Merhaba
Benim askerlik icin yoklamam gelecek senenin Şubat ayında olacak ve şuan herhangi bir yerde oğrenci olmadığımdan dolayı tecil ettirme durumumda bulunmuyor.Sanırsam 2 sene keyfi tercih ettirme hakkı var ancak Turkiye'nin siyasi ve askeri durumunu goze aldığım zaman tecil ettirmemeyi yeğliyorum.
Ben askere gitmek istemiyorum.Bunun icin kısacası sebepleri sayarsak
-Hiyerarşik ve statusel yapılandırması olan sistemlere karşıyım
-Duşman olsa bile insan oldurmeyi ahlaki acıdan yanlış bulmak.
-Guncel sorunlardan dolayı ulkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini acıdan yanlış buluyorum.Bu arada ateistim.
Turkiye'de vicdani ret eylemini gercekleştirmenin zor olduğunun farkındayım ancak bu tehlikeli ortamda canımın durumunu da goz onunde bulundurmak zorundayım.Son zamanlarda artan teror olayları ve malesef ki şehit sayıları ortada.Ayrıca doğu vilayetleri daha tehlikeli olduğu icin askerler doğu bolgelerine daha fazla yollanıyorlar.Buna ek olarak konsoloslukların ardı ardına tehdit bolgeleri icin acıklama yapması ve ulkemize gelecek turist sayısında da hızla bir azalma gorulmektedir.
Acıkcası vicdani ret kararımı Milli Savunma Bakanlığı'na dilekce ile acıklamayı duşunuyorum.Vicdani ret acıklayan kişiler ''Askerlikten soğutma'' maddesi gereği hapis cezası alabilmektedirler.Bunun gibi vicdani retcilere yonelik başka kanun maddeleri bulunuyor mu ?
Ben bu durumun uzerine Norvec'e sığınma hakkı talep etmek istiyorum , bu talebimin gercekleşme ihtimali daha doğrusu kabul gorme ihtimali nedir ? Nasıl bir yol izlemeliyim ? Sığınma hakkı talep ederken ne tur belgeler kanıt olarak gosterilebilir?
Bilindiği uzere Askerlik Kanununun 1. Maddesi duzenlemesine gore “Turkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, … askerlik yapmağa mecburdur.”
Ancak soz konusu yasa maddesi hem Anayasa’ya ve hem de Turkiye Cumhuriyetinin imzalamış bulunduğu uluslararası sozleşmelerle catışma halindedir. Zira din ve vicdan ozgurluğu; kişilerin dini ve ya vicdani nedenlerle oldurucu guc kullanma ve savaşmayı oğrenmeyi iceren askerlik yukumluluğunu reddetme hakkını da icermektedir.
Ben bir vicdani retciyim. Vicdani nedenlerle askerlik yapmayı reddediyorum. Bu nedenle zorunlu askerlikten muaf tutulmayı talep ediyorum. Aşağıda yer alan hukuksal gerekceler kabul gorduğu takdirde vicdani reddime ilişkin bilgi ve belgeleri ilgili kuruma sunacağım.
T.C Anayasasının 2. Maddesine gore “Turkiye Cumhuriyeti… insan haklarına saygılı … demokratik … bir hukuk Devletidir.”
T.C Anayasasının 24. Maddesine gore;
“ (1) Herkes din ve inanc hurriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya ozel olarak ibadet, oğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını acıklama ve bunları değiştirebilme hurriyetini de icerir.
(2) Kimse ibadete, dinî ayin ve torenlere katılmaya, dinî inanc ve duşuncelerini acıklamaya zorlanamaz; dinî inanc, duşunce ve kanaatlerinden ve bunları değiştirmekten dolayı kınanamaz, suclanamaz ve farklı bir muameleye tÂbi tutulamaz.”
T.C Anayasasının 25. Maddesine gore
“ (1) Herkes duşunce, vicdan ve kanaat hurriyetine sahiptir.
(2) Her ne sebep ve amacla olursa olsun kimse, duşunce, vicdan ve kanaatlerini acıklamaya zorlanamaz; duşunce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suclanamaz.”
Anayasanın 90. Maddesi gereğince
“Usulune gore yururluğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hukmundedir. … Usulune gore yururluğe konulmuş temel hak ve ozgurluklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hukumler icermesi nedeniyle cıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hukumleri esas alınır.”
