Dark is the sunlight, we cast the right together Dark is the sunlight, or I am blind forever (Pentagram / Dark is the sunlight) Aslında şarkının kalan sozleri tanıtacağım dunya ile tamamen alakasız olsa da, 3 yazıdır "tek dunya FR değil kardeşim" diyerek isyan etme noktasına gelen arkadaşlarım bu yazıda bahsedeceğim dunyayı ilk goruşte anlamışlardır sanırım Evet. Doğru tahmin. Karşınızda acımasız "Dark Sun" dunyası. Hic unutmam herşey 1990 yılının soğuk bir Ekim gunun'de yaratılmıştı Dark Sun dunyası (8 yaşındayken neyi unutmuyorsam). Timothy Brown isimli kişilik ile hayat bulan Dark Sun dunyası FRP severlere yepyeni bir dunyanın kapısını aralıyordu.(ki şahsen girmeniz pek tavsiye edilmez zira cok sıcak aynı şu anda İstanbul'un olduğu gibi) Dark Sun; TSR'ın (FRP nin kaymağını yiyen şirket olur kendileri daha sonra Wizards of the Coast tarafından FRP'nin iyice somurulmesi amacı ile satın alındı.) bizlere sunduğu, her şeyin gunluk guneşlik (hem de ne guneş) olduğu bir dunya. Aslında gercekten de Dark Sun; denizlerle ve ormanlarla dolu, buyuk medeniyetlerin kurulduğu bir dunya olmasına karşın, gecmişte yapılan buyu savaşları sonucu suyun ve yeşilliğin neredeyse tukenme boyutuna geldiği bir dunya halini alan Athas ile ilgili bir setting'dir. Dark Sun setting'i genelde post nuclear war (yani nukleer savaş sonrası) bir dunyaya benzemektedir. Benzer olarak akla gelen ilk ornekleri Mad Max filmleri ve Fallout oyunları olan Dark Sun setting'i diğer settinglerden gerek ırkların ozellikleri gerekse de temel kaynaklardaki dengesizlik acısından keskin bir bicimde ayrılmaktadır. Oncelikle kaynakları acıklarsak, tahmin edebileceğiniz gibi bu setting de en değerli kaynak su dur. Kişiler bir fıcı su icin sizi gozlerini kırpmadan oldurebilirler. Ayrıca maden acısından da fakir olan bir dunya olduğundan silahlar coğunlukla kemik ve taştan yapılmıştır (ah ah nerde o her silahın bir artifact bir unique item olduğu guzelim FR ah). Bunlara ilave olarak hemen herkes az da olsa YOL'u (zihinsel bir guc, telepati kurmaya da yarar) kullanma yeteneğine sahiptir ama bu tur bir iletişim kişiyi gucsuz bırakacağından "kardeşim surekli telepati ile dolaşırım, ne gerek var ağzımı yormaya" diyemezsiniz. Ayrıca buyuk col denizlerinin uzerlerinde kurulmuş şehirler vardır bu dunyada ve bunlar guclu buyucu krallar tarafından yonetilirler. Tabii ki de boyle acımasız bir dunyada hukum suren bu şahıslar da bir nevi kotuluğun vucuda gelmiş halleridir. Daha da ilginci bu setting de Tanrı diye bir şey yok. Onun yerine bol bol kolelik var. Ve ırklara gecmeden once son ayrıntımız da bu dunyadaki en guclu varlığın Ejderha oluşudur (tekil cunku bu dunyada sadece 1 ejderha var. Bu arkadaş da yılda bir kez şoyle bir uğrar, birkac yuz kolecik alır gider, etliye sutluye de pek karışmaz acıkcası...) Gelelim ırklara: İnsan: Olmazsa olmaz ırk (Bu insan ırkını her setting e koymalarının sebebini ilk başlayanlarda bir adaptasyon sureci sağlamak diye duşunuyorum ben ne bileyim fantezi diyosun hop insan ırkı en başta amannn) Tabii ki de en kalabalık ırk. Buyucu krallar insan ırkından olmakla beraber bu ırkın ilginc bir ozelliği de buyu savaşlarında uğradıkları mutasyon sonucu bazılarının surungen şeklinde doğuyor olmaları. Elf: Hah iş ilgincleşmeye başladı. Tamam bunlar da sivri kulaklı uzun boylu sarı saclı falan ama bunlar colde yaşıyorlar yaa İsterlerse tum gun colde koşabilecek yeteneğe sahip bir ırk olarak tanınırlar. Bir şehirden diğerine 1-2 gunde gidebilirler ama bu ozelliklerini genelde hırsızlık ve yağmacılık gibi konularda uzmanlaşmak icin kullandıkları da gercektir. Dwarf: Tamamen kılsız bir ırk (şaka yapmıyorum gercekten oyle, zaten boyle bir dunyada o kadar kılla yaşayamaz buhar olursun) Her zamanki gibi kısa boylu, dayanıklı ve gucludurler. Karakteristik ozellikleri inatcı olmalarıdır. Taş işciliğinde ustadırlar (hayır maden yok ki onda ustalaşsınlar...) Halfling: Yamyam ve vahşi bir ırk olup kabileler halinde Forest Ridge ormanında yaşarlar (bu da gosteriyor ki az da olsa yeşillik halen mevcut bu diyarda) Yani bu setting in barbarları da diyebiliriz. (hahah halfling barbar hahah argh �ve halfling bıcağındaki kanı siler...) Hal-Elf: Her zamanki gibi insan elf karışımı olan bu ırkın mensupları elfler kadar hızlı koşamazlar fakat insanlardan daha uzun boyludurlar ve daha fazla yaşarlar. Mul: İnsan cuce melezi (Turkcede katr diye cevrilmiş olup, İngilizcede katır anlamına gelen mule deki �e� sesli harfinin gitmesine bağlı olarak bizde de �ı� harfini atmış Yeil Gecit kitabının cevirmen arkadaşı ama ben acıkca başarılı buldum) Sağlam yapılı ve gucludurler. Baba tarafları gibi kılsız olup inatcılıktan da nasiplerini almışlardır. Gladyator sınıfı icin birebirlerdir. Half-Giant: Yaygın olan 2 inanışa gore ya bir buyucu deneyi sırasında yaratılmışlar ya da bizzat Ejderha tarafından. Fakat gercek olan şey inanılmaz guclu oldukları. Tabii ki bu acıklarını duşuk zekÂları ile kapatmaktalar. Thri-kreen: 4 kollu peygamberdevesini andıran sağlam bir ırktır. Isırıkları felc edici etkiye sahip olup aynı zamanda cok usta dovuşculerdir. Pterran: Bunlar kertenkele adamlara benzerler (lizardmen) ve şamanistik bir halktırlar. Aarakocra: Diğer settinglerde karşımıza mahlukat (monster) olarak da cıkabilen kanatlı insansılardır. İşte Dark Sun dunyasında karşılaşacağınız ırklar bunlar. Tabii bunların yanında colde yaşayan bircok olumcul canlı da mevcut. Turkceye cevrilen tek Dark Sun kitabı "Yeşil Gecit" bu acıdan sizlere iyi bir kaynak olabilir. Sizlere Galadwen'in bu kitap ile ilgili yorumunu aktararak Class (sınıf) lara geciyorum. "Ya resmen bu kitabı psikopat olum nasıl olur gorelim motivasyonu ile yazmışlar" Fighter: Olmazsa olmaz sınıf; Her zamanki dovuşcu sınıfı. Gladyator: Arenalarda halkın eğlencesi icin dovuşuyor. Dovuş sanatlarında ustalar. En iyileri Mul ırkından cıkıyor. Thief: Hırsız hep hırsız... Ranger: Diğer dunyalardaki gibi ama bu ormanda değil colde yaşıyor. Trader: Guya tuccar. Ama kapitalist işte ne olacak eninde sonunda dolandırıcı (sanki işletme mezunu değilmişim gibi bir de kapitalizm'i eleştiriyorum) Bard: Bunlar FR'a gore biraz farklı. Oncelikle buyu yetenekleri yok. Bunun yerine assassian (suikastci) olarak ustalaşıyorlar. Ozellikle zehir konusunda uzmanlaşıyorlar ileriki seviyelerde. Priest: Priest yani Rahip sınıfı 3'e ayrılmakta. Bunlar: 1)Elemental Cleric: Bu setting'de tanrı olmadığı icin bunlar ateş, kum, hava, su gibi elementlerden guclerini almaktalar. Ayrıca herbiri diğerini duşman olarak da gormekte. 2)Druid: Bunlar doğaya (tabii ki doğa namına pek de birşey kalmamış ama siz gene de caktırmayın uzulmesinler.) tapıyorlar ve Defiler'ların (alt kısımda acıklanmakta) en buyuk duşmanları. 3)Templar: Bu arkadaşlar guclerini tamamen şehirlerini yoneten buyucu krallardan alıyorlar. Karakter olarak iyi niyetli olmadıklarını (nam-ı diğer evil) belirtmemem gerek yoktur herhalde. Mage: İşte en sağlam karakter. Niye? Cunku gezegen bunlar sayesinde bu durumda. Bu setting de sihirbazlar buyulerini yapabilmek icin bitkilerin yaşam enerjisini calıyorlar. Başta da belirttiğim gibi gecmişte suregelen buyu savaşlarının sonucunda bitkilerin yok olup ekolojik sistemin tamamen değişmesi gezegenin bu hale gelmesinin sebebi. Yalnız 2 tur buyucu bulunuyor. Bunlardan ilki; 1)Defiler: Bu karakterler icin en onemli şey guc yani buyu. O yuzden cevrelerindeki hicbir şeyi umursamıyorlar ve tabiatı yaptıkları buyu yuzunden mahvediyorlar. Zaten gezegenin bu hale gelişinin en buyuk sebebi bunlar. Tabii bu umursamazlıkları halkın nefretini peşlerinden getirirken diğer taraftan Preserver lara oranla daha guclu buyuler yapmaları ve daha hızlı level atlamaları diğer bir onemli nokta. 2)Preserver: Bu grup sihirbazlar ise buyulerini yaparken cevrenin tamamen harap olmasına yol acmadan sadece bitkilerin enerjilerini onları porsutecek kadar kullanıyorlar. Bir nevi iyi kalpli buyuculer de diyebiliriz. Tabii biz bu 2 sınıf arasındaki ayrımı oğrenmiş bulunmakla beraber ne yazıkki Arthas'ın halkı bu ayrımı yapamamakta ve hangi sınıf olursa olsun "Ne sihirbaz mı? Gezegeni mahvetti ********ler!" tepkisini vermekte. Ayrıca cok az sayıda sihirbaz ise buyu icin gerekli gucu direkt olarak guneşten ya da kum fırtınalarından cekebilmekte. Buna ilave olarak Sorcerer sınıfı ("karakter yaratmak" isimli yazımdan Mage/Wizard sınıfı ile arasındaki farka bakabilirsiniz) pek gozukmese de ejderha kanı taşıyanlarda farkedilebilmekte. Son olarak da Psionic sınıfı (yukarıda YOL � The Way den bahsetmiştim) bulunmakta.. Bunlar da YOL konusunda uzmanlaşıyorlar. İşte arkadaşlar uzun bir aradan sonra nihayet yeni yazımla sizlerle buluşmuş oldum. Eğer Dark Sun dunyası ilginizi cektiyse sizlere onerim Yeşil Gecit kitabını okumanız cunku bu setting hakkında Turkce'ye cıkmış olan yegane kitap bu. Bir dahaki yazımda buluşmak uzere (buyuk ihtimalle buyuler uzerine olacak ama kısmet) hepinize bol FRP'li gunler dilerim. Tanrılar bileklerinizden gucu, kalplerinizden inancı, aklınızdan buyuyu, ormanlarınızdan huzuru, sokaklarınızdan golgeleri ve baladlarınızdan ilhamı eksik etmesinler. Dark sun dunyasını yansıtan en iyi oyun Arcatera:The dark brotherhood.. http://www.frmtr.com/tum-oyunlar/116...-oyunudur.html __________________