Gazeteci, cevirmen ve politikacı; milletinin milli ve manevi değerlerini eserlerinde yansıtan Cengiz Aytmatov 10 Haziran 2008 tarihinde bobrek yetmezliğinden dolayı vefat etmiştir.
Değerli yazarımıza, Cenab-ı Allah'tan rahmet, tum Turk dunyasına başsağlığı diliyoruz. Ruhu şad mekanı cennet olsun.

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e bağlı olan ve Talas vadisinde yer alan Şeker Koyu’nde doğar. Babası Torekul Aytmatov, annesi Nagima Hamzayevna Aytmatova’dır. Memur olan babası 1937 yılında Stalin’in temizlik harekatının kurbanları arasına katılır. Kemikleri 1991 yılında bulunur. Aytmatov’un amcası da 2. Dunya savaşında olmuştur. Annesi ceşitli memuriyetlerde bulunmuş modern bir kadındır. Dort cocuğunu kendi başına buyutmek durumunda kalmıştır. Cengiz Aytmatov ilkokula kendi koyunde gider. Babaannesi Ayımkan etrafında saygı goren bilge bir kadındır. İrticalen şiirler soyler, beş-altı yaşından itibaren torununu ninniler, masallar, efsanelerle besler. Aytmatov cok kucuk yaşlardan itibaren ozanların atışmalarını dinler, sohbetlerine katılır. Şifahi kulturun cok canlı yaşandığı bu toprakların destani havası yazarı icten ice kuşatıp zenginleştir.
İkinci Dunya savaşının yokluk yıllarını babasız geciren Aytmatov, cocuk yaşından itibaren calışmaya başlar. On yaşında toprağı işler. Ondort yaşında şeker koyunde koy sovyeti kolhozu sekreterliğine getirilir. Bir yıl da vergi memuru olarak calışır. Bu sıralarda, erkekler cephede savaşırken, koylerde kadın ve cocukların cektikleri sefalete şahit olur. 1946’da Kazakistan’ın Cambul şehrinde veteriner teknik okuluna gider. Bu okul bitince 1948’de Kırgızistan tarım enstitusune devam eder. 1953’de buradan veteriner olarak mezun olur.
Aytmatovun ilk eseri, 1952 yılında Pravda Gazetesi’nde yayımlanan Gazeteci Cyuda’dır. Bu hikayeyi 1957 yılında yayımlanan Yuzyuze takip eder. 1956-58 yılları arasında Moskova’da Gorki Edebiyat Enstitusu’ne devam eden yazarın Cemile adlı hikayesi 1958 yılında Novy Mir (yeni dunya) dergisinde yayımlanır. Bu eseri buyuk ilgi gorur. Aytmatov şohreti, bu eserinin Fransız şair Louis Aragon tarafından Fransızca’ya tercume edilmesi ve Avrupa’da yayımlanması ile yakalar. Aragon bu hikayeye yazdığı onsozde Cemile hikayesi icin “dunyanın en guzel aşk hikayesi” ifadesini kullanır.
Aytmatov, Cemile’nin yayımlandığı 1958 yılında Moskova Universitesi Edebiyat Fakultesi’ne girer. Aynı yılın sonunda Kruşcev’in anti-Stalinist kampanyası sırasında Sovyet Komunist Partisine ve Yazarlar Birliğine kabul edilir -Aytmatov’un partiye girmesi ancak boyle bir durumda mumkun olmuştur, cunku Aytmatov’un babası Stalin muhalifidir. Sırf bu yuzden oğrencilik yıllarında bursu kesilmiş, babasının muhalif olmasından dolayı terslikler yaşamıştır.- Bu tarihten sonra hem Kırgız hem de Rus yazarlar arasında yerini pekiştirir. Bu yıllarda Literaturnyi Kırgızistan dergisi editorluğunu, sonra beş yıl boyunca Pravda’nın Orta Asya muhabirliğini yapmıştır. Aytmatov 1963 yılında, İlk Oğretmen, Deve Gozu, Cemile ve Selvi Boylum Al Yazmalım adlı hikayelerinden oluşan Steplerden ve Dağlardan Hikayeler adlı kitabıyla Lenin Edebiyat Odulu’nu kazanır. 1959-67 yılları arasında Novy Mir’in editorluğunu yapar. 1968’de Buyuk Sovyet Edebiyat Odulu’nu kazanır. Aynı yıl Kırgızistan milli yazarı secilir.
