Sosyal medya dost mu duşman mı ?
Sosyal Medya Haberleri, Yardım ve Sorular0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sosyal Medya Forumları
- Sosyal Medya Haberleri, Yardım ve Sorular
- Sosyal medya dost mu duşman mı ?
-
27-09-2019, 05:10:15Kayıtlı ÜyeSosyal medyanın hayatlarımızı boylesine teslim almasının gecmişi epi topu birkac seneyi gecmiyor. Maksimum beş yıl. Oyle ki eskinin teknolojiden anlamayan anneleri bile yerini internetten alışveriş yapan, birbirlerine urun tavsiye eden, sosyal ağlar uzerinden gruplar kuran annelerine bıraktı. Yeni nesil anneler sosyal medyanın, teknolojinin hayatlarına getirdiği yenilikleri buyuk bir memnuniyetle kabul ediyor, hayatlarını yeniliyorlar. Bu annelerin buyuk bolumu yalnızca izleyici olmuyor; kişisel hesapları, blog sayfalarıyla sosyal ağları kendileri yonlendiriyor. Oyle ki mesela Corlu'nun bir koyunde yaşayan ve yuzbinin uzerinde takipcisi olan yeni nesil anneler var artık. Sosyal ağlar uzerinden takipleşen bu kitle, birbirlerini motive ediyor, sevinclerine (mezuniyet, ilk diş, yaş gunu, okul başarısı gibi) ortak oluyor, dertlerini paylaşıyorlar. Anneler icin sosyal ağlar hamilelik ve sonraki surecte deneyimlerini paylaştıkları, hayatlarının en ozel sureclerini bir arada yaşadıkları ozel bir arkadaşlık sureci anlamına da geliyor. Dost mu, duşman mı? Buraya kadar sosyal medya gercek anlamda bir dost kapısı; kaygılar, uzuntuler, sevincler paylaşılıyor, deneyimler aktarılıyor, annelik surecinin zorlukları birlikte aşılıyor. Peki, sosyal medya hangi noktada bize "dost mu duşman mı" ikilemini yaşatıyor? Tum gununu yeni doğmuş bebeğiyle geciren, belki de tek sosyalleşme alanı elindeki akıllı telefon olan bir annenin hayatına sosyal medya kullanımı hangi noktada olumsuz yansıyabiliyor? Sosyal medyanın sanal bir dunya olduğu gerceğini hepimiz kabul ediyoruz. Kullanıcıların cok buyuk bir bolumu icten ve samimi olduklarına inansa da, kendini, hayatını, sevdiğini, cocuğunu, "olmadığı gibi gosterme" eğilimi oldukca yuksek. Sosyal medyada sergilenen hayatların, kullanıcıların kendi ic dunyalarını, duygu durumlarını, ilişkilerini ne derece yansıttığını bir tartışma konusu olarak bırakalım. Asıl mesele, kişisel algıda bir balon etkisi yaratan sosyal ağların, ruhumuzda, davranışlarımızda, hayatlarımızda yarattığı tahribat. Oylesi bir tabloyla karşı karşıyayız ki, butun anneler guzel, zayıf, enerjik, butun bebekler sakin, sağlıklı, mutlu… Elbette tum eşler harika, romantik ve duşunceli. Peki, ya paylaşılmayanlar? Paylaşılanlar kadar paylaşılmayanlar da olduğunu, guller, cicekler, parıltılar icindeki hayatların bir de perde arkası olduğunu hic unutmamak gerekiyor. Onumuze gelen resimlerde, metinlerde hayal dunyamızı okşayan sanal hayatlar var. Ancak resim yine de eksik. Gunduz calışıp akşam da hem evin sorumluluğunu hem bebeğinin bakımını yuklenen anne ile evde uc yardımcısıyla yaşayan ve takipcilerine her paylaşımında ideal anneliğin tarifini veren bir anne profili sosyal medya ağlarında birbirlerinin hayatlarına temas ediyorlar. Ancak bu tezat hayatlar bir noktadan sonra annelerin kendi hayatlarına dair bir yetersizlik hissi yaratmaya başlıyor ki işte sosyal medyanın karanlık yuzu de o noktada cıkıyor. Yetersizlik hissi eğitimli annelerde daha cok Sosyal medya kullanımı ve sonrasında gelen yetersizlik, eksiklik duygusuyla savaşan annelerin eğitim duzeylerinin yuksek olması da işin bir başka ilginc yonu. Sosyal medyayı daha cok kullanan, burada karşılarına cıkan her bilgiyi, urunu, eşyayı cocukları icin hayati onemde farz edip hayatlarına dahil etmeye calışan bu anneler, bitmeyen listelerle baş edemeyince kendilerine "yoksa yetersiz miyim" sorusunu sormaya başlıyorlar. Sosyal medyadaki diğer anneleri model alarak kendilerini eksik goren, beklentilerini olması gerekenin cok ustune cıkaran ve hayatı zorlaştıran eğitimli anne sayısı ne yazık ki cok fazla. Rekabet ve sonrasında gelen mutsuzluk Sosyal ağların bu denli yaygınlaşması, annelerin yalnızca kendilerini değil cocuklarını da kıyasladıkları bir ortama zemin hazırlıyor ne yazık ki. Bebeği yeterince kilo almadığı, diğer yaşıtlarıyla aynı zamanda diş cıkarmadığı, yurumediği, konuşmadığı icin dertlenen annelerin sayısı azımsanmayacak denli cok. Buna karşın tum uzmanlar cocukların gelişimlerinin kendilerine ozgu olduğunu, konuşma, yurume, oğrenme gibi becerilerinin birbirinden farklı zamanlarda gercekleşebileceğini vurguluyor. Deneyim onemli ama uzman bakışı daha onemli Sosyal medyanın en buyuk handikaplarından biri de hemen herkesin hamilelik, cocuk yetiştirme konularında bir uzman gibi bilgi paylaşması. Pek cok sosyal medya kullanıcısı işin ehli olmadan, uzmanlık gerektiren konular hakkında yeterliliğe sahip olmadan paylaşım yapabiliyor. Bu noktada hem sosyal medya kullanıcısı annelerin hem de sosyal medyayı takip eden kadınların cok dikkatli olması gerekiyor. Maalesef bircok anne uzman goruşu yerine bir blogger annenin goruşlerini kabul edebiliyor. Elbette ki deneyim paylaşımı oldukca onemli. Ama şu gerceği de unutmamak gerek; eksik ya da yanlış bilgiler size ya da bebeğinize zarar verebilir. Ozellikle işin sağlık kısmında buyuk ozen gerekiyor. __________________