Prens of Persia
Oyun Dünyası0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Oyun Dünyası
- Prens of Persia
-
26-09-2019, 23:41:50bu oyunu cok sevdiğimden konu acmak istedim evet arkadaşlar bu oyunu coğunuz biliyosunuz bilmeyenler icin acıklayım bu oyun ilk olarak dos oyun olarak vardı bu oyunda bi kızı kurtarmaya calışıyorduk belli bi suremiz vardı elimize kılıc alıp başlıyoduk oyuna bu bi dos oyunuydu ve tabiki basit bi oyundu (tabi o zamanlar neydi bilemem)yıllar sonra prens of persia sands of time yaptılar tabiki bu oyun ole zaman sureli kız kurtar oyunu deyildi ve olaya zaman kumları yani sands of time olayını getirdiler bu oyunda bu oyunun hikayesi şudur: Prens daha genctir ve kendisini babasına kanıtlama cabasındadır. Amacı zafer ve onur'a erişmektir. savaşta alacağı başarılarla babasının gozunde daha buyuk bir savaşcı olmak istemektedir. Bu yuzden Dagger of Time'ı alarak babasına goturur ve ona Zafer ve Onuru getirdiğini soyler. Pers topraklarına donulduğunde zamanın kumlarını bir krala hediye ederler. Kralın nasıl acıldığını sormasına karşın Perslerin savaştığı ulkeye ihanet ettiği gibi sinsi planını uygular ve Prensin hancerinin kumları acabileceğini soyler. Bunun uzerine Prens kumları acar fakat herkes kumlardan zehirlenerek canavara donuşur. Prens dagger sayesinde, Farah boynundaki amulet sayesinde ve vezir koruma buyusu sayesinde kurtulur. Bunun uzerine prens şimdi zamanın kumları ile zamanı hic acılmamış olduğu bir zamana geri dondurmelidir. sonra Warrior Within oyununu yaptılar bunun hikayeside şudur Warrior Within: Prens aslında The Sands of Time'da olmelidir. Fakat defalarca olmeden zamanın gucunu kullanarak ve zamanı zamanın kumları ile geri aldığı icin Zamanın Gardiyanı Dahaka tarafından oldurulmelidir. Boylece olmesi gereken herkes olmuş olacaktır. Prens olumunu beklemeyi reddederek "Zamanın Adası"na doğru yola cıkar. Amacı gecmişe donerek zamanın kumlarını yapılmadan once yok etmektir. Bunun icin Empress of Time'ı oldurmesi gerektiğini anlar. Cunku o olurse asla kumları yapmayacaktır. Fakat ilk olduruşunden sonra anlar ki aslında o da zamanın kumlarının yapılmasında rol alan biri olmuştur. Bunun uzerine Mask of Wraith ile bir şans daha elde eder ve geri doner. Bu sefer Empress of Time'ı gecmişte değil kendi zamanında oldurecektir. İyi sonla bitirirseniz Empress of Time'ın yerine Dahaka'yı oldureceksiniz. Dahaka'yı oldurdukten sonra prens ulkesine Empress Kaileena ile birlikte geri doner fakat hicbir şey beklediği gibi olmamıştır. işte bu yuzden hikaye bitmiyor ve arkasında 3. oyun The Two Thrones Prens kaderini değiştirdiğini varsayarak ulkesine geri doner fakat kuşatma altındadır ulkesi. Bu yuzden ulkesini kurtarmalıdır. Prensin gemisine yapılan saldırı sonucu gemi parcalanır. Prens uyandığında Empress Kaileena'yı kacırdıklarını gorur. Vezir "Dagger of Time" 'ı Kaileena'ya saplayarak kumlara donuşturur ve bu kumlar The Sands of Time'da olduğu gibi herkesin kumlar sayesinde