UZUN ZAMANDIR SUREN BEKLEYİŞ Oyuncular olarak zoru, kolay olana karşı daha cok severiz her zaman. Ezilen tarafta olur, ezen tarafa nefret duyarız. Her ne kadar guclunun yanında olmak başarı şansımızı arttırsa da, haksız rekabetten kaynaklanan galibiyetler bizi geriden gelip yenmek kadar tatmin edemez. Kadınını kaybeden ve yeminini bozan Kyle Katarn veya halkının katliamından sonra gozunu karartan Prens Arthas gibi karakterler nasıl kendini o gazla oynattıysa, ailesini tamamen kaybetmiş ve hayatı kanalizasyondan farksız Max Payne'imiz de intikam hissi tavana vurmuş oynayış hissiyle bu kategoride kral tacını paylaşanlardandır. Ozlettin kendini Max, kaşlar hÂl sinirden catık mı? "Bu oyun ile Max'in hayatında yeni bir sayfa acacağız" diyen Sam Houser (Rockstar Games'in kurucusu), sozlerine şoyle devam ediyor: "Max'i boyle daha once hic gormediniz. Biraz yaşlanmış, alaycı, icten pazarlıklı ve yaşamaktan bıkmış. MP2'deki olaylardan sonra yeni oyunda Max'in hayatının derinliklerine doğru sapkın bir yolculuğa cıkacağız ve Max'in acılarından arınması icin son şansını tecrube etmesine tanıklık edeceğiz." Haydi Rockstar ve Max Payne'i şoyle bir alkışlayalım. Cunku cok az oyun kendi başına MP kadar ait olduğu ture bu denli gelişim kat ettirme sorumluluğuna sahip oldu. Tamam, benzer olarak Half-Life, FPS turune hikÂye/senaryo olgusunu entegre etti veya Dune, stratejilerin sıra-tabanlı olmasının yanında gercek zamanlı da olabileceğini gosterdi. Ama Max Payne, "aksiyon" oyunlarının cıtasını cok yukarılara cekti. Şu anki silah-vando tarzı Shooter'ların fikir babası ve tarz olarak demosu niteliğindeydi zamanında. En son cıkan aksiyon oyunlarında bile hala Max Payne'in izlerini gormek mumkun. 6 senelik suskunluğun ardından gecen senenin haziranında serinin ucuncu oyunu acıklanmış ve damaklarımızdaki kurumuş MP tadını tekrar hatırlatmıştı. Yıllar Onu Cok Değiştirdi İlk oyun, tarihte unutulmayacaklar listesine girenlerdendi. "Bullet Time" ile yeni bir bakış acısı getirmiş, filmlerde zaman yavaşlayıp da kurşunlar karşılıklı akınca "Max Payne'deki gibi" demiştik. İkinci oyunun da ustunden uzun zaman gecti, şimdi yine kadim amcamız karşımızda. Şehir onu biraz bitirmiş gibi, bioxcin de kullanmamış olmalı ki sac kalmamış tepede. Belki sokaklarda daha başarılı olmak icin boyle bir taktik geliştirmiş olabilir, kafadan yansıyan guneşle gozleri kamaştırıp ani saldırı taktiği. Tamam, kotuydu (bırak bu işleri - Mahmut). Max Payne 3, bize emekli bir polisin yozlaşmışlıkla mucadelesini, alışılmış tarzda anlatıyor. Kotulukle mucadelede epeyce şiddet kullanan Max, butun teknikleri denedikten sonra en etkilisinin "civi civiyi soker" tekniği olduğunu anlamış. İlk oyundaki gibi ailesinin intikamını alma gayesiyle -tutkuyla ve hırsla- savaşan sert NY polis dedektifi Max geri donuyor. Az zaman da olmadı yani, değil mi? Elleşmeyin, bu kez sadece sinirli değil, dengesiz de HikÂye, Max'in New York Polisliğinden ayrılmasıyla başlıyor. Kor talihinden kurtulmak ve şeytanın bacağını kırmak icin evinden cok uzaklara yolculuğa cıkan Max, tek cozumun şiddet olduğunda karar kılmış. Klasik "gecmişinden kacan, pislikle bronzlaşmış eski polis bozuntusu." Oyun, Brezilya'nın Sao Paolo gibi hırcın ve olumcul şehrinde geciyor. Biraz bahsetmek gerekirse gercek dunyada Sao Paolo, cocuk yaştaki sucların en fazla olduğu şehirlerden. Her 75 kişiden biri silahlı ve bu silahlanmanın %95'i kacak. Anlayacağınız Max'in sırtında bile gozu olması lazım bu şehirde, hayatta kalmak istiyorsa tabii ki. Aşırı zenginin cizgisi ile ağır fakirlerin sınırı bu şehirde bulanıklaşıyor. Burası her yonden sıcak. Buna ek olarak serinin onceki iki oyununa gore ucuncu oyunda cok daha fazla dış mekÂn bizi bekliyor gibi. Attığı her adımda ne yaparsa yapsın kotulukten uzaklaşamadığını anlayan kel, Brezilya'nın yeraltı suc şebekeleriyle surtuşmeden edemiyor ve ortalık kızışıyor (aynı tas aynı hamam). Eskiden karanlık gecelere eşlik eden Max, kendini bu kez uyuşturucu trafiğinin, sokak cetelerinin ve kundakcıların arasında buluyor. New York'un ic karartıcı ve karanlık havası yerini Brezilya'nın bereketli ve havadar ortamına bırakmış durumda. Deri ceketli ve kafayı uşutmuş bir şekilde karısının katilini arayan adam gitmiş; daha delirmiş bir halde dolaşan, sakallı, kel, kilo almış ve zengin bir aileyi korumak icin işe alınmış ozel sektor calışanı olarak geri donmuş. Max Payne 3'un hikÂyesi son oyundan 12 sene sonrasını konu alıyor. Zaten deli olan dengesiz kahramanımızı icten ice yiyen bir ana konuya sahip olacağını bildiğimiz bu son oyun, Max'in zihniyle beraber bizi de sınırda gezdirecek. Sam Houser'ın belirttiğine bakılırsa Max'in kişiliği "kotuden en kotuye kaymış" durumda. Yıllar sadece bedenini değil, ruhunu da yaşlandırmış. O eski yakışıklı Max, artık tarihin tozlu sayfalarında. Sinirli polis gitmiş, serinkanlı bir katil gelmiş yerine. Max the Professional. Dur yapma -"Bam bam"… Ağrı kesicilere bağımlılığını cok iyi bildiğimiz Max'in onceki oyunlardaki gibi muhtemel iyileşme sistemi bu olacak, fakat ihtiyacı olanı alamaması durumunda halisulasyonlar ve gercek dışı hayaller başlayacak. Uncharted ve benzeri oyunlarda olduğu gibi, Rockstar da MP3'un olabildiğince gercekci mekaniklere sahip olmasını sağlayacak. Ornek vermek gerekirse Half-Life tarzı 10-15 farklı silahı arka cebe doldurup kurşunları da en sona dayayarak gezmek yerine bir kucuk (tabanca, revolver vs) ve bir uzun namlulu ya da tufek benzeri silah olmak uzere iki farklı silah taşıyabileceğiz. Sakın korkmayın, buyuk silahımızı attığımız an cift tabancayı kapıp Polat Alemdar gunlerine geri donebileceğiz. Silah taşımadığımız zamanlarda ise, Max'i beklenmedik hareketler yaparken yakalıyoruz. Gizlenme ve kendini koruma konusunda gelişmiş olmalı ki, artık uzerimize kurşunlar yağarken bir cesedi alıp onumuze kalkan olarak tutabiliyoruz. Bu hareketler hesap kitap veya zor tuşlar gerektirmeyecek kadar kolay olacak, bunu da yapımcıların "oyuna başladığınızda hic durmadan hareket edebilecek ve istediğiniz kadar mobil olabileceksiniz" demesinden anlıyoruz. Bu da sırtımızı duvara vererek oynadığımız garantici oyunlar yerine cat-cut aksiyon dolu bir yapım geleceğinin işareti. Bununla birlikte artık kutu veya masa gibi eşyalar parcalanabilir/zarar gorebilir olduğu icin bir yerde tum duşmanlarınızı doğrayıp bicene kadar defans yapamayacaksınız. Son olarak Max, duşmanlarına karşı yaptığı saldırılardan cok az canla cıkmasına rağmen, kanına pompalanan adrenalin ile kendini yenileyebilecek. Olum hareketlerine hazır olun. Max Payne deyince akla gelen ilk oğemiz Bullet Time, herhangi bir değişikliğe uğramadan karşımıza cıkıyor. İlk oyunun cıkışından sonra defalarca başka yapımlarda kullanılan bu efsane harekette, karakterimiz uzerinde tam kontrole sahibiz. Ornek olarak, apartmanın catıdan kayarken aynı anda slow-mo efekti ile milleti alnının catısından vurabileceğiz. Ornekten heyecanlanmayın, MP3 son zamanların furyası olan "acık dunya" tarzında olmayacak, ama bolumler olabildiğince esnek dizayn edilecek ve bir eve girmek icin alarmı kapatma, citlerden tırmanma, bacadan girme, kapı kurcalama gibi birden fazla carpışmaya hazırlık seceneğimiz olacak. Yapma demiştim Serideki roman tarzı anlatım ve arada sırada karşımıza cıkan cizgi roman sanatı bu uyede de acık ucları bağlamak icin karşımıza cıkıyor. Gunumuzun "kaliteli oyunları" icin grafiklerin geldiği bu noktanın MP3'u de etkilemesi ve Max'i yuksek piksel ve AA ayarları ile gormemiz bize mutluluk verecek. En cok ses getirecek yeniliklerden biri de multiplayer duşuncesi. Geliştirici ekip bu konuda sessizliğini bozmazken, deathmatch gibi modların olmasını duşunmek bile tuylerimi urpertmeye yetiyor. GTA4 gibi MP3 de Rockstar'ın kendi oyun motoru olan RAGE'i kullanıyor. Aynı zamanda yapay zek da objelere karşı mantıklı hareket edecek. Bu kadar grafik estetiğinden sonra seslendirme de suzguden gecmiş. Şu ana kadar herhangi bir ismin acıklanmamasının yanı sıra, James McCaffray'in (Max'i ilk iki oyunda seslendiren aktor) sesiyle oyunda olmadığı kesin. Yapımcılara gore ikinci oyundan 12 sene sonrasında gecen bir devam oyunu icin aynı ses absurt kacacakmış biraz, eh doğru soze ne denir? Mark "Marky Mark" Wahlberg'in başrolunde oynadığı filmden de beklediğimizi alamadık zaten, artık adam akıllı bir yapım bekliyoruz. İlk olarak 2009 icin cıkış tarihi veren Rockstar, "daha uzun araştırma-geliştirme sureci gerekli" diyerek 2010'a postalamıştı bizi. Ayrıca seride ilk kez Sam Lake (Alan Wake'in uzerinde calışmış yazar) veya Remedy Entertainment tarafından senaryosu yazılmayan bir oyun karşımızda. Yapımcılar bu kez geliştirilmiş oyun mekanikleri, guclendirilmiş grafikler ve yeni ozgun hikÂye ile oyunun apayrı ve bir o kadar kaliteli bir yolda olduğu konusunda iddialı. Şimdilik bunun son oyun olup olmadığı hakkında bir bilgi yok, fakat aldığı desteğe bakılırsa dorduncu oyunun acıklanması beni pek de şaşırtmaz. __________________