Bir kahramanlık hikayesi Gizlilik turundeki oyunlar genel olarak ilgimi ceker. Thief ve MGS ile başlayan maceram, Splinter Cell gibi yapımlarla devam etti. Her birinin oyunculara sunduğu ayrı bir atmosferi, hikayesi ve iceriği var. Mesela MGS ve Splinter Cell, ozellikle derinleşen senaryolarıyla beni kendilerine her daim hayran bıraktı. Fakat gizlilik (Stealth-Action) turunde piyasaya cok sayıda proje sunulmuyor. Son olarak Velvet Assassin raflardaki yerini almıştı, ancak bazı acılardan eksik bir yapımdı. Bu sene icinde gizliliğe dayalı iki proje oyuncularla buluşacak. Bunlardan bir tanesi Splinter Cell: Conviction, diğeri ise The Sabateur gozukuyor. Conviction�ı bir kenara bırakıp, The Sabateur�a odaklanalım. Sıradan biriyken, farklı biri olmak Yapım, adına daha once başka projelerde rastladığımız Pandemic Studios tarafından geliştiriliyor. Pandemic; Star Wars: Battlefront 1-2, Destroy All Humans!, Full Spectrum Warrior, Mercenaries 1-2 ve son olarak The Lord of the Rings: Conquest�i tamamlayıp, piyasaya surmuştu. Ne yazık ki, 2008�de cıkan Mercenaries 2: World in Flames ve bu sene başında raflardaki yerini alan The Lord of the Rings: Conquest biraz hayal kırıklığı yarattı. Farklı turlerde bircok oyunu hazırlayan firma, bu sefer gizlilik uzerine yoğunlaşan The Sabateur uzerine bir hayli titriyor. Hatta o kadar titriyor ki, yapım bir sureliğine ortalıklardan kaybolmuştu. Hakkında yeni bir haber veya detay da cıkmıyordu, iptal oldu soylentileri bile yayıldı; fakat boyle bir durumun yaşanmadığı oyunla ilgili yeni materyallerin yayınlanmasıyla birlikte ortadan kalktı. "Yapımda duşmanların olduğu yerlerde Sin City filmindeki gibi gorsellik olacak." İkinci Dunya Savaşı sırasında gecen The Sabateur�da, Paris�te yaşamını surdurmeye calışan İrlandalı bir gocmen olan Sean Devlin adındaki karakteri yonetiyoruz. Sean, bir asker veya ozel eğitim almış biri değil, normal bir insan; fakat yakın bir arkadaşı Naziler tarafından olduruluyor. Sean, bu durum yuzune intikam yemini ediyor ve muttefiklere yardım etmeye başlıyor. Kendisine verilen gorevleri yaparak, Nazilerin işgalinde direnc kuvvetleri yanında yer alıyor. Sean Devlin karakteri, aslında İkinci Dunya Savaşı�nda yaşamış William Grover-Williams dayanıyor. William Grover, 16 Ocak 1903�te Montrouge Paris�te doğmuş, 1945�te (Şubat veya Mart olabilir belli değil) olmuş. Gercekte bir yarış pilotu olmasına karşın, SOE (Special Operations Executive) icin ajanlık yapmış. Acık havada aşıklar şehri Paris, biraz daha ufak olcekli olarak oyunda yer alıyor ve belirtilene gore acık bir dunya (Diğer tabiriyle Open World) olacak. Bu da kısaca The Sabateur�un bize ozgurluk sunacağı anlamına geliyor. Gorev yapabilecek veya istersek hicbirine bulaşmadan şehirde volta atabileceğiz. Etrafı keşfedeceğiz. Yapımın en onemli ozelliği ise kullanıcılara sunacağı gorsellikte ve oynanışta yatıyor. Sabateur�da, Sin City filmindeki gibi bir atmosfer ve gorsellik yer alıyor. Paris�in Naziler tarafından ele gecirilmiş olan yerleri siyah-beyaz tonlarda resmedilecek. Yalnız bu siyah-beyazlık, demin bahsettiğim Sin City filmi gibi. Etrafta grinin, siyahın ve beyazın hakimiyeti surerken, bazı renkler ise belirgin olacak. Mesela Nazilerin sembolu olan bayrakları, kollukları ve işaretleri kırmızı bir halde gozukecek. Boyle bir alanda eğer verilen gorevi başarıyla tamamlarsak, etraf Nazi tehdidinden kurtulacak ve grafikler renkli hale gececek. Acıkcası boylesi bir anlatım ve gorsellik bir hayli hoş olacağına benziyor. Odin Engine ile geliştirilen grafikler, genel olarak iyi duruyor. Oyun donemin mimarisini, savaşın etkilerini, Paris�in kendisini ekranlara taşıyacak. "Odin Engine ile geliştirilen grafikler genel olarak iyi duruyor." The Sabateur�da, farklı gorevler yapacağız. Senaryoya devam etmek icin yaptığımız ana gorevlerimiz ve ihtiyari olarak sunulan yan gorevler olacak. Eğer yan gorevleri yaparsak bize belli artılar sağlayacaklar. Paris�te farklı karakterlerle konuşup gorevleri alabileceğiz. Gizli ilerlemek ve sessiz olmak, bizim icin en onemli iki oğe. Bazı zamanlar arkadan duşmanımıza yaklaşıp onu gafil avlayacak ya da sessiz bir bicimde duşman hattına girip, sabotaj yapacağız. Hatta arac kullanacağımız gorevler bile olacak. Oyunda ilerledikce karakterimizin ozellikleri gelişecek ve daha etkili olacak; ancak şunu da unutmamak lazım Sean Devlin normal bir insan, yakalandığı zaman kolayca olebilecek. Bu yuzden gizlenmek bizim en buyuk kozumuz. Halen geliştirme safhasında olan The Sabateur, PC, PS3 ve X360 platformları icin piyasaya surulecek. Yapım, konusuyla ve İkinci Dunya Savaşı sırasında gecmesi gibi klasik noktalar ustune durmasına rağmen, sunduğu acık dunyası, siyah-beyaz gorsel ozelliğiyle ile dikkat cekiyor. Eğer bir terslik olmazsa, Sean ile bu sene sonunda tanışabileceğiz. __________________