canavara donuşmesini sağlar. Ancak kumlar prensin sadece sol koluna gelmiştir ve boylece prensin kolunda kalıcı bir yara oluşmuştur. Bu yara Dark Prince'in oluşmasını sağlamıştır ve prens artık zaman zaman Dark Prince'e donuşecektir. Vezir "Dagger of Time" 'ı Kaileena'ya sapladıktan sonra kendisine de saplayarak kanatlı bir canavara donuşur. Prens ulkesini kurtarmak icin vezirle yuzleşmelidir. Prens ulkesini vezirden kurtarmaya calışırken Dark Prince yavaşca prensi ele gecirmeye calışacaktır. ve prens of persia karekterleri Kaileena’nın soyu guvenilmez kaynakların “Tarihi Kayıtlar” toplanmış bilgiler haric gizem icinde kalmıştır. En yaygın teori onun Tanrılar tarafından yaratıldığıdır – Zamanın uretilişi sırasında bilinmeden yaratılan bir yan urun. Bir kaza, eğer boyle duşunmek isterseniz. Fakat Kaileena’nın var oluşunu bu şekilde acıklamak daha ziyade belli bir kesime hitap eden bir yaklaşımdır. Ayrıca doğru değildir. Aslında, Kaileena bir Daeva’dır.* Aresura* bolgesinden geldiği soylenen mistik bir yaratık ırkındandır. Bu Kaileena’nın guclerini acıklıyor: Geleceği gorebilme, insanları canavarlara cevirebilme, ispitizma sırasında hava yukselmesi ve guclu buyuler yapabilme yetenekleri. Fakat bu onun nasıl veya nicin Zaman Adasına yerleştiğini acıklamıyor. Zaman Adası karanlık ve tenha, sisle ortulmuş ve vahşi denizlerle cevrelenmiş bir adadır. Bir suru trajik (ve ironik) olaylar dizisi sonucunda Kaileena adaya kactı ve orada kendine kocaman bir kale inşa etti – hepsi vakitsiz olmesini engellemek icindi. Goreceğiniz gibi, o geleceği gordu – ve bir gun Prens’in gelip onu bulup oldureceğini biliyordu. Fark etmişti ama cok gecti, o bir kale inşa etmemişti, bir mezar inşa etmişti. Fakat Prens – sadece kendi kaderini değiştirmek ile tatmin olmamıştı – bunun yanı sıra Kailena’nınkini de değiştirmeye cabalamıştı. Kaderi ile savaştı – fiziksel olarak Dahaka olarak bilinen bir yaratık şeklinde gorunen kaderi ile. Ve Prens canavarı avlayarak dovuşu kazandı! Yuzyıllardır kendi sonunu bekleyen Kaileena, aniden kendini ozgur bulmuştu. Prens ona yeni bir yaşama başlamak icin bir şansı olduğunu onermişti – Prens’in KENDİ zamanında. Birlikte, ikisi adayı terk edip adayı (ve gecmişi) arkalarında bıraktılar. Ve bu yuzden hikÂyenin bitmesi gerekiyordu: Sonsuza kadar mutlu yaşadılar. Ne yazık ki, bu kadar kolay değil. Kaileena’ya gore o bir Daeva’ydı. Ve olurken bile gucleri vardı. Prens Warrior Within macerası sırasında, Kaileena’nın arta kalan guclerinin Sands of Time(Zamanın kumları) olduğunu oğrenecekti. Kaileena’yı gecmişten KENDİ ZAMANINA getirişi sırasında, Prens dalgalanma efekti yarattı: Kumlar yaratılmayınca, Hindistanlı Maharaja tarafından hic bulunmayacaktı – Kral Shahraman tarafından asla calınmayacaktı – masum hur insanlara saldıran kumlar serbest kalmayacaktı. HikÂye değiştirilmişti. Kişilik: HikÂyemiz başlarken, Kaileena ne kendisinin ne de Prensin gercekten kaderlerinden kacmayı başaramadıklarını