Turkiye Cumhuriyetinin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sozleşmesinin 9. Maddesine gore;
“Herkes duşunce, vicdan ve din ozgurluğune sahiptir. Bu hak, din veya inanc değiştirme ozgurluğu ile tek başına veya topluca, acıkca veya ozel tarzda ibadet, oğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını acıklama ozgurluğunu de icerir.”
Aynı şekilde BM Medeni ve Siyasal Haklar Sozleşmesinin 18. Maddesine gore de;
“Herkes duşunce, vicdan ve din ozgurluğu hakkına sahiptir. Bu hak, kendi tercihiyle bir dini kabul etme veya bir inanca sahip olma ozgurluğu ile tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu bir bicimde, aleni veya ozel olarak, dinini veya inancını ibadet, uygulama, oğretim şeklinde acığa vurma ozgurluğunu de icerir. Hic kimse, kendi tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip olma ozgurluğunu zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
AİHM 7 Temmuz 2011 tarihinde, Bayatyan v. Ermenistan kararında vicdani retci olan başvuranın hapis cezasına mahkûm edilmesini AİHS’nin 9. Maddesinde yer alan din ve vicdan ozgurluğunun ihlali olduğuna hukmetmiştir. Kararda;
“Orduda hizmet etme yukumluluğuyle kişinin vicdanı veya ictenlikle ve gercekten sahip olduğu dini veya diğer inancları arasındaki ciddi ve ustesinden gelinemez bir celişkiyle gerekcelendirildiğinde askeri hizmeti reddetmek 9. Maddenin teminatlarından yararlanmak icin yeterli derecede inandırıcı, ciddi, tutarlı ve onemli bir kanaat ya da inanc oluşturmaktadır”
denilerek vicdani ret hakkının sozleşmenin koruması altında olduğuna hukmedilmiştir.
Bu kararla birlikte AİHM, dini veya vicdani sebeplerle zorunlu askerliği reddetmenin sozleşmenin 9. Maddesi kapsamında olduğuna hukmetmiştir. Bu karardan sonra da AİHM, Turkiye aleyhine Feti DEMİRTAŞ, Halil SAVDA, Mehmet TARHAN ve Yunus ERCEP’in gercekleştirdiği başvurularda Turkiye’yi sozleşmenin 9, 3 ve 6. Maddelerini ihlal etmekten mahkûm etmiştir.
AİHM Savda v. Turkiye kararında, aşağıdaki goruşu kabul etmiştir:
“Mahkeme, devlet’in, bireylerin haklarını korumakla yukumlu bir mekanizma sunan duzenlemelerden oluşan bir ortam sağlama zorunluluğunu vurgulamaktadır. Vicdani retci statusu tesis etmek amacına yonelik talepleri inceleyen bir usulun olmaması durumunda, askeri hizmeti yerine getirme yukumluluğu, kişinin vicdanı ile ciddi ve dayanılmaz bir celişkiye neden olmaktadır. Dolayısıyla, kamu otoritelerinin başvuranın talep ettiği uzere vicdani retci statusune sahip olup olmadığını oğrenebileceği etkin ve erişilebilir bir usul temin etmek ile ilgili pozitif yukumlulukleri bulunmaktadır”
AİHM Ercep v. Turkiye kararında şu tespitlerde bulunmuştur:
“AİHM, Turkiye’de yururlukte olan zorunlu askeri hizmet sisteminin vicdani retciler icin ağır sonuclara yol acan bir gorevi vatandaşlarına yuklediği kanaatine varmaktadır. Mevcut sistem, kişilerin vicdani sebeplerle hicbir şekilde askerlik gorevinden muaf tutulmasına izin vermemekte ve başvuran gibi askerlik gorevini ifa etmeyi reddeden kişiler hakkında ağır cezai yaptırımlar uygulamaktadır. Bundan dolayı davadaki mudahale, yalnızca başvuranın maruz kaldığı bircok mahkûmiyetler ile oluşmamış, aynı zamanda alternatif kamu hizmeti olmadığı icin meydana gelmiştir.”
“AİHM, bu tur bir sistemin genel anlamda toplum cıkarları ile vicdani retci arasında adil bir denge kurmadığı kanaatine varmaktadır. Bu nedenle, başvuranın vicdan ve inancının gereksinimlerini dikkate almak adına hicbir tedbirin ongorulmediğini gozlemleyen AİHM, verilen cezaların demokratik bir toplumda gerekli olduğunun kabul edilemeyeceğine hukmetmektedir”
AİHM Tarhan v. Turkiye kararında şu tespitlere yer vermiştir.
“AİHM zorunlu askerlik hizmetine hicbir alternatif hizmet onermeyen ve başvuranın vicdani ret hakkından yararlanıp yararlanamayacağını saptayacak etkili ve erişilebilir bir usul ongormeyen bir sistemin, toplumun butununun cıkarları ve vicdani retcilerin cıkarları arasında adil denge sağlamış bir sistem olarak adlandırılamayacağını gozlemlemektedir. Buradan yetkili makamların Sozleşmenin 9. Maddesi gereği zorunluluklarını yerine getirmedikleri sonucu cıkmaktadır”
KONU İLE İLGİLİ ULUSUSTU DİĞER BELGELER
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
Vicdani ret hakkından AKPM tarafından ilk defa 1967 yılında 337 sayılı Karar’ında (1967) soz edilmiştir ve burada aşağıdaki temel ilkeler belirlenmiştir:
“1. Askeri hizmetle yukumlu ve vicdani sebeplerden ya da dini, etik, ahlaki, insani, felsefi veya benzeri sebeplerden gelen guclu inancları sebebiyle silahlı hizmeti yerine getirmeyi reddeden kimselerin bu hizmeti yerine getirmeyi yukumluluğunden muaf tutulma yonunde kişisel bir haktan yararlanmalıdır.
2. Bu hakkın mantıksal olarak hukuk devletlerinde yaşayan bireylerin Avrupa İnsan Hakları Sozleşmesi’nin 9. maddesinde garanti alınan temel haklarından turediği kabul edilmelidir.”
AKPM bu Karar’a dayanarak Bakanlar Komitesi’nin uye devletleri ulusal mevzuatlarını temel ilkelere mumkun olduğunca uyumlu hale getirmeye davet etmesi icin cağrıda bulunan 478 sayılı Tavsiye kararını almıştır. AKPM bu temel ilkeleri 816 sayılı (1977) ve 1518 sayılı (2001) Tavsiye kararlarında da tekrar etmiş ve geliştirmiştir. Sozu gecen ikinci tavsiye kararında, vicdani reddin, Sozleşme’de kutsanan “duşunce, vicdan ve din ozgurluğunun temel bir gorunuşu” olduğu belirtilmiştir. Sadece beş uye devletin bu hakkı henuz tanımadığına işaret etmiş ve Bakanlar Komitesi’nin bu ulkeleri hakkı tanımaya davet etmesini tavsiye etmiştir.
2006 yılında AKPM, uye devletleri diğerlerinin yanında, mevzuatlarına her zaman vicdani retci olarak kaydedilme hakkını ve profesyonel askerlerin de bu statuye kavuşabilme hakkını getirmeye cağıran, silahlı kuvvetler mensuplarının insan haklarıyla ilişkili 1742 sayılı (2006) Tavsiye kararını almıştır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
1987 yılında Bakanlar Komitesi, uye devletlerin vicdani ret hakkını tanımalarını tavsiye eden ve henuz bunu yapmamış olan hukûmetleri ulusal mevzuatlarını aşağıdaki temel ilkeyle uyumlu hÂle getirmeye davet ettiği R(87)8 sayılı Tavsiye Kararını almıştır:
“Askeri hizmetle yukumlu, zorlayıcı vicdani sebeplerden oturu silah kullanımına katılmayı reddeden herkes bu hizmeti yerine getirmekten muaf tutulma hakkına sahip olacaktır…[ve]alternatif hizmeti yerine getirmekle yukumlu tutulabilir…”
Bakanlar Komitesi 2010 yılında, uye devletlerin, silahlı kuvvetler mensuplarının duşunce, vicdan ve din ozgurluklerine getirilen sınırlamaların Sozleşme’nin m.9/2 hukmune uygun olmasını, askere cağırılan kimselerin vicdani retci statusune kavuşma hakkının bulunmasını ve sivil nitelikli alternatif hizmetin onlara teklif edilmesini sağlamasını tavsiye eden CM/Rec(2010)4 sayılı Tavsiye kararını almıştır. Bu Tavsiye Kararı’nın Acıklama Notu’nda ozel olarak:
“Vicdani ret hakkının Sozleşme’nin 9. Maddesi kapsamında olduğu henuz Mahkeme tanınmamıştır. Ne var ki, uluslararası alanlardaki guncel eğilim, bu hakkı vicdan ve din ozgurluğunun bir parcası ve takımı olarak kabul etmektir.” diye belirtilmektedir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu
İnsan Hakları Komisyonu 1987/46 sayılı Karar’ında devletleri vicdani ret hakkını tanımaya ve bu hakkı kullanan kimseleri hapis cezasına carptırmamaya davet etmiştir. Bunu takip eden 1989/59 sayılı kararında Komisyon, bir adım daha ileri gitmiş ve vicdani ret hakkını, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 18. maddesi ve Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sozleşme’nin (MSHİUS) 18. maddesinde tanınan duşunce, vicdan ve din ozgurluğunun meşru bir kullanımı olarak tanımıştır. Bu konudaki daha sonraki Kararlar -1993/84, 1995/83 ve 1998/77 sayılı kararlar- var olan ilkeleri doğrulamış ve genişletmiştir.
Komisyon sonradan, devletleri kanunlarını ve uygulamaları bu kararlar ışığında gozden gecirmeye defaatle cağırmıştır. 2004/35 sayılı Karar’da devletlerin askerlik gorevini yerine getirmeyi vicdani ret temelinde reddedenler icin af ve hakların iadesini sağlamayı duşunmelerini desteklemiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi (BMİHK)
- BMİHK’nın, 7 Kasım 1991 tarihli J.P. / Kanada kararında “[MSHİUS] m. 18, askeri eylemleri ve harcamaları vicdani olarak reddetmek de dÂhil, goruşlere ve inanclara sahip olma, bunları ifade etme hakkını kuşkusuz [koruduğu]” bir goruş olarak kabul ve ifade edilmiştir. (446/1991 sayılı Bildiri, B.M. belgesi CCPR/C/43/D/446/1991, 7 Kasım 1991).
- BMİHK 1993’te 18. madde hakkında, diğerlerinin yanında maddenin aşağıdaki şekilde yorumunu iceren 22 sayılı Genel Goruş’u kabul etmiştir:
“11. …Sozleşme vicdani ret hakkından acıkca soz etmemektedir, ancak oldurucu kuvvet kullanma yukumluluğu vicdan ozgurluğuyle ve kişinin dinini ya da inancını ifade edebilme hakkıyla ciddi şekilde celişebileceğinden Komite bu hakkın 18. maddeden tureyebileceğine inanmaktadır…”
Avrupa Guvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)
- 1990 yılında AGİT de vicdani ret sorusunu ele almıştır. İnsani Boyut Konferansı’na katılan devletler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun vicdani ret hakkını tanıdığına işaret etmiş ve hukuk sistemlerine alternatif hizmetin ceşitli bicimlerini getirmek uzerine duşunmeye anlaşmışlardır. AGİT 2004’te, icerisinde bu konuda denetleyici uluslararası bir standart bulunmadığı halde, coğu demokratik ulkedeki acık eğilimin askeri hizmete dini veya ahlaki, ciddi itirazları olanların alternatif (askeri olmayan) hizmet yerine getirmelerine izin vermek olduğunu gozlemlediği Din ya da İnancla İlgili Mevzuatı Gozden Gecirme Kılavuzu’nu hazırlamıştır.
Gorulduğu uzere, Turkiye Cumhuriyeti Devleti, usulunce imzalamış olduğu uluslararası sozleşmeler gereği vatandaşlarına vicdani ret hakkını tanımak zorundadır. Yani dini, ahlaki, politik ve benzeri vicdani gerekcelerle askerlik hizmetini yerine getirmek istemeyen vatandaşları askerlikten muaf tutma yukumluluğu soz konusudur. Bu yukumluluğu butun kamu kurumları ve kuruluşları gozetmek zorundadır. Bu konuda TBMM tarafından bir yasal duzenleme yapılmamış olması, kamusal makamların bu yukumluluklerini ortadan kaldırmaz. Zira Anayasanın 90. maddesi gereği, Askerlik Kanunu’nun herkese zorunlu askerliği ongoren hukmu ile AİHS 9. Maddesi, MSHS 18. Maddesi arasındaki catışmada temel hak ve hurriyetlere ilişkin olan ulusustu sozleşmeye ustunluk tanınacaktır ve yasa maddesi gormezden gelinerek uluslararası sozleşme hukumlerine gore işlem yapılacaktır.
__________________
Vicdani ret ve sığınma hakkı hakkında
Üniversiteler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Vicdani ret ve sığınma hakkı hakkında
-
06-09-2019, 17:06:15Kayıtlı Üye