisinin gelmesi 6-8 hafta surer, veya bana İngilzce oğretirsin.
Adam once afalladı, sonra bana inandı. Dort hafta, bu adam bana, sabah sekizde okunacak malzeme veriyor ve her saat başı beş dakika beni imtihan ediyordu.
Major Harloff'un toplantılarda İngilizce verdiği dersleri Turkce'ye cevirerek tercumanlık yapmaya başladım. O zamandan beri İngilzce'yi devamlı olarak okudum ve geliştirdim. İngilizce bugun iyi bildiğim lisanlardan biridir.
Sezen Aksu
Sistematik gramer İngilizcesine sahibim. Hic hocasız tek başıma yaptım!
Kura ile girdiğim Devlet Okulu’nda Almanca dersi gormuştum, ama hicbir zaman bu dile ısınamadım. En kaliteli Almanca aksanını bile mumkunse almayayım! İngilizce’yi kendim oğrenmek istedim. 4-5 laboratuvar bitirdim, bol bol kitap okudum. Kasetleri dinleyerek calıştım.
Yani, hem okuyarak hem dinleyerek İngilizce’yi calıştım. Beynimi boşaltmama yardımcı oluyordu, cevrem şaşırıyordu. Kendi alanım dışında beni rehabilite eden, eğlendiren bir uğraş oldu.
Yurtdışı ilişkilerimden dolayı, yabancı “tonmaysterlerle” calıştığımda da dilimi geliştirme fırsatım oldu. Londra’ya gidiş gelişlerimde pratik yapma fırsatı buldum. Durmadan BBC gibi TV kanallarını acık bırakarak kulak doldunluğu oluştururum.
Son derece sistematik gramer İngilizcesine sahibim. hic hocasız tek başıma yaptım.
Nihat Kahveci
Babamın Turkce sorusuna İspanyolca cevap verince, 'Ne o oğlum, bize hava mı atıyorsun!' demişti
İspanya'ya Real Sociedad takımına taransfer olma durumu cıktığında, hemen İspanyolca oğreten bir kitap aldım ve kitaptan calışmaya başladım. İspanya'ya gitmeden 3 ay kadar once evimde başladım oldum. 6-7 ay oldu ve İspanyolcam insanları anlayacak kadar. Bana yetiyor şu anda. Yazı değil de daha cok konuşmamı ilerlettim.
Takımda Turkce bilen bir arkadaşımın (Tayfun) olması bana yardımcı oldu. Komik bir şey de, babamla konuşurken, babam Turkce bir şey sorduĞunda, benim unutup İspanyolca cevap vermeye calıŞmamdı. Babam da "ne o oğlum, bize hava mı atıyorsun?" demişti.
Yabancı dil oğrencmek isteyenlere bol bol calışmalarını oneriyorum, dil oğrenmek zor birşey değil.
Billur Kalkavan
Bir lisan oğrenirken, bence en cok dikkat, merak ve istek gerekir.
Oxford mezunu 5 lisan bilen bir babayla, English Highschool mezunu 3 lisan bilen bir annenin tembel kızıyım ben. Bunun sucunu biraz da ilkokulu bitirdikten sonra, ABD'ye okumaya gonderilmeme bağlıyorum. İnsan İngilizce oğrendikten sonra başka bir lisan oğrenmeye gerek duymuyor.
Babam bana hep Bili'ciğim kişi kendi lisanını iyi bilmezse, başka lisan d oğrenemez' derdi. Ben de onun sayesinde super Turkce (eski-yeni) oğrendiğim icin, İngilizce'yi de super oğrendim.
Bir lisan oğrenirken, bence en cok dikkat, merak ve istek gerekir. Oğrenen kişinin yanında daima lugat olmalıdır. Yeni ve bilmediği bir kelime ile karşılaşınca, hemen lugae bakıp hem yazılışnı hem de kullanılışını oğrenmek cok yardımcı olur. Benim tavsiyem lugatın da (mesela İngilizceoğreniyorsak) İngilizce'den İngilizce'yeolmasıdaha verimlidir.
Ertan Yergin
Tam konsantre olacakken telsizden anons geliyor!
Polis Koleji'nde bir sene, haftada 30 saat olmak uzere, sadece İngilizce eğitimi aldık. Hocamız cok iyiyidi. Biz de istekli ve meraklı olduğumuz icin oğrendik. Akademiye gectiğimizde, İngilizce alt yapısı olmayanlarla aynı sınıfta olmak zorunda kaldık. Hocalarımızın herkesi aynı seviyeye getirmek icin en alt seviyeden başalması, bizlerin derse olan ilgisini azalttı.
Akademiden mezun olduktan sonra cevik kuvvet şube mudurluğunde calışmaya başladım. Bu zaman icinde İngiliz filolojisine gitme hevesim, mudurun "okul icin izin veremem, ne işin var?" gibi bir yaklaşımıyla sona erdi.
2000'de KPDS sınavına girdim. Eğer 70 puan alırsam yabancı dil tazminatı alabileceğim. Ancak 69 puan alınca kzıdım, uzuldum 'bir daha girmeyeceğim' diye kendi kendime karar aldım. Sınava hazırlanırken iş nedeni ile calışma fırsatı bulamıyorsunuz. Tam konsantre olacakken telsizden anons geliyor, telefon calıyor, birisi kapıyı calıp iceri giriyor. Baktım olmuyor, ders notlarını arabaya taşımaya başadım. Goreve gidiş gelişlerde arabada ders calışmaya calışıyordum. Bu calışma ortamında ancak 69 puan alabildim.
Bir sene sonra cevremdekilerin de desteğiyle tekrar girdim. İkinci girişimde 70 puan alıp tazminata hak kazandım. Şu an tazminat tamı tamına 8.160.000 TL ama olsun havası yetiyor!
Rauf Ateş
Londra'da 'How much does it cost?' diye sorduk, cevap 'Dokuz pound' diye geldi!
İngilizce ile ilgili en komik anıları İngiltere'de yaşadık. İngiliz hukumetinin bursuyla, birkac ay sureli gazetecilik eğitimi icin Londra'ya gitmiştik. İskocyalı Kurs direktoru MR. Cardonie katıksız İskoc aksanıyla konuşuyor, biz de anlamakta gucluk cekiyorduk. Sınıf bir U şeklinde organize edilmişti. Yan yana oturuyor ve birbirimize 'Ne diyor?' diye soruyorduk. Esra Kazancıbaşı ile yan yana oturuyorduk. 'İşimiz zor' diye konuştuk Gunun sonunda Esra ile karar verdik; 'Mumkun olduğunca cok pratik yapmak gerekiyor.'
Bir hafta sonu Londra'nın kuzeyinde bir alışveriş merkezine gitmiştik. Sokak tezgahları vardı. Biraz vakit gecirmek biraz da pratik yapmak amacıyla dolaşıyoruk. Mumkun oldukca cok konuşuyor, birşeyler soruyorduk. Kadınlara yonelik urunler cok olduğundan Esra 'How much does it cost?' (Fiyatı ne kadardır?) sorusunu, tam kalıp haliyle ve buyuk ozenle soruyordu. Satıcılar, bizim kalıp halindeki sorularımıza cok kısa yanıt veriyordu. Yuzlerinde ise tebessum olurdu! Adeta 'Niye bu kadar uzun cumleler kuruyorlar ki?' gibi ifadeler vardı yuzlerinde... Bier seferinde bu uzun cumleye aynen şu yanıtı aldık: "9 pound" (Yanlış okumadınız Turkce'yle). Karşımızdaki bu sefer Turk cıkmıştı ve tek bir uzun cumleyle bizim Turk olduğumuzu anlamıştı. Cok gulmuştuk, hÂl da guleriz."
Can Ataklı
Hayal Ediyorum. İnsan beynine cip koyacaklar, 38 dil birden oğreneceksin."
İstanbul Erkek Lisesi'nde okudum. Almanca vardı okulda ama ben oğrenemedim. herhalde benim oğrenememe kaabiliyetim var! Orta sonda kaldım hem de Almanca'dan. Alman bir hoca vardı, benim aksanım icin "Yahudi gibi Almanca konuşuyorsun" dedi, ofkelendim tabii. Psikolojik sorun yarattı boylece. Hoca beni soğutmuş oldu.
Sonra bir kompozisyon sınavımız vardı. konu veriliyor, biz devamını getiriyoruz. Konu: Boğaz'da trafik kazası. Ben başladım yazmaya, araba 140 km. suratle giderken boğazdan uctu, falan. O zamanlar sınav kağıtlarına oğrencilerin adları kapalı olarak bakıkıuordu. Hoca butun sınıfın ortasında: "Aptalın teki Boğaz'da arabaya 140km. hız yaptırmış, cok mantıksız buldum, onu bıraktım" dedi. Daha 12-13 yaşındayım, o da beni soğuttu. Almanca'ya kustum.
Sonra aklım başıma geldi, lisan oğrenmeden olmaz. İngilizce oğrenmeye başladım. Kasetler aldım. İişim dolayısıyla gece calışıyordum. Gungor Mengi ile sabah erkenden 7'de, yarı uykulu bir halde ders aldık. Şu an İngilizcem akademik duzeyde asla değil, ama yurtdışına cıktığımda konuşabiliyorum. Kitap okumaya, siyasi bir tartışmaya girmeye yetmiyor.
....
Cin Rusya kabak ciceği gibi acılıyor, gelecekte bu diller onem kazanabilir. Ben bekliyorum, daha doğrusu hayal ediyorum. İnsan beynine cip koyacaklar, 38 dil birden oğreneceksin.
Yılmaz Erdoğan
Tanıdığımız tek İngiliz sivilleri, Bay ve Bayan Brown'dı!
Ben pek cok vatandaşım gibi 'DUZ' lise İngilizcesiyle buyudum. Hani dostlar yabancı dil dersinde gorsun, mufredat fiyakalı dursun diye konmuş, Turkce konuşmanın komik bicimde yasaklandığı İngilizce derslerinde, "disizepensıl" zamanlar gecirdim.
Tanıdığımız tek İngiliz sivilleri Bay ve Bayan Brown'dı! Bunlar her ders deniz kenarına gidip sacma bir piknik yaparlardı.
Yani bana lise ve oncesi yabancı dil eğitiminden hicbir işe yaramayacak bir kulak dolgunluğu kalmıştı. Ben de sinema tutkumla İngilizce oğrenme ihtiyacımı birşeştirdim.
İngilizce filmleri İngilizce alt yazıyla seyrederek, kara duzen şeklinde oğrenmeye calıştım Şimdiki durumum yurt dışına gidince, ele gune muhtac olmadan tek başıma vakit gecirebilecek, resepsiyonda gecenin gec vakti yiyecek bir şeyler isteyebilecek kadar. En azından tek başıma gezebiliyor ve ac kalmıyorum. Şimdi İngilizcemi gelştirmek icin her turlu yola başvuruyorum ve sanırım bir sureliğine yurtdışında bir kursa gitmem gerekecek.
İngilizce yoksunluğu benim icin dilsizlikle eş değer. Ben dilsiz değilsem bile kekemeyim ve bundan kurtulmak icin calışmaya devam ediyorum.
__________________
Unluler Yabanci Dili Nasil Ogrenmisler :D Bakmaya Deger
Üniversiteler0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Unluler Yabanci Dili Nasil Ogrenmisler :D Bakmaya Deger
-
06-09-2019, 17:36:52Kayıtlı Üye