hissetmeye başlıyor, sadece olacak olayların ortamları değişmiştir. Fakat Kaileena’ya gore, her nasılsa zamanları azalıyordu. Ozgurluğu, her nasılsa, kısaca, cok uzun suredir kacınılmazdan kacmaya calıştığı fark etmesine yardım etti. Artık onun yapabileceği tek şey, zamana karışarak yaptıkları zararları en aza indirmeye calışmaktı. Adada tanıştığımız umutsuz, sert kadın, şimdi soğukkanlı ve yatıştıran bir kişiliğe sahip. Onun sağduyusunun sesi – kehanetin sesi – Ve bu hikÂye boyunca bize rehber olacak. Kaileena olaylara sakin bir objektiflikle yaklaşır. O bir gozlemcidir – bir hikÂye anlatıcıdır. Onun her şeyi bilmesini sağlayan doğaustu yetenekleri sayesinde, onun perspektifi diğer karakterlerden daha geniştir. Acıkca Prens’in cabalarında başarılı olacağını umar - bu yardımcı olmaz ama onun konuşmalarına bir renk katar. Fakat yazık ki, daha fazla araya giremeyecektir. O – bizim gibi – oturmalı – ve en iyisini ummalıdır. En sonunda olayları doğru yola sokmak Prens’e kalıyor. *Daevalar: Eski Pers mitolojisinde hastalıklara neden olan ve her tur dinle savaşan iblislerdir. Onlar Angra Mainyu’nun veya namı diğer Ahriman’ın erkek hizmetkÂrlarıdır (veya takipcileridir). Dişi hizmetkÂrlar Druglar diye bilinir. .Onlar hep birlikte Ahura Mazda (Ormazd) ve onun Amesha Spenta’larıyla savaşırlar. Aslında, Deavalar, Ahuralar ile birlikte, Tanrılar ve Ruhlar’ın bir sınıfıydı. Daha sonra Pers inancları onları daha alt sınıflara, iblislere ayırdı. Devil (şeytan) kelimesi Daeva’dan turemiştir. Yedi Daeva iblisi: Aesma Daeva, Aka Manah, Indra, Nanghaithya, Saurva, Tawrich ve Zarich. Farah Gecmiş: Farah kendi iradesini karşısına alıp Babil’e gelir. Kendisine gore intikam arıyordur. Aslında gercekte istediği affedilmektir. Hindistan’ı tahrip edenler tarafında merhametsizce mahkûm edilmiştir, Farah basitce bir zindana hapsedilmemiştir. Onun yerine, bir kafese hapsedilmiş ve birisinin “evcil hayvanı” gibi o şekilde taşınmaktadır. Bu utancın hakkında gelebilirdi. Farah’ı yaralayan şey, kendi şehri yok edilirken bu kadar canavarca bir olayın karşısında tamamen gucsuz bir şekilde bulunurken, olanları izlemeye zorlanmasıdır. Onları kurtarmak icin yapabileceği hic bir şey yoktur. Bu sucluluk duygusu onu yer bitirir – ve araştırmaları kasıtsızca Babil’de Prens’le karşılaşmasını sağlar. Farah intikam almak istemektedir. Fakat Babil’in acı ceken insanları yuzunden sık sık kafası karışmaktadır. O Babil halkının acısını yatıştırmayı kendi kişisel gorevi yapar ve kurtarabildiği herkesi kurtarır. Onun bazı insanları mahkûm oldukları gibi, istila boyunca Babil’e goturulmektedirler. Kişilik: Sands of Time olan olaylar hicbir zaman meydana gelmemişte olsa, Farah’ı en son bildiğimizden beri yedi yıl gecti. Bu sure zarfında, Farah biraz daha akıllı olmuş – ve daha da olgunlaşmış. O gunlerini birbirini izleyen, bilgilerini geliştirerek(Politika ve tarihe şiddetli bir ilgi duymaya başlamıştı) ve kendi dovuş tekniklerini geliştirerek geciriyordu. Onun yaya karşı olan sempatisi devam ediyordu – uzun mesafeli dovuşte uzun mesafe daha etkili olmasına karşın. Zarif ve hızlı, fakat Prens’in akrobatik yetenekleri olmaksızın, o kendini kontrol altında tutmaya yatkın. Ve zor durumlarda, o ustun koşma becerisi (ve kendi ozel en kucuk catlaklardan gecebilme yeteneği) sayesinde genellikle kacmayı başarabiliyor. Farah cevik ve akıllıdır. Senelerini Hint mahkemelerinin arkadan vuran pis soyluları arasında gecirdi, onların en acımasızı nasıl olabileceğini oğrendi. O şiddetle bağımsızdı ve ona gore dolaylı şovenizmden başka bir şey olmayan kahramanlık numarası yapanlara kızardı. O ileride kadınların erkekler kadar politik anlamda guclu olduklarını kanıtlamayı hedefler. O aynı zamanda son derece ısrarlıdır ve diğer acı cekenlere karşı hassastır. Bu onu nazik ve yardımsever bir insan yaparken, bu aynı zamanda bir zayıflıktır – bazen bu onu daha onemli hedeflerden alıkoyar. Prens duşmanını oldurmekle belki biraz daha ilgiliyken, Farah bunun Perslerin ve Hintlilerin ikisinin acılarını TAMAMEN durdurmak icin gerekli olduğunu unutur – onun bu canavarla karşılaşması gerekmektedir. The Old Man(Yaşlı Adam) Gecmiş: Cocukluğundan beri, Prens’e Old Man – Yaşlı adam bakmıştır, onu kendi oğluymuış gibi bakmıştır. Prens’in gercek babası –Kral Shahraman – cocuğuna doğru durust bakmak icin sık sık savaşmakla ve imparatorluklar kurmakla cok meşguldu, bu yuzden kendi gururu ve neşesine bakması icin krallığın en akıllı adamını aradı. Prens’in arkadaşları yıllar boyunca gelip, gecerken, yaşlı adam kahramanımıza korkusuzca sadakatini ve kendini adadığını gostererek sadık kaldı, Ayrıca o Prens’in uzun sure akıl hocası oldu. Warrior Within’de Prens’in Yaşlı Adam ile konuşmasını gorduk, o ona gosterebildiği tum saygıyı gosteriyordu. Prens’in akıl hocasından daha fazla şey bildiğine karar vermesi ve Yaşlı adamın bunun imkÂnsız olduğu konusunda uyarmasına karşın yolculuğa cıkmaya karar vermesi, bu yuzden tamamen sarsıcıydı. Fakat Prens hayatını kurtarmak icin ne gerekiyorsa yapması gerektiğini hissediyordu. Ve şimdi – HikÂyenin akışının değişmesiyle – Yaşlı Adam’a ne oldu? Hala hayatta mı? Hala ona olan bağlılığı duruyor mu? Prens’e ne onerebilir? Sadece zaman soyleyebilir. Kişilik: Yaşlı Adam dikkatli ve zeki – dunyevi ve akıllıdır. O aynı zamanda kotumser gibi bir şeydir. O insanlar ve olaylar hakkında en kotu olanları gercek saymaya meyillidir – ve coğu durumlarda umutlara dayanmayı reddeder. Kelimelerinde ve faaliyetlerinde tereddutsuzdur. Dolaylı olarak konuşmaz veya gizli bilmecelerle konuşmaz. Durumlara negatif bakması (Yaşlı Adam “Gercekci” denmesini ısrar ederdi), bu yaşlı ihtiyarın dunyaya bakış acısını değiştirmek, gercekten, cok sert bir hareket olurdu. Fakat dramatik değişimler Prens’in uzmanlık alanıdır. VE son olarak bu oyunun son bolumunu yani The Two Thrones yuz kere baştan aşağı bitirdim son oyunda takıldığınız yer olursa SOYLEYİN CEVAPLIYIM __________________