Cengiz Aytmatov’un edebi seyri bu yıllarda hikayecilikten roman yazarlığına doğru kayar. İlk romanı olan Toprak Ana 1963’de neşredilir. Yine aynı yıl yayınlandığında buyuk heyecan uyandıran Elveda Gulsarı’yı kaleme alan Aytmatov, daha sonraki yıllarda ceşitli yayın organlarında hikayelerini yayınlatmaya devam eder. 1964’de yayınlanan Kızıl Elma ve 1969’da yayınlanan Oğulla Buluşma hikayelerinden sonra, yazar 1970’de edebiyat aleminde yankı bulan Beyaz Gemi romanını neşreder. Daha sonra 1972’de Asker Cocuğu hikayesini, 1975’de Kazak yazar Kaltay Muhammedcanov’la birlikte Fuji-Yama adlı tiyatro eserini,1976’da Sultanmurat, 1977’de Deniz Kıyısında Koşan Ala Kopek hikayelerini neşreder. 1980 yılında kaleme aldığı Gun Olur Asra Bedel romanı yazarın edebiyat hayatında izlediği yol bakımından onemlidir. Aytmatov bu romanında, Elveda Gulsarı’da temel işleyiş bozukluklarını dile getirdiği rejimin eleştirisini daha ileri goturmuş, Sovyet mantığını temelden sorgulayan fikirlerini yayınlamıştır.
Onun, milletinin birikimini tum dunyaya duyurması kolay olmamıştır. Tarihte eşine ender rastlanacak bir baskı rejiminde, millete ait olan her şeyin talan edilmeye, unutturulmaya calışıldığı bir ortamda soz soylemek, değerlerini savunmak, millete ait olana vurgu yapmak cesaretini gosterebilen Aytmatov, yıldan yıla daha yuksek sesle, sozlerinin altını daha kalın cizerek konuşur. İlk yıllarında Yuz yuze, Cemile gibi hikayeleriyle tanınıp sevilen Aytmatov’un bu hikayelerindeki başarısıyla topladığı ilgi, ona daha sonraki yıllarda Elveda Gulsarı gibi, Gun olur asra bedel gibi romanlarla, toplumsal problemleri tum Sovyetlerin gundemine taşıma imkanı sunmuştur.
Aytmatov 1986 yılında neşredilen Dişi Kurdun Ruyaları isimli romanıyla, yazarlık seyrini mahalli olandan evrensel olana taşımıştır. Bu romanda Hıristiyanlık dini baz alınarak rejimin dini hayat uzerindeki yanlış uygulamalarına, bunun bir neticesi olan uyuşturucu belasına ve bozulan ekolojik dengeye değinmiştir.
Aytmatov 1990’da yayınlanan Beyaz Yağmur ve Yıldırım Sesli Manascı hikayelerinden sonra, aynı yıl Gun Olur Asra Bedel romanının devamı olan Cengiz Han’a Kusen Bulut’u yayınlar. Yazar bu eserinde Sosyalist rejime daha once yazdıklarından daha sert eleştiriler yoneltir. Bu roman aslında yıllarca rejimin her katında bulunmuş birinin gorgu şahitliği yapmasından başka bir şey değildir. Totaliter, baskıcı kafa yapısını butun celişkileriyle gozler onune serer.
Aytmatov, başarılı bir edebiyatcı olması yuzunden devletten itibar gormuş, devletin ceşitli birimlerinde gorev almış, bu sayede rejimin işleyişine tanık olmuş biridir. 1978 tarihinde Yuksek Sovyet Prezidium’u tarafından Sosyalist İşci Kahramanı olarak odullendirilir. 1983 yılında Buyuk Sovyet Edebiyat Odulu’nu ikinci kez kazanır. Gorbacov doneminde Sovyet Parlamentosu Kultur ve Ulusal Diller Komitesi Başkanlığı ve Sovyet Yazarlar Birliği Sekreterliği gorevlerinde bulunmuştur. Sovyetler birliği dağılmadan once Gorbacov’un beş danışmanından biri olan yazar, halen Kırgızistan’ın Luxemburg, Hollanda ve Belcika buyukelcilikleri gorevini yurutmekteydi.


Canakkale Onsekiz Mart Universitesi
Turkce Topluluğu